confessions

fergadan

- Yazar -

  1. toplam entry 1903
  2. takipçi 1
  3. puan 47862

büyü

fergadan
büyü ince, gizli ve anlaşılması güç olaydır. hakikatle hayalin karışımı olup şer’i tariflerden biri de, insanın direkt olarak vücudunu, gözünü veya aklını etkilemesidir.esası ilimdir, elektrik ve atom ilmi gibi. bu ilmin kötüye kullanılması, atomun enerjiye değil de, bir şehre atılması gibidir. istemediğini yaptırmaya, iradenin zaman zaman elinden alınmasıdır. bu bilgilerin kötüye kullanılması büyü olur. insanlar büyüden korkarlar, sebebi ise niteliğinin kendileri tarafından bilinmemesidir. gizliliklerinin bilinmesiyle , büyü büyü olmaktan çıkar. hal böyle olunca büyüde beş unsur gözükür; büyücü, büyü, büyüyü yaptıran, büyüye hizmetçi (hadim), büyücü ile hadim arasındaki hadimler (cinler) dir.

bunu yaptıranlar haset ve kinlerini hileli yola başvurarak almaya çalışırlar. bu ağır ve kötü etki, büyü yapılanı şimşek çarpmışa benzetebiliriz. yine büyü yapmak için, biber, nal, toprak, kaşık, çiçek, yiyecek, akla gelebilecek her şey kullanılır.

bütün bunlar allah’ın takdiri, izni ve mutlak bilgisi dahilindedir. allah izin vermedikçe, büyü ile kimse kimseye zarar veremez. yüzlerce büyü yapılır, izin verileni kul için bir ibtila, imtihan, günahların tekfiri,makamın yükselmesi gibi birçok hikmetleri üzerinde taşır. fakat insanın acul (aceleci) olması, hikmetlerdeki bilgisizliği, imtihanı kaybettirebilir.

büyünün çeşitleri;
büyünün birçok çeşitleri ile karşı karşıyayız. her ç_eşidin sıfatları vardır. bunları bir kaç gurupda toplamak mümkündür. cezalandırmak, öldürmek, bağlamak, emre almak, ara açmak, düşmanlığı sağlamak için yapılan büyülerdir.

yapılış şekline göre; basit, mürekkeb, meziç.

tesirlerine göre; lazım, mueaddi, toprağa gömülen, mektup, serpilen,içirilen,yedirilen gibi büyücünün takip ettiği metod veya arz ve talebe göre büyü yapmalar. bazen de insanın giydiği kullandığı ele geçirilerek kötü büyüler veya tırnak deri parçası saçları kullanılarak korkunç büyüler yapılır.

evlenmek istediği kıza kendisini kabul ettiremeyen kişinin, o kızın evlenmemesi, evde kalması için yapılan evlilikten soğuma büyüsü gibi.

uzun olması sebebiyle diğer 20 ç_eşit büyüyü misaller vermekten şu anda geri duruyorum.

kim kahin veya arrafa (cinciye) gidip ondan kendi hakkında gizli olan şeyleri sorarsa, kırk gün tevbesi (başka bir hadiste namazı) kabul olmaz. o kimse kahinin sözünü doğrularsa küfretmiş olur.

başka bir hadiste "muhammed’e (sa) indirileni inkar etmiş olur." hadis-i şerif-



hoca diye bilinen üfürükçü, falcı, cinci ve sihirbazların belirtileri;
yüzlerinin nursuzluğu,siyahlığı, karanlığı, biraz dikkatle bakıldığında belli olur.

hastanın ve annesinin ismini sorarlar.
resmi dairelerde, hatta ahirette baba ismi sorulurken, neden hep baba değil de anne?

hastanın elbiselerinden (mendil,resim iç çamaşırı v.s.) isterler.

anlaşılmayan tılsım, resim, rakam ve yıldızların isimlerini yazarlar.

manası belli olmayan tılsım ve azimetleri okurlar.

bardaktaki suya bakıp huddam (çin) çağırırlar, bilgi verirler.

aleni veya gizli cin ulularından yardım ister veya kurban keserler.

küfrü, şirki ileri olanlar, kendilerine gelenlerin ismini ve ziyaret sebebini belirtirler.
sonra da bu keramet addedilir.

necis bir şeyle ayetleri maklub (ters) yazıp cinlerden yardım beklerler.

yazdıkları muskanın denize atılmasını, yakılmasını veya toprağa gömülmesini
isterler.

hastanın yıldızını ve doğum tarihini sorarlar. halbuki yıldızlar ancak semanın zineti
ve şeytanların recmi için teshir edilmiştir.

daha önceden hazırladıkları muskayı, büyüyü, hastaya yapılan büyü olduğu, cinlerin
huddamların getirdiğini iddia ederler.

bazende önceki ziyaretlerden kişinin adının ve annesinin adının bilinmesinden
cinlerini, şeytanlarını ona musallat edip, tekrar ziyaretini temine çalışırlar.

dini, akademik seviyeleri olmadığı için, fatiha suresini bile tam tecvid ve tertil edemezler
(okuyamazlar).

hilelerine el çabukluğu ve bazı kimyasal maddeleri de ilâve ederler.

rizik

fergadan
rızık, allâhü teâlâ’nın, hayat sahiplerine gıdalanmaları için verdiği ve onların da yediği şeylerdir. lâkin insan kendi öz irâdesi ile rızkını helâl veya haram yollardan kendisi seçer ve allâhü teâlâ da o yoldan verir. işte bunun için, rızkını helâlden talep etmeyip haram yiyenler irâde ve ihtiyarlarını kötüye kullandıklarından kendileri mes’uldürler.

rızka değil, rezzak’a yani rızkı verene bağlanmak lâzımdır. her canlının rızkını veren rezzak-ı âlem olan hz. allâh’dır. ona inanmak ondan istemek gerekir. zira, onun hazinesi büyüktür, sonsuzdur. ona hakîki bir imanla bağlananlar sıkıntı çekmezler. fakat, rezzâk olan allâh’ı unutup da rızka bağlı kalanlar çok sıkıntı çekerler ve hüsrandan kurtulamazlar

irade i cuziyye

fergadan
önemi pek büyük olan bir mefhum. zira insan, irâdesini hayra sarf ederse mevlâ hayrı, şerre sarf ederse şerri yaratır. bu itibarla insan, cenneti de, cehennemi de bu irâde ile kazanır. evet, hâlık (yaratıcı) yalnız cenâb-ı hakk’tır. o dilemezse, o yaratmazsa hiç bir şey olmaz. fakat, kul kâsib yani isteyip çalışan, mevlâ ise hâlik yani yaratan’dır.

insana verilen irâde-i cüz’iyye otomobilin direksiyonu gibidir . insan direksiyonu ne tarafa çevirirse otomobil o tarafa gider. bu sebeple, isyan içinde olan bir kimse, “ben ne yapayım allâh böyle dilemiş, böyle yaratmış” deyip mes’uliyeti üzerinden atıp sıyrılamaz. evet, allâh dilemiştir ama, kulun irâdesi ve çalışması bu yolda olduğu için dilemiştir. zâten kulda, böyle bir irâde-i cüz’iyye yâni tercih hakkı olmasaydı, cenâb-ı hakk kuluna imtihan fırsatı vermemiş, onu hayra veya şerre zorlamış olurdu. halbuki cenâb-ı hakk kuluna zorla bir günahı yaptırıp, sonra da cezalandırmaktan münezzehtir.

bâzı kimseler, “ezelde bâzılarının rûhu secde etmiş, bâzılarının etmemiş; işte ezelde rûhu secde etmeyenler kâfir gider.” derler. aslâ böyle bir şey yoktur. bu iddiâ insanın itikadını kökünden sarsar. ezel itiraz yeri değildir. orada isteyerek veya istemeyerek herkes secde etti. cenâb-ı hakk, ruhları imtihana çekerek, “elestü birabbiküm (ben sizin rabbiniz değil miyim?)” diye sorduğunda bütün ruhlar istisnâsız olarak, “belâ (evet rabbimizsin yârabbi)” diye ahid verdiler.

yine bâzı yanlış düşünenler diyorlar ki: “sen ne yaparsan yap, allâh dilediğine hidâyeti dilediğine dalâleti halkeder.” bu düşünce de aslâ doğru değildir. bu husustaki âyet-i kerîmeyi çokları yanlış tefsir ve izah ediyor. süleyman hilmi tunahan efendi hazretleri bu husustaki âyet-i kerîmeyi: “allâh, hidâyeti isteyip, hidâyeti dileyenlere hidâyeti; dalâleti isteyip, dalâleti dileyenlere de dalâleti halkeder” diye tefsir ve izah ederlerdi.

ayrıca bu mevzuu izah ederken derlerdi ki: “ezelde ahmed cennetlik, mehmed cehennemlik diye zât ve şahıs üzerine bir hüküm yoktur. ancak elbiseler biçilmiş; (iman elbisesi, itâat elbisesi, nur elbisesi) şu elbiseleri giyenler cennetliktir denilmiş; ayrıca küfür, isyân, zulmet elbiseleri biçilmiş, bunları giyenler de cehennemliktir denilmiştir. kul, irâde-i cüz’iyyesiyle bu elbiseleri seçmekte tamâmen serbest bırakılmıştır. binâenaleyh, insan irâde-i cüz’iyyesiyle bunlardan hangisini seçer ve giyerse oraya gider.”

kul bütün fiillerinden kendisi mes’ul olduğuna göre artık kula lâzım gelen isyan etmek değil, mukadderâta boyun eğmek ve başa gelene râzı olmaktır. bununla beraber görünür görünmez belâlardan bizi koruması ve ömrümüzü sıhhat ve âfiyet içinde geçirmemiz için cenâb-ı hakk’a yalvarmak da üzerimize düşen mühim bir vazifedir. peygamber efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde, "sadaka vermek belayı defeder, ömrü uzatır" buyurmuşlardır.

aciyi içinde hissetmek

fergadan
her acı insandan az veya çok şey götürür şüphesiz. bazan dudaklarımızda hafif bir seyirmeyle geçiştirir bazan da gözyaşlarımızı sel olup akıtırız. yine bazı acılar vardır; yarın sabah uyandığında çoktan unutmuşsundur. bazılarını da gerçekten içinde hissedersin. çok sevdiğin bir arkadaşın vardır, izini kaybetmişsindir. çok araştırır en sonunda ulaşırsın ona. ama öğrenirsin ki, çok sevdiğin o arkadaşın bir yıl önce hayatla olan sözleşmesini feshetmiştir. karşısına geçip hasret gideremezsin; sarılıp hal hatır soramazsın.sana miras olarak sadece acıyı içinde hissetmeyi bırakmıştır.

etom

fergadan
beni bir kaç hafta sözlükten soğutmuş insandır kendileri. bir gece benden önce sözlüğe girenler attırmıştır tepesini. ve hesabı bana çıkarılmıştır. olsundur. her entry’si -fikirlerimiz uyuşmasa da- takip ediliyordur.
31 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol