en bir şizofrenik şarkılardandır, björke çok yakışır. onun adı isobel, kendiyle evli.
diğer tarikatlere sûfî tarikatleri diyen mevlevîlerin tarikat ehli olmayanları adlandırma şekli. mevlevîlere mahsus olan bu terim, mevlânânın ve sultan veledin eserlerinde de aynı mânada geçer.
mükemmel samuel taylor coleridge şiiri. şöyle ki;
what if you slept
and what if
in your sleep
you dreamed
and what if
in your dream
you went to heaven
and there plucked a strange and beautiful flower
and what if
when you awoke
you had that flower in you hand
ah, what then?
what if you slept
and what if
in your sleep
you dreamed
and what if
in your dream
you went to heaven
and there plucked a strange and beautiful flower
and what if
when you awoke
you had that flower in you hand
ah, what then?
1772-1834 yılları arasında yaşamış, afyon bağımlısı ingiliz filozof ve lirik şair.
what if you slept adlı şiiri okunmaya değerdir. kafayı kırmışlığımız yok değil.
what if you slept adlı şiiri okunmaya değerdir. kafayı kırmışlığımız yok değil.
türk müziğindeki peşrev.
dönem itibarıyle arada kalmış, gözden kaçmış gibi olmuş ama radara yakalanmış prelüdleri dinlenesi besteci.
zootekni dersi münasebetiyle veteriner fakülteleriyle ciddi anlaşmazlıklar içinde bulunan bölüm. yahu adın üstünde: ziraat. iş bulamıyorum diye başkasının mesleğini de icra etmene gerek yok ki kardeşim! veteriner hekimler diyor mu yahu bugün hiç hastam yok bir iki de bahçe ilaçlayayım yahut insan muayene edeyim.. diye?
ne yazık bir toplumdur ki, kahramanlara ihtiyaç duyar! sözü, içinde bulunduğumuz günlerde, aylarda hatta yıllarda tekrar düşünülesi, tekrar alkışlanası tiyatro adamı, aydın.
murathan mungana göre bir kürt atasözü.
anlamı gayet açık olmakla beraber haydi bir de biz açalım: her şeyin incesi çabuk tükenir ottur, saptır, ağaçtır, boyadır, kalemdir; insanınsa düşüncesizi, denyosu, dangozu.
anlamı gayet açık olmakla beraber haydi bir de biz açalım: her şeyin incesi çabuk tükenir ottur, saptır, ağaçtır, boyadır, kalemdir; insanınsa düşüncesizi, denyosu, dangozu.
küçükken, sahneye ilk çıkanın oynadığına inanılan; büyüdükçe büyüdükçe anlaşılan kavram. ne olduğu anlaşıldıktan sonra sahneye ilk çıkan ağaç olacak, o da sen olacaksın; başrol senin! yalanlarına inanmaktan vazgeçiyorsunuz elbette.
classından şüphesi olmayanların kasılarak söyleyebileceği güzel cümle. ha değilsek napıyoruz? olsun ama, biz formdayız be abi diyor umutla yarınlara koşuyoruz.
liverpool taraftarının güzelliklerindendir. victory is for the moment pride is forever da kendilerinindi. bilirler mi ki bu şehirde onları seven biri var biri var.. gözünde yaş ve kalbinde inceden bir sızı var sızı var?
liverpool taraftarının güzelliklerindendir. victory is for the moment pride is forever da kendilerinindi. bilirler mi ki bu şehirde onları seven biri var biri var.. gözünde yaş ve kalbinde inceden bir sızı var sızı var?
eli sanata alışmak. usta çırağa iyi dilek sözü olarak elin kırılsın dermiş. çog enteresan.
hipnotizörün birden fazla sujeyi uygun şartlarda aynı anda hipnotik uykuya sokmasıdır.
seçim öncesi halkın tümünün suje olarak görüldüğünü düşünmekteyim. yıllardır alınan bu sonuçlar başka türlü açıklanamaz gibi.
seçim öncesi halkın tümünün suje olarak görüldüğünü düşünmekteyim. yıllardır alınan bu sonuçlar başka türlü açıklanamaz gibi.
aritmetik işlemler yapabildiği ve zeka gerektiren başka problemleri çözebildiği iddia edilen bir at.
atın sahibi, almanyada bir lisede matematik öğretmeni olan bay von osten, hansa toplamayı, çıkartmayı, çarpmayı, bölmeyı, kesirli sayılarla işlem yapmayı, zamanı söylemeyi, günün tarihini takip etmeyi, notaları, okumayı, yazmayı ve almancayı öğrettiğini iddia ediyordu. hans, "eğer ayın sekizinci günü salıya isabet ederse, bir sonraki cuma ayın kaçıncı günü olur?" gibi sorulara toynağını yere vurarak cevap veriyodu. sorular sözlü olarak sorulabildiği gibi ata yazılı olarak da verilebiliyordu. sahibi, hansla tüm almanyayı gezdi ve gösteriler düzenledi.
hans almanyada ve diğer ülkelerde ün kazandı. bunun üzerine, durumu araştırmak üzere bilimadamlarından oluşan bir hans komisyonu kuruldu. komisyon, 1904 yılında hansın gösterilerinde hiç bir hile yapılmadığı sonucuna vardı ve dosyayı fizyolog oskar pfungsta devretti.
1907de hansı inceleyen pfungst, atın gerçekte (zannedilen anlamda) zihinsel işlemler yapmadığını, fakat kendisini izeleyen insanların tepkilerindeki küçük değişimler yoluyla beklentilerini algıladığını gösterdi. pfungst, atın bakıcısının vücut dilindeki istemsiz ipuçlarına tepki verdiğini gösterdi. bakıcı, bu durumun farkında değildi.
pfungst, araştırmasında şu yöntemleri denedi:
1. hansı bakıcısından ve seyircilerden yalıtarak ipucu almasını önlemek.
2. soruları bakıcı dışındaki kişilerin sormasını sağlamak.
3. atın gözlerini bağlayarak soru soranı görmesini önlemek.
4. soru soranın cevabı bilip bilmemesi durumunu kontrollü olarak değiştirmek.
pek çok deneme sonunda, pfungst, hansın bakıcı dışındaki kişilere de doğru cevap verebildiğini gösterdi. bu, hile olasılığını ortadan kaldırıyordu. ancak hans, sadece soru soran kişi doğru cevabı biliyorsa cevap verebiliyor, ayrıca soru soranı görmesi gerekiyordu. bakıcı doğru cevabı bildiğinde, hansın cevapları %89 oranında doğru oluyordu. ancak bilmediğinde, bu oran %6ya düşüyordu.
pfungst olayı dikkatle incelediğinde, atın toynağı yere doğru sayıda vurmaya yaklaşınca, soru soranın duruşunda ve yüz ifadesinde gerilim ifade eden küçük değişimler olduğunu fark etti. tam doğru sayıda toynak vuruşundan sonra bu gergin ifade yerini rahatlamaya bırakıyordu. böylece hansa durması için gereki sinyal veriliyordu.
atların vücut dilindeki küçük nüansları fark edebildiğini ortaya çıkaran pfungst, deneylere kendisi üzerinde devam etti. cevabını bilmediği soruları kendisine yönelten kişilere hans gibi yere vurarak cevap veren pfungst, vücut dilindeki ipuçlarına dikkat ederek soruların %90ını bilebildiğini gördü.
bay von osten, pfungstun bulgularına asla inanmadı ve hans ile almanyayı gezerek meraklı kalabalıklara gösteri yapmaya devam etti.
atın sahibi, almanyada bir lisede matematik öğretmeni olan bay von osten, hansa toplamayı, çıkartmayı, çarpmayı, bölmeyı, kesirli sayılarla işlem yapmayı, zamanı söylemeyi, günün tarihini takip etmeyi, notaları, okumayı, yazmayı ve almancayı öğrettiğini iddia ediyordu. hans, "eğer ayın sekizinci günü salıya isabet ederse, bir sonraki cuma ayın kaçıncı günü olur?" gibi sorulara toynağını yere vurarak cevap veriyodu. sorular sözlü olarak sorulabildiği gibi ata yazılı olarak da verilebiliyordu. sahibi, hansla tüm almanyayı gezdi ve gösteriler düzenledi.
hans almanyada ve diğer ülkelerde ün kazandı. bunun üzerine, durumu araştırmak üzere bilimadamlarından oluşan bir hans komisyonu kuruldu. komisyon, 1904 yılında hansın gösterilerinde hiç bir hile yapılmadığı sonucuna vardı ve dosyayı fizyolog oskar pfungsta devretti.
1907de hansı inceleyen pfungst, atın gerçekte (zannedilen anlamda) zihinsel işlemler yapmadığını, fakat kendisini izeleyen insanların tepkilerindeki küçük değişimler yoluyla beklentilerini algıladığını gösterdi. pfungst, atın bakıcısının vücut dilindeki istemsiz ipuçlarına tepki verdiğini gösterdi. bakıcı, bu durumun farkında değildi.
pfungst, araştırmasında şu yöntemleri denedi:
1. hansı bakıcısından ve seyircilerden yalıtarak ipucu almasını önlemek.
2. soruları bakıcı dışındaki kişilerin sormasını sağlamak.
3. atın gözlerini bağlayarak soru soranı görmesini önlemek.
4. soru soranın cevabı bilip bilmemesi durumunu kontrollü olarak değiştirmek.
pek çok deneme sonunda, pfungst, hansın bakıcı dışındaki kişilere de doğru cevap verebildiğini gösterdi. bu, hile olasılığını ortadan kaldırıyordu. ancak hans, sadece soru soran kişi doğru cevabı biliyorsa cevap verebiliyor, ayrıca soru soranı görmesi gerekiyordu. bakıcı doğru cevabı bildiğinde, hansın cevapları %89 oranında doğru oluyordu. ancak bilmediğinde, bu oran %6ya düşüyordu.
pfungst olayı dikkatle incelediğinde, atın toynağı yere doğru sayıda vurmaya yaklaşınca, soru soranın duruşunda ve yüz ifadesinde gerilim ifade eden küçük değişimler olduğunu fark etti. tam doğru sayıda toynak vuruşundan sonra bu gergin ifade yerini rahatlamaya bırakıyordu. böylece hansa durması için gereki sinyal veriliyordu.
atların vücut dilindeki küçük nüansları fark edebildiğini ortaya çıkaran pfungst, deneylere kendisi üzerinde devam etti. cevabını bilmediği soruları kendisine yönelten kişilere hans gibi yere vurarak cevap veren pfungst, vücut dilindeki ipuçlarına dikkat ederek soruların %90ını bilebildiğini gördü.
bay von osten, pfungstun bulgularına asla inanmadı ve hans ile almanyayı gezerek meraklı kalabalıklara gösteri yapmaya devam etti.
(bkz: akıllı hans)
izleyici beklentisinin olaylar üzerindeki etkisini ifade eden ve hayvanlar üzerinde yapılan deneylerle onaylanan pfungst kuralı.
(bkz: der kluge hans)
(bkz: der kluge hans)
oyuncunun geçmişteki deneyimlerini, hazırladığı rolü doğru bir biçimde ortaya çıkarmasında başvurduğu yöntem.
oyuncunun, bir melodiyi, bir sesi, bir yüzü, acı bir olayı ya da mutlu bir anı anımsayarak rolündeki hareketleri ve konuşmayı saptaması duygu belleği yoluyla olur.
oyuncunun, bir melodiyi, bir sesi, bir yüzü, acı bir olayı ya da mutlu bir anı anımsayarak rolündeki hareketleri ve konuşmayı saptaması duygu belleği yoluyla olur.
doğaçlama tiyatrosunda ya da orta oyununda nekrenin ya da kavuklunun nükte yapması için laf açmak.
dişiden kasıt doğurganlıktır. günlük hayatta espriyi patlatması için birine orta yapmak, zemin hazırlamak yahut futbol veya basketbolda yapılan asiste tekabül eder.
(bkz: al da at dercesine)
dişiden kasıt doğurganlıktır. günlük hayatta espriyi patlatması için birine orta yapmak, zemin hazırlamak yahut futbol veya basketbolda yapılan asiste tekabül eder.
(bkz: al da at dercesine)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?