ahangaran söylediği insanın içini hüzün kaplayan şarkı, söylenildiğine göre hz. hüseyin için yakılmış ağıtlardan biriymiş
iranlı rock grubu kioska ait muhteşem şarkı
ey yarom bia (gel yarim)
deldarom bia (gel sevgilim)
del meil-e to dareh (gonlum seni arzuluyor)
sezavarom bia (seni hakettim, gel artik)
ey yarom bia (gel yarim)
deldarom bia (gel sevgilim)
del meil-e to dareh (gonlum seni arzuluyor)
sezavarom bia (seni hakettim, gel artik)
mohsen namjoo ile tanığım yarom bia ıle dinlemelere doyamadığım çok güzel çocuklar.
bir axiom of choice parçası.
dinlerken insanın içini ürpertiyor, hayyamın sözleri oldugunu öğrenince daha da büyüledi. zaman zaman defalarca dinleme ihtiyacı duyuyorsunuz. ayin gibi.
dinlerken insanın içini ürpertiyor, hayyamın sözleri oldugunu öğrenince daha da büyüledi. zaman zaman defalarca dinleme ihtiyacı duyuyorsunuz. ayin gibi.
bir janet&jak esimin muhteşem şarkısı.
nazarımda en güzel şiiri göl olan fransız şair.
ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin
hep başka sahillere doğru sürüklenen biz
zaman adlı denizde bir gün, bir lahza için
demirleyemez miyiz?
ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak,
seyrine doyamadığı o canım su yanında
bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa bak
oturdum tek başıma!
altında bu kayanın yine böyle inlerdin,
yine böyle çarpardı dalgaların bu yara,
ve böyle serpilirdi rüzgarla köpüklerin
o güzel ayaklara.
ey göl hatırında mı? bir gece sükut derin,
çıt yoktu su üstünde, gök altında, uzakta
suları usul usul yaran kürekçilerin
gürültüsünden başka
birden şu yeryüzünden bilmediği bir nefes
büyülenmiş sahilin yankısıyla inledi.
sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses
şu sözleri söyledi:
"zaman dur artık geçme, bahtiyar saatler siz
akmaz olunuz artık!
en güzel günümüzün tadalım o süreksiz
hazlarını azıcık!"
"ne kadar talihsizler size yalvarır her gün
hep onlar için akın;
günlerle birlikte dertlerini götürün,
mesutları bırakın."
"nafile isteyişim geçen saniyeleri
akıp gidiyor zaman;
geceye "daha yavaş" deyişim boş, tan yeri
ağaracak birazdan"
"sevişmek! hep sevişmek! akıp giden saatin
kadrini bilmeliyiz!
insan için liman yok, sahil yok zaman için,
o geçer biz göçeriz!"
kıskanç zaman, kabil mi sevginin kucak kucak
bize sevgi sunduğu sarhoş edici anlar,
kabil mi uzaklara uçup gitsin çabucak
matem günleri kadar...
nasıl olur kalmasın bir iz avucumuzda?
nasıl yok olur her şey büsbütün silinerek?
demek vefasız zaman, o demleri bir daha
geri getirmeyecek...
loş uçurumlar: mazi, loşluklar, sonrasızlık,
acaba neylersiniz yuttuğunuz günleri?
alıp götürdüğünüz derin hazları artık
vermez misiniz geri?
ey göl! dilsiz kayalar! mağaralar! kuytu orman!
siz ki zaman esirger, tazeler havasını,
ne olur ey tabiat, o günlerin saklasan
bari hatırasını!
sakin demler de olsun, deli rüzgar da olsun
güzel göl etrafını süsleyen oyalarda,
o kapkara camlarda, sularına upuzun
dökülen kayalarda!
ister meltemlerinde, ister ürperişle esen
seslerde, ister uzak ister yakında olsun,
yahut gümüş pullarla sular üstünde yüzen
ay ışığında olsun!
kuduran fırtınalar, sazlar bize dert yanan,
meltemini dolduran kokular, hep beraber,
ne varsa işitilen, duyulan ve koklanan,
desin ki: "seviştiler."
ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin
hep başka sahillere doğru sürüklenen biz
zaman adlı denizde bir gün, bir lahza için
demirleyemez miyiz?
ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak,
seyrine doyamadığı o canım su yanında
bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa bak
oturdum tek başıma!
altında bu kayanın yine böyle inlerdin,
yine böyle çarpardı dalgaların bu yara,
ve böyle serpilirdi rüzgarla köpüklerin
o güzel ayaklara.
ey göl hatırında mı? bir gece sükut derin,
çıt yoktu su üstünde, gök altında, uzakta
suları usul usul yaran kürekçilerin
gürültüsünden başka
birden şu yeryüzünden bilmediği bir nefes
büyülenmiş sahilin yankısıyla inledi.
sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses
şu sözleri söyledi:
"zaman dur artık geçme, bahtiyar saatler siz
akmaz olunuz artık!
en güzel günümüzün tadalım o süreksiz
hazlarını azıcık!"
"ne kadar talihsizler size yalvarır her gün
hep onlar için akın;
günlerle birlikte dertlerini götürün,
mesutları bırakın."
"nafile isteyişim geçen saniyeleri
akıp gidiyor zaman;
geceye "daha yavaş" deyişim boş, tan yeri
ağaracak birazdan"
"sevişmek! hep sevişmek! akıp giden saatin
kadrini bilmeliyiz!
insan için liman yok, sahil yok zaman için,
o geçer biz göçeriz!"
kıskanç zaman, kabil mi sevginin kucak kucak
bize sevgi sunduğu sarhoş edici anlar,
kabil mi uzaklara uçup gitsin çabucak
matem günleri kadar...
nasıl olur kalmasın bir iz avucumuzda?
nasıl yok olur her şey büsbütün silinerek?
demek vefasız zaman, o demleri bir daha
geri getirmeyecek...
loş uçurumlar: mazi, loşluklar, sonrasızlık,
acaba neylersiniz yuttuğunuz günleri?
alıp götürdüğünüz derin hazları artık
vermez misiniz geri?
ey göl! dilsiz kayalar! mağaralar! kuytu orman!
siz ki zaman esirger, tazeler havasını,
ne olur ey tabiat, o günlerin saklasan
bari hatırasını!
sakin demler de olsun, deli rüzgar da olsun
güzel göl etrafını süsleyen oyalarda,
o kapkara camlarda, sularına upuzun
dökülen kayalarda!
ister meltemlerinde, ister ürperişle esen
seslerde, ister uzak ister yakında olsun,
yahut gümüş pullarla sular üstünde yüzen
ay ışığında olsun!
kuduran fırtınalar, sazlar bize dert yanan,
meltemini dolduran kokular, hep beraber,
ne varsa işitilen, duyulan ve koklanan,
desin ki: "seviştiler."
tuzlanın en meşhur ve en eski köftecisiymiş.
lakin bu meşhurluğunu fırsata çevirip, ekmeğe bile para alan biri olmuş.
suratsız garsonları, adisyonu ve menüsü olmayan bir işletme.
yediğiniz şeyin fiyatını bilmiyorsunuz, ekmekten bile para aldığını bilmiyorsunuz, içeceklerin köfteden pahalı olduğunu bilmiyorsunuz, her şey sürpriz..
yemekten sonra artık klasikleşen yemek sonrası çayını bile vermeyen bir işletme.
sadece köfte ye ve git; sorgulama, tartışma sana adisyon da vermiyorum ağzımla söylediğim rakam ne ise o prensibini benimsemiş.
meşhur köftesinin tadı mı? bu kadar olumsuzluğun içinde damağımda kalmadı..
lakin bu meşhurluğunu fırsata çevirip, ekmeğe bile para alan biri olmuş.
suratsız garsonları, adisyonu ve menüsü olmayan bir işletme.
yediğiniz şeyin fiyatını bilmiyorsunuz, ekmekten bile para aldığını bilmiyorsunuz, içeceklerin köfteden pahalı olduğunu bilmiyorsunuz, her şey sürpriz..
yemekten sonra artık klasikleşen yemek sonrası çayını bile vermeyen bir işletme.
sadece köfte ye ve git; sorgulama, tartışma sana adisyon da vermiyorum ağzımla söylediğim rakam ne ise o prensibini benimsemiş.
meşhur köftesinin tadı mı? bu kadar olumsuzluğun içinde damağımda kalmadı..
vizyondakiler, film eleştirileri, festivaller kısacası sinema için çok güzel rehber olan internet sitesi
adresi de şöyle ;http://www.paralelsinema.com
nazım ustanın varşovada kaleme aldıgı çok güzel şiirlerinden sadece biri.
acayipleşti havalar,
bir güneş, bir yağmur, bir kar.
atom bombası denemelerinden diyorlar.
stronsium 90 yağıyormuş
ota, süte, ete,
umuda, hürriyete,
kapısını çaldığımız büyük hasrete.
kendi kendimizle yarışmadayız, gülüm.
ya ölü yıldızlara hayatı götüreceğiz,
ya dünyamıza inecek ölüm.
acayipleşti havalar,
bir güneş, bir yağmur, bir kar.
atom bombası denemelerinden diyorlar.
stronsium 90 yağıyormuş
ota, süte, ete,
umuda, hürriyete,
kapısını çaldığımız büyük hasrete.
kendi kendimizle yarışmadayız, gülüm.
ya ölü yıldızlara hayatı götüreceğiz,
ya dünyamıza inecek ölüm.
en son açıklamasına göre "recep tayyip erdoğanı değil ona oy veren iradeyi yani halkı alkışladım" demiş..
düşünmüş, düşünmüş bu kılıfı bulmuş günlerce..
yemek isteyenler yesin ama ben pek yemedim..
aynı halka referandum yapılsa; ana dilde eğitim, özerklik, öcalannın idamını sorsa
halk emin olun ki demirtaşın duymak istemeyeceği cevabı verecektir.. halkın bu cevabı vereceğini demirtaşda pek iyi biliyor aslında.. o zamanda halk iradesini ayakta alkışlar mıydı acaba?
bu halk %90 oy ile kenan evreni cumhurbaşkanı yapmış..
yani ortada pek de alkışlanıp, şakşak yapacak halk yok, bu demek değildir ki halka küfür et görmezden gel. "evet ben rteyi alkışladım" diyecek cesaretin olsun.. orada ayakta alkışlamasaydın da iradeye saygısızlık yapmış olmazdın, kendi iradene sahip çıkmış olurdun.
alkışa kılıf arama, çünkü halkı alkışlamadığı sen de dahil olmak üzre hepimiz biliyoruz.
düşünmüş, düşünmüş bu kılıfı bulmuş günlerce..
yemek isteyenler yesin ama ben pek yemedim..
aynı halka referandum yapılsa; ana dilde eğitim, özerklik, öcalannın idamını sorsa
halk emin olun ki demirtaşın duymak istemeyeceği cevabı verecektir.. halkın bu cevabı vereceğini demirtaşda pek iyi biliyor aslında.. o zamanda halk iradesini ayakta alkışlar mıydı acaba?
bu halk %90 oy ile kenan evreni cumhurbaşkanı yapmış..
yani ortada pek de alkışlanıp, şakşak yapacak halk yok, bu demek değildir ki halka küfür et görmezden gel. "evet ben rteyi alkışladım" diyecek cesaretin olsun.. orada ayakta alkışlamasaydın da iradeye saygısızlık yapmış olmazdın, kendi iradene sahip çıkmış olurdun.
alkışa kılıf arama, çünkü halkı alkışlamadığı sen de dahil olmak üzre hepimiz biliyoruz.
kürtaja karşı olan jinekologtur, akp cemmati içinde de önemli yere sahiptir.
rtenin kızının yakın arkadaşı ve doktorudur, aynı zamanda ameliyatlarını emine hanımın özel hastanelerinde yapar. yani erdoğan ailesine yıllardır epece yakın.
sanıyorum bugun eşinin başbakan olmasında büyük payı var.
akplilerin içinde eşi en donanımlı ve en hırslı olan hanımdır. bu hırs sayesinde ahmet davutoğlunu ileri ki vadede cumhurbaşkanı bile görebiliriz.
rtenin kızının yakın arkadaşı ve doktorudur, aynı zamanda ameliyatlarını emine hanımın özel hastanelerinde yapar. yani erdoğan ailesine yıllardır epece yakın.
sanıyorum bugun eşinin başbakan olmasında büyük payı var.
akplilerin içinde eşi en donanımlı ve en hırslı olan hanımdır. bu hırs sayesinde ahmet davutoğlunu ileri ki vadede cumhurbaşkanı bile görebiliriz.
gaye su akyol adlı ablamızın, ki ben ismini de yeni duydum, icra ettiği şarkıya benzer şey
sözleri de şöyledir:
uzay kafası kocaman
bombardıman
beni sakladığı o küçük gezegen
darmaduman
yakıyor güneşimi yakıyor
keskin bıçaktan korkmuyor
bi şato yapıyor içime ah
benden bile izin almıyor
pink floyd’un dediği gibi
bir başka tuğla duvarda
pink floyd’un dediği gibi
keşke sen de burda olsaydın
sözleri de şöyledir:
uzay kafası kocaman
bombardıman
beni sakladığı o küçük gezegen
darmaduman
yakıyor güneşimi yakıyor
keskin bıçaktan korkmuyor
bi şato yapıyor içime ah
benden bile izin almıyor
pink floyd’un dediği gibi
bir başka tuğla duvarda
pink floyd’un dediği gibi
keşke sen de burda olsaydın
diyarbakır valiliğinin başvurusu üzerine mahsum korkmaz heykeline bugün yıkım kararı çıkmış.
yaş ilerledikçe daha bi sendromlu ve depresyonlu geçen, kadın kişinin agzına eden fiziksel ve ruhsal depremler yaratan durum.
pms döneminde katil olmanın cezai ehliyeti olmamalı.
pms döneminde katil olmanın cezai ehliyeti olmamalı.
sıkıldım her şeyden, en çok da kendimi tekrar eden benden.
beynimin dışında bir dünya olduğuna inanmalıyım. hareketlerimin her zaman bir anlamı olduğuna inanmalıyım. hatırlayamasam bile. gözlerimi kapattığımda dünyanın hala orada olduğuna inanmalıyım. hala orada olduğuna inanıyor muyum? hala orada mı? hepimiz kim olduğumuzu bilmek için anılara ihtiyaç duyarız. ben farklı değilim. şimdi, nerede kalmıştık.
"onların umurunda, bizimse değil. kazanan onlar." - ford prefect
özgürlük ağır bir yüktür, ruhun yüklenmesi gereken büyük ve garip bir sorumluluk. kolay değildir. verilen bir armağan değil, yapılan bir seçimdir; bu seçim de zor bir seçim olabilir. yol yukarıya, ışığa doğru çıkar; ama yüklü yolcu oraya hiçbir zaman varamayabilir.
(bkz: fuzuli) vahdet-i vücud u şöyle izah etmiştir..
ger ben ben isem nesin sen ey yâr.
ger sen sen isen neyim ben-i zâr.
(ey yar sen, sen isen ben neyim? ben, ben isem nedir bu vaziyet?)
ger ben ben isem nesin sen ey yâr.
ger sen sen isen neyim ben-i zâr.
(ey yar sen, sen isen ben neyim? ben, ben isem nedir bu vaziyet?)
"ruhum ne ondan önce vardı, ne ondan ayrı bir sırrın kemâlidir
ruhum onun, o dışımdaki âlemin bende akseden hayâlidir.
ve aslından en uzak ve aslına en yakın hayâl
bana ışığı vuran yârimin cemâlidir..."
ruhum onun, o dışımdaki âlemin bende akseden hayâlidir.
ve aslından en uzak ve aslına en yakın hayâl
bana ışığı vuran yârimin cemâlidir..."
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?