türk dil kurumunca üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek anlamına gelen,
abazanca kadının erkekle ilişkiye girmesi anlamına gelen kelimedir.
biz tdk yı baz almalıyız, aldırmalıyız.
seçim sisteminin en aksak noktası. oy barajı sayesinde her partinin meclise girememesi ve hatta oylarının başka bir partiye devretmesiyle bir görüş, düşünce veya ideolojinin tam olarak mecliste savunulamaması durumu.
insanların olmak istedikleri insan oldukları cadde.
(bkz: kedidir kedi)
ben nerde hata yapıyorum dedirtecek hadise.
bana animasyon filmlerinden daha abartılı gelenama kendini izlettiren film. hele o bombayı otomobilin altından düşürme sahnesi çok güldürdü beni.
doluluk oranı kendi boyunu aşan insan söylemi.
(bkz: cazgir)
genellikle bir hata sonrası söylenen söz.
(bkz: bu dahil bütün genellemeler yanlıştır)
(bkz: bu dahil bütün genellemeler yanlıştır)
bu x deterjanından yıkanan gömlek buda bizim deterjanla yıkanan gömlek farkı görebiliyorsunuz dimi gibi replikleri her deterjan markası reklamında gördüğümüz dönemde kirlenmek güzeldir sloganıyla piyasaya çıkan ve bence olayı bitiren reklam anlayışı. mfo müziği ile izleyen her er kişiyi çocukluğuna götüren reklamdır.
neredeyse politika terimi olarak anılacak kelime.
bir nevi doritos un tytz mantığı gibi birşey
(bkz: tam yeri tam zamanı)
(bkz: tam yeri tam zamanı)
orhan veli kanik siiri :
gün doğmadan,
deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
içinde bir iş görmenin saadeti,
gideceksin
gideceksin ırıpların çalkantısında.
balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;
sevineceksin.
ağları silkeledikce
deniz gelecek eline pul pul;
ruhları sustuğu vakit martıların,
kayalıklardaki mezarlarında,
birden
bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
bayramlar seyranlar mı dersin,
şenlikler cümbüşler mi?
gelin alayları, teller, duvaklar,
donanmalar mı?
heeey
ne duruyorsun be, at kendini denize:
geride bekliyenin varmış, aldırma;
görmüyor musun, her yanda hürriyet;
yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
git gidebildiğin yere...
gün doğmadan,
deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
içinde bir iş görmenin saadeti,
gideceksin
gideceksin ırıpların çalkantısında.
balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;
sevineceksin.
ağları silkeledikce
deniz gelecek eline pul pul;
ruhları sustuğu vakit martıların,
kayalıklardaki mezarlarında,
birden
bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
bayramlar seyranlar mı dersin,
şenlikler cümbüşler mi?
gelin alayları, teller, duvaklar,
donanmalar mı?
heeey
ne duruyorsun be, at kendini denize:
geride bekliyenin varmış, aldırma;
görmüyor musun, her yanda hürriyet;
yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
git gidebildiğin yere...
orhan veli kanik siiri :
işim gücüm budur benim,
gökyüzünü boyarım her sabah,
hepiniz uykudayken.
uyanır bakarsınız ki mavi.
deniz yırtılır kimi zaman,
bilmezsiniz kim diker;
ben dikerim.
dalga geçerim kimi zaman da,
o da benim vazifem;
bir baş düşünürüm başımda,
bir mide düşünürüm midemde,
bir ayak düşünürüm ayağımda,
ne haltedeceğimi bilemem.
işim gücüm budur benim,
gökyüzünü boyarım her sabah,
hepiniz uykudayken.
uyanır bakarsınız ki mavi.
deniz yırtılır kimi zaman,
bilmezsiniz kim diker;
ben dikerim.
dalga geçerim kimi zaman da,
o da benim vazifem;
bir baş düşünürüm başımda,
bir mide düşünürüm midemde,
bir ayak düşünürüm ayağımda,
ne haltedeceğimi bilemem.
bekliyorum
öyle bir havada gel ki,
vazgeçmek mümkün olmasın!
öyle bir havada gel ki,
vazgeçmek mümkün olmasın!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?