en bilinen elvis parcalarindan biridir.
love me tender,
love me sweet,
never let me go.
you have made my life complete,
and i love you so.
love me tender,
love me true,
all my dreams fulfilled.
for my darlin i love you,
and i always will.
love me tender,
love me long,
take me to your heart.
for its there that i belong,
and well never part.
love me tender,
love me dear,
tell me you are mine.
ill be yours through all the years,
till the end of time.
(when at last my dreams come true
darling this i know
happiness will follow you
everywhere you go).
efkan sesen parcasi. grup yorum da denebilir.
dokuz alti yollarinda
cocuklugum henuz sicak
inananin sonrasi yok
sabah aksam calisirim
bakmayin tantanaya cok
umutlar bir kasada
sikismis bir masada
dokuz alti yollarinda oy
bir omur gecer buralarda
sanki yarin dunden uzak
bitmeyen bir izdirap oy
dokuz alti yollarinda
bir zincir bogazimda
sikar sikar gevsetemem
aglayamam
ayda yilda bir kacamak
kacsak bile yasama bak
dokuz alti yollarinda
gulmek yasak
savrulmusuz odalara
bahara ve daglara hasret
su gordugun donerkoltuk
sanki omur torpuleyen rulet
dokuz alti yollarinda
cocuklugum henuz sicak
inananin sonrasi yok
sabah aksam calisirim
bakmayin tantanaya cok
umutlar bir kasada
sikismis bir masada
dokuz alti yollarinda oy
bir omur gecer buralarda
sanki yarin dunden uzak
bitmeyen bir izdirap oy
dokuz alti yollarinda
bir zincir bogazimda
sikar sikar gevsetemem
aglayamam
ayda yilda bir kacamak
kacsak bile yasama bak
dokuz alti yollarinda
gulmek yasak
savrulmusuz odalara
bahara ve daglara hasret
su gordugun donerkoltuk
sanki omur torpuleyen rulet
efkan sesen parcasi.
sozlerin acilar veriyor bana,
ozlemim cok uzaklarda.
ellerin,dokunup giden,
ellerin beni mahveden,
gunlerim derbeder oldu yavrum.
gozler yalan soylemez,
son kez bak ne olur,yeter bana.
yalnizlik kaderin olsun,
son kez bak ne olur,yeter bana
ahuzarim...
omrumun mevsimi huzun oldu,
gunleri,gulleri soldu.
ahuzar beni ahuzar,
ah yanar yuregim yanar,
ayrilik olumden beter yavrum.
gozler yalan soylemez,
son kez bak ne olur,yeter bana.
yalnizlik kaderin olsun,
son kez bak ne olur,yeter bana
ahuzarim..
sozlerin acilar veriyor bana,
ozlemim cok uzaklarda.
ellerin,dokunup giden,
ellerin beni mahveden,
gunlerim derbeder oldu yavrum.
gozler yalan soylemez,
son kez bak ne olur,yeter bana.
yalnizlik kaderin olsun,
son kez bak ne olur,yeter bana
ahuzarim...
omrumun mevsimi huzun oldu,
gunleri,gulleri soldu.
ahuzar beni ahuzar,
ah yanar yuregim yanar,
ayrilik olumden beter yavrum.
gozler yalan soylemez,
son kez bak ne olur,yeter bana.
yalnizlik kaderin olsun,
son kez bak ne olur,yeter bana
ahuzarim..
bir efkan sesen parcasi.
daglarda kar sisi var da tarlada zar sesi var
kurban olam savsata da icinde yar sesi var
haydi yarim haydi canim sinanay sirin yarim
ufacik kus uzumu de cevir bana yuzunu
omuz omuza versek de opsem kara gozunu
haydi yarim haydi canim sinanay sirin yarim
cift jandarma bekliyor da kaymakam konaginda
al jandarma vur beni de o yarin kollarinda
haydi yarim haydi canim sinanay sirin yarim
haydi yarim haydi canim gel benim nazli yarim
daglarda kar sisi var da tarlada zar sesi var
kurban olam savsata da icinde yar sesi var
haydi yarim haydi canim sinanay sirin yarim
ufacik kus uzumu de cevir bana yuzunu
omuz omuza versek de opsem kara gozunu
haydi yarim haydi canim sinanay sirin yarim
cift jandarma bekliyor da kaymakam konaginda
al jandarma vur beni de o yarin kollarinda
haydi yarim haydi canim sinanay sirin yarim
haydi yarim haydi canim gel benim nazli yarim
edip akbayram parcasi.
bir yanimi sardi mufreze kolu
bir yanimi sardi var iki oglu
bes yuz atliyinan kestiler yolu
eskiya dunyaya anam hukumdar olmaz
yil bin ucyuz kirkbir mevsime uydum
sebep oldu seytan bir cana kiydim
katil defterime adimi yazdim
eskiya dunyaya anam hukumdar olmaz
sen aglama anam dertlerim coktur
cektigim cilenin hesabi yoktur
yigitlik yolunda ustume yoktur
eskiya dunyaya anam hukumdar olmaz
bir yanimi sardi mufreze kolu
bir yanimi sardi var iki oglu
bes yuz atliyinan kestiler yolu
eskiya dunyaya anam hukumdar olmaz
yil bin ucyuz kirkbir mevsime uydum
sebep oldu seytan bir cana kiydim
katil defterime adimi yazdim
eskiya dunyaya anam hukumdar olmaz
sen aglama anam dertlerim coktur
cektigim cilenin hesabi yoktur
yigitlik yolunda ustume yoktur
eskiya dunyaya anam hukumdar olmaz
yusuf hayaloglu siiri.
dun sahilde karsilastik..
bir an gozum isirdi, sonra birden tanidim
dusmemek icin zor tuttum kendimi
bacaklarim titredi, bir agaca yaslandim..
yirtilan bir mektup gibi
sisli hatiralarin gerisinden bakiyordu..
eski bir sevdanin durulmamis nehirleri
cirpinarak yuregime akiyordu..
hatirladigim, bir sonbahar gunuydu,
karsimizdaki yeni eve tasindilar
butun gun bakisip duruyorduk
gozleri sanki birer kursundular!.
o zamanlar ben, zipkin gibi bir cocuktum,
liseye yeni baslamistim
onun, saclarini geriye savurup
capkinca gulumsemesinden hoslanmistim..
ne zaman cama ciksam, karsi balkonda
itirli bir cicek gibi tutuyordu
ne zaman bulusalim desem, olomaz diyordu
mektuplasmak ona yetiyordu..
bir tummuz aksamiydi. unutmam
yazlik sinema daha yeni dagilmisti;
bahce kapisinda sikistirip opmustum,
iceri kacip saatlerce aglmisti..
sonralari cok konustuk, gezdik
bazan aglasip bazanda gulustuk
cilgin gibiydik, her firsatta bulustuk,
uluorta opustuk, herkesin diline dustuk..
ailesi bas edemedi, mersin’deki halasina gonderdi
hic arayip sormadim
ben o siralar devrimci oldum,
mahalleden ayrilip yillarca eve de ugramadim..
dunyam degismisti artik
memleketin gidisatini hic mi hic begenmiyordum
forumlara, yuruyuslere katiliyor,
durmadan siir okuyup, ajitasyon cekiyordum..
ah o genclik ruzgari ah..
ezilen insanlari tek basima kurtaracagimi sandim
anarsik bir eylem sirasinda
seken kursunlarla bacagimdan yaralandim..
ameliyatin ardindan yillarca yattim icerde,
dosyam bir hayli kabarmisti..
beni o nemli koguslarda
vefakar anamdan baska hic kimse aramamisti..
iceriden cikinca onu sordum
bir astsubayla evlenip buradan gitmisti..
oysa kibrit agusuyla koluma dagladigim
ismi hala silinmemisti...
hayat devam ediyordu
ickiye vurmustum, unutmayi deniyordum
pencerenin onunde, kuruyan bir cicek gibi
gunden gune tukeniyordum..
anam cokmustu artik, olmeden muruvvet istiyordu
bazan oturup dertlesirdik..
kimsesiz bir kadin varmis, kormus, olur demis
bende fazla uzatmadim, evlendik..
gecmise ait ne varsa; mektuptu, resimdi..
bir bir ayirip yaktim ateste..
nasil gittigini sorarsaniz, ne bileyim,
kor-topal gidiyor iste..
ne var ki, o hircin saclari hep yuzume savruluyor
balkona her baktigimda..
pismanlik, bir eski yara gibi
hala kimildayip duruyor onu hatirladigimda.
biliyorum, onunla olsaydim
boyle kavga edip durmazdim yuregimle..
biliyorum, bu sevdayi ben yiktim,
ben oldurdum bu hoyrat ellerimle!.
dun sahilde karsilastik
bir an bos bulundum, sendeler gibi oldum
oyle bir bakti ki, ben o gozlerde
bir omrun butun acilarini buldum...
bir seyler soylemek ister gibiydi
basini egip, gitti cocuklarinin yanina
nedendir bilmiyorum, fakat
girmek istemedi sanki kocasinin koluna..
ardindan kosup durduramadim, ona soramadim
oylece donakaldim..
cunku o anarsik eylemden beri
ben artik deynekli bir topaldim!..
dun sahilde karsilastik..
bir an gozum isirdi, sonra birden tanidim
dusmemek icin zor tuttum kendimi
bacaklarim titredi, bir agaca yaslandim..
yirtilan bir mektup gibi
sisli hatiralarin gerisinden bakiyordu..
eski bir sevdanin durulmamis nehirleri
cirpinarak yuregime akiyordu..
hatirladigim, bir sonbahar gunuydu,
karsimizdaki yeni eve tasindilar
butun gun bakisip duruyorduk
gozleri sanki birer kursundular!.
o zamanlar ben, zipkin gibi bir cocuktum,
liseye yeni baslamistim
onun, saclarini geriye savurup
capkinca gulumsemesinden hoslanmistim..
ne zaman cama ciksam, karsi balkonda
itirli bir cicek gibi tutuyordu
ne zaman bulusalim desem, olomaz diyordu
mektuplasmak ona yetiyordu..
bir tummuz aksamiydi. unutmam
yazlik sinema daha yeni dagilmisti;
bahce kapisinda sikistirip opmustum,
iceri kacip saatlerce aglmisti..
sonralari cok konustuk, gezdik
bazan aglasip bazanda gulustuk
cilgin gibiydik, her firsatta bulustuk,
uluorta opustuk, herkesin diline dustuk..
ailesi bas edemedi, mersin’deki halasina gonderdi
hic arayip sormadim
ben o siralar devrimci oldum,
mahalleden ayrilip yillarca eve de ugramadim..
dunyam degismisti artik
memleketin gidisatini hic mi hic begenmiyordum
forumlara, yuruyuslere katiliyor,
durmadan siir okuyup, ajitasyon cekiyordum..
ah o genclik ruzgari ah..
ezilen insanlari tek basima kurtaracagimi sandim
anarsik bir eylem sirasinda
seken kursunlarla bacagimdan yaralandim..
ameliyatin ardindan yillarca yattim icerde,
dosyam bir hayli kabarmisti..
beni o nemli koguslarda
vefakar anamdan baska hic kimse aramamisti..
iceriden cikinca onu sordum
bir astsubayla evlenip buradan gitmisti..
oysa kibrit agusuyla koluma dagladigim
ismi hala silinmemisti...
hayat devam ediyordu
ickiye vurmustum, unutmayi deniyordum
pencerenin onunde, kuruyan bir cicek gibi
gunden gune tukeniyordum..
anam cokmustu artik, olmeden muruvvet istiyordu
bazan oturup dertlesirdik..
kimsesiz bir kadin varmis, kormus, olur demis
bende fazla uzatmadim, evlendik..
gecmise ait ne varsa; mektuptu, resimdi..
bir bir ayirip yaktim ateste..
nasil gittigini sorarsaniz, ne bileyim,
kor-topal gidiyor iste..
ne var ki, o hircin saclari hep yuzume savruluyor
balkona her baktigimda..
pismanlik, bir eski yara gibi
hala kimildayip duruyor onu hatirladigimda.
biliyorum, onunla olsaydim
boyle kavga edip durmazdim yuregimle..
biliyorum, bu sevdayi ben yiktim,
ben oldurdum bu hoyrat ellerimle!.
dun sahilde karsilastik
bir an bos bulundum, sendeler gibi oldum
oyle bir bakti ki, ben o gozlerde
bir omrun butun acilarini buldum...
bir seyler soylemek ister gibiydi
basini egip, gitti cocuklarinin yanina
nedendir bilmiyorum, fakat
girmek istemedi sanki kocasinin koluna..
ardindan kosup durduramadim, ona soramadim
oylece donakaldim..
cunku o anarsik eylemden beri
ben artik deynekli bir topaldim!..
yusuf hayaloglu siiri.
demek simdi gidiyorsun;
yazdigimiz son siir oyle yarim kalacak!.
demek simdi gidiyorsun;
kuslarimiz acikacak, saksilarimiz artik sulanmayacak!.
demek oykumuzu bir ruj lekesi gibi yapistirip
aynanin sahtekar yuzune
-oy benim yaralim-
demek simdi gidiyorsun;
beni boyle toz gibi dagitip merdivenlerin dibine!.
her sey tamam diyorsun, git..
beni viran bir sehir gibi terk et..
haydi git!
disarisi ispiyon.. disarisi ihanet..
seni bir goren olmasin, dikkat et!.
dostlukmus.. olume yurumekmis..
ustune titremekmis.. vefaymis!..
ask dedigin, zavalli bir kapiyi duvara carpip
cikincaya kadarmis!.
bana komaz deyip
sancini bir kilo rakiya gomsen de gece yarilari,
-oy benim yaralim-
asil sanci, uyandiginda
butun odalari bos gorunce koyarmis!.
gitmek istiyorsun, git...
bir savasci asla vedalasmaz!.
durma git!
disarisi dinamit.. disarisi enkaz!
sunu cebine koy, ne olur ne olmaz..
eylul magdurlariydik, kimsemiz yoktu,
yaralarimiz aman vermiyordu canimiza..
kimseye kiymamistik oysa, masumduk..
rahatsiz ediyordu bizi bu yalanci tarih!
yirtilan bir pankart gibi
sehirlerin ortasina cig dusurduyse ofkemiz;
-oy benim yaralim-
en az bir karincanin yuregi kadar
namuslu ve caliskandi ellerimiz!.
artik bitti diyorsun, git..
kirilsin kapi - cerceve, kirilsin bu cam..
sorma git!
disarisi panik.. disarisi izdiham!
biliyorum, seni vuracaklar bu aksam...
ne cok fire verdik ust uste..
ne cok arkadas yitirdik bu tozlu yolculukta..
kimligi tespit edilmemis,
ne cok ceset vurdu zeytin guzeli aksamlarimiza!
buyuk utopyalar ve buyuk daglar gibi
icerden curumusuz megerse..
-oy benim yaralim-
her gelen olum yazmis,
her giden ayrilik islemis bu talihsiz gergefimize...
kendini ariyorsun, git..
aptal bir hayat kur, icinde beni barindirmayan
kalma git..
disarisi barut.. disarisi gardiyan!
yine bir tek ben olurum sana parcalanan...
demek simdi gidiyorsun;
sonunda bizi de cokertiyor bu kancik zelzele!
demek simdi gidiyorsun;
yikilan bir duvar gibi omrume devrile devrile..
demek mecburi istikametlerin,
ayriligi gosteren o adaletsiz kavsaginda
-oy benim yaralim-maralim
demek simdi gidiyorsun,
ve bana bir tek secenek kaliyor: gule gule!.
beni olduruyorsun, git..
kalmasin sende kahrim, kalmasin derdim
bakma git
kafami yumruklayip ardinsira aglarsam namerdim...
demek simdi gidiyorsun;
yazdigimiz son siir oyle yarim kalacak!.
demek simdi gidiyorsun;
kuslarimiz acikacak, saksilarimiz artik sulanmayacak!.
demek oykumuzu bir ruj lekesi gibi yapistirip
aynanin sahtekar yuzune
-oy benim yaralim-
demek simdi gidiyorsun;
beni boyle toz gibi dagitip merdivenlerin dibine!.
her sey tamam diyorsun, git..
beni viran bir sehir gibi terk et..
haydi git!
disarisi ispiyon.. disarisi ihanet..
seni bir goren olmasin, dikkat et!.
dostlukmus.. olume yurumekmis..
ustune titremekmis.. vefaymis!..
ask dedigin, zavalli bir kapiyi duvara carpip
cikincaya kadarmis!.
bana komaz deyip
sancini bir kilo rakiya gomsen de gece yarilari,
-oy benim yaralim-
asil sanci, uyandiginda
butun odalari bos gorunce koyarmis!.
gitmek istiyorsun, git...
bir savasci asla vedalasmaz!.
durma git!
disarisi dinamit.. disarisi enkaz!
sunu cebine koy, ne olur ne olmaz..
eylul magdurlariydik, kimsemiz yoktu,
yaralarimiz aman vermiyordu canimiza..
kimseye kiymamistik oysa, masumduk..
rahatsiz ediyordu bizi bu yalanci tarih!
yirtilan bir pankart gibi
sehirlerin ortasina cig dusurduyse ofkemiz;
-oy benim yaralim-
en az bir karincanin yuregi kadar
namuslu ve caliskandi ellerimiz!.
artik bitti diyorsun, git..
kirilsin kapi - cerceve, kirilsin bu cam..
sorma git!
disarisi panik.. disarisi izdiham!
biliyorum, seni vuracaklar bu aksam...
ne cok fire verdik ust uste..
ne cok arkadas yitirdik bu tozlu yolculukta..
kimligi tespit edilmemis,
ne cok ceset vurdu zeytin guzeli aksamlarimiza!
buyuk utopyalar ve buyuk daglar gibi
icerden curumusuz megerse..
-oy benim yaralim-
her gelen olum yazmis,
her giden ayrilik islemis bu talihsiz gergefimize...
kendini ariyorsun, git..
aptal bir hayat kur, icinde beni barindirmayan
kalma git..
disarisi barut.. disarisi gardiyan!
yine bir tek ben olurum sana parcalanan...
demek simdi gidiyorsun;
sonunda bizi de cokertiyor bu kancik zelzele!
demek simdi gidiyorsun;
yikilan bir duvar gibi omrume devrile devrile..
demek mecburi istikametlerin,
ayriligi gosteren o adaletsiz kavsaginda
-oy benim yaralim-maralim
demek simdi gidiyorsun,
ve bana bir tek secenek kaliyor: gule gule!.
beni olduruyorsun, git..
kalmasin sende kahrim, kalmasin derdim
bakma git
kafami yumruklayip ardinsira aglarsam namerdim...
yusuf hayaloglu siiri.
neden hala gelmedi.. yoksa
saati mi sasirdi bu hiyar?
gerci hic saati olmadi ama en azindan
birisine sorar..
cebimde bir lira desen yok!
madara olduk meyhaneye
ah essek kafam benim..
nasilda guvendim bu hergeleye!.
gelse baliga cikacaktik,
ne cekersek kizartip birayla yutacaktik..
kafamiz tam olunca sarkilar dokturup
enterasan hayallere dalacaktik..
bu sandali gecen hafta denk getirip
calintidan dusurduk..
arkadaslar israr etti,
bizde, iyi olur, bize uyar diye dusunduk..
saat sekizde gelecekti,
bana birkac milyon borc verecekti..
yoksa o nemrut karisi kacti da
onun pesinden mi gitti?..
eger oyleyse yandik,
gudubet gene yapti yapacagini!..
gecen sene de merdivenden itip
kirmisti rizanin bacagini..
kadinda boy su kadar;
kalca firildak, goz patlak, kafa catlak!
korkuyorum, bir gun ya kendini asacak,
ya horlarken rizayi bogacak..
bak simdi acidim, askolsun adama..
ben olsam vallahi bas edemem!.
hele bes tane velet var ki boy boy,
allahtan dusmanima dilemem!.
aslinda iyi cocuktur riza, efendi huyludur,
herkesin suyuna gider..
yoksa, kaliba vursan hani,
tek basina on tane adam eder!.
bir keresinde, hic unutmam
uc-bes zibidi haraca dadandi;
riza, sandalyeyi kaptigi gibi
herifleri hastaneye kadar kovaladi!.
ayni mahallede buyuduk, ayni kizlari sevdik,
ayni kafadaydik..
orta ikiden biraktik, matematik agir geliyordu,
biz baska havadaydik..
ayni gomlegi giyer, ayni sigaraya takilir,
ayni takimi tutardik..
fenerin her macina iddalasip
millete az mi yemek ismarladik!.
bir tek askerde ayrildik,
bana bornova dustu, ona gelibolu..
doner donmez evlendirdiler,
en buyuk salakligi da bu oldu!.
bense hic dusunmedim, zaten param yoktu
hep tek tabanca gezdim..
benim begendigimi anam istemedi,
onun gosterdigini ben sevmedim..
neyse, bunlar derin mevzu..
anlasildi, bu herif artik gelmeyecek..
ufaktan yol alayim
anam evde yalniz, simdi merakindan olecek!.
gittim, vurup kafayi yattim,
ruyamda gordum gulumseyerek geldigini..
ne bilirdim, yolda kamyon carpip
hastaneye kavusmadan can verdigini!.
vay be riza!.
sonunda sen de dusup gittin azrailin pesine!
dun, bosuna gunahini almisim,
ne olur kizma bu kardesine...
oglen kahvede soylediler, riza oldu, dediler
ne kolay soylediler!.
sanki dev bir tas ocagini
kokunden dinamitleyip ustume devirdiler!.
ah dostum.. o kocaman govdene
o beyaz kefeni nasil kiyip giydirdiler?.
o zalim tabutun tahtalarini
senin ustune nasil boyle civilediler?.
yani sen simdi gittin, yani yoksun, yani
bir daha olmayacak misin?
yani bir daha borc vermeyecek,
bir daha bira ismarlamayacak misin?.
peki, beni kim kizdiracak,
kim zar tutacak, kim agzini sapirdatacak?
peki, beni bu kohne dunyada
senin anladigin kadar kim anlayacak?..
ulan riza.. ne hayallerimiz vardi oysa,
ne acayip seyler yapacaktik..
totoyu bulunca dukkan acacak
adini dostlar meyhanesi koyacaktik
talih yuzumuze gulecekti be,
kariyi bosayip sifir mersedes alacaktik
hafta sonu iki yavru kapip
bogaz yolunda o bicim fiyaka atacaktik!.
ah ulan riza...
bu mahallenin neresini begenmedin de ote yere tasindin?
ara sira giciklasirdin ama inan ki,
benim en kral arkadasimdin!..
ah ulan riza...
ben simdi bu koca deryada tek basima ne halt ederim?
senden ayrilacagimi sanma,
birkac gune kalmaz, bende gelirim!..
neden hala gelmedi.. yoksa
saati mi sasirdi bu hiyar?
gerci hic saati olmadi ama en azindan
birisine sorar..
cebimde bir lira desen yok!
madara olduk meyhaneye
ah essek kafam benim..
nasilda guvendim bu hergeleye!.
gelse baliga cikacaktik,
ne cekersek kizartip birayla yutacaktik..
kafamiz tam olunca sarkilar dokturup
enterasan hayallere dalacaktik..
bu sandali gecen hafta denk getirip
calintidan dusurduk..
arkadaslar israr etti,
bizde, iyi olur, bize uyar diye dusunduk..
saat sekizde gelecekti,
bana birkac milyon borc verecekti..
yoksa o nemrut karisi kacti da
onun pesinden mi gitti?..
eger oyleyse yandik,
gudubet gene yapti yapacagini!..
gecen sene de merdivenden itip
kirmisti rizanin bacagini..
kadinda boy su kadar;
kalca firildak, goz patlak, kafa catlak!
korkuyorum, bir gun ya kendini asacak,
ya horlarken rizayi bogacak..
bak simdi acidim, askolsun adama..
ben olsam vallahi bas edemem!.
hele bes tane velet var ki boy boy,
allahtan dusmanima dilemem!.
aslinda iyi cocuktur riza, efendi huyludur,
herkesin suyuna gider..
yoksa, kaliba vursan hani,
tek basina on tane adam eder!.
bir keresinde, hic unutmam
uc-bes zibidi haraca dadandi;
riza, sandalyeyi kaptigi gibi
herifleri hastaneye kadar kovaladi!.
ayni mahallede buyuduk, ayni kizlari sevdik,
ayni kafadaydik..
orta ikiden biraktik, matematik agir geliyordu,
biz baska havadaydik..
ayni gomlegi giyer, ayni sigaraya takilir,
ayni takimi tutardik..
fenerin her macina iddalasip
millete az mi yemek ismarladik!.
bir tek askerde ayrildik,
bana bornova dustu, ona gelibolu..
doner donmez evlendirdiler,
en buyuk salakligi da bu oldu!.
bense hic dusunmedim, zaten param yoktu
hep tek tabanca gezdim..
benim begendigimi anam istemedi,
onun gosterdigini ben sevmedim..
neyse, bunlar derin mevzu..
anlasildi, bu herif artik gelmeyecek..
ufaktan yol alayim
anam evde yalniz, simdi merakindan olecek!.
gittim, vurup kafayi yattim,
ruyamda gordum gulumseyerek geldigini..
ne bilirdim, yolda kamyon carpip
hastaneye kavusmadan can verdigini!.
vay be riza!.
sonunda sen de dusup gittin azrailin pesine!
dun, bosuna gunahini almisim,
ne olur kizma bu kardesine...
oglen kahvede soylediler, riza oldu, dediler
ne kolay soylediler!.
sanki dev bir tas ocagini
kokunden dinamitleyip ustume devirdiler!.
ah dostum.. o kocaman govdene
o beyaz kefeni nasil kiyip giydirdiler?.
o zalim tabutun tahtalarini
senin ustune nasil boyle civilediler?.
yani sen simdi gittin, yani yoksun, yani
bir daha olmayacak misin?
yani bir daha borc vermeyecek,
bir daha bira ismarlamayacak misin?.
peki, beni kim kizdiracak,
kim zar tutacak, kim agzini sapirdatacak?
peki, beni bu kohne dunyada
senin anladigin kadar kim anlayacak?..
ulan riza.. ne hayallerimiz vardi oysa,
ne acayip seyler yapacaktik..
totoyu bulunca dukkan acacak
adini dostlar meyhanesi koyacaktik
talih yuzumuze gulecekti be,
kariyi bosayip sifir mersedes alacaktik
hafta sonu iki yavru kapip
bogaz yolunda o bicim fiyaka atacaktik!.
ah ulan riza...
bu mahallenin neresini begenmedin de ote yere tasindin?
ara sira giciklasirdin ama inan ki,
benim en kral arkadasimdin!..
ah ulan riza...
ben simdi bu koca deryada tek basima ne halt ederim?
senden ayrilacagimi sanma,
birkac gune kalmaz, bende gelirim!..
yusuf hayaloglu siiri.
bu aksam yemin ettim, seni bir daha opmemek icin
ben ki butun duvarlarini
afislerle donatip yumrugumla kanatmistim!
rezil bir askti!..
butun arkadaslari miting alanlarinda
ve mezarliklarda birakmistim...
istanbul.. ey istanbul ey! acilar kralicesi..
umudun ve direncin yorgun anasi..
ve ey, cildirmak uzere olmanin camurlu ikonasi,
tirnaklarim kopuyor, gormuyor musun?..
bir ben miyim kapilari sasiran, her yokusun basinda?
bir ben miyim,
ekmek arasina canini dograyip dograyip yutan?
bir kedi bile sagarken yuregini telas icinde yavrusuna;
ey acimasiz acuze,
utan su turbelerinden, minarelerinden utan!.
istanbul..ey istanbul ey!. acilar kralicesi..
savasin ve bozgunlarin gariban cicegi
ve ey, teslimiyete dusmenin o hazin gercegi,
bayraklarim kaniyor, sormuyor musun?..
kadinlarin ki, omuzlari hicran, saclari ihanet sarisi..
cocuklarin ki, yagmur emiyor yikilasi kaldirimlarindan..
en ucra genlerime, alyuvarlarima,
kilcal damarlarima, ruhuma kadar
biktim..iliklerime, golek ceplerime kadar sizan
bu allahsiz yagmurundan!.
istanbul..ey istanbul ey!. acilar kralicesi..
ihtisamin ve sefaletin caresiz bacisi..
ve ey, curumenin yok olmanin amansiz sancisi,
cigerlerim catliyor, duymuyor musun?.
hangi pencerene ciksam,
o salya-sumuk pezevenk suratlari!.
hangi caddene dokulsem,
o sangur-sungur dus kiriklari!.
butun bu ezginler, tukenenler,
yerlere serilenler, tutunamayanlar;
sarsmiyor mu seni hic,
bunca infilak, bunca isyan cigliklari?.
istanbul..ey istanbul ey!. acilar kralicesi..
aldanislarin ve huznun yalanci tanricasi!.
ve ey, ruhu kirlenmis gecelerin cilveli yomasi,
intihar ani geldi, beni opmuyor musun?.
aglamak istemiyorum.. yenildim sana.. hikayenin ozeti bu..
bir istimlak gibi odedin,
ve cigneyip gectin macerami..
simdi ben,
suclarimi didikleyen bu marti surusuyle
simdi ben, hangi sehirde soguturum
zonklayip duran bu yarami?.
istanbul..ey istanbul ey!. acilar kralicesi..
ihanetin ve ihbarlarin arkadan dolasan bicagi
ve butun odesmelerin, yuzlesmelerin,
erkekce vurusmalarin kacagi
beni harcadin ulan, beni sattin, utanmiyor musun?
bu aksam yemin ettim, seni bir daha opmemek icin
ben ki butun duvarlarini
afislerle donatip yumrugumla kanatmistim!
rezil bir askti!..
butun arkadaslari miting alanlarinda
ve mezarliklarda birakmistim...
istanbul.. ey istanbul ey! acilar kralicesi..
umudun ve direncin yorgun anasi..
ve ey, cildirmak uzere olmanin camurlu ikonasi,
tirnaklarim kopuyor, gormuyor musun?..
bir ben miyim kapilari sasiran, her yokusun basinda?
bir ben miyim,
ekmek arasina canini dograyip dograyip yutan?
bir kedi bile sagarken yuregini telas icinde yavrusuna;
ey acimasiz acuze,
utan su turbelerinden, minarelerinden utan!.
istanbul..ey istanbul ey!. acilar kralicesi..
savasin ve bozgunlarin gariban cicegi
ve ey, teslimiyete dusmenin o hazin gercegi,
bayraklarim kaniyor, sormuyor musun?..
kadinlarin ki, omuzlari hicran, saclari ihanet sarisi..
cocuklarin ki, yagmur emiyor yikilasi kaldirimlarindan..
en ucra genlerime, alyuvarlarima,
kilcal damarlarima, ruhuma kadar
biktim..iliklerime, golek ceplerime kadar sizan
bu allahsiz yagmurundan!.
istanbul..ey istanbul ey!. acilar kralicesi..
ihtisamin ve sefaletin caresiz bacisi..
ve ey, curumenin yok olmanin amansiz sancisi,
cigerlerim catliyor, duymuyor musun?.
hangi pencerene ciksam,
o salya-sumuk pezevenk suratlari!.
hangi caddene dokulsem,
o sangur-sungur dus kiriklari!.
butun bu ezginler, tukenenler,
yerlere serilenler, tutunamayanlar;
sarsmiyor mu seni hic,
bunca infilak, bunca isyan cigliklari?.
istanbul..ey istanbul ey!. acilar kralicesi..
aldanislarin ve huznun yalanci tanricasi!.
ve ey, ruhu kirlenmis gecelerin cilveli yomasi,
intihar ani geldi, beni opmuyor musun?.
aglamak istemiyorum.. yenildim sana.. hikayenin ozeti bu..
bir istimlak gibi odedin,
ve cigneyip gectin macerami..
simdi ben,
suclarimi didikleyen bu marti surusuyle
simdi ben, hangi sehirde soguturum
zonklayip duran bu yarami?.
istanbul..ey istanbul ey!. acilar kralicesi..
ihanetin ve ihbarlarin arkadan dolasan bicagi
ve butun odesmelerin, yuzlesmelerin,
erkekce vurusmalarin kacagi
beni harcadin ulan, beni sattin, utanmiyor musun?
bir yilmaz erdogan siiri.
senin sesinle baslayan bir islik
kehribar kokusu kulaklarimda
nasil bir nargile yakmak bu fitil gibi
sarhoslukta..
kim bu oldurucu musikinin
guftesini gomebilir kuytulugun makamina
yalniz hicazdi felaket efem saatlerinde
kimi gorsem goz yarasi yuzumde,
kimi duysam
senin sesinden islak bir islik
ve ben artik her sarkida
kendime vokal yapiyorum,
yuzum gozum ipislak...
yazamak icin
mevsim disi
sarisin bir kederdin
soguk yazlikta...
sayfiye hanimin tembel duslerine
ve ciplak ayakla
betona basiyordu yaz..
bense paslanmis bir keyifle
hayatimi yazamak istiyordum
sensizlige
gul bugusu bir edebiyat ariyordum..
her tanismada
bir "memnun oldum" olduren
devrik katillerdik hepimiz
ve sen
faili yaz bir cinayettin
o maktul yazlik aksaminda...
senin sesinle baslayan bir islik
kehribar kokusu kulaklarimda
nasil bir nargile yakmak bu fitil gibi
sarhoslukta..
kim bu oldurucu musikinin
guftesini gomebilir kuytulugun makamina
yalniz hicazdi felaket efem saatlerinde
kimi gorsem goz yarasi yuzumde,
kimi duysam
senin sesinden islak bir islik
ve ben artik her sarkida
kendime vokal yapiyorum,
yuzum gozum ipislak...
yazamak icin
mevsim disi
sarisin bir kederdin
soguk yazlikta...
sayfiye hanimin tembel duslerine
ve ciplak ayakla
betona basiyordu yaz..
bense paslanmis bir keyifle
hayatimi yazamak istiyordum
sensizlige
gul bugusu bir edebiyat ariyordum..
her tanismada
bir "memnun oldum" olduren
devrik katillerdik hepimiz
ve sen
faili yaz bir cinayettin
o maktul yazlik aksaminda...
su yalan dunyaya geldim geleli
tas tas ictim agulari sag iken
kahpe felek vermez benim muradim
viran oldum mor sumbullu bag iken
aradilar bir tenhada buldular
yaslandilar sivgalarim kirdilar
yaz bahar ayinda bir od verdiler
yandim bittim ala karli dag iken
karacaoglan derki sozum bilene
omrumun yarisi gitti talana
sual eylen bizden evvel gelene
kimi varimis biz burada yok iken
bir yilmaz erdogan siiri. bir ara cok populerdi.
soguk ve sehirler arasi otobuslerde vazgectim cocuk olmaktan
ve beslenme cantamda otlu peynir kokusuydu babam
ben seninle bir gun veysel karanide haslama yeme intimalini sevdim
ilk okulun silgi sokak tebesir lekeli yillarinda ankarada karbonmoniksit
sonbaharlar yasanirdi o zaman ozlemeye basladim herkesi
ve bu hasret ole uzun surduku adam gibi hasretleri ozlemeye basladim sonra
bizim kemalettin tugcularmiz vardi
birde camlarin bugusuna yazi yazma imkanimiz
yumurta kokan arkadaslarla paylasilan kahverengi siralarda solculuk oynamaya basladik
ben doktor oluyordum sen hemsire geri kalanlar kontr gerilla
kirmizi boyalarla umut ikliminde harfler yaziliyordu puturlu duvarlara
ve turkdil kurumuna inat bir turkceyle abilerimizden ogrendik c harfinden orak cekic yapmayi
ankaraya usul usul karbonmonoksit yagiyordu ve kapali mekanlarda sevismeyi oneriyordu haber bultenleri
oysa ankarada hic sevismedim ben disiplim kurulunda tartisilan askim olmadi benim
sinifca gittigimiz pikniklerde kicimiza batan platonik dikenleri saymazsak
ankaraya usul usul kursun yagiyordu
ve belirli bir saatten sonra sokaga cikmamayi oneriyordu haber bultenleri
oysa hic kursun yaram olmadi benim
ve hicbir mahkeme tutanaginda gecmedi adim catismalarin ortasinda
sevimli bir cocuk yuzuydum sadece sana siirler biriktiriyordum fen bilgisi defterinde
ama sen yoktun ben senin beni sevebilme ihtimalini seviyodum sunni tenefus saatlerinde
okul servisi seni hep zamansiz amansizca bir lojman griligine goturuyordu
ben senin benimle tinali hilmi caddesine gelebilme ihtimalini seviyordum
ben senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum
ya sicagi topraga cekiyordu tenimin catlamaya hazir gevrekligini
sonra otobus oluyordum kirik yarik yollarin caredilmez surgunu
ne yana baksamda ve deniz saniyordum mus ovasinin yalanci maviligini
otobus oluyordum bi sure yanimizdan gecen kara trenlerle yarisiyordum
yanagim otobus caminin garantisinde otobus oluyordum bir ulkeden bir ic ulkeye
cocukluguma yaklastikca buyuyordum zap suyunu sesini basina koyuyordum
sarkilarimin listesinin korkuyordum sonra iniyordum otobusten "carsi"dan bizim eve giden
omrumun en uzun omrumun en kisa omrumun en cocuk omrumun en ihtiyar yolunu kosuyordum
cunku sonunda annem oluyordum sonunda babam kokuyordum sonunda
soguk ve sehirler arasi otobuslerde vazgectim
cocuk olmaktan ve beslemde cantamda otlu peynir kokusuydu babam
ben seninle bir gun vanda bi kahvalti salonunda
ben seninle sadece bilmek zorunda kalanlarin bildigi bir yol ustu lokantasinda
ben seninle agri dagina mistik ve demli bir cay kivaminda bakan dogu beyazitin herhangi bir toprak daminda
ben seninle herhangi bir insan elinin terli cografyasinda olma ihtimalini sevdim
ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim
soguk ve sehirler arasi otobuslerde vazgectim cocuk olmaktan
ve beslenme cantamda otlu peynir kokusuydu babam
ben seninle bir gun veysel karanide haslama yeme intimalini sevdim
ilk okulun silgi sokak tebesir lekeli yillarinda ankarada karbonmoniksit
sonbaharlar yasanirdi o zaman ozlemeye basladim herkesi
ve bu hasret ole uzun surduku adam gibi hasretleri ozlemeye basladim sonra
bizim kemalettin tugcularmiz vardi
birde camlarin bugusuna yazi yazma imkanimiz
yumurta kokan arkadaslarla paylasilan kahverengi siralarda solculuk oynamaya basladik
ben doktor oluyordum sen hemsire geri kalanlar kontr gerilla
kirmizi boyalarla umut ikliminde harfler yaziliyordu puturlu duvarlara
ve turkdil kurumuna inat bir turkceyle abilerimizden ogrendik c harfinden orak cekic yapmayi
ankaraya usul usul karbonmonoksit yagiyordu ve kapali mekanlarda sevismeyi oneriyordu haber bultenleri
oysa ankarada hic sevismedim ben disiplim kurulunda tartisilan askim olmadi benim
sinifca gittigimiz pikniklerde kicimiza batan platonik dikenleri saymazsak
ankaraya usul usul kursun yagiyordu
ve belirli bir saatten sonra sokaga cikmamayi oneriyordu haber bultenleri
oysa hic kursun yaram olmadi benim
ve hicbir mahkeme tutanaginda gecmedi adim catismalarin ortasinda
sevimli bir cocuk yuzuydum sadece sana siirler biriktiriyordum fen bilgisi defterinde
ama sen yoktun ben senin beni sevebilme ihtimalini seviyodum sunni tenefus saatlerinde
okul servisi seni hep zamansiz amansizca bir lojman griligine goturuyordu
ben senin benimle tinali hilmi caddesine gelebilme ihtimalini seviyordum
ben senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum
ya sicagi topraga cekiyordu tenimin catlamaya hazir gevrekligini
sonra otobus oluyordum kirik yarik yollarin caredilmez surgunu
ne yana baksamda ve deniz saniyordum mus ovasinin yalanci maviligini
otobus oluyordum bi sure yanimizdan gecen kara trenlerle yarisiyordum
yanagim otobus caminin garantisinde otobus oluyordum bir ulkeden bir ic ulkeye
cocukluguma yaklastikca buyuyordum zap suyunu sesini basina koyuyordum
sarkilarimin listesinin korkuyordum sonra iniyordum otobusten "carsi"dan bizim eve giden
omrumun en uzun omrumun en kisa omrumun en cocuk omrumun en ihtiyar yolunu kosuyordum
cunku sonunda annem oluyordum sonunda babam kokuyordum sonunda
soguk ve sehirler arasi otobuslerde vazgectim
cocuk olmaktan ve beslemde cantamda otlu peynir kokusuydu babam
ben seninle bir gun vanda bi kahvalti salonunda
ben seninle sadece bilmek zorunda kalanlarin bildigi bir yol ustu lokantasinda
ben seninle agri dagina mistik ve demli bir cay kivaminda bakan dogu beyazitin herhangi bir toprak daminda
ben seninle herhangi bir insan elinin terli cografyasinda olma ihtimalini sevdim
ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim
bir yeni turku parcasi.
sararip dokulmeden once, kizaran yapraklar ki onlar
san verdiler ortaliga butun bir sonbahar
mevsim donup de yeniden yesermeye baslayinca ruzgar
ciplaginda o atin yine onlar kosacaklar
o cocuklar, o yapraklar
o sarabi eskiyalar
ciplaginda o atin yine onlar kosacaklar
o cocuklar, o yapraklar
o sarabi eskiyalar
onlar da olmasalar, benim gayri kimim var
sararip dokulmeden once, kizaran yapraklar ki onlar
san verdiler ortaliga butun bir sonbahar
mevsim donup de yeniden yesermeye baslayinca ruzgar
ciplaginda o atin yine onlar kosacaklar
o cocuklar, o yapraklar
o sarabi eskiyalar
ciplaginda o atin yine onlar kosacaklar
o cocuklar, o yapraklar
o sarabi eskiyalar
onlar da olmasalar, benim gayri kimim var
su anda devlet tiyatrolarinda oynayan, bosrolunde savas dincelin oynadigi etkileyici bir oyun. seyredilmesi siddetle tavsiye olunur.
bir ahmet kaya parcasi.
sen betonlar icinde ben senin ozleminde
sen yanginlar icinde ben mazlumun turkusunde
aydinligi aradik karanliklar icinde
sen dunun hasretinde ben yarinlarin derdinde.
sen bir yana ben bir yana dostlarimiz bir yana,
bolunsek de, cozulsek de baskaldirdik zamana.
guneste kavruluruz kirac topraklar gibi
hazanda savruluruz serseri yapraklar gibi
yalnizligi yasariz geride kalan gibi
duser duser kalkariz her eylul e isyan gibi.
sen bir yana ben bir yana dostlarimiz bir yana,
bolunsek de, cozulsek de baskaldirdik zamana.
sen betonlar icinde ben senin ozleminde
sen yanginlar icinde ben mazlumun turkusunde
aydinligi aradik karanliklar icinde
sen dunun hasretinde ben yarinlarin derdinde.
sen bir yana ben bir yana dostlarimiz bir yana,
bolunsek de, cozulsek de baskaldirdik zamana.
guneste kavruluruz kirac topraklar gibi
hazanda savruluruz serseri yapraklar gibi
yalnizligi yasariz geride kalan gibi
duser duser kalkariz her eylul e isyan gibi.
sen bir yana ben bir yana dostlarimiz bir yana,
bolunsek de, cozulsek de baskaldirdik zamana.
bir ahmet kaya parcasi.
karanlik yollardan gectik
zehir gibi sular ictik
bir yanimizda olum
bir yanimizda yar sevdik
bir degil bin bir kere
sirat koprusunden gectik
cehennem de ne milletin
ta gogsunu deldik gectik
bu yolda donemler oldu
mum gibi sonenler oldu
yar gogsune bas koymadan
vurulup dusenler oldu
bir sen kaldin geride
ah akip gidiyor hayat
yuregim anliyor seni
artik susma yorgun demokrat
sarkilar kusmus dudaga
omrunde gecikmis hasad
karismis coluk cocuga
gecim derdinde demokrat
iclenir hatirladikca
izlerini o gunlerin
duse kalka bata cika
yasadigi o depremin.
karanlik yollardan gectik
zehir gibi sular ictik
bir yanimizda olum
bir yanimizda yar sevdik
bir degil bin bir kere
sirat koprusunden gectik
cehennem de ne milletin
ta gogsunu deldik gectik
bu yolda donemler oldu
mum gibi sonenler oldu
yar gogsune bas koymadan
vurulup dusenler oldu
bir sen kaldin geride
ah akip gidiyor hayat
yuregim anliyor seni
artik susma yorgun demokrat
sarkilar kusmus dudaga
omrunde gecikmis hasad
karismis coluk cocuga
gecim derdinde demokrat
iclenir hatirladikca
izlerini o gunlerin
duse kalka bata cika
yasadigi o depremin.
bir ahmet kaya parcasi.
munzurdan bir kus indi
karali karali
gittim baktim kanatlari
yarali yarali
kirvem belli dersim daglari
marali marali marali
kirvem kirvem kirvem kirvem
hey avci vurmus gor kac gundur yarali
munzurdan bir tas su verim de olem diyor
hem agliyor hem bir turlu soyluyor
biz de soyleyelim birlikte olelim
munzur benim kirvem olur kime vereyim
kirvem yine bela kirvem yine bela
duman olmus daglar yolum karanlik
kirvem yine bela kirvem yine bela
kor olmus daglar yolum karanlik
aaahh diz cokup illede
anam anam anam diyor
burna haber salinda daye daye daye
ahhhh donup gitsem su daglara diyor
kirvem daglarda nerde oldugunu bilem
ahhhhh daglara git ates yak orda oldugunu bilem
ahhhh kirvem uzat uzat ayaginin altini opem
munzurdan bir tas su verim de olem diyor
hem agliyor hem bir turlu soyluyor
biz de soyleyelim birlikte olelim
munzur benim kirvem olur kime vereyim
kirvem yine bela kirvem yine bela
duman olmus daglar yolum karanlik
kirvem yine bela kirvem yine bela
kor olmus daglar yolum karanlik
munzurdan bir kus indi
karali karali
gittim baktim kanatlari
yarali yarali
kirvem belli dersim daglari
marali marali marali
kirvem kirvem kirvem kirvem
hey avci vurmus gor kac gundur yarali
munzurdan bir tas su verim de olem diyor
hem agliyor hem bir turlu soyluyor
biz de soyleyelim birlikte olelim
munzur benim kirvem olur kime vereyim
kirvem yine bela kirvem yine bela
duman olmus daglar yolum karanlik
kirvem yine bela kirvem yine bela
kor olmus daglar yolum karanlik
aaahh diz cokup illede
anam anam anam diyor
burna haber salinda daye daye daye
ahhhh donup gitsem su daglara diyor
kirvem daglarda nerde oldugunu bilem
ahhhhh daglara git ates yak orda oldugunu bilem
ahhhh kirvem uzat uzat ayaginin altini opem
munzurdan bir tas su verim de olem diyor
hem agliyor hem bir turlu soyluyor
biz de soyleyelim birlikte olelim
munzur benim kirvem olur kime vereyim
kirvem yine bela kirvem yine bela
duman olmus daglar yolum karanlik
kirvem yine bela kirvem yine bela
kor olmus daglar yolum karanlik
aerosmith parcasi
i sold my soul for a one night stand
i followed alice into wonderland
i ate the mushroom and i dance with the queen
yeah we dance in between all the lines
i followed daylight right into the dark
took to the hatter like a walk in the park
but then i met her yeah she felt so right
no shadow the night yeah it was she
they call her sunshine
the kind that everbody knows
(yeah yeah)
sunshine
she finer than a painted rose
(yeah yeah)
sunshine
yeah
her kind of love is what i adore
what kind of trouble am i in for
my kind of heaven lies in hells back door
and i got more than i need
cause i need sunshine
the kind that everbody knows
(yeah yeah)
my sunshine
she finer than a painted rose
(yeah yeah)
sunshine yeah
i got the karma but it dont come free
i chased that rabbit up an old oak tree
the kind of pill is tryin to cop a plea
but the smoke aint got nothin on me
i gotta have my sunshine
the kind that everybody knows
(yeah yeah)
sunshine
she finer than a painted rose
(yeah yeah)
sunshine
the kind that everybody knows
(yeah yeah)
my sunshine
she finer than a painted rose
(yeah yeah)
sunshine
sunshine yeah
sari saclarini deli gonlume
baglamisim cozulmuyor mihriban
ayriliktan zor belleme olumu
gormeyince sezilmiyor mihriban
yar deyince kalem elden dusuyor
gozlerim gormuyor aklim sasiyor
lambada titreyen alev usuyor
ask kagida yazilmmiyor mihriban
tabiplerde ilac yoktur yarama
ask deyince otesini arama
her nesnenin bir bitimi vr ama
aska hudut cizilmiyor mihriban
ilk olarak musa eroglunun yorumladigi abdurrahim karakoc turkusu.
bir yeni turku parcasi.
kucucuk bir bakisin
cozer beni kolayca
kenetlenmis parmaklar gibi
simsiki kapanmis olsam
yaprak yaprak actirirsin
ilk yaz nasil actirirsa
ilk gulunu gizem dolu hunerli bir dokunusla
hic kimsenin yagmurun bile
boyle kucuk elleri yoktur
butun gullerden derin bir sesi var gozlerinin
basedilmez o gergin kirilganliginla senin
her solukta sonsuzluk ve olum
yaprak yaprak actirirsin
ilk yaz nasil actirirsa
ilk gulunu gizem dolu hunerli bir dokunusla
hic kimsenin yagmurun bile
boyle kucuk elleri yoktur
kucucuk bir bakisin
cozer beni kolayca
kenetlenmis parmaklar gibi
simsiki kapanmis olsam
yaprak yaprak actirirsin
ilk yaz nasil actirirsa
ilk gulunu gizem dolu hunerli bir dokunusla
hic kimsenin yagmurun bile
boyle kucuk elleri yoktur
butun gullerden derin bir sesi var gozlerinin
basedilmez o gergin kirilganliginla senin
her solukta sonsuzluk ve olum
yaprak yaprak actirirsin
ilk yaz nasil actirirsa
ilk gulunu gizem dolu hunerli bir dokunusla
hic kimsenin yagmurun bile
boyle kucuk elleri yoktur
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?