confessions

darth sidious

- Yazar -

  1. toplam entry 9925
  2. takipçi 1
  3. puan 155628

heroes

darth sidious
amerikada yayinlanan sezonun son bolumu vay a.k, yuh, durrr, oehh dedirtmistir. bolumun sonunda iknci sezonun ilk birkac dakikasi yayinlanmis ve o da durrrruu knach msghja dedirtmis dizidir.

billy sing

darth sidious
prof. dr. cengiz kuday (arşivi)
yıl 1942, ikinci dünya savaşı tüm hızıyla sürüyor. nazi almanyası, avrupa’nın dört bir yanını işgal etmiş. rusya işgaline tek engel stalingrad. bütün şiddetiyle süren kuşatmada, stalingrad, açlık ve kayıplara rağmen direniyor. alman zırhlı birlikleri ve uçaklar, şehri günlerce dövmelerine rağmen, bir türlü düşüremiyor...
bu direniş ruslara ağır kayıplara mal oluyordu. halkın ve askerin morali çok bozuktu. ortaya keskin nişancı bir kahraman çıktı: vassili zaitsev. rus köylüsü vassili yüzünden stalingrad’da naziler siperden başlarını çıkartamaz olmuşlardı ve büyük kayıplar verdiler. ruslar, vassili’nin kahramanlıklarını gazetede duyurarak, hem rusları motive ediyor, hem de almanların moralini bozuyordu. vassili’nin şöhreti artmış, stalin onu ödüllendirmişti.
almanlar arayışa girdi ve keskin nişancı bir baron olan major könig’i, vassili’yi durdurmak için stalingrad’a getirdiler. teğmen oğlu ruslar tarafından öldürüldüğü için könig, görevini ciddiye alıyor ve rus siperleri için adeta ölüm makinesi haline geliyordu. vassili ve könig birkaç kez karşılaştı, büyük kayıplardan sonra, vassili, ölümü göze alan arkadaşının fedakarlığından faydalanarak könig’i vurdu. keskin nişancılar arasındaki düelloyu, vasili kazanmıştı. yıl 1943’tü, almanlar diğer cephelerde yenilgiye uğramaya başlamıştı ve stalingrad’ı ele geçiremeden çekildiler. vasili daha sonra lenin nişanıyla ödüllendirildi. yaşanmış bu hikaye, 2001’de, weisz, haskins ve ed harris’in rol aldığı kapıdaki düşman filmine de konu olmuştu.
’tarih tekerrürden ibarettir’ deyimini anımsatırcasına, 90 yıl önceki çanakkale destanında da benzer bir hikaye yaşandı. avustralya ve ingiliz arşivlerinde yer alan, ancak türk belgelerine ulaşamadığımız için doğrulatamadığımız hikayeyi aktarıyorum:
1915 haziranı’nda, avustralya beşinci hafif süvari alayı, kısa süre önce chatham’s post (genç bir subayın anısına chatham ileri karakolu) olarak bilinecek yerde kamp kurdu. çoğunlukla kırsal alan çocuklarından oluşan askeri birlikte, hayatı yaban hayvanları ve atlar arasında geçmiş er william edward sing (billy sing) de bulunuyordu. sing’in yivli ve yivsiz tüfeklerdeki mahareti yaşadığı queensland’de de biliniyordu, avcılık kulübünün üyesiydi. askerde kısa sürede kendini ispat etti. o şimdi avustralya imparatorluk kuvvetleri’nin nişancısıydı. queensland’dan gelen bir diğer acemi asker çöl yürüyüş kolu, sığır kral, lassetter’in son sürücülüğü ve avustralya tarihine ait birçok kitabın yazarı’ ion ’jack’ idriess, döneminin en iyi dürbünüyle sing’in gözcüsü olmuştu. keskin nişancı billy sing, ’işe’ koyuldu. ölüm sessizliğinde geçen saatler, sabırlı bekleyiş, sonra genellikle her hedefe tek atış, türk kuvvetlerine büyük kayıplar yaşatıyordu. kısa sürede ünü yayılan sing’in becerisi britanyalı komutan lord w. r. birdwood’u ve diğer subayları çok etkilemişti. komutanı binbaşı midgely insan öldürmenin kendisini nasıl etkilediğini sorduğunda, sing büyük bir soğukkanlılıkla, ’yasadışı’ları vurmanın ’uyku kaçırmadığını’ söylemişti.
billy sing’in giderek sayısı artan ve 300’lere ulaşan insan avı, maç skoru gibi anzak siper hatlarında ağızdan ağıza bir kahramanlık destanı gibi yayılırken, türkiye’nin dört bir yanındaki evlerdeki yüreklere bir kor ateşi gibi düşüyor, ailelere çaresiz bir ağıt bırakıyordu. dikkatsiz türk askerleri ve acemi takviyeler de, billy sing gibi nişancılara kolay hedef oluyordu. özellikle yeni gelenlerin siniri ve merakı, avustralya siperlerini mazgalların üzerinden ölümcül bir gözetlemeye itiyordu. sing’in ısrar ve isabetliliği ise sayıyı her geçen gün yükseltiyordu. türklerden bir tepki gelmesi kaçınılmazdı. bazen bir tek günde 10 türkü vuran bu avustralyalıya durdurmak gerekiyordu. ağustos sonlarında bir sabah, önce çok yakın bir atış sing’in artan güveninin sarsılmasına neden oldu. sing ve bu defaki gözlemcisi süvari er tom sheehan, türk siperlerini gözetliyor, korumasız kol, kafa, vücut arıyorlardı. bir türk nişancının bakışlarının da kendi üzerlerinde olduğundan habersizlerdi. nihayet, türk siperlerinden gelen bir silah sesi, sing’in fiyakasını bozmuştu. bu atış sheehan’ın teleskopunu bir uçtan bir uca geçerek avusturalyalıyı her iki elinden yaralamış, sonra ağzından girip sol yanağından çıkmıştı. hızı kesilen mermi yine de yoluna devam ederek sing’i sağ omzundan vurmuştu. tek atışta iki isabet! sing, türk’ün maharetinden veya şansından istemeyerek etkilenmişti. sheehan, avustralya’ya tahliye edildi, sing ise revire kaldırıldı.

ilk raund türk’ün
türklerin, sol kanatlarını avustralyalı nişancıdan temizlemek için yaptıkları hazırlıklar muazzamdı. (bu gayretlerle ilgili ingiliz bilgileri, türk esirlerine ve ölenlerin anılarından yapılan tercümelere dayanıyor.) billy sing’i durdurmak isteyen türklerin, avustralyalıların ’feci abdül (yakıştırma isim)’ dedikleri keskin nişancıları eğitimli biriydi. hazırlıkları profesyonelceydi. türk hedefleri inceleyerek merminin giriş ve çıkış noktalarını belirliyor, vuruluş anındaki pozisyonları araştırıyor ve nişancının yerini belirlemeye çalışıyordu. nihayet avustralyalı katilin inini bulmuştu. sabırla beklemeye başladı. ilk atışın gözcüyü bulduğundan emindi. sıra keskin nişancıdaydı. anzaklar kayıp vermeye başlamıştı, moraller bozulmuştu.
sing’in türk nişancıyla yüzleşmesi için bir hafta geçmiş, yarası iyileşmişti. sing’in nişan öncesi hazırlıklarını izleyen türk, uygun bir yer belirlemişti. her sabah şafak öncesi mevkiini alıyor, sadece gözleyerek ve bekleyerek günler geçiyordu. bazen tahrik edici hedeflerin belirmesine rağmen türk nişancı atış yapmadı. avının, bu akılsız avustralyalılar arasında olmadığını biliyordu. fırsatçı bir atış onu ele verebilirdi. sonunda ısrarı sonuç verdi. gece siperine döndüğünde rakibini bulduğundan ve ertesi gün sing’i susturacağından emindi. iki keskin nişancı karşılaşmıştı. sing teleskopu alarak hedefe baktı, ’feci abdül’ karşısındaydı. pozisyonunu belli etmeden nişanını aldı, tüm dikkatine rağmen görüldüğünün farkındaydı, ilk atan hedefi bulabilirse kazanacaktı. o anda bir mermi türkü gözlerinin arasından vurdu. bu düellodan hemen sonra, top atışları başlamıştı. sing ve gözcüsü mevziyi terk etti. hemen sonra düşen bir mermi mevziyi tahrip etti. saniyelerle kurtulan sing’in başarıları ingiliz ve amerikan gazetelerine konu oldu. sir hamilton yazılarında sing’den bahsetti, kendisine mümtaz görev madalyası ve savaş hacı verildi.
1917’de edinburg’da bir deniz kuvvetleri aşçısının 21 yaşındaki kızı garson elizabet stewart’la evlendi. iskoçya’ya yerleşti, ancak burada fazla kalamadı ve avustralya’ya döndü. brisbane’de yaşarken, hastalandı, ancak inatçılığı yüzünden hiçbir doktora görünmedi. 19 mayıs 1943’te, 57 yaşındayken odasında yalnız öldü. geriye 5 şilin, işyeri ücretinden alacağı 6 paund, 10 şilin 8 pens kalmıştı. bu, bir zamanlar bütün bir ordu ve ulus tarafından tanınan bir adamın hayatı için acıklı bir sondu.

kadınlar da vurur
çanakkale destanının tarihin sayfalarında kalmış bu hikayesini duyduğumda, hayatın tekrarlarla dolu olduğunu bir daha anladım. 1915’ten, 1942’ye uzanan, birbirinin benzeri iki öykü, acı günlerin izini taşıyor. merakım daha da arttı. feci abdül kimdi? gerçekten vurulan ’feci abdül’ müydü? bunları araştırırken farklı öykülerle de karşılaşıyoruz. bunlardan biri ’kadın keskin nişancı’ iddiası.
1998 yılında philedelphia’da american ass. neurosurgical congress dolayısıyla bulunduğum sırada eski kitaplar satan bir dükkanda 1917 baskısı bir kitap buldum. kitabın adı the nations at war, yazarı willis jhon abbot. kitapta bazı savaşlarla ilgili ilginç bilgiler var. özellikle gelibolu savaşı’yla ilgili bölümler hayli ilginç. bunlardan biri türk kadın keskin nişancı. kitapta yer alan bu öykü, o dönemlerde çıkan fortnightly review isimli mecmuadan alınmış. anzak askerlerinin bir ileri harekatında ele geçirilen esirlerden biri tamamen yeşilliklerle kamufle edilmiş bir türk kadınıydı ve tüfeği, hal ve hareketleri kendisinin keskin nişancı olduğunu doğrular nitelikteydi. çığlıklarla bağırıp kendisini müdafaa etmeye çalışan kadının keskin nişancılığını esirler de doğruluyordu. bu konuda diğer bir belge 1916 yılında neşredilen medical british lancette mecmuasında. gelibolu’da yaralanan ve kulağından tedavi olan bir asker hastanın, bir türk kadın nişancıyı nasıl öldürdüğünü anlatıyor.
buna benzer bir hikayeyi daha ülkemizde ateş arabaları adı ile sinemalarımızda gösterilen oscarlı bir filmde izlemiştik. gelibolu savaşları sırasında çok sayıda kurşunla vurulmuş, yeşillerle kamufle edilmiş bir türk kadın nişancı ile ilgili sahne.
kim bilir, belgelerine henüz ulaşamadığımız daha ne ilginç öyküler var...
prof. dr. cengiz kuday: cerrahpaşa cerrahi tıp bilimler blm. bşk. yard.

http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=cts&haberno=4617

bilgi sözlük masal

darth sidious
beraberce iceri girdiler. darth sidious agzindaki baklayi cikardi. "siz yemegi hazirlayin beni uyandirirsiniz". odasina istirahate cekilen darthin arkasindan spooky ve sistematik kedi "ne ibneymis" gibi laflar etmek istediler ama vazgectiler. yemek hazilayip darthi uyandirdiktan sonra bulasiklari da yikayan ikili darthin gosterdigi sedirde sabaha kadar gozlerini kirpmadan beklediler.
sabah nihayet olmustu ve hersey hazirdi. expert3 ve tayfasinin yasadigi alamut benzeri kaleye gitmek icin en emin yol olan otobani kullanmaya karar verdiler. yol boyunca tek bir soz edilmedi. ajdar bombasi cok tehlikeli bir silahti ve kullanilmasi halinde tum dunya beyin amciklamasi gecirebilecegi icin dikkatli olmaliyilar.

bilgi sözlük masal

darth sidious
----------yeni hikaye-------------



karanlik odayi aydinlatan tek sey cakan simsegin anlik parlakligiydi. hersey bir anda beliriyor ve tekrar karanliga gomuluyordu. yagmur damlalarinin metal catida olusturdugu urkutucu metalik ses odada yankilaniyor,hipnotik bir etki ile sanki spooky’i disari cagiriyordu. golgesi tunctan rodos heykeli gibi duvara vuruyor ve kendi golgesinden korkuyordu. nefes almakta bile tereddut ederken cesaretini toplayip odadan cikmasi dusunulemezdi. hayatta kalmak ve kahraman olmak arasinda karar vermek zorundaydi. bu ikilemdeyken, odaya suzulen taze isik buyudu buyudu. spooky’nin duvara rodos heykeli gibi yansiyan golgesi ise, cesareti ile birlikte gittikce kuculdu. isigin ortasinda ayakta duran biraz irice, koca kafali biri belirdi ve "radyoya gelin lan" diye bagirdi. spooky o an anladi ki karsisindaki cocuk ruhlu zararsiz bir dev, shrek adeta. o expert’ti. yayin yapicam ben diceyim diceyim , hep ben dicey olmaliyim diye bagirarak uzaklasti. arkasindan kalabalik bir guruh topuklarini yere basa basa kosarak ve dicey sarki istiyoruuuuz nidalarina karisarak gozden uzaklastilar. hepsinin uzerinde degisik renkte dovizler vardi. yesil yazida armour, mor olaninda esrakesh, beyazda alchoburn, mavide satolina, yazilari goze carparken adinin instrument oldugu her halinden bellibiri kosarak diceyi ortadan kaldir dunyayi kurtar diye soylene soylene dolasiyordu. bazi isimleri okuyamasa da onun olmesini isteyen cok kisi oldugunu biliyordu artik. ve kulaklarinda bu soz yankilaniyordu "diceyi oldur dunyayi kurtar". bunu tek basina yapamazdi, tum cesaretini topladi ve yagmurlugunu giydi, kapiyi usulca acarak kosar adimlarla darth sidious’u aramaya gitti. onu nerde bulacagini cok iyi biliyordu. bu yuzden dogruca amsterdam red light strict’e dogru yol aldi.

44 f ist

darth sidious
44 yasinda, istanbulda oturan kadin nicki. bu kadinlara genelde mirc ortaminda raslanilir. 15-16 yaslarinda genc bunye hormonlarinin veridigi kudretle mirc e girer. ayni hormonlarin ayni etkisi sebebiyle yasi yasina boyu boyuna teni tenine uygun bir karsi cins arayisindayken, en fazla kullandigi uc harf asl iken, aldigi cevap karsinda sukutu hayale ugrar. oysa ki menopozon esigindeki kadin sevgi ve ilgi aramaktadir. nihayetinde yanlis sebeblerde ayni yerde bulunan iki insanin hayal kirikligi ve pismanlikla dolu sohbetinin baslangic cumlesidir.

19 mayıs 2007 galatasaray fenerbahçe maçı

darth sidious
yine mactan sonra bir grup! insanin yaptigi munferit olay damgasi yiyecegi taskinliklarin yapildi, hakemin 15 dk sure ile soyunma odasina gitmesiyleuzadikca uzayan mac olmustur. olaylarin munferit olmasi imkansiz gibi gorunmekte en azindan zeki olan herkesin bu ynde dusunmesi gerekmekte. her galatasaryli gotune 10 adet pet su soksa anca o kadar pete sahip olabilirlerdi. staddaki siseleri atan galatasaraylilarin kapasitesinin ustende bir rakamdir bu. bir sekilde sularin dagitildi dusuncesi aklimi fena halde kurcalamkta. fenerbahceli futbolcularin rahat oynayarak kazandiklari mactir ayni zamanda. kendilerini siksalar bu kadar tedirgin bir galatasaray karsisinda tarihi farkin olabilecegi gun gibi ortadadir.muhtemelen onlar da ortam daha fazla gerilmesin diye galatasarayin uzerine fazlaca gitmediler. nihayetinde fenerbahcelilik durusu kendini gosterdi. kuyruguyla kavga eden kedi misali cok sayida galatasaray taraftari birbirine girdi, yonetimi istifaya cagirdi. oysa ki bu yonetim onlara birbirinden farkli on adet stad maketi insaa ettirmisti. haksizlik ettiler.
19 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol