cocabora

aslında zor bişey değil biraz takip ederseniz,biraz da şanslıysanız kolayca harçlık çıkarırsınız!ancak o şanstan bizde yok,sürekli tek maça yatmak,barçanın kaç hafta sonra yenilmesi,interin yenilmesi,beşiktaşın yenmesi....gibi basit süprizleri tutturmazsanız kolay!

hatun=tip+para+karizma+şans

hayellerinizin yarısı kadar bile güzel olmayan yıllardır...iyi bir üniversite beklersiniz,kendinizi prefabrik bir okulda bulursunuz;güzel kızlarla dolu bir sınıf beklersiniz,60 erkek 1 kızın olduğum makine müh. sınıfında bulabilirsiniz kendinizi...okuduğunuz şehir berbattır,dersler de zordur üstüne...
kimisi şanslı doğar,ancak şansımızı kendimiz yaratıp,en azından yurtta falan yapacağımızı yapmakta fayda var...

aslında ne kadar kıskansam da en iyi transferleri görmek,en iyi stadı görmek,en zengin takımı tutmak demek....ancak herşeye rağmen 6 maçlık şampiyonlar ligine ’’0’’ puanı görmek demek,ve kalecesiz beşiktaşa 4-3 yenildiğinde kahrolmak demek heralde...

beşiktaşı ne kadar kötü olursa olsun bırakmaya çalışmak sigarayı bırakmak demek ,olmuyor denesen de olmuyor ya...bu kaliteli bi sigara,uyuşturuyor adamı!
aslında bazen küsüyorum,izlemiyecem diyorum maçlarını bu sene bi daha,söz veriyorum kendime,olmuyor gene!!ama değişik bir aşk işte,ligde kötü de olsan,kupadan da elensen;izliyorsun her hafta gene ,bağırıyorsun tek başına da olsan,heyecanlanıyorsun...

inegölspora yenilmek demek...

aslında bu kızların da bizim türk erkeklerin de hiç suçu yok...bi kere kızlar güzel,genelde antalyaya gelir,iyi içerler,fizikleri çok iyi,verişken,sürekli güneşlenirler...
ee tabi bizim türk erkekleri de kurt gibi,onların erkeklerden her yönden daha iyi,alışkan,hafif kıllı,pek romantik değil ama idari eder,iyi içer,az sorhoş olur;eee bu kader değil de ne!yapacak birşey yok,senaryo oynanmalı...

1987 yılında çevirdiği ilk ciddi filmi "blind date"den sonra, onu en çok kazanan aktörler arasına sokacak olan "die hard - zor ölüm" filmi takip etti. "die hard - zor ölüm"ün inanılmaz box office zaferi ile birlikte o artık hollywood yıldızı olmuştu bile. 1987 yılında şarkıcılığı da deneyen willis, listelerde 5. sıraya kadar çıkan "respect yourself" adlı albümünü yaptı.

hollanda-belçika

gerçek adı: mel columcille gerard gibson
doğum tarihi:3 ocak 1956
doğum yeri: peekskill, ny
ilişkileri: 1980 yılından beri robyn moore ile evli. 7 çocuğu var.
eğitimi: national institute of dramatic arts, sydney, australia, new south wales universitesi’ne de devam etti.

gerçek adı: mel columcille gerard gibson
doğum tarihi:3 ocak 1956
doğum yeri: peekskill, ny
ilişkileri: 1980 yılından beri robyn moore ile evli. 7 çocuğu var.
eğitimi: national institute of dramatic arts, sydney, australia, new south wales universitesi’ne de devam etti.

iyi yönetmen (braveheart) 1996 "akademi ödülleri"
-en iyi film (braveheart) 1996 "akademi ödülleri"
-en iyi erkek oyuncu (tim) 1979 "avustralya film enstitüsü"
-en iyi erkek oyuncu (gallipoli) 1981 "avustralya film enstitüsü"
-en iyi yönetmen (braveheart) 1996 "altın küre"

üç kez people dergisi tarafından dünyanın en yakışıklı ve güzel 50 kişisi listesine girdi.
- babası jeopardy yarışma programında ödül kazandıktan sonra ailesini avustralya’ya taşıdı.
- babası eşinin ülkesi olan avustralya’ya taşınmaya karar verdi çünkü oğullarının vietnam’a gitmek üzere askere alınmasından korkuyordu
- kolejde geofrey rush ile oda arkadaşı idi.

doğum tarihi:3 temmuz 1962

aldığı ödüllerden seçmeler:
kazandığı ödülden en önemlileri "jerry maguire" ve "born on the fourth of july" filmleriyle kazandığı altın küre ödülleri oldu. bu iki performansı ile aynı zamanda oscar adaylığı kazandı.
tom cruise interview with the vampire filminde brad pitt’le beraber en kötü ikili dalında altın ahududu ödülünüde kazandı

küçükken çok dindar biriydi cruise, bir ara rahip olmayı bile düşünmüş.
1996 yılında yolda araba çarpmış birini hastaneye götürerek hayatını kurtarmış.
cruise, mission: impossible, without limits ve mission: impossible 2 filmlerinde yapımcı, "days of thunder" filminde ise senaryo yazarlarından biriydi.
1990, 1991 ve 1997 ’de people dergisinin geleneksel olarak seçtiği dünyanın en güzel 50 insanı listesine girdi.
hollywood reporter, tom cruise’u dünyanın en fazla hasılat kazandırma potansiyeline sahip yıldızı seçti.

sürekli uyur insan böyle durumlarda ki kurtulamaz acısından;kabuslar görür...ağlamak en iyisidir,ama bazısı ağlayamaz içine atar!
bi de kızın karşısında ağlayanlar vardır(ben),kız odun değilse ve biras seviyorsa çok etkilenir ve acı biter...ama evde biraz çalışmak lazım bu senaryo için..

yaşım gereği adam gibi ve tam olarak ilk kez izlediğim dünya kupası!yıldızlaşan belkide bana yıldız gelen oyuncuları hala hatırlarım...
roberto carlos vardı.paraguayın bir kalecisi vardı gol atardı sürekli(ama orda atamadı),nijaryalı türk futbolcular,arjantinden ortega,batistuta,veron(orda da yıldızdı hepsi ve ilk o zaman tanıdım,ronaldo
suker!!(gol kralı oldu diye hatırlıyorum)
hollanda’da vardı sağlam adamlar ki sonra gs ’ye geldi bi tanesi batırdı ama önemli değil...

sonuç olarak brezilya’nın alması gereken kupayı zidane çıkıp ’hoop durun bakalım,kupa ülkemde kalacak dedi ve vermedi’
zevkli bir kupaydı,süprizler de vardı hırvatistan gibi...

valla asıl şeytan kim bilmem ama insan kılığında şeytanlar çok piyasada,,
ki yani herkeze göre şeytan farklı,kimisine göre fenerli bir forvet şeytandır,kimisine göre bir parti lideri,kimisine göre tecavüzcünün teki;ama bana göre kadınların çoğu!ististalar kaideyi bozmaz...

(bkz: ronaldinho)