hoş gelmiş sefalar getirmiş
güneşin batışını izlerken göz yaşı yanağıma damladı . bilmiyordum ve hiçbir zaman bilemeyecektim o tek damla yaşın anlamını .bir gün gideceği için şimdiden özür dilemiş kalbimden; ruhu .
şarkılarını değiştirmekten keyif aldığımı fark ettiğim insan .
an itibarıyla beni kınamış bulunmakta olan yazarımızdır .
edit: denk gelmedim diye suçlu ben mi oldum .
edit: denk gelmedim diye suçlu ben mi oldum .
bazen ruhunun kustuklarını susar insan , olası bütün çığlıklara rağmen.kelimeler ;cümle olma gücünü kaybeder bazen ve sözcükler hece hece yığılır kalp denenin üzerine işte o zaman susar insan işte o zaman geçmiş bütün damarları yırtarak geçer,silerek geçmemiş her şeyi... konuşulanların hiçbiri tutmaz bazen , suskunluklar da siper edilmiş gecenin esaretini.
komşularından av kapmak aslanlara ayıptır, köpeklere değil!.
(bkz: mevlana celaleddin rumi)
(bkz: mevlana celaleddin rumi)
"karanlık diye bir şey yoktur, karanlık ışığın yokluğudur"
albert einstein
albert einstein
midye tava
iki bakış açısı vardır :
1 ) sadece hissettiği için bir şeyler yaşamayı tercih eden insanlar ( ki en azından benim için taktire şayandırlar)
2 ) sadece ihtiyaçlarını gidermek amacı güderler, karşısındakini sadece obje nesne yada o her ne haltsa öyle görürler .
e akla gelmiyor değil hissetmeden sadece ihtiyaç için yaşanılıyorsa bir şeyler şu damacanaya tecavüz eden haklı mı yani?
1 ) sadece hissettiği için bir şeyler yaşamayı tercih eden insanlar ( ki en azından benim için taktire şayandırlar)
2 ) sadece ihtiyaçlarını gidermek amacı güderler, karşısındakini sadece obje nesne yada o her ne haltsa öyle görürler .
e akla gelmiyor değil hissetmeden sadece ihtiyaç için yaşanılıyorsa bir şeyler şu damacanaya tecavüz eden haklı mı yani?
iki kelime "seni seviyorum" .
sanırsam biraz asabi yazarlarımızdan yada benden nefret etmiş o yüzden sinirli de olabilir tabi neden olmasın.
mümkünatı yok denk gelmedim ,gelsem hatırlardım hatta unutmazdım.
bir vinc yapmak icin bir vinc gerek
bir hikaye yapmak için iki zemin gerek
bir tavuk yapmak icin yumurta gerek
bir yumurta yapmak icin bir tavuk
benim dediklerimin bir sonu yok
bir kelime yapmak icin bir düsünce gerek
ve harekete geçmek icin bir kac kelime gerek
ve isin yürümesi icin is yapmak gerek
yaralamak icin biraz iyilik gerek
tatmin icin biraz kötülük gerek
ah la la la la la la hayat harika
ah la la la la la la hayat tam bir cemberde yürüyor
ah la la la la la
günün agarmasi icin bir gece gerek
ve senin esnemen icin kardesim bir gün gerek
ve seni genç yapmak icin biraz yaslilik gerek
günesi ögrenmek icin biraz sogukluk gerek
bir baskasina sahip olmak icin biri gerek
ve asik olmak icin zaman gerekmez
fakat askin ne oldugunu bilmek icin seneler gerek
ve senin güvenmen icin biraz korku gerek
onun paslanmasi icin biraz gözyasi gerek
onu cilalamak icin pas gerek
ah la la la la la la hayat harika
gürültü yapmak icin sessizlik gerek
ve bir seyi bulmadan önce kaybetmek gerek
hic bir yere gidebilmek icin bir yol gerek
senin önemsenmen için bir bedel gerek
bir dag yapmak icin bir delik gerek
ah la la la la la la hayat harika
ah la la la la la la hayat tam bir cemberde yürüyor
ah la la la la la hayat ask dolu
bir hikaye yapmak için iki zemin gerek
bir tavuk yapmak icin yumurta gerek
bir yumurta yapmak icin bir tavuk
benim dediklerimin bir sonu yok
bir kelime yapmak icin bir düsünce gerek
ve harekete geçmek icin bir kac kelime gerek
ve isin yürümesi icin is yapmak gerek
yaralamak icin biraz iyilik gerek
tatmin icin biraz kötülük gerek
ah la la la la la la hayat harika
ah la la la la la la hayat tam bir cemberde yürüyor
ah la la la la la
günün agarmasi icin bir gece gerek
ve senin esnemen icin kardesim bir gün gerek
ve seni genç yapmak icin biraz yaslilik gerek
günesi ögrenmek icin biraz sogukluk gerek
bir baskasina sahip olmak icin biri gerek
ve asik olmak icin zaman gerekmez
fakat askin ne oldugunu bilmek icin seneler gerek
ve senin güvenmen icin biraz korku gerek
onun paslanmasi icin biraz gözyasi gerek
onu cilalamak icin pas gerek
ah la la la la la la hayat harika
gürültü yapmak icin sessizlik gerek
ve bir seyi bulmadan önce kaybetmek gerek
hic bir yere gidebilmek icin bir yol gerek
senin önemsenmen için bir bedel gerek
bir dag yapmak icin bir delik gerek
ah la la la la la la hayat harika
ah la la la la la la hayat tam bir cemberde yürüyor
ah la la la la la hayat ask dolu
kendisi yeteneksizsiniz programına katılan bir çocuğun okul masraflarını karşılamıştı, tabi salon alkış kıyamet falan o gün bugündür sevmem o adamı. yapacaksın tabi eşek yüküyle para kazanıyorsun ayda 150 lira mı haz almana , alkışlanınca egonu tatmin etmene yetti? vay arkadaş.
anlamak yok çocuğum, anlar gibi olmak var
akıl için son tavır ,saçlarını yolmak var .
(bkz: necip fazıl kısakürek)
akıl için son tavır ,saçlarını yolmak var .
(bkz: necip fazıl kısakürek)
ygs : yatağa geç soyun
(bkz: emre bozkurt)
(bkz: emre bozkurt)
memleketimden insan manzaralari
haydarpaşa garında
1941 baharında
saat on beş.
merdivenlerin üstünde güneş
yorgunluk ve telâş
bir adam
merdivenlerde duruyor
bir şeyler düşünerek.
zayıf.
korkak.
burnu sivri ve uzun
yanaklarının üstü çopur.
merdivenlerdeki adam
-galip usta-
tuhaf şeyler düşünmekle
meşhurdur:
"kâat helvası yesem her gün" diye düşündü
5 yaşında.
"mektebe gitsem" diye düşündü
10 yaşında.
"babamın bıçakçı dükkânından
akşam ezanından önce çıksam" diye düşündü
11 yaşında.
"sarı iskarpinlerim olsa
kızlar bana baksalar" diye düşündü
15 yaşında.
"babam neden kapattı dükkânını?"
ve fabrika benzemiyor babamın dükkânına"
diye düşündü
16 yaşında.
"gündeliğim artar mı?" diye düşündü
20 yaşında.
"babam ellisinde öldü,
ben de böyle tez mi öleceğim?"
diye düşündü
21 yaşındayken.
"işsiz kalırsam" diye düşündü
22 yaşında.
"işsiz kalırsam" diye düşündü
23 yaşında.
"işsiz kalırsam" diye düşündü
24 yaşında.
ve zaman zaman işsiz kalarak
"işsiz kalırsam" diye düşündü
50 yaşına kadar.
51 yaşında "ihtiyarladım" dedi,
"babamdan bir yıl fazla yaşadım."
şimdi 52 yaşındadır.
işsizdir.
şimdi merdivenlerde durup
kaptırmış kafasını
düşüncelerin en tuhafına:
"kaç yaşında öleceğim?
ölürken üzerimde yorganım olacak mı?"
diye düşünüyor.
burnu sivri ve uzun.
yanaklarının üstü çopur.
denizde balık kokusuyla
döşemelerde tahtakurularıyla gelir
haydarpaşa garında bahar
sepetler ve heybeler
merdivenlerden inip
merdivenlerden çıkıp
merdivenlerde duruyorlar.
haydarpaşa garında
1941 baharında
saat on beş.
merdivenlerin üstünde güneş
yorgunluk ve telâş
bir adam
merdivenlerde duruyor
bir şeyler düşünerek.
zayıf.
korkak.
burnu sivri ve uzun
yanaklarının üstü çopur.
merdivenlerdeki adam
-galip usta-
tuhaf şeyler düşünmekle
meşhurdur:
"kâat helvası yesem her gün" diye düşündü
5 yaşında.
"mektebe gitsem" diye düşündü
10 yaşında.
"babamın bıçakçı dükkânından
akşam ezanından önce çıksam" diye düşündü
11 yaşında.
"sarı iskarpinlerim olsa
kızlar bana baksalar" diye düşündü
15 yaşında.
"babam neden kapattı dükkânını?"
ve fabrika benzemiyor babamın dükkânına"
diye düşündü
16 yaşında.
"gündeliğim artar mı?" diye düşündü
20 yaşında.
"babam ellisinde öldü,
ben de böyle tez mi öleceğim?"
diye düşündü
21 yaşındayken.
"işsiz kalırsam" diye düşündü
22 yaşında.
"işsiz kalırsam" diye düşündü
23 yaşında.
"işsiz kalırsam" diye düşündü
24 yaşında.
ve zaman zaman işsiz kalarak
"işsiz kalırsam" diye düşündü
50 yaşına kadar.
51 yaşında "ihtiyarladım" dedi,
"babamdan bir yıl fazla yaşadım."
şimdi 52 yaşındadır.
işsizdir.
şimdi merdivenlerde durup
kaptırmış kafasını
düşüncelerin en tuhafına:
"kaç yaşında öleceğim?
ölürken üzerimde yorganım olacak mı?"
diye düşünüyor.
burnu sivri ve uzun.
yanaklarının üstü çopur.
denizde balık kokusuyla
döşemelerde tahtakurularıyla gelir
haydarpaşa garında bahar
sepetler ve heybeler
merdivenlerden inip
merdivenlerden çıkıp
merdivenlerde duruyorlar.
nerede saçma sapan nerede boktan bir iş varsa bu adamların başının altından çıkması da benim kanıma dokunuyor.
ümraniye’de henüz kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından 4 ayrı adrese meşrubat kutusu içine konulan ses bombası büyük bir gürültüyle patladı
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20725500.asp
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20725500.asp
unut beni
unut beni unut arama
sakla bu mendili sakla
sakla bu mendili bu mendili sakla
sende kalsın anarsan bir gün eğer
akarsa gözlerindeki yaşı silersin
unut beni unut arama
sakla bu mendili sakla
sende kalsın kimin verdiğini soran olursa
gözleri yaşlı dudakları titrek
bir hayalden arda kalan hatıra dersin
unut beni unut arama
sakla bu mendili sakla
sende kalsın çünkü sen benim
sonbaharımda baharsın
unut beni unut arama
sakla bu mendili sakla
sakla bu mendili bu mendili sakla
sende kalsın anarsan bir gün eğer
akarsa gözlerindeki yaşı silersin
unut beni unut arama
sakla bu mendili sakla
sende kalsın kimin verdiğini soran olursa
gözleri yaşlı dudakları titrek
bir hayalden arda kalan hatıra dersin
unut beni unut arama
sakla bu mendili sakla
sende kalsın çünkü sen benim
sonbaharımda baharsın
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?