camadam

sadece arkadaşların birbirleriyle iletişim kurmalarına yarayan klasik bir sosyalleşme aracı olduğuna inanmıyorum.. en azından ben twitter’ı böyle kullanmıyorum.. adı üstünde: bir mikroblog servisi.. tanımadığın birileri tarafından okunmak ve tanımadığın okurlarla etkileşim kurmak çok heyecanlı ve zevkli..

bazıları kendisine hala brütüs rolünü giydirmeye çalışsa da, genel başkanlığının hem chp, hem türk solu, hem de türkiye için fevkalade faydalı olduğunu/olacağını düşünüyorum..

ayriyetten:

(bkz: recep bey açılımı)

ingilizceyi yeni söktüğüm, ama "met" kelimesinin anlamını bilmediğim bir dönemde bambaşka bir anlam yüklemiş olduğum dizi ismi

how= nasıl i= ben met= ? your= senin mother= anne

yani?

"anneni nasıl .... yaptım"

n’oluyo lan!

iron man’in eşi olarak da tanınır

bir yapmacıklık ve insanlara karşı bir nefret algılarım ben böyle insanlardan.. hele bir de gözlerini kısıp soğuk soğuk gülümsemezler mi..

(bkz: canın çıksın)

eğer gerçekse ekşi sözlük diğer sözlüklere gözdağı ve ayar vermek amaçlı yapmıştır..

geçen yıl beyaz show’da beyaz’la birlikte anlamsız yere gülmekten yerlere yatan ve benim de "ahahaha salaklaar.." diyerek gülmeme vesile olmuş türkücüdür..

(bkz: başbakanı seven çocuk)

(bkz: recep bey)

o koşullarda gerçekleşmesi gerekli olan, türkiye’yi bir uçurumun kenarından döndüren darbe.. hoş şu an benzer bir uçurumdan aşağı düşmekteyiz, o ayrı..

dvd alıp evde manita ile izleme kültüründen dolayı unutulmaya yüz tutmuş olduğunu düşünüyorum..

çocuklar için akşam erken yatma kuralını bozmanın bahanesidir.. oruç tutan-tutmayan herkes mutlaka masaya toplanır.. herkes kırk yıllık kıtlıktan çıkmışçasına zevkle yemek yer..

(bkz: gece yapılan işlerin dayanılmaz hazzı)

"neden dizimax! neden cnbc-e, e2 veya fx diil de dizimaaaxx!" diye kendi kendime haykırmama sebep olan dizi..

(bkz: ashk)

o iki çocuğun halini en iyi anlatacak sözcük gerçekten "dram"dır.. şahsen en yakın zamanda birer pedagoga görünmeleri gerekmektedir.. "sorumlu öğrenci" falan tamam da.. yazık bu yaştaki çocuklara be abi..

zülfü livaneli’nin yüreğine ve duruşuna güvenerek, gönül rahatlığıyla arkama yaslanarak izleyeceğim filmdir.. şimdiye kadarki hiçbir türk filminin sahip olamadığı güzellikte bir fragmana sahip bence..

birkaç dakika boyunca tavana bakarak gözlerini kırpıştırmak ve kabusun etkisinden kurtulmaya çalışmak..

baygın balık fikret, kırk yılda bir arkileriyle içki içti diye iki bölümdür tavır yapıyo tahsin’e.. hayır nedir ki arkadaş? adam içip içip zil zurna olup dağıtmadı, karıyla kızla yatmadı, dizinin başından beri ilk defa arkadaşlarıyla yemeğe çıkıyo.. benim içime dert oldu tahsin’in hali yaa..

çocukken o kadar çocuk klasikleri arasında okuyamadığım, bu yüzden hep bi yanımın eksik kaldığını hissettiğim kitap..

ama okuycam, netten falan bi şekilde bulucam.. oh yes!

118 18 numaralı bir alternatifi de vardır.. reklamında ise balık ayhan ve arkadaşları oynamıştır.. sanırım 118 80’den daha çok hatırlanacaktır..

bu arada şu robot sesli birsen’le bi tanışmak isterim, o ayri

manga’nın ressmen insanın psikolojisinin içine eden, karanlık, kasvetli, karamsar, soğuk ama müthi$ şarkısı.. şarkı bittiğinde birkaç saniye şöyle durmalı ve "hay .mına koyiim" demeli dinleyici..