(bkz: zamanla yarışmak)
akrebi yakalamak, yelkovana takılmak...
günün karmaşasına kapılarak, ömrünüzün su misali akıp gitmesidir...
(bkz: kızarmış ekmek kokusu)
haydar yapmış
enfes tadı olan isviçre çikolatası...önceleri sadece yakınlarınız yurtdışına çıktığında yada yolunuz havaalanına düştüğünde tadabilmeniz mümkün iken artık migroslarda dahi bulabileceğiniz içinizdeki çikolata canavarını uyandıbilecek güzellikteki lezzet unsuru...
yılmaz güney ’in yoldaşı...
(bkz: sukut u hayal)
gitmek mi zor kalmak mı zor sorusunu kendinize defalarca sormanız demektir.
içinden geleni söyle , kalırsa yazık olur
hayata küsüverirsin , hüzünler seni bulur
bişeyler yapabilirsem güzel gözlerin için
başından geçeni anlat , masaldır benim için
hele bi gel , uzaklar sana gelir
sen hele bi gel , bütün dertler bitiverir
hep seni bulur , uzun zor sıkıcı günler
yazık olur , hadi gel kurtar bizi
hayata küsüverirsin , hüzünler seni bulur
bişeyler yapabilirsem güzel gözlerin için
başından geçeni anlat , masaldır benim için
hele bi gel , uzaklar sana gelir
sen hele bi gel , bütün dertler bitiverir
hep seni bulur , uzun zor sıkıcı günler
yazık olur , hadi gel kurtar bizi
(bkz: pinhani)
bir varmış, bir yokmuş diye başlayan masallar ülkesinin son kahramanlarındandır kendisi... iyilik , güzellik ve sevgiyi aramak için çıktığınız yollarda mutlaka bir izine rastlarsınız...
bir adam var bilir misiniz? her gece deniz ilk dalgalarla uyanana değin, umutları, hüzünleri, bekleyişleri ve ruhun ışığını, eski kitapların hamuruna katarak rengarenk ayçörekleri yaratan; özgürlük adına, barış adına, emek adına...
peki, hiç yediniz mi onun bu sihirli ayçöreklerinden? eğer kocaman bir parça ısıracak olursanız, kendinizi bir anda, küçücük ışıklardan oluşmuş bir gemide bulabilirsiniz; minareler arasında uyuyan bir mahyaya yelken açmış...belki de birdenbire duyuverirsiniz tulumbacıların o alevlenen şarkılarını; cariyelerin aklına başından alan... ya da bir tarlanın başucundan, koşarak geliverir yanınıza bir korkuluk -emeğin bu en eski koruyucularında sevimli ve cesur varlık- ve onunla elele gidersiniz miting alanlarına, yine kucaklamaya; sevgiyi, alınterini, kardeşliği... korkmayın sakın, başınızın üzerinden ansızın uçuverirse bir cadı; kaçmaktadır belki o da yakılmaktan...
peki, hiç yediniz mi onun bu sihirli ayçöreklerinden? eğer kocaman bir parça ısıracak olursanız, kendinizi bir anda, küçücük ışıklardan oluşmuş bir gemide bulabilirsiniz; minareler arasında uyuyan bir mahyaya yelken açmış...belki de birdenbire duyuverirsiniz tulumbacıların o alevlenen şarkılarını; cariyelerin aklına başından alan... ya da bir tarlanın başucundan, koşarak geliverir yanınıza bir korkuluk -emeğin bu en eski koruyucularında sevimli ve cesur varlık- ve onunla elele gidersiniz miting alanlarına, yine kucaklamaya; sevgiyi, alınterini, kardeşliği... korkmayın sakın, başınızın üzerinden ansızın uçuverirse bir cadı; kaçmaktadır belki o da yakılmaktan...
sunay akın ın çınar yayınlarından çıkan kitabı...
(bkz: ayçöreği ve deniz yıldızı)
hayranlık duyulacak bir şahsiyet olduğunu çok sonraları yazılarını okudukça keşfettiğim değerli insan, doğdun gün ve akabininde gelecek tüm günlerinin güzel olmasını dilerim...
yüreğinizden yitip gidenlerin bıraktığı izdir...
bakmak ile görmek arasındaki farkı çözdüğünüzde, kocaman gözlerin ardındaki hüznü görmemeniz imkansızdır. palyaçodur güldürmek için vardır. güldürmelidir...
geçsin günler istersiniz vaadedilen özgürlüğün yolunun biten 365 günün sonunda geleceğini sanarak, bir an evvel büyümek için gün saydığınız tek yaşınızdır. bir yanılgı olduğunu 18 in ilk günü anlarsınız...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?