balkan kökenli türkler tarafından kullanılan, habersizce almak, aşırmak, çalmak anlamında bir fiil. sanıyorum kökeni "araklamak"tan geliyor.
(bkz: hariklemek)
kelime kökeni açısından isveççede “aracı” anlamına gelen ‘ombuds’ ve “kişi” anlamına gelen ‘man’ kelimelerinden oluşmuştur ve aracı kişi anlamına gelmektedir.
ombudsman kelimesi isveççede genellikle delege, avukat, vekil veya bir diğer kişi veya kişiler tarafından o kişi veya kişiler adına hareket etmeye ve onların haklarını korumaya yetkili kılınmış kimseyi ifade etmek için kullanılır.
kurumsal olarak ombudsman terimi, parlamento tarafından halkın şikayetlerini dinleyip, çözümlere ulaştırmak üzere seçilmiş kimse veya kimseleri simgelemektedir.
ombudsman’ın türkçe karşılığı için kamu denetçisi, arabulucu, kamu hakemi, medeni hakların savunucusu, parlamento komiseri gibi tanımlamalar teklif edilmiştir. sonuç olarak, ombudsman kamu hizmetlerinin yürütülüşündeki adaletsizlikler hakkında, konudan etkilenenlerden şikayetleri almak, bu konularda araştırmalar yapmak ve sorunları çözmekle görevlendirilmiş, bağımsız bir kamu otoritesidir.
ancak; türk dil kurumu (tdk) mail aracılığı ile kullanıcılarına gönderdiği bilgide bu sözcüğü şu ifadelerle açıklamıştır: ombudsman : ingilizce kökenli bu söz hukukta “ parlamento tarafından görevlendirilen, vatandaşları resmî makamların keyfî ve yasa dışı davranışlarına karşı korumakla görevli kişi veya kurum.” anlamında kullanılmaktadır. bu söz için kamu denetçisi karşılığı önerilmiştir. .
(kaynak: wikipedia.org)
ombudsman kelimesi isveççede genellikle delege, avukat, vekil veya bir diğer kişi veya kişiler tarafından o kişi veya kişiler adına hareket etmeye ve onların haklarını korumaya yetkili kılınmış kimseyi ifade etmek için kullanılır.
kurumsal olarak ombudsman terimi, parlamento tarafından halkın şikayetlerini dinleyip, çözümlere ulaştırmak üzere seçilmiş kimse veya kimseleri simgelemektedir.
ombudsman’ın türkçe karşılığı için kamu denetçisi, arabulucu, kamu hakemi, medeni hakların savunucusu, parlamento komiseri gibi tanımlamalar teklif edilmiştir. sonuç olarak, ombudsman kamu hizmetlerinin yürütülüşündeki adaletsizlikler hakkında, konudan etkilenenlerden şikayetleri almak, bu konularda araştırmalar yapmak ve sorunları çözmekle görevlendirilmiş, bağımsız bir kamu otoritesidir.
ancak; türk dil kurumu (tdk) mail aracılığı ile kullanıcılarına gönderdiği bilgide bu sözcüğü şu ifadelerle açıklamıştır: ombudsman : ingilizce kökenli bu söz hukukta “ parlamento tarafından görevlendirilen, vatandaşları resmî makamların keyfî ve yasa dışı davranışlarına karşı korumakla görevli kişi veya kurum.” anlamında kullanılmaktadır. bu söz için kamu denetçisi karşılığı önerilmiştir. .
(kaynak: wikipedia.org)
ilk menşe aldığı ülke iskandinav ülkelerinden isveçtir.
mazallah taraflardan birinin veya ikisinin kodese (hapse, dama, mapısa) girmesi.
bildiğim kadarıyla italyanlar fesleğeni pizzalarında kullanırlar. italyada fesleğen çok sevildiği için italyan bayrağındaki yeşil rengin fesleğen rengi olduğunu duymuştum. ha bizde de çok sevilir o ayrı konu.
hoş kokulu (ıtırlı), küçük yeşil yapraklı, küçük ve beyaz çiçekleri olan, akdenize has, otsu süs bitkisi. yaprakları gıdalara koku vermek için kullanılır. kişisel deneyimlerime göre, demlenmeye alınmış demliğin içine 1-2 yaprak fesleğen atılması, farklı ve güzel bir çay tadı alınmasını sağlar.
fiyat verilmemesi şeffaflık ilkesine aykırıdır.
on numara dizi. bütün oyuncular çok sağolsun, hepsinin yeri ayrı ama ben en çok tuna orhan (dizi yönetmeni tufan rolünde) ve hakan meriçliler (dizide aşmış jön çağatay rolünde) ikilisinin diyaloglarını ve oyunculuklarını beğeniyorum.
independence hocaya katılmamak elde değil. adana acıbadem hastanesinin "beklenti düzeyinin altında bir hasta odaklı anlayışa" sahip olduğunu söyleyebilirim. kısacası "önermem".
1993 yılındaki bir ziyaretimde, vefa bozacısının vefadaki dükkanında (orijinal dükkan) atatürkün boza içtiği bardağı görmüştüm.
"boza"nın hazırlanışı:
(12 kişilik)
malzemeler:
2 bardak bulgur ya da irmik
21 bardak su
2 çorba kaşığı un (tercihan mısır unu)
½ bardak yoğurt
½ tatlı kaşığı kuru maya
2,5 çorba kaşığı şeker
½ çorba kaşığı vanilya
2 çorba kaşığı tarçın
bulguru büyük bir tencereye koyup 12 bardak su ile üzeri kapalı olarak oda sıcaklığında 1 gece bekletin. kısık ateşte 2 saat pişirin. mutfak robotuna koyup çekin ve süzgeçten geçirin. karışımı buzdolabına koyun.
süzgeçin üzerinde kalan bulguru yeniden tencereye koyun ve 8 bardak su ilave edip kısık ateşte 1 saat daha pişirin. süzgeçten geçirip buzdolabına koyun.
unu küçük bir tencereye koyup üzerine 2/3 bardak su koyun ve kısık ateşte sürekli karıştırarak koyulaşıncaya dek pişirin. ateşten alıp içine 2 çorba kaşığı şeker koyup eriyinceye dek karıştırın. ilıyınca içine yoğurt katın.
mayayı ¼ bardak ılık suda ezip 5 dakika bekletin ve yoğurt karışımına katın. ılık ortamda 30 dakika bekletin.
mayalı karışımı ezilmiş bulgura ekleyip oda sıcaklığında yaklaşık 1-2 gün bekletin ve ara sıra karıştırın. vanilya ve kalan şekeri ekleyip şeker iyice eriyinceye dek karıştırın. tarçınla servis yapın.
bu karışım buzdolabında 2-3 gün bekletilebilir.
(kaynak: wikipedia.org)
(12 kişilik)
malzemeler:
2 bardak bulgur ya da irmik
21 bardak su
2 çorba kaşığı un (tercihan mısır unu)
½ bardak yoğurt
½ tatlı kaşığı kuru maya
2,5 çorba kaşığı şeker
½ çorba kaşığı vanilya
2 çorba kaşığı tarçın
bulguru büyük bir tencereye koyup 12 bardak su ile üzeri kapalı olarak oda sıcaklığında 1 gece bekletin. kısık ateşte 2 saat pişirin. mutfak robotuna koyup çekin ve süzgeçten geçirin. karışımı buzdolabına koyun.
süzgeçin üzerinde kalan bulguru yeniden tencereye koyun ve 8 bardak su ilave edip kısık ateşte 1 saat daha pişirin. süzgeçten geçirip buzdolabına koyun.
unu küçük bir tencereye koyup üzerine 2/3 bardak su koyun ve kısık ateşte sürekli karıştırarak koyulaşıncaya dek pişirin. ateşten alıp içine 2 çorba kaşığı şeker koyup eriyinceye dek karıştırın. ilıyınca içine yoğurt katın.
mayayı ¼ bardak ılık suda ezip 5 dakika bekletin ve yoğurt karışımına katın. ılık ortamda 30 dakika bekletin.
mayalı karışımı ezilmiş bulgura ekleyip oda sıcaklığında yaklaşık 1-2 gün bekletin ve ara sıra karıştırın. vanilya ve kalan şekeri ekleyip şeker iyice eriyinceye dek karıştırın. tarçınla servis yapın.
bu karışım buzdolabında 2-3 gün bekletilebilir.
(kaynak: wikipedia.org)
"boza"nın besin değeri:(100 gr bozadaki olması lazım)
enerji 1000 kj (240 kcal)
karbonhidrat 57.5 g
yağ 0.5 g
protein 3.5 g
a vitamini 6.9 mikrogram (%1)
tiyamin (vit. b1) 0.09 mg (%7)
riboflavin (vit. b2) 0.05 mg (%3)
niyasin (vit. b3) 1.16 mg (%8)
kalsiyum 29 mg (%3)
demir 1.3 mg (%10)
fosfor 97 mg (%14)
sodyum 1 mg (%0)
çinko 1 mg (%10)
kolestrol=1 mg
(%’ler, yetişkinlerin bir günde almaları gereken oranın yüzde kaçının 100 gr bozada olduğunu gösterir)
(kaynak: wikipedia.org)
enerji 1000 kj (240 kcal)
karbonhidrat 57.5 g
yağ 0.5 g
protein 3.5 g
a vitamini 6.9 mikrogram (%1)
tiyamin (vit. b1) 0.09 mg (%7)
riboflavin (vit. b2) 0.05 mg (%3)
niyasin (vit. b3) 1.16 mg (%8)
kalsiyum 29 mg (%3)
demir 1.3 mg (%10)
fosfor 97 mg (%14)
sodyum 1 mg (%0)
çinko 1 mg (%10)
kolestrol=1 mg
(%’ler, yetişkinlerin bir günde almaları gereken oranın yüzde kaçının 100 gr bozada olduğunu gösterir)
(kaynak: wikipedia.org)
vefa bozacısı balkanlar’dan istanbul’a göç eden köklü bir ailenin geçen yüzyılın başlarında kurduğu bir müessesedir. kaliteli bozanın yaygınlaşmasında önemli etkileri olmuştur.
bozanın içinde darı, mısır olması gerekir. bunlar olmazsa orijinal boza tadı olmaz. boza tam bir enerji kaynağıdır. içerdiği çeşitli karbonhidratlar ve bu karbonhidratların kullanılmasını sağlayan b vitaminleri sayesinde kışın ihtiyaç duyulan enerjiyi verir. b vitaminleri çeşitli sinir hastalıklarında da yararlıdır.
bozanın içinde darı, mısır olması gerekir. bunlar olmazsa orijinal boza tadı olmaz. boza tam bir enerji kaynağıdır. içerdiği çeşitli karbonhidratlar ve bu karbonhidratların kullanılmasını sağlayan b vitaminleri sayesinde kışın ihtiyaç duyulan enerjiyi verir. b vitaminleri çeşitli sinir hastalıklarında da yararlıdır.
ilginç bir cezai işlem uygulayan polis. çok nadiren uygulanır. bence istanbul’da ve özellikle kalabalık kentlerde trafik polisleri bu işe bir el atsalar, türkiye’nin mali durumu bir haftada düzelir. düşünün ki her yaya günde en az 50-60 hata yapıyor (kırmızı ışıkta geçmeler, otoyola atlamalar, trafiği tehlikeye düşüren hareketler, magandalık..). her birine yaz bir ceza...ama neden yapılmıyor biliyor musunuz? çünkü trafik cezaları ülkemizde motorlu taşıtların potansiyel kusurluluğu ilkesine göre düzenlenmiş. trafik polisi ile konuşuyoruz. bir yayayı şikayet etmiştim önüme atladı diye. ne dedi biliyor musunuz:" hocam, sen hiç hatalı olmasan da sekizde iki kusurla başlarsın. çünkü araba senin altında". düşünün gerisini artık...
bir zamanlar daha çok siyah renkli, emekli işi bisikletlerin arkasında gördüğümüz, bisikletin boyununa göre oldukça büyük kaçan, komik görünüşlü plaka. mazallah köşeden takılırsa adamın kolunu bacağını yırtar. ne gerek vardı bilmiyorum. artık kullanılmıyor sanıyorum.
(bkz: bisiklet plakası)
ortada satılan bir mal, ürün olduğu için saadet zinciri muamelesi görmüyor kanunen herhalde.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?