balkaner78

genç dimağları zehirleyen bazı gerici fikir sızıntıları vardır. bunlara karşı dikkatli olunması ve özellikle çocukların, atatürk ilke ve inkılaplarını kabul etmeyen bu yobaz fikir sızıntılarına karşı korunması gerekir.

anadolu ve balkanlardaki köylerdeki ve kasabalardakileri, avlusu çiçek bahçesine dönüşmüş, tertemiz odalı, beyaz sıvalı evlerde yaşayan insanlar. bir köy evinde çok fazla ve rengarenk çiçek, bitki, ağaç yetiştiriliyorsa bu kesinlikle mâcır evidir. buldukları her boş saksı, yağ tenekesi, hatta fincana bile çiçek dikerler. başkası için komplo kurmayan, vatanı ve milleti için hainlik düşünmeyen, bunun aksine davranış gösterenlerden nefret eden, çok çalışkan ve edepli, çoğunluğu ileri görüşlü insanlardır.

kıbrıs’ta annan planına evet denmesi için yırtınmak, rauf denktaş’ı halkın gözünden düşürmeye çalışmak, sonra da güney kıbrıslı rumlar plana hayır deyince ve zaman, denktaş’ı haklı çıkarınca şaşkına dönmek. önce birleşik bir kıbrıs için güney kıbrıslı rumlara işmar çakmak, sonra da adamlar bundan yüz bulup kıbrıs çevresinde petrol aramaya başlayınca tutuşup adamlara rest çekmeye çalışmak, petrol arayamazsınız demek ve trajikomik duruma düşmek.

sıfır zam. örnek: haber bültenlerinde "memura bu yıl sıfır zam verilecek" şeklindeki duyurular. böyle bir cümle kuran/kurduran kişi/kişiler benim için direkt şizofren hükmündedir.

herşeye de para harcamayalım. devamlı para harcıyoruz. aksırıncaya tıksırıncaya kadar durmadan harcıyoruz. o gün az para harcamışsak veya kredi kartı kullanmamışsak yaşadığımızdan şüphe eder duruma geldik. o gün eve yeni bir şey (gıda, eşya) almamışsak rahat edemiyoruz. bizi sonunda bu hale getirdi iç ve dış mihraklar/tüketim şeytanları. tüketirken tükeniyoruz.

oysa eskiden köylerde hemen hiç para harcanmazdı. belki ayda bir, belki iki-üç ayda bir, köy bakkalından veya en yakın nahiyeden-ilçeden sadece bitkisel yağ, gazyağı, tuz, urgan, kibrit, toz şeker vb. çok temel tüketim maddeleri alınırdı. diğer tüm tüketim maddeleri ya doğrudan tabiattan elde edilir ya da evde yapılırdı. bakkaldan alınan tüketim maddelerinin çoğu ancak gerektiği kadar satın alınır, ziyan edilmezdi. 250 gramlık sanayağ paketleri, genelde yarım paket halinde satılır, tüm paket nadiren alıcı bulurdu. bugün fazlasını çöpe attığımız beyaz ekmek eskiden köylerde çok zor bulunur ve günde bir kere sınırlı sayıda gelirdi. canı taze "fabrika ekmeği" veya "çarşı ekmeği" çeken çocuklar ya para toplayıp zar zor 1 adet ekmek alıp üleşirler, ya da 25 kuruşu olan, ancak "çeyrek ekmek" alabilirdi. düşünün çeyrek ekmek! bazıları köy ekmeğinin içine bu şehir ekmeğini katık yapardı. çok eskiden köy evlerinde çay sık demlenmez, ancak misafir geldiğinde veya evde hasta olunca demlenirdi. sabahları çay yerine çorba içilirdi.

farkında mısınız? evden dışarı çıktığımızda elimiz devamlı sağ arka cebimizde (baylar için). cüzdanı günde kaç kere buradan alıp yerine koyduğumuzu bir düşünün. takas diye bir kavram var değil mi ama? belki bu servis bunun yapılmasına olanak sağlayabilir. yani az parayla, takas yöntemiyle de kitap, cd, bilgisayar ekipmanı, el feneri, hırdavat, ev eşyası vb. takas/hibe yapılabilir.

ister yüz yıl önce anadolu’ya göç edilmiş olsun (mâcır), ister halen bulgaristan’da, batı trakya’da ve diğer balkan topraklarında ikamet edilsin, kişilik ve dil özellikleri bakımından çok orta yönü olan, anadolu türkmeni(yörük) menşeli, güzide insanlar.

çeşitli derecelerde kan bağı olanlar da dahil türkiye cumhuriyeti topraklarındaki sayılarının 25-30 milyonu bulduğu tahmin edilen, türkiye’nin kurucularından olan hepsi vatansever ve atatürk sevgisiyle dolu olan asil türk evlatları.

dile düşmekten ziyade, dile dolanmak. sürekli aynı ad, sözcük, deyim veya söylemi tekrarlamak.

hacimsel ölçü olmayıp "boyutlar" demektir. 2 ve daha fazla boyut demektir. yani ebat diyebilmek için 2 boyut verilmesi yeterlidir.2 boyutla hacim hesabı olmaz, yüzey hesabı olur. ebat gibi kavramlar hakkında entry girmeden önce türk dil kurumu sözlüğüne bakılması önerilir. yanlış bilgi vereceğimize hiç vermesek daha iyidir.

bulgaristan kökenli balkan türkleri tarafından kullanılan, bayanların birbirine seslenme (ünleme) şekli (/mare hu:/). erkeklere ünlemek için için "bre" kullanılır.

röportajın tamamını okudum. mükemmel yanıtlar. bilgi sözlük’ün kimliğini en iyi şekilde yansıtan ve işinin ehli olunduğunun göstergesi, ciddi, titiz açıklamalar..daha ne diyebiliriz, en içten teşekkürlerimle independence...senin ve mod’ların emeğinize sağlık..

herkes küçük bir atatürk olsaydı
o’nu hatırlatsaydı çevresine
fikirleriyle yaşatmaya çabalasaydı
dilemek zorunda kalmazdık gelseydi keşke diye..

"namusluymuş namussuz". yönetmenliğini ertem eğilmez’in yaptığı ve başrolünde şener şen’in oynadığı 1984 yapımı türk komedi filmi olan "namuslu"nun final repliği.(bkz: namuslu).

devletin ve kamu görevlilerinin, laiklik ilkesine riayet etme zorunluluğu var mı yok mu bilen birileri açıklama getirsin. yani örneğin tapu dairesinde görev yapan bir devlet memuru görevi sırasında, gelen vatandaşa "dindar bir gençlik yetiştirmek istiyoruz" diyebilir mi merak ediyorum.

"ekşi" olmayan, tadı tuzu yerinde ürünleri bulunan bir bilgi alışveriş marketi.

balkan kökenli türk genci yüce önderimiz mustafa kemal atatürk’e hayranlık derecesinde bağlıdır; o’nu çok sever ve sayar. bunun için çok haklı gerekçeleri olduğunu bilir. balkan kökenli türk genci atatürk’ün ya gerçekten akrabasıdır (kan bağı vardır –ki bu çok muhtemeldir) ya da hemşehrisidir. kendisi gibi türk milletine mensup tüm diğer vatandaşlar gibi. türk milleti’ne mensup herkes atatürk’le kendisi arasında bir bağ kurabilir. nasıl ki çanakkaleli’nin, samsunlu’nun, erzurumlu’nun, amasyalı’nın, sivaslı’nın, ankaralı’nın atatürk’le arasında tarihe dayanan çok sağlam bağları varsa, balkan kökenli türk gencinin de öyle sağlam bağları vardır. balkan kökenli türk genci asla ve asla yüce önder atatürk’e saygısızlık etmez, ettirmez. bu konu ile ilgili “atatürk’ü koruma kanunu” olduğunu muhatabına hatırlatır. her balkan kökenli türk genci, bulunduğu ortamda mustafa kemal atatürk’e layık olmaya çalışır ve o’nun ışığını yansıtan bir ayna gibidir.

türkiye cumhuriyeti toprakları onun en değerli varlığıdır. osmanlı döneminde ve türkiye cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne, devletin bölünmez bütünlüğü için şehitler vermiş, gazi olmuştur.

akıl tutulmasından başka bir şey değildir. yazıklar olsundur. hepimiz hocalı’lıyız, hepimiz azerbaycan türkü’yüz demeyenlerin hiç sarfetmemesi gereken sözdür.

yurtdışına turistik amaçlı çıkacaksanız önceliğiniz selanik olsun. selanik’te atamızın doğduğu evi ziyaret edin mutlaka. eşsiz kurtarıcının doğduğu odayı, çocukluğunun geçtiği evi görün. bir ulusun kurtuluşunu sağlayan, mazlum milletlere örnek olan liderin doğduğu, bizi kurtuluşa götüren fikirlerinin filizlendiği evi. geçmişe yolculuk yapacak, duygulanacak ve iyi ki gelmişim diyeceksiniz (bkz: selanik).

bu ülke evropa birliği üyesidir haaa. sevsinler evropanızı. kuyruk acıları geçmemiş. nasıl bir kuyruk acısıysa. sen beşyüz yıl türklerin himayesinde uygarca, adalet içinde, katolik zulmü olmadan üret, tarlanı ek, biç, ye, iç, keyfine bak, semir; ondan sonra kendisine bakıp kollayan osmanlı devleti’ne hainlik yaparak rusların da marifet ve yardımıyla türk topraklarını gaspet (1877-1878 osmanlı-rus harbi sırasında ve sonrasında) ve türkçe’yi kabul etme. evropa’nın ve rusya’nın desteği olmasa görürdüm sizi ve komik bulgar milliyetçiliğinizi. todor jivkov denen caniyi ve belene kampını da unutmadık merak etmeyin.