artemisia

henüz genç denilebilecek bir yaşta olmasına karşın sadece işten eve, evden işe gidip gelirken bile yorulup başka hiç bir şeye hali kalmayan bireylerin, enerjilerin tükendiği anda yedek bir enerji kaynağıyla ortamlara akabilmesini sağlayacak yerinde eylemdir. bu karar alındıktan sonra geriye sadece jeneratörcünün sorusunu cevaplamak kalır: "nereye takalım abi", buna da karar verildikten sonra işi veya okulu aksatmadan sabahlara kadar eğlenmek mümkündür.

(bkz: kendine jeneratör taktırmak)

bazen bir başlıktaki yazılanları okurken içinden de kendi yazacaklarını geçirirsin ve o anda zaten yazılmış olduğunu görürsün ve gülümsetir seni ya, işte o gördüğüm yerin biraz sağında, biraz da aşağısında sık sık bu nick oluyor: armour, hıhım.

karşılıklı 15 cümle kurduk mu bilmiyorum (10 oldu da) ama hani böyle konuşmasan da birileriyle aslında sessizce anlaştığını hissedersin ya, işte onlardan. ya da tamamen kendi kendime kuruyorum bunları, ki sık sık yaparım evet.

kısaca; takipçisiyim...

(entry’nin bu kısmından sonrası tamamen içinden yazılmıştır, nasolsa başlık sahibiyle sessizce anlaştıkları için onun anlayacağından yazarımızın şüphesi yoktur.)

mustafa:baba, hayır olamaz! napıyorsun?
baba:ah oğlum, nerden çıktın sen, hay allah..
mustafa:üstelik benim erkek arkadaşımla, ühü ühü..

kunduz milletinin ne denli soğuk, suratsız, meymenetsiz, burnu havada ve ukala olduğunu anlatan fin atasözüdür zira başka hiç bir canlıyla anlaşamamaktadır halbuki bir halta da benzememektedirler; ama öte yandan mesela hayvan güzeli kuğular için danimarka’lılar şöyle buyurmuş: "bir kuğunun pek çok dostu vardır." oldukça doğrudur zira kendileri gibi huyları da güzeldir bu hayvanların, kazlarla ve atmacalarla aralarından su sızmaz.

anket yapma isteğidir umarım bu, inşalllllah, amin.

bunun içine girildi mi jedi olunur.

(bkz: in dependence)

(bkz: oha ama)

öncelikle itaat etmek ne demektir gelin bir tdk’ye göz atalım:
söz dinleme, boyun eğme, buyruğa uyma...

hmm yani kadınlarda boyun eğme, buyruğa uyma doğuştandır, hatta genetiktir; hizmet etmek, denilen her şeyi yapmak genlerimize kazınmıştır. bir nevi kölelik içimize işlemiştir. yapma canım kardeşim, yapma arkadaşım, saçmalama lütfen...

evde hizmet eden olmak, mutfak ve temizlikle uğraşmak bazı erkekleri hayal kırıklığına uğratmak gibi olmasın ama maalesef doğuştan gelmemekte, gitgide azalmasına rağmen yine de erkekler tarafından kadınların ezildiği bir toplumun bireyleri olduğumuz için, bu tür davranışlar tamamen görerek öğrendiğimiz, kabullendiğimiz, kendimizi de yapmak zorunda olduğumuzu hissettiklerimizdir.

o yüzdendir ki bir misafir geldiği zaman çay yapan kişi, annesinin öğrettiği, yaşadığı toplumda gördüğü gibi evin kızı ya da evin hanımıdır.

tüm bu saçmalıkları ve hizmet etmeye güdümlenmiş kadın fikrini de sadece ciddi bir eğitimle aşabiliriz sanırım.

kimseler kusura bakmasın ama... ya da durun vazgeçtim, kusura da bakın; doğum günü, yıl dönümleri gibi her sene en az 1 kere kutlanan günlerde, nick başlıklarının altına hele de hiç tanımayan etmeyen kişilerin bile yazdıkları "iyi ki doğdun", "mutluluklar", "başsağlığı" gibi entryleri kapsayan bütündür. ha adamın sevgilisidir, qanqasıdır, duyuru tadında bir kaç kişi, hele de özenerek de yazarsa entry’sini tadından yenmez ama her yıl aynı tarihte sıralanan "ay çok tanımıom ama iyi ki doğmuş" tadındaki entryler bana pek bir manasız gelmektedir. çok sevgi doluysan kabına sığamıyorsan houston’dan kutla, sonra da bırak hayat bayram olsun, kelebekler uçuşsun, biz de haybeye 35 tane "iykidodun" yazısı okumayalım, diğ miğ, diğ miğ...

eğer gecenin bir vakti 2 kişi yataktaysa şöyle bir şeydir:

-aşkım çok susadım, mutfaktan su getirir misin?
+tabi hayatım.
-bi de sırtım ağrıyor masaj yapar mısın?
+hemen bir tanem.
-canım çikolata istedi birden, evde de yok, bi büfeden falan alıp gelsen.
+(glup)olur canım.

çok iyidir çok, melek gibi...

bir ara teslim atraksiyon olsun diye ünlüleri konuşturuyordu, hatta beyaz da vardı bunların içinde ve bu cümleyi şöyle söylüyordu:

avadığınız kişiye şu anda ulaşılamıyov, lütfen daha sonva tekvav deneyiniz.

işin özü şudur:

erkek:cansu şu kıza bak göğüsleri küçücük
(cansu içinden düşünmektedir: lan benimkiler daha küçük off)kız: yoo ekrem, gayet güzel, hem küçük olunca sarkmıyormuş, güzel kız bence..
erkek:aman sen de herkese güzel dersin, korkarım arka masadaki gargamel burunluyu da beğenirsin sen?
(cansu gitgide kızarmakta ve hala içinden düşünmektedir: hay aq yaa, benim hortumum yanında okka gibi o be)kız: yani çok günah insanların burunlarıyla dalga geçmek, hem yüzüne gitmiş, güzel yani, hoş bence..
erkek:şurdaki koca götlüye de güzel dersen pes ediyorum artık.
(zavallı cansu ağlamaklı bir şekilde içinden geçirmektedir: ya benim selülitli tamponlarım ondan 2 kat büyük be lanet olsun)kız: ya ekrem ne kötü birisin sen ya, hayır bi kere jennifer lopez gibi iri ve güzel bence, çekici hatun aaa...

yaa..

yalayınca cumhurbaşkanı olur. köken aynıdır, sadece yalamak ve öpmek arasındaki kadar fark vardır aralarında.

(bkz: erkekli eve aşık olan kadınlı evler)

ocean’s 11, ocean’s 12 derken yaklaşık 30 sene sonra izleyeceğimiz devam filmidir.

not: zaman aşımıyla "s" eki düşmüş herhalde, bilemedim o kadarını.

independence · (3)
nukleerbasliklikiz · (5)

e ne alaka yazdım şimdi di mi? öyle ama üst üste görünce dayanamadım..!

not: atın beni sözlükten, utanmaz bişi oldum ben..

kimler geldi internet hayatımıza kimler geçti ama hiç birisi böyle ses getirmedi.

evet getirmedi ve evet belki icq, irc, yonja, msn space gibi tamamen unutulup, sıkılınıp vakit ayırmamazlık da yapmayacağız ama öte yandan orda geçirdiğimiz saatler de kaçınılmaz bir şekilde azalacaktır, sonuç olarak ne kadar süreyle sıkılmadan ilkokul arkadaşlarıyla sohbet edilebilinir ki ya da eski sevgilinin profili kaç kere incelenir ya da lisedekilerle hocalara yaptığınız eşek şakaları ne sıklıkla anılırsa zevk verir ki, bu yüzdendir ki bir süre sonra sadece yeni mesaj var mı ya da biri friend request yollamış mı diye bakmak için girilip çıkılacak bir site olmaktan öteye gidemeyecektir, gitmemelidir.

ha başka türlü kullanım alanları da var sanırım, bir sürü güzel kız var mesela, onlarla tanışılabilinir ve günde 12 saat sırf bu yüzden orda takılınır, araştırma yapılır en güzelleri için ama zaten sırf bu yüzden oraya girenler varsa da aman ordan çıkmasın başka bir yerlere de gelmesinlerdir...

sonuç olarak nasıl ki im için msn bir şekilde bir köşede açık kalıyor ama artık çoğunlukla önemli bir şey yoksa konuşmuyorsak(ya da ben mi öyle yapıyorum bilmiyorum) facebook da öyle olacaktır. ya da kıskanıyorum ve öyle olmasını diliyorum, bilmiyorum, çünkü benim aklıma gelmişti böyle bir şey yapmak, valla, ama mail atmayı henüz öğrenebildiğim için şeedemeden biri fikrimi çalmış. neyse, bitecek o site, yakındır....

çok acayip bir şeydir, bir kaç kere sanmışlığım vardır, tecrübe etmişim ve şaşırmışımdır,ordan biliyorum. eşekliktir! insan hiç arkadaş sanılır mı? öte yandan hepimiz insanız bir yerde ama önemli olan dağın dağa kavuşmaması insanın insana kavuşmasıdır, yani demem o ki canlar; sevin sizi seveni, aşk nedir bileni...

(bkz: başlığı anlayamayıp tamamen saçmalamak)

ne çok kadın gördüm; güzeller güzeli, hem de zehir gibi akıllı, hiç de öyle aman bu fallik, çokça da oynak denemeyecek kadar aklı başında... ki bu gördüklerimin arasındaydı işte o evli adamlara gönül kaptıranlar. yani bir yerde alakası olmuyor kişinin mezhebiyle, aklıyla, karakteriyle, falanıyla, bilmem nesiyle bu aşk işleri. o yüzdendir ki sadece "şanssız" oluyor bu hatunlar denebilir zira kendisine aşık olmasına izin vermiş başkasına ait bir adam, bir de söz dinlemeyen kalbi vardır sürekli gündeminde. çoğunlukla çözümsüz, acıklıdır işin ucu, allah kurtarsındır bu yüzden.

dip not: bir de büyük konuşmamak lazımdır.

http://tinyurl.com/2m8uk7

(bir de gülme efekti yapayım çok komik olduğu anlaşılsın ve herkesler baksın)

aakssjasklakjakahdjsjsksırıı

(heh)