aldırmamak, önem vermemek, aldırış etmemek. ayrıca birine telafuz edildiği zaman canı en çok yakan sözlerden biridir umrumda değilsin. eğer bir de değer verdiğiniz bir kişi demişse size, kalbinizin orta yeri delindi sanırsınız. gururu, metaneti, eşyalarınızı, anılarınızı toplayıp gitmek o dakikadan sonra elzemdir.
yayınlanan görüntülerden ziyade gülse birsel’in günlük olayları farklı bir bakış açısıyla stand up tadında anlattığı kısmın çok daha keyifli olduğu program(dı).
kısaca: ssg... lan?!?!
-ülkemize bir faydanız olduğunu düşünmüyorum
+sen bana vatan haini mi diyorsun? senin anan baban vatan haini...
bu şekilde bir diyalogda geçmiş bir cümledir. işin garibi sanki aradan bazı cümleler çıkartılmış gibi zira vatandaş sayın bakana sadece ülke adına pek de icraatı olmadığını söylüyor fakat pek sevgili, pek saygı değer, laik ve aydın bakanımız (he evet öyle ne var) nedense kendisine vatan haini denmiş gibi algılıyor. algıda seçicilik desem değil zira seçecek pek "hain"lik yok gibi geldi bana. lan yoksa?!?!
ve günün birinde şöyle bir enstantaneye şahit olabilirsiniz, şimdiden hazırlıklı olunuz:
-sayın bakan, millet aç neden bir çare bulamıyorsunuz?
+sen bana ibne mi diyorsun?
-hayır bakanım, açlık sınırı, orta direk, memur, açlık, enflasyon, ekono..
+ibne senin babandır, dedendir, ay hızımı alamadım, ibne ananı da al git sen..
+sen bana vatan haini mi diyorsun? senin anan baban vatan haini...
bu şekilde bir diyalogda geçmiş bir cümledir. işin garibi sanki aradan bazı cümleler çıkartılmış gibi zira vatandaş sayın bakana sadece ülke adına pek de icraatı olmadığını söylüyor fakat pek sevgili, pek saygı değer, laik ve aydın bakanımız (he evet öyle ne var) nedense kendisine vatan haini denmiş gibi algılıyor. algıda seçicilik desem değil zira seçecek pek "hain"lik yok gibi geldi bana. lan yoksa?!?!
ve günün birinde şöyle bir enstantaneye şahit olabilirsiniz, şimdiden hazırlıklı olunuz:
-sayın bakan, millet aç neden bir çare bulamıyorsunuz?
+sen bana ibne mi diyorsun?
-hayır bakanım, açlık sınırı, orta direk, memur, açlık, enflasyon, ekono..
+ibne senin babandır, dedendir, ay hızımı alamadım, ibne ananı da al git sen..
artık geceleri yastığınızı salya ve sümükle ıslatmayacağınız, onun kokusuna benzer bir koku duyunca ciğerlerinizi patlatana kadar içinize çekip nefesinizi tutmayacağınız, günlerce her milimetrekaresini ezberlediğiniz fotoğraflara artık pek de sık bakmayacağınız, birlikte severek dinlediğiniz şarkıları artık play-listinizden çıkartacağınız, her çalan telefonda acaba diye midenize yakın bir yerde yumak hissetmeyeceğiniz, yeniden hayatınızdaki diğer önemli şeylerle ilgilenebileceğiniz, kendinizi saatlerce boş boş aynı noktaya bakarken bulmayacağınız ve "normal" insanlar gibi -her ne demekse- davranmaya başlayabileceğiniz zamanların geldiğini gösteren durumdur çünkü sadece sevgili değil artık yokluğu da terk etmiştir sizi, yeniden özgürsünüzdür, kendine acımayla karışık hüzün tutsaklığı bitmiştir, yaşasındır...
farketmiyor, artık olmuyor
yokluğun bile beni terkediyor
farketmiyor, artık olmuyor
yokluğun bile beni terkediyor
sadece doğru açıyla bakıldığında 3 boyutlu görünen resimlerdir zira diğer taraftan bakılınca anlamsız görünmektedirler. kimseler hayal kırıklığına uğramasındır, uyarmalıyımdır.
ege’de, akdeniz’de turistler tarafından bu minik heykelciğin kopyaları kapış kapış gider. sevgili turistlerin bu heykelciği sadece süs eşyası olarak kullanmalarını ümit ediyor ve fotoğrafını yayınlıyoruz:
http://tinyurl.com/2r3z62
http://tinyurl.com/2r3z62
çalışanlarının ürünler hakkındaki bilgisizliği bir yana ayrıca da sayıca yetersizlerdir. "bakın gerçekten alacağım biri bana yardım etsin" diye ağlamadan yanınıza 1 tanesi gelmez. ayrıca fiyatlar alış veriş sitelerinden 100-200 ytl daha fazladır. fakat nedendir bilinmez kazıklanmak ya da maksimum ilgisizlik bazılarımızın hoşuna mı gidiyordur nedir sayemde bir kaç şubesi zengin olmuştur.
yapının taşıyıcısını belirten sözcük. latince kökenli olup yetişmeyen projelerde taşıyıcı sistemi çözmek için kafa patlatan mimarlık öğrencilerinin "ha strüktür" diye küfür ettikleri de gözlemlenmiştir.
bir şeyin belirsiz olması ya da algılanabilir bir ilişkiler örtüsünün yokluğunu sergilemesi nedeniyle aklı karıştırıcı bir nitelik olarak; kabul edilmiş normlara uymadığı için korkunç, anormal bir özellik göstermesi.
1.dört kolu da eşit boyutta olan haç.
2.yunan bir mümin kardeşimizin hac ziyaretinden sonra aldığı isim.
berbat oyundan sonra gelen edit: yunandan hacı olmazmış arkadaş yeni anladım, üzgünüm..
2.yunan bir mümin kardeşimizin hac ziyaretinden sonra aldığı isim.
berbat oyundan sonra gelen edit: yunandan hacı olmazmış arkadaş yeni anladım, üzgünüm..
(bkz: artemisia absinthium)
işlenmiş ya da çaplanmış taş ve bu yontulmuş taştan yapılmış duvar ya da strüktür.
louis sullivan ın mimaride biçimin, formun binanın işlevlerini, fonksiyonunu izlemesi gerektiğini belirten modernist sözü. sullivana göre önemli olan işlevdir ve form ikinci planda kalır.
(bkz: form fonksiyonu izler)
(bkz: form fonksiyonu izler)
fransızca "architecture parlent"in birebir türkçe anlamı. ilk kez 18. yüzyıl fransa’sında, işlevsel amacını açıkça dışavuran mimariyi betimlemek için kullanılan deyim.
(bkz: form follows function)
(bkz: form follows function)
bir çatı ya da kubbenin tepe noktasında yer alan ve buradan iç mekana ışık girişini sağlayan daire ya da çokgen planlı, küçük, bol pencereli yapı öğesi. kubbe feneri de denir.
tavanı bir çok sütun tarafından taşınan geniş salon. yunanca hupo(altında) ve stulos(sütun) kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur.
ortaçağ mimarisinde özellikle gotik kiliselerde yan sahınların üzerindeki çatıya girişi sağlayan tepe penceresinin altında ve yan sahın üstündeki geçit; genel olarak bazen resim sergisi olarak kullanılan bir tarafı pencereli uzun geçit.
kelimeyi köklerine ayıracak olursak:
in: içinde, içeriye, içerde, dahili, moda olan, gözde gibi anlamları vardır.
depend: güvenmek, bağlı olmak, ihtiyaç duymak, bel bağlamak gibi anlamlar taşır.
en: genişlik bildirir.
ce: computer engineering’in kısaltması ayrıca bebekleri şaşırtmak için kullanılan bir ünlemdir.
tüm bunları birleştirince in+depend+en+ce = içimizde geniş yer tutan modasını kaybetmeyen, güvendiğimiz, bağlı olduğumuz bir coder diyebiliriz; kısaca bağımsızlık demek yani, evet.
ayol 488inci entry’m sana olsun istedim eeöö olmus mu jedi? yahu nereye gidiyorsun hay allah..
in: içinde, içeriye, içerde, dahili, moda olan, gözde gibi anlamları vardır.
depend: güvenmek, bağlı olmak, ihtiyaç duymak, bel bağlamak gibi anlamlar taşır.
en: genişlik bildirir.
ce: computer engineering’in kısaltması ayrıca bebekleri şaşırtmak için kullanılan bir ünlemdir.
tüm bunları birleştirince in+depend+en+ce = içimizde geniş yer tutan modasını kaybetmeyen, güvendiğimiz, bağlı olduğumuz bir coder diyebiliriz; kısaca bağımsızlık demek yani, evet.
ayol 488inci entry’m sana olsun istedim eeöö olmus mu jedi? yahu nereye gidiyorsun hay allah..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?