ateşli bir köy çocuğu şehrin en büyük marketinde işe başvurur. dünyanın bu en büyük alışveriş merkezinde her şey ama her şey satılmaktadır.
patron sorar:
- daha önce hiç satıcılık yaptın mı?
- evet köyümde bu işi yaptım. patronun gözü çocuğu tutar:
- iyi, yarın başlıyorsun.
ertesi gün akşam olur ve patron çocuğu karşısına alır;
- evet, bugün kaç satış yaptın?
- bir!
- ne bir mi? diğerleri 20-30 satış yaptlar, nasıl bir? kaç dolar tuttu peki?
- 320.334 usd doları. patron şaşırır ve sorar:
- nasıl becerdin bunu?
- adama başta küçük boy bir olta, sonra orta boy ve sonra da büyük boy bir olta sattım.adama nerede balık tutacağını sordum.
kıyıda diyince bir tekneye ihtiyacı olduğunu söyledim. tekne bölümüne indik ve çift motorlu, yelkenli, lüks bir yat sattım.
vosvosuyla bunu çekemeyeceğini söyleyince son model 4x4 bir jeep sattım.
patron kendinden geçer:
- ne diyorsun, bütün bunları bir küçük olta almaya gelen adama mı sattın? genç çocuk cevap verir :
- yoo aslında karısı için bir tane orkid istemişti... ben de ona şöyle dedim:
" hafta sonun mahvolmuş, sen en iyisi balığa git..."
....
oldukça seçkin görünüşlü bir bayan uçakla isviçreden dönmekteydi. yanında oturmakta olan rahibe "özür dilerim peder, sizden bir iyilik isteyebilir miyim?" diye sordu. rahip "elbette kızım, senin için ne yapabilirim?" diye cevapladı. kadın açıkladı: "işte problemim; kendime yeni bir epilasyon aleti aldım vebuna oldukça yüklü bir para saydım. sanırım limitlerin oldukça üzerine çıktı ve gümrükte elimden alırlar diye korkuyorum.acaba gümrükten geçişte bunu cübbenizin altına saklayabilir misiniz?" rahip "tabi ki yapabilirim evladım ama biliyorsunuz ki ben yalansöyleyemem." diye yanıtladı kadın "çok temiz ve dürüst bir yüz ifadeniz var peder, eminim ki size soru filan sormazlar" dedi ve pahalı epilasyon aletini pedere verdi. uçak havaalanına vardı. peder gümrükten geçeceği sırada görevli "peder, bildireceğiniz herhangi bir yükünüz var mı?" diye sordu. bunun üzerine peder"başımdan kuşağıma kadarki bölümde açıklayacağım herhangi birşey yok, evladım" dedibu yanıtı garip bulan görevli "peki kuşağınızın altında kalan bölümde neyiniz var?" diye sordu.peder yanıtladı:"kadınların kullanımı için dizayn edilmiş mükemmel, küçük bir alet var, ancak şimdiye kadar hiç kullanılmadı!!"görevli kahkahadan kırılarak:"tamam peder geçebilirsin, sıradaki!..." .
temel akşam eve gelmiş fadime boynuna sarılarak karşılamış onu.
-"temel’um harika bir haberim var. bir ay geciktim. herhalde bir bebeğimiz
olacak, doktor bu sabah test yaptı. sonucunu alana kadar lütfen kimseye
söylemeyelim!" demiş heyecanla.
ertesi sabah elektrik idaresinden bir görevli son faturayı ödemedikleri için
kapıyı çalmış
-"siz fadime misiniz? biliyor musunuz bir aylık gecikmeniz var."
-"bir aylık gecikmem olduğunu siz nereden biliyorsunuz?" demiş fadime
hayretle.
-"bu dosyalarımızda açıkça görünüyor."
-"ne? dosyalarınızda mı?"
-"kesinlikle!"
-"beyefendi, lütfen bu gece eşimle görüşmeliyim!" demiş fadime korkuyla olanı biteni temel’e anlatmış temel ertesi sabah kızgın bir boğa gibi elektrikidaresine dalmış
-"neler oluyor burada? karim bir dosyadan bahsetti. aylık gecikmesi ile ilgili!" diye bağırmış temel.
-"sakin olun. ciddi birşey değil!" demiş memur.
-"bu gecikme için bize borçlusunuz!"
-"size mi borçluyum? ya ödemezsem?"
-"o zaman sizinkini kesmek zorunda kalacağız!"
-"ama o zaman karim ne yapacak?"
-"bilmiyorum!" demiş memur. "hanımefendi artik mumla falan idare eder! "
-"temel’um harika bir haberim var. bir ay geciktim. herhalde bir bebeğimiz
olacak, doktor bu sabah test yaptı. sonucunu alana kadar lütfen kimseye
söylemeyelim!" demiş heyecanla.
ertesi sabah elektrik idaresinden bir görevli son faturayı ödemedikleri için
kapıyı çalmış
-"siz fadime misiniz? biliyor musunuz bir aylık gecikmeniz var."
-"bir aylık gecikmem olduğunu siz nereden biliyorsunuz?" demiş fadime
hayretle.
-"bu dosyalarımızda açıkça görünüyor."
-"ne? dosyalarınızda mı?"
-"kesinlikle!"
-"beyefendi, lütfen bu gece eşimle görüşmeliyim!" demiş fadime korkuyla olanı biteni temel’e anlatmış temel ertesi sabah kızgın bir boğa gibi elektrikidaresine dalmış
-"neler oluyor burada? karim bir dosyadan bahsetti. aylık gecikmesi ile ilgili!" diye bağırmış temel.
-"sakin olun. ciddi birşey değil!" demiş memur.
-"bu gecikme için bize borçlusunuz!"
-"size mi borçluyum? ya ödemezsem?"
-"o zaman sizinkini kesmek zorunda kalacağız!"
-"ama o zaman karim ne yapacak?"
-"bilmiyorum!" demiş memur. "hanımefendi artik mumla falan idare eder! "
boşanma sebebi
sevgili eşime,
7 senelik evliliğimizde sana iyi bir eş olmaya çalıştım ve zannedersem de oldum,ama hiçbir zaman senden bunun karşılığını görmedim. hele şu son iki hafta benim için bir cehennemden farksızdı. bugün patronun beni arayıp senin bugün işten ayrıldığını söylediğinde bu artık bardağı taşıran son damla olmuştu.geçen hafta eve geldiğinde, ne saçlarımdaki değişikliğin ne de senin en sevdiğin yemeği pişirdiğimin farkına bile varmadın, hatta senin için kendime yeni aldığım geceliği bile giydiğimi farketmedin.ama sen ne yaptın? eve geldin, iki dakika içinde yemeği mideye indirdin,televizyonda maç seyrettin ve gidip yattın.artık ne bana beni sevdiğini söylüyorsun ne de bana dokunuyorsun, hiç ama hiçbir şey yapmıyorsun.sen ya beni aldatıyorsun ya da beni artık eskisi gibi sevmiyorsun. işte bu yüzden artık seni terkediyorum.
not:lütfen beni aramaya kalkma, erkek kardeşinle beraberim ve sana hayatında mutluluklar dilerim.
sevgili eski karıma,
inan yazdığın bu mektuptan başka, hiç ama hiçbir şey beni bu kadar sevindirmezdi. evet doğru, 7 yıldır evliydik, ama iyi bir eş olmak dışında,bana her şeyi yaptın. tamam çok fazla spor programları seyrediyordum, çünkü senin dırdırlarını ancak bu şekilde biraz olsun duymamazlıktan geliyordum, ama bu bile fayda etmiyordu. tabiki geçen hafta saçlarını neredeyse tamamen kestirip tam bir erkeğe benzediğinin farkına varmıştım!tam aynı erkeğe benzemişsin diyecektim ki, aklıma annemin bir sözü geldi;
"eğer ağzini güzel bir söz söylemek için açmiyacaksan, hiç açma "senin en sevdiğin yemeği yaptım derken galiba sen beni kardeşimle karıştırmıştın, çünkü o yaptığın yemek benim hiç sevmediğim bir yemekti!ben yatmaya giderken üzerinde yeni ve çok seksi bir gecelik vardı tamam, ama üzerinde hala etiketi duruyordu, ve inşallah bu bir tesadüftür ama,geceliğin fiyatı
49.99 euroydu ve o gün kardeşim benden tam 50£ borç almıstı?ama biliyormusun bütün bunlara rağmen ben seni hep sevmiştim, ve herşeyin birgün güzel olucağını, değişiceğini ve mutlu olucağımızı umuyordum. işten ayrılmamın sebebine gelince, o gün lotto da tam 10 milyon euro kazandığımı öğrenmiştim, hemen patrona çıkıp istifamı verdim ve ikimiz için jamaika ya iki bilet aldım, ama eve geldiğimde sen bir mektup bırakıp
gitmiştin. belki de bu olayların böyle gelişmesinin bir sebebi vardı ve böyle olması gerekiyordu. dilerim seçtiğin ve her zaman hayalını kurduğun bu hayatta mutlu olursun. avukatımın dediğine göre bıraktığın bu mektuptan sonra, benden hiç bir nafaka talep etmeye hakkın yokmuş!nerdeysen orda kal...
not: bu seni ne kadar ilgilendirir bilmiyorum ama, adı carl olan kardeşim bir zamanlar carla idi...
imza:o şimdi çok zengin ve kuşlar kadar hür!
sevgili eşime,
7 senelik evliliğimizde sana iyi bir eş olmaya çalıştım ve zannedersem de oldum,ama hiçbir zaman senden bunun karşılığını görmedim. hele şu son iki hafta benim için bir cehennemden farksızdı. bugün patronun beni arayıp senin bugün işten ayrıldığını söylediğinde bu artık bardağı taşıran son damla olmuştu.geçen hafta eve geldiğinde, ne saçlarımdaki değişikliğin ne de senin en sevdiğin yemeği pişirdiğimin farkına bile varmadın, hatta senin için kendime yeni aldığım geceliği bile giydiğimi farketmedin.ama sen ne yaptın? eve geldin, iki dakika içinde yemeği mideye indirdin,televizyonda maç seyrettin ve gidip yattın.artık ne bana beni sevdiğini söylüyorsun ne de bana dokunuyorsun, hiç ama hiçbir şey yapmıyorsun.sen ya beni aldatıyorsun ya da beni artık eskisi gibi sevmiyorsun. işte bu yüzden artık seni terkediyorum.
not:lütfen beni aramaya kalkma, erkek kardeşinle beraberim ve sana hayatında mutluluklar dilerim.
sevgili eski karıma,
inan yazdığın bu mektuptan başka, hiç ama hiçbir şey beni bu kadar sevindirmezdi. evet doğru, 7 yıldır evliydik, ama iyi bir eş olmak dışında,bana her şeyi yaptın. tamam çok fazla spor programları seyrediyordum, çünkü senin dırdırlarını ancak bu şekilde biraz olsun duymamazlıktan geliyordum, ama bu bile fayda etmiyordu. tabiki geçen hafta saçlarını neredeyse tamamen kestirip tam bir erkeğe benzediğinin farkına varmıştım!tam aynı erkeğe benzemişsin diyecektim ki, aklıma annemin bir sözü geldi;
"eğer ağzini güzel bir söz söylemek için açmiyacaksan, hiç açma "senin en sevdiğin yemeği yaptım derken galiba sen beni kardeşimle karıştırmıştın, çünkü o yaptığın yemek benim hiç sevmediğim bir yemekti!ben yatmaya giderken üzerinde yeni ve çok seksi bir gecelik vardı tamam, ama üzerinde hala etiketi duruyordu, ve inşallah bu bir tesadüftür ama,geceliğin fiyatı
49.99 euroydu ve o gün kardeşim benden tam 50£ borç almıstı?ama biliyormusun bütün bunlara rağmen ben seni hep sevmiştim, ve herşeyin birgün güzel olucağını, değişiceğini ve mutlu olucağımızı umuyordum. işten ayrılmamın sebebine gelince, o gün lotto da tam 10 milyon euro kazandığımı öğrenmiştim, hemen patrona çıkıp istifamı verdim ve ikimiz için jamaika ya iki bilet aldım, ama eve geldiğimde sen bir mektup bırakıp
gitmiştin. belki de bu olayların böyle gelişmesinin bir sebebi vardı ve böyle olması gerekiyordu. dilerim seçtiğin ve her zaman hayalını kurduğun bu hayatta mutlu olursun. avukatımın dediğine göre bıraktığın bu mektuptan sonra, benden hiç bir nafaka talep etmeye hakkın yokmuş!nerdeysen orda kal...
not: bu seni ne kadar ilgilendirir bilmiyorum ama, adı carl olan kardeşim bir zamanlar carla idi...
imza:o şimdi çok zengin ve kuşlar kadar hür!
adamin biri kitapçiya gider ve tezgahtara :
- "evin reisi erkektir adli kitap var mi?." diye sorar.
tezgahtar cevap verir :
- "maalesef beyefendi masal kitabi satmiyoruz."
- "evin reisi erkektir adli kitap var mi?." diye sorar.
tezgahtar cevap verir :
- "maalesef beyefendi masal kitabi satmiyoruz."
tanrı demiş ki:
-bill senin durumun hakikaten karmaşık. seni cennete mi cehenneme mi yollamalı bilemiyorum. her eve bilgisayar girmesine yardımcı olarak insanlığa katkıda bulundun ama bir yandan da windows gibi bir rezaleti de yarattın. ben de senin özel durumuna gore bir şey yapacağım.cenneti de cehennemi de ziyaret et, hangisine gideceğine karar ver.
- tamam demiş bill gates, önce cehenneme bir bakayım. ve inmiş cehenneme bir de bakmış berrak sulu bir kumsalda bir sürü güzel kız top oynuyor eğleniyor, güneş parlıyor hava süper.
allaah demiş bill gates, cehennem böyleyse cenneti hakkaten görmek isterim. ve cennete çıkmış.bir bakmış, bulutların üzerinde bir yer, etrafta melekler uçuşuyor, insanlar lir çalıyor, güzelce bir yer ama cehennem kadar değil.
-tamam demiş tanrıya bill gates, ben cehenneme gitmeye karar verdim.
iki hafta sonra tanrı cehennemi ziyaret edip bill gatesin nasıl olduğuna bakmaya karar vermiş. gitmiş billin yanına, bill bir duvara zincirlenmiş, alevler içinde karanlık bir mağarada ve zebaniler işkence ediyor.
- nasılsın bill?
- korkunç! burası iki hafta önce geldiğim cehennem değil! kızların oynaştığı o güneşli kumsala ne oldu?tanrı cevap vermiş:
- o ekran koruyucuydu!
-bill senin durumun hakikaten karmaşık. seni cennete mi cehenneme mi yollamalı bilemiyorum. her eve bilgisayar girmesine yardımcı olarak insanlığa katkıda bulundun ama bir yandan da windows gibi bir rezaleti de yarattın. ben de senin özel durumuna gore bir şey yapacağım.cenneti de cehennemi de ziyaret et, hangisine gideceğine karar ver.
- tamam demiş bill gates, önce cehenneme bir bakayım. ve inmiş cehenneme bir de bakmış berrak sulu bir kumsalda bir sürü güzel kız top oynuyor eğleniyor, güneş parlıyor hava süper.
allaah demiş bill gates, cehennem böyleyse cenneti hakkaten görmek isterim. ve cennete çıkmış.bir bakmış, bulutların üzerinde bir yer, etrafta melekler uçuşuyor, insanlar lir çalıyor, güzelce bir yer ama cehennem kadar değil.
-tamam demiş tanrıya bill gates, ben cehenneme gitmeye karar verdim.
iki hafta sonra tanrı cehennemi ziyaret edip bill gatesin nasıl olduğuna bakmaya karar vermiş. gitmiş billin yanına, bill bir duvara zincirlenmiş, alevler içinde karanlık bir mağarada ve zebaniler işkence ediyor.
- nasılsın bill?
- korkunç! burası iki hafta önce geldiğim cehennem değil! kızların oynaştığı o güneşli kumsala ne oldu?tanrı cevap vermiş:
- o ekran koruyucuydu!
japonun biri,rizede bir kahveye girmis ve herkese kafa tutmuş :
-var mı aranızda delikanlı?
varsa çıksın dışarı...
temel kapıya doğru yürümüş,
-çıkıyorum ulan !
görelim bakalım erkekliğini...
birkaç dakika sonra, temel ağzı burnu dağılmış bir vaziyette,kahveye geri dönmüş...
peşinden de, japon kasılarak içeri girmiş
ve kahvedekilere temeli göstererek :
-ona, toyokumi ustanın, katakori tekniğiyle vurdum.
ertesi gün japon yine gelmiş. yine meydan okuma.
yine temelden rest. ve birkaç dakika sonra kapıda yine,
ağzı burnu dağılmış bir temel.
ve peşinden kasılarak yaptığı oyunu açıklayan japon :
-ona, kuyotomi ustanın, kihotomi tekniğiyle vurdum.
ertesi gün yine aynı hikaye.
dayak yemekten ayakta duramaz hale gelmiş temel ve
hergün değişik bir stil kullanan japon :
-ona, toyohama ustanın, kimanto tekniğiyle vurdum.
-ona, tiyotoki ustanın, kohimato tekniğiyle vurdum.
.............. derken,
bu böyle bir hafta devam etmiş.ve sekizinci gün,japon yine kahveye gelip,
yine herkese kafa tutmuş.
japon un restini gören yine temel olmuş tabii...
birkaç dakika sonra, herkes yine suratı dağılmış bir temel beklerken bu kez japon,ağız burun dağılmış, hoşaf!kanlar içinde kapı da belirmiş.
temelde hemen arkasından girmiş içeriye,
japonu göstererek :
-onu,toyota nın krikosuyla dövdüm demiş...
-var mı aranızda delikanlı?
varsa çıksın dışarı...
temel kapıya doğru yürümüş,
-çıkıyorum ulan !
görelim bakalım erkekliğini...
birkaç dakika sonra, temel ağzı burnu dağılmış bir vaziyette,kahveye geri dönmüş...
peşinden de, japon kasılarak içeri girmiş
ve kahvedekilere temeli göstererek :
-ona, toyokumi ustanın, katakori tekniğiyle vurdum.
ertesi gün japon yine gelmiş. yine meydan okuma.
yine temelden rest. ve birkaç dakika sonra kapıda yine,
ağzı burnu dağılmış bir temel.
ve peşinden kasılarak yaptığı oyunu açıklayan japon :
-ona, kuyotomi ustanın, kihotomi tekniğiyle vurdum.
ertesi gün yine aynı hikaye.
dayak yemekten ayakta duramaz hale gelmiş temel ve
hergün değişik bir stil kullanan japon :
-ona, toyohama ustanın, kimanto tekniğiyle vurdum.
-ona, tiyotoki ustanın, kohimato tekniğiyle vurdum.
.............. derken,
bu böyle bir hafta devam etmiş.ve sekizinci gün,japon yine kahveye gelip,
yine herkese kafa tutmuş.
japon un restini gören yine temel olmuş tabii...
birkaç dakika sonra, herkes yine suratı dağılmış bir temel beklerken bu kez japon,ağız burun dağılmış, hoşaf!kanlar içinde kapı da belirmiş.
temelde hemen arkasından girmiş içeriye,
japonu göstererek :
-onu,toyota nın krikosuyla dövdüm demiş...
iki rahibe varmis biri matematikçi biri mantikli.bunlar bir aksam
karanlikta kiliseye dönerlerken matematikçi rahibe mantikliya dönerek:
-"yaklasik 20 dakikadir bir adam bizi takip ediyor ve gittikçe yaklasiyor su anda aradaki mesafe 50 metre" der.bunun üzerine mantikli rahibe bunun tek mantikli açiklamasi olabilecegini ve adamin kendilerine tecavüz edecegini ve daha hizli yürümeleri gerektigini belirtir.rahibeler daha hizli yürümeye baslarlar.2 dakika sonra matematikçi rahibe:
-"adam da hizlandi ve aradaki mesafeyi kapatiyor, su anda 30 metre arkamizda... o zaman mantik olarak kosmamiz gerekir." rahibeler kosmaya baslar ve 3 dakika sonra matematikçi rahibe:
-"o da kosuyor ve arayi kapatiyor su anda mesafe 10 metre.o zaman mantik olarak bizi yakalayacak birimiz saga digerimiz sola saparak kiliseye ulasmaya çalisalim en az birimiz kurtulur.".ve matematikçi saga dogru kosmaya mantikli sola dogru kosmaya baslar.matematikçi 20 dakika sonra kiliseye ulasir ve telas içinde beklemeye baslar. aradan 40 dakika geçtikten sonra mantikli rahibe gelir.matematikçi sorar;
-"ne oldu ne yaptin ?"
-"adam beni takip etti artik mesafe üç-bes adima kadar azalmisti, mantik olarak daha fazla kosmanin anlami yoktu...
-"eeee..."
-"mantik olarak ben durdum adamda durdu."
-"sonra..."
-"mantik olarak ben etegimi kaldirdim oda pantolonunu indirdi."
-"peki daha sonra...."
-"daha sonra ne olacak etegini kaldirmis bir rahibe pantolonunu indirmis bir adamdan daha hizli kosar..."
karanlikta kiliseye dönerlerken matematikçi rahibe mantikliya dönerek:
-"yaklasik 20 dakikadir bir adam bizi takip ediyor ve gittikçe yaklasiyor su anda aradaki mesafe 50 metre" der.bunun üzerine mantikli rahibe bunun tek mantikli açiklamasi olabilecegini ve adamin kendilerine tecavüz edecegini ve daha hizli yürümeleri gerektigini belirtir.rahibeler daha hizli yürümeye baslarlar.2 dakika sonra matematikçi rahibe:
-"adam da hizlandi ve aradaki mesafeyi kapatiyor, su anda 30 metre arkamizda... o zaman mantik olarak kosmamiz gerekir." rahibeler kosmaya baslar ve 3 dakika sonra matematikçi rahibe:
-"o da kosuyor ve arayi kapatiyor su anda mesafe 10 metre.o zaman mantik olarak bizi yakalayacak birimiz saga digerimiz sola saparak kiliseye ulasmaya çalisalim en az birimiz kurtulur.".ve matematikçi saga dogru kosmaya mantikli sola dogru kosmaya baslar.matematikçi 20 dakika sonra kiliseye ulasir ve telas içinde beklemeye baslar. aradan 40 dakika geçtikten sonra mantikli rahibe gelir.matematikçi sorar;
-"ne oldu ne yaptin ?"
-"adam beni takip etti artik mesafe üç-bes adima kadar azalmisti, mantik olarak daha fazla kosmanin anlami yoktu...
-"eeee..."
-"mantik olarak ben durdum adamda durdu."
-"sonra..."
-"mantik olarak ben etegimi kaldirdim oda pantolonunu indirdi."
-"peki daha sonra...."
-"daha sonra ne olacak etegini kaldirmis bir rahibe pantolonunu indirmis bir adamdan daha hizli kosar..."
yamyam baba-oğul balta girmemis ormanda dolaşırken nehirde
yıkanan genç ve çok güzel bir kadın görürler.
ogul sorar:
-ne dersin baba, yiyelim mi onu?
baba bir an düsündükten sonra:
-hayır,bunu eve götürür, onun yerine anneni yeriz!
yıkanan genç ve çok güzel bir kadın görürler.
ogul sorar:
-ne dersin baba, yiyelim mi onu?
baba bir an düsündükten sonra:
-hayır,bunu eve götürür, onun yerine anneni yeriz!
adam trafikte alçaktan uçarak giderken polise yakalanır... kenara çeker arabadan iner:
- buyrun memur bey!
- beyefendi aşırı hız yaptığınız için sizi durdurmak zorundayım, ehliyetiniz lütfen?
- ehliyetim yok, son yaptığım kazada ehliyetime el koydular memur bey.
- peki aracınızın ruhsatını görebilir miyim?
- araba benim diil memur bey çaldım ben bu arabayı.
- anlamadım nasıl yani, siz bu arabayı çaldınız, öyle mi???
- evet memur bey, aa durun bi dakka torpido gözünde ruhsat olucaktı, silahımı oraya koyarken ruhsat gibi bişi gördüm galiba...
polis iyice şaşırır:
- torpido gözünde silah mı var?
- evet memur bey, bu arabanın sahibi kadını vurduktan sonra cesedi bagaja koydum silahı da torpido gözüne koydum...
- bi de bagajda ceset mi var?
- evet memur bey...
trafik polisi bunu duyar duymaz amirini arar, arabanın etrafı bir anda polislerle dolar ve adamı sorguya alırlar.... ekipler amiri adamın ehliyetini ister, adam ehliyetini çıkarır ki ehliyet geçerli temiz hiçbir anormallik yok. bunun üzerine adamın ruhsatını ister, adam çıkartır ruhsatı da verir, ekipler amiri yine bakar ki araba adama ait.derken adamdan torpido gözünü açmasını ister, adam açınca ortaya çıkar ki orada da silah falan yok... ekipler amiri bir de bagaja bakmak ister adam bagajı açar orada da ne ceset ne bişi yok. bunun üzerine ekipler amiri çok garip der...
sizi durduran memurun anlattığına göre bu arabanın bi kadına ait olduğunu söylemişsiniz, kadını öldürüp cesedi bagaja, silahı da torpido gözüne koymuşsunuz...
adam güler:
inanamıyorum... o şimdi benim için aşırı hızlı gidiyordu da demiştir.
- buyrun memur bey!
- beyefendi aşırı hız yaptığınız için sizi durdurmak zorundayım, ehliyetiniz lütfen?
- ehliyetim yok, son yaptığım kazada ehliyetime el koydular memur bey.
- peki aracınızın ruhsatını görebilir miyim?
- araba benim diil memur bey çaldım ben bu arabayı.
- anlamadım nasıl yani, siz bu arabayı çaldınız, öyle mi???
- evet memur bey, aa durun bi dakka torpido gözünde ruhsat olucaktı, silahımı oraya koyarken ruhsat gibi bişi gördüm galiba...
polis iyice şaşırır:
- torpido gözünde silah mı var?
- evet memur bey, bu arabanın sahibi kadını vurduktan sonra cesedi bagaja koydum silahı da torpido gözüne koydum...
- bi de bagajda ceset mi var?
- evet memur bey...
trafik polisi bunu duyar duymaz amirini arar, arabanın etrafı bir anda polislerle dolar ve adamı sorguya alırlar.... ekipler amiri adamın ehliyetini ister, adam ehliyetini çıkarır ki ehliyet geçerli temiz hiçbir anormallik yok. bunun üzerine adamın ruhsatını ister, adam çıkartır ruhsatı da verir, ekipler amiri yine bakar ki araba adama ait.derken adamdan torpido gözünü açmasını ister, adam açınca ortaya çıkar ki orada da silah falan yok... ekipler amiri bir de bagaja bakmak ister adam bagajı açar orada da ne ceset ne bişi yok. bunun üzerine ekipler amiri çok garip der...
sizi durduran memurun anlattığına göre bu arabanın bi kadına ait olduğunu söylemişsiniz, kadını öldürüp cesedi bagaja, silahı da torpido gözüne koymuşsunuz...
adam güler:
inanamıyorum... o şimdi benim için aşırı hızlı gidiyordu da demiştir.
yaprak dökümünü izliyor musun?
kumar
adam elindeki son 500 dolarla kumar oynamaya karar verir ve las vegasin
yolunu tutar... ve inanılmaz bir talih; tam 3 milyon dolar
kazanır.hemenotel yönetiminin kendisine tahsis ettiği kral dairesine
çıkar ve karısına
telefon eder:
- hayatim, evde misin?
- evet kocacığım.
- iyi. hemen hazırlan o zaman. çabuk bavulunu hazırla. kumarhanede tam 3
milyon dolar kazandım.kadın sevinç dolu bir çığlık atar:
- ayyyyyyyyyyy harikasın!! hemen hazırlanıyorum.. peki ama nereye?
paris?; karayipler?; acapulco?; güney amerika?...
adam cevap verir:
- umurumda değil. sadece eve döndüğümde çoktan gitmiş ol...
adam elindeki son 500 dolarla kumar oynamaya karar verir ve las vegasin
yolunu tutar... ve inanılmaz bir talih; tam 3 milyon dolar
kazanır.hemenotel yönetiminin kendisine tahsis ettiği kral dairesine
çıkar ve karısına
telefon eder:
- hayatim, evde misin?
- evet kocacığım.
- iyi. hemen hazırlan o zaman. çabuk bavulunu hazırla. kumarhanede tam 3
milyon dolar kazandım.kadın sevinç dolu bir çığlık atar:
- ayyyyyyyyyyy harikasın!! hemen hazırlanıyorum.. peki ama nereye?
paris?; karayipler?; acapulco?; güney amerika?...
adam cevap verir:
- umurumda değil. sadece eve döndüğümde çoktan gitmiş ol...
evlenirken neredeydin?
adamın işi varmış, ankaraya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir
ses:
- binme, bu uçak düşecek!
dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş.
ikinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış:
- uçak düştü kurtulan olmadı.
koşmuş haydarpaşaya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında:
- binme bu trene, raydan çıkacak!
dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi
açınca tüyleri ürpermiş:
- tren eskişehirde raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı...
allahına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses:
- bu otobüse binme, freni patlayacak!
dönmüş yine kimse yok! dayanamamış, sormuş:
- sen kimsin yahu?
- ben senin iyilik meleğinim!
adam iyice kızmış:
- ulan evlenirken neredeydin?!
konuşmama cezasi
bir karı koca evde problemler yaşamaktaydı ve birbirlerine konuşmama cezası uygulamaktaydı. aniden adam ertesi gün karısının kendisini sabah 5:00 da iş için bir uçuşu olduğundan uyandırması gerektiğini hatırladı. sessizliği ilk bozan ve kaybeden kendisi olmamak için, bir kağıdın üzerine "lütfen beni sabah 5:00 da uyandır." yazdı ve notu karısının bulabileceği bir yere bıraktı. ertesi sabah, adam uyandı ancak saatin 9:00 olduğunu ve uçuşu kaçırdığını farketti. çok kızdı, tam karısının onu neden uyandırmadığını soracakken yatağın yanında bir parça kağıt buldu. kağıtta "saat 5:00 uyan" yazmaktaydı.
erkekler bu tip yarışmalar için yeterli donanıma sahip değiller. allah erkeği kadından önce yaratmış olabilir, ancak şaheserden önce her zaman bir kabataslak vardır.
bir karı koca evde problemler yaşamaktaydı ve birbirlerine konuşmama cezası uygulamaktaydı. aniden adam ertesi gün karısının kendisini sabah 5:00 da iş için bir uçuşu olduğundan uyandırması gerektiğini hatırladı. sessizliği ilk bozan ve kaybeden kendisi olmamak için, bir kağıdın üzerine "lütfen beni sabah 5:00 da uyandır." yazdı ve notu karısının bulabileceği bir yere bıraktı. ertesi sabah, adam uyandı ancak saatin 9:00 olduğunu ve uçuşu kaçırdığını farketti. çok kızdı, tam karısının onu neden uyandırmadığını soracakken yatağın yanında bir parça kağıt buldu. kağıtta "saat 5:00 uyan" yazmaktaydı.
erkekler bu tip yarışmalar için yeterli donanıma sahip değiller. allah erkeği kadından önce yaratmış olabilir, ancak şaheserden önce her zaman bir kabataslak vardır.
yazılarına istinaden,bence kendisiyle ilgili eleştirileri hak etmeyen bir arkadaştır.
ben sana mecburum
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski istanbul mudur?
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun
belki haziranda mavi benekli çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
belki yeşilköyde uçağa biniyorsun
bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin..
attila ilhan
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski istanbul mudur?
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun
belki haziranda mavi benekli çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
belki yeşilköyde uçağa biniyorsun
bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin..
attila ilhan
bir escinsel spor arabasiyla yolda giderken kavsaga gelir.
karsi yoldan hizla gelmekte olan bir kamyon
arabasina carpar, carpmakla da
kalmaz arabanin on kismini tamamen parcalar.
escinsel arabadan iner ve sinirli bir bicimde,
eli belinde kamyon soforune cikisir:
-ayol ne yapiyon sen.arabami mahvettin
farkinda misin, senin sucoon.
bunu odeyeceksin!
kamyon soforu umursamaz bicimde yanit verir:
-s...rim seni de arabani da!
escinsel yanitlar:
-hayirrrrrrrr, boyle tatli sozlerle beni
kandiramazsinnn. ben arabamin
tamir parasini istiyorum...
karsi yoldan hizla gelmekte olan bir kamyon
arabasina carpar, carpmakla da
kalmaz arabanin on kismini tamamen parcalar.
escinsel arabadan iner ve sinirli bir bicimde,
eli belinde kamyon soforune cikisir:
-ayol ne yapiyon sen.arabami mahvettin
farkinda misin, senin sucoon.
bunu odeyeceksin!
kamyon soforu umursamaz bicimde yanit verir:
-s...rim seni de arabani da!
escinsel yanitlar:
-hayirrrrrrrr, boyle tatli sozlerle beni
kandiramazsinnn. ben arabamin
tamir parasini istiyorum...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?