aslı olmayan, sahte, taklit nesneler için kullanılan söz.
aslı olduğu halde içi boş olan. tamam olmayan.
(bkz: göstermelik )
genellikle içinde bulundurulması zorunlu olan ilaçlar olmadan görümlük duran dolaptır. neden boş olduğu konusunda hep merak içerisinde olmuşumdur.
yalancının feneri pili bitene kadar yanarmış.
soğuk gecelerin sıcak mevsimidir. genellikle kışın kullanılır.
kendi ölümünü kendisi hazırlayan kişidir.
bu müvazenesizce iktidar gösteriş hareketine ceza olarak;
her sene ispanya da yapılan boğa yarışlarında tek başına 400 öküz önüne sidik başlılığı, aynı zamanda arena da boğa güreşlerinde 400 öküz karşısında s.kilmeye terkedilmesi. cezanın ifşası ile harikulade bir görsel şölene nail olacak olan kişidir. hayatımda destek vereceğim en keyifli ceza yöntemi olacaktır. evet.
bu müvazenesizce iktidar gösteriş hareketine ceza olarak;
her sene ispanya da yapılan boğa yarışlarında tek başına 400 öküz önüne sidik başlılığı, aynı zamanda arena da boğa güreşlerinde 400 öküz karşısında s.kilmeye terkedilmesi. cezanın ifşası ile harikulade bir görsel şölene nail olacak olan kişidir. hayatımda destek vereceğim en keyifli ceza yöntemi olacaktır. evet.
kamufletik reklam.
sanal reklam uygulamalarının başlamasıyla göz yanılmalarına sebebiyet verdirterek ruhani bir boyut kazandırılan yasal ihlallerinin çiğnendiği uyanık reklam çeşididir.
hindistan?daki büyük gürgâniyye devleti (babürlüler) hükümdarı. lakabı mîrzâ nâsırüddîn muhammed?dir. 6 mart 1508 yılında kâbil?de doğdu. gürgâniyye devleti’nin (1526-1858) kurucusu bâbür şahın mâhım begüm?den doğan büyük oğludur. hümâyûn şah, âilesinden aldığı mükemmel terbiye sâyesinde iyi bir asker, âlim ve şâir olarak yetişti. gençliğinden îtibâren, babasının bütün askerî harekâtına katıldı. eyâlet vâliliği yaptı.
bâbür şah’ın (1526-1530) 21 mayıs 1526 târihinde hindistan?ın lûdî sülâlesine son veren pânipüt savaşında, hümâyun şah, en ön safta çarpışıp büyük kahramanlıklar gösterdi. lûdîlerin yenilip, gürgâniyye devletinin kurulmasını sağlayan pânipüt zaferi sonrasında, agra şehrini kuşatıp aldı. gürgâniyye veliahdı oldu. babasının sağlığında meydana gelen iç ayaklanmaları bastırdı. 1530 yılında bâbür şâhın vefâtıyla gürgâniyye sultanlığına getirildi.
hümâyûn şâh kâbil, kandehâr, gazne, pencâb taraflarına kardeşi mîrzâ kâmrân’ı gönderip, kendisi de hindistan’ın fethine başladı. fakat büyük güçlüklerle karşılaştı. afganistan’da şîr han sûrî’nin idâre ettiği afgan beyleri isyânı, aleyhine genişledi. gucerât seferine çıkıp, sultan bahâdır’ı 24 nisan 1535?te manhasar meydan savaşında yenip, gücerât’ı fethederek idâresini kardeşi askari’ye verdi.
1535 târihinden îtibâren hümâyûn şahın kardeşleri arasında iç mücâdeleler başladı. afgan beylerinden şîr han, sûrî bihâr ve bengâl?e saldırdıysa da alamadı. fakat, hümâyûn şah, 1539 ve 1540 yıllarında iki defâ şîr hana yenildi. 17 mayıs 1540 kaneviç savaşı yenilgisinden sonra iran?a sığındı.
gürgâniyye devleti saltanatı, 1540-1554 yılları arasında delhi surî sultanlığına geçti. hümâyûn şâh, 1554 yılına kadar iran?da şah birinci tahmasb safevî?nin (1524-1576) yanında kaldı. şâh tahmasb, hümâyûn şahı, osmanlılara karşı kullanmak ve şiî îtikâdını kabul ettirmek için çok iyi davrandı. fakat düşündüklerini yapmada muvaffak olamadı.
hümâyûn şah, iran’dan aldığı askerle 1554?te hindistan’a dönüp, dehli sûrî sultanlığının beşinci hükümdârı iskender şâhı yenip, dehli ve agra’yı tekrar ele geçirerek afgan hâkimiyetine son verdi (1555).
hümâyûn şahın ikinci hükümdârlığı fazla sürmedi. sarayında geçirdiği kaza sonucu 26 ocak 1556 yılında vefat etti. yerine oğlu birinci celâleddîn ekber şâh, gürgâniyye sultanı oldu.
hümâyûn şahın dehlideki türbesi pek büyük ve muhteşemdir. iyi komutanlık ve hükümdarlığının yanında türkçe ve farsça şiirlerinin toplandığı bir dîvânı vardır. iran dönüşünde râfizî olmuş! dedikodusuna çok hiddetlenip verdiği; büyük babamın adı ömer şeyh idi, başka şey bilmem! cevâbı, îtikâdının temizliğinin ve dînî bütünlüğünün ispâtıdır
bâbür şah’ın (1526-1530) 21 mayıs 1526 târihinde hindistan?ın lûdî sülâlesine son veren pânipüt savaşında, hümâyun şah, en ön safta çarpışıp büyük kahramanlıklar gösterdi. lûdîlerin yenilip, gürgâniyye devletinin kurulmasını sağlayan pânipüt zaferi sonrasında, agra şehrini kuşatıp aldı. gürgâniyye veliahdı oldu. babasının sağlığında meydana gelen iç ayaklanmaları bastırdı. 1530 yılında bâbür şâhın vefâtıyla gürgâniyye sultanlığına getirildi.
hümâyûn şâh kâbil, kandehâr, gazne, pencâb taraflarına kardeşi mîrzâ kâmrân’ı gönderip, kendisi de hindistan’ın fethine başladı. fakat büyük güçlüklerle karşılaştı. afganistan’da şîr han sûrî’nin idâre ettiği afgan beyleri isyânı, aleyhine genişledi. gucerât seferine çıkıp, sultan bahâdır’ı 24 nisan 1535?te manhasar meydan savaşında yenip, gücerât’ı fethederek idâresini kardeşi askari’ye verdi.
1535 târihinden îtibâren hümâyûn şahın kardeşleri arasında iç mücâdeleler başladı. afgan beylerinden şîr han, sûrî bihâr ve bengâl?e saldırdıysa da alamadı. fakat, hümâyûn şah, 1539 ve 1540 yıllarında iki defâ şîr hana yenildi. 17 mayıs 1540 kaneviç savaşı yenilgisinden sonra iran?a sığındı.
gürgâniyye devleti saltanatı, 1540-1554 yılları arasında delhi surî sultanlığına geçti. hümâyûn şâh, 1554 yılına kadar iran?da şah birinci tahmasb safevî?nin (1524-1576) yanında kaldı. şâh tahmasb, hümâyûn şahı, osmanlılara karşı kullanmak ve şiî îtikâdını kabul ettirmek için çok iyi davrandı. fakat düşündüklerini yapmada muvaffak olamadı.
hümâyûn şah, iran’dan aldığı askerle 1554?te hindistan’a dönüp, dehli sûrî sultanlığının beşinci hükümdârı iskender şâhı yenip, dehli ve agra’yı tekrar ele geçirerek afgan hâkimiyetine son verdi (1555).
hümâyûn şahın ikinci hükümdârlığı fazla sürmedi. sarayında geçirdiği kaza sonucu 26 ocak 1556 yılında vefat etti. yerine oğlu birinci celâleddîn ekber şâh, gürgâniyye sultanı oldu.
hümâyûn şahın dehlideki türbesi pek büyük ve muhteşemdir. iyi komutanlık ve hükümdarlığının yanında türkçe ve farsça şiirlerinin toplandığı bir dîvânı vardır. iran dönüşünde râfizî olmuş! dedikodusuna çok hiddetlenip verdiği; büyük babamın adı ömer şeyh idi, başka şey bilmem! cevâbı, îtikâdının temizliğinin ve dînî bütünlüğünün ispâtıdır
göktürkler târih sahnesine çıktıkları sıralarda juan-juanlara tâbi olarak, altay dağlarında an?anevî sanatları demircilikle uğraşıyorlar ve bu devlete silah îmâl ediyorlardı. devrin çin yıllıklarından, göktürklerin bu sıralarda da dağınık halde bulunmadıkları ve federatif bir mahiyette juan-juanlara bağlı oldukları görülmektedir. nitekim tu-wa adlı başbuğun yerine hânedânın başına geçen bumin, 534 yılında kuzey-tabgaç idârecileriyle siyâsî münâsebet kurdu. 542?de akıncıların başında huagn-ho nehri yakınlarına kadar ilerledi. 546?da juan-juan devletine karşı ayaklanan tölesleri itaat altına aldı. bu başarısından sonra juan-juan devleti hükümdarı ile eş değerde olduğunu göstermek maksadıyla kızına tâlip oldu. ancak bu isteğinin kabaca reddedilmesi üzerine üst üste vurduğu darbelerle juan-juan devletini çökertip arâzisini tamâmen hâkimiyeti altına aldı. il-kağan unvanını alarak tahta çıktıktan sonra eski hun başkenti ötüken?i ele geçirerek devlet merkezi yaptı (552). bumin kağan, hükümdarlığını ilan ettikten sonra, küçük kardeşi istemi?ye, yabgu unvanıyla ülkenin batı kanadının idâresini verdi. istemi han, yeni yerler fethederek batı göktürk kağanlığının temellerini atarken, bumin kağan, tahta çıktığı yıl içerisinde öldü. yerine, oğlu kolo (kara) ve bunun genç yaşta ölümü üzerine de diğer oğlu mu-kan kağan geçti.
haçlılara karşı büyük zaferler kazanan artuklu emiri. ismi, belek bin behram bin artuk olup, lakabı nuruddevle?dir. doğum tarihi bilinmemektedir. amcası ilgazi, artukluların mardin; diğer amcası sökmen ise hısn-keyfa (hasankeyf) kolunun beyiydi.
sökmen bey, haçlılara karşı gösterdiği kahramanlıklardan dolayı selçuklu sultanı tutuş tarafından kendilerine verilen surve şehrini yeğeni beleke verdi. ancak 1098 senesinde, kudüs ve havalisinin fatımilerin eline geçmesinden az sonra, suruç, hıristiyanların eline düştü. belek bey, bundan sonra bir süre daha amcası sökmen ve ilgazinin hizmetinde bulundu.
büyük selçuklu sultanı muhammed tapar?ın 1110 senesinde bütün türk emirlerini mevdudun komutasında haçlılara karşı sefere memur etmesi üzerine, belek bey de muharebeye katıldı. büyük yararlılık gösterdi. 1113 senesinde amcası ilgazinin yardımı ile harput ve palu bölgesini ele geçiren belek bey, bu bölgede, artukluların harput kolunu kurdu. malatya ile mengücüklere ait dersim (bugünkü elazığ ve tunceli çevresi) bölgesini ele geçirerek hakimiyet bölgesini genişletti.
belek bey, yine amcası ilgazi ile 1119 senesinde antakya üzerine yürüdü. frankları antakya civarında büyük bir hezimete uğratarak pek çok ganimet elde etti. bu sırada mengücük oğlu ishak bey ile trabzon dukası konstantin gabras, belek beye karşı ittifak etmişlerdi. belek bey, süratle harekete geçerek müttefik kuvvetleri şiran bölgesinde imha etti (1120). beş bin civarında rum ele geçirildi. esirler arasında trabzon dukası ile, melik ishak da bulunuyordu. duka gabras, 30.000 dinar fidye ödemek suretiyle serbest bırakıldı. melik ishak ise, melik gazinin damadı olduğu için esir muamelesi görmedi. bu sırada amcası ilgazi?nin ölümü üzerine haçlılara karşı yapılan savaşların idaresini belek bey üstlendi. 1122 senesinde urfa kontu jocelin ile birecik senyörü galeranın ordusunu imha ederek, kontu ve senyörü esir aldı ve harput kalesine hapsettirdi. böylece haçlıların önemli bir kolunu ortadan kaldırdı. kudüs kralı ikinci baudouin intikam almak ve haçlı kontlarını kurtarmak için büyük bir orduyla harekete geçti. fakat, belek bey, daha hızlı davranarak, haçlıları raban?da pusuya düşürüp kılıçtan geçirdi. kudüs kralını ve yeğenini esir alarak, harput kalesine hapsetti. selçuklu sultanı mahmud, kazandığı zaferlerden dolayı belek beyi haçlılara karşı savaşan türk kuvvetlerine baş kumandan tayin etti. harran ve tel-başer?i ele geçiren belek bey, halep üzerine yürüdü. kısa bir sürede halepe giren belek bey, şehri ismaililerden temizledi.
bu sırada harput kalesinin tamirinde çalışan gerger ermenileri, isyan ederek kaledeki esir haçlı kralı ile kontları kurtardılar. durumu haber alan belek bey, on beş günde halepten harputa geldi. bu işte parmağı bulunanları ve ihanet edenleri cezalandırdı. kudüs kralı ile arkadaşlarını harrana göndererek orada hapsettirdi. sonra tekrar frankların üzerine sefer düzenledi. müşhile mevkiinde haçlıları hezimete uğrattı ve mucaddat kalesini fethetti.
menbic emiri hasan bin gümüştekin?in bazı hareketlerinden şüphelendi ve bu şehri ondan almaya karar verip, amcasının oğlu timurtaşı bu işe memur etti. timurtaş, hasan?ı ele geçirdi. fakat, hasanın kardeşi isa kaleye kapandı ve teslim olmayı kabul etmedi. ayrıca, franklara haber göndererek yardım istedi. bunun üzerine, maraş kontu geofroy komutasında on bin kişilik haçlı ordusu, menbic önüne geldi. kuşatmayı kaldırmayarak arkasını sağlama alan belek bey, 1124 senesi mayıs ayının beşinde haçlı ordusuyla karşılaştı. çok şiddetli geçen muharebe, türk ordusunun büyük zarferi ile sona erdi. maraş kontu dahil olmak üzere, zulümleri ile meşhur haçlı şövalyeleri öldürüldü ve pek çoğu esir edildi.
bu zaferden sonra belek bey, menbicin muhasarasını şiddetlendirdi. ancak belek bey, kuşatma sırasında mancınıkların yerleştirilmesi gereken yerleri gösterirken kaleden atılan bir ok, sol köprücük kemiğine saplandı. oku bizzat kendisi çıkaran belek bey; bu ok bütün müslümanlara vurulmuş bir darbedir diyerek ruhunu teslim etti (1124). yeğeni timurtaş, ordunun komutasını ele alarak, cenazeyi halepe yolladı; ibrahim aleyhisselamın makamı önüne defnedildi. daha sonra buraya mükemmel bir mezar yapıldı.
belek bey, ömrünü haçlılara karşı savaşmakla geçirdi. adil, dindar, devrinin en kahramanı ve türkiye selçuklu sultanı birinci kılıç arslanın takdirini kazanmış bir beydi. ölümü, bütün islam alemini mateme boğdu. hıristiyan tebası bile, böyle adil ve şefkatli bir beyi kaybetmekten üzüldü. haçlılar ise, onun ölümüne ve ondan kurtulmuş olduklarına sevindiler. belek bey, müslümanlığın, allahü tealanın emirlerini yapmak, yarattıklarına merhamet etmek olduğunu hakkıyla bildiğinden, herkese iyi davrandı ve insanların takdirini kazandı.
sökmen bey, haçlılara karşı gösterdiği kahramanlıklardan dolayı selçuklu sultanı tutuş tarafından kendilerine verilen surve şehrini yeğeni beleke verdi. ancak 1098 senesinde, kudüs ve havalisinin fatımilerin eline geçmesinden az sonra, suruç, hıristiyanların eline düştü. belek bey, bundan sonra bir süre daha amcası sökmen ve ilgazinin hizmetinde bulundu.
büyük selçuklu sultanı muhammed tapar?ın 1110 senesinde bütün türk emirlerini mevdudun komutasında haçlılara karşı sefere memur etmesi üzerine, belek bey de muharebeye katıldı. büyük yararlılık gösterdi. 1113 senesinde amcası ilgazinin yardımı ile harput ve palu bölgesini ele geçiren belek bey, bu bölgede, artukluların harput kolunu kurdu. malatya ile mengücüklere ait dersim (bugünkü elazığ ve tunceli çevresi) bölgesini ele geçirerek hakimiyet bölgesini genişletti.
belek bey, yine amcası ilgazi ile 1119 senesinde antakya üzerine yürüdü. frankları antakya civarında büyük bir hezimete uğratarak pek çok ganimet elde etti. bu sırada mengücük oğlu ishak bey ile trabzon dukası konstantin gabras, belek beye karşı ittifak etmişlerdi. belek bey, süratle harekete geçerek müttefik kuvvetleri şiran bölgesinde imha etti (1120). beş bin civarında rum ele geçirildi. esirler arasında trabzon dukası ile, melik ishak da bulunuyordu. duka gabras, 30.000 dinar fidye ödemek suretiyle serbest bırakıldı. melik ishak ise, melik gazinin damadı olduğu için esir muamelesi görmedi. bu sırada amcası ilgazi?nin ölümü üzerine haçlılara karşı yapılan savaşların idaresini belek bey üstlendi. 1122 senesinde urfa kontu jocelin ile birecik senyörü galeranın ordusunu imha ederek, kontu ve senyörü esir aldı ve harput kalesine hapsettirdi. böylece haçlıların önemli bir kolunu ortadan kaldırdı. kudüs kralı ikinci baudouin intikam almak ve haçlı kontlarını kurtarmak için büyük bir orduyla harekete geçti. fakat, belek bey, daha hızlı davranarak, haçlıları raban?da pusuya düşürüp kılıçtan geçirdi. kudüs kralını ve yeğenini esir alarak, harput kalesine hapsetti. selçuklu sultanı mahmud, kazandığı zaferlerden dolayı belek beyi haçlılara karşı savaşan türk kuvvetlerine baş kumandan tayin etti. harran ve tel-başer?i ele geçiren belek bey, halep üzerine yürüdü. kısa bir sürede halepe giren belek bey, şehri ismaililerden temizledi.
bu sırada harput kalesinin tamirinde çalışan gerger ermenileri, isyan ederek kaledeki esir haçlı kralı ile kontları kurtardılar. durumu haber alan belek bey, on beş günde halepten harputa geldi. bu işte parmağı bulunanları ve ihanet edenleri cezalandırdı. kudüs kralı ile arkadaşlarını harrana göndererek orada hapsettirdi. sonra tekrar frankların üzerine sefer düzenledi. müşhile mevkiinde haçlıları hezimete uğrattı ve mucaddat kalesini fethetti.
menbic emiri hasan bin gümüştekin?in bazı hareketlerinden şüphelendi ve bu şehri ondan almaya karar verip, amcasının oğlu timurtaşı bu işe memur etti. timurtaş, hasan?ı ele geçirdi. fakat, hasanın kardeşi isa kaleye kapandı ve teslim olmayı kabul etmedi. ayrıca, franklara haber göndererek yardım istedi. bunun üzerine, maraş kontu geofroy komutasında on bin kişilik haçlı ordusu, menbic önüne geldi. kuşatmayı kaldırmayarak arkasını sağlama alan belek bey, 1124 senesi mayıs ayının beşinde haçlı ordusuyla karşılaştı. çok şiddetli geçen muharebe, türk ordusunun büyük zarferi ile sona erdi. maraş kontu dahil olmak üzere, zulümleri ile meşhur haçlı şövalyeleri öldürüldü ve pek çoğu esir edildi.
bu zaferden sonra belek bey, menbicin muhasarasını şiddetlendirdi. ancak belek bey, kuşatma sırasında mancınıkların yerleştirilmesi gereken yerleri gösterirken kaleden atılan bir ok, sol köprücük kemiğine saplandı. oku bizzat kendisi çıkaran belek bey; bu ok bütün müslümanlara vurulmuş bir darbedir diyerek ruhunu teslim etti (1124). yeğeni timurtaş, ordunun komutasını ele alarak, cenazeyi halepe yolladı; ibrahim aleyhisselamın makamı önüne defnedildi. daha sonra buraya mükemmel bir mezar yapıldı.
belek bey, ömrünü haçlılara karşı savaşmakla geçirdi. adil, dindar, devrinin en kahramanı ve türkiye selçuklu sultanı birinci kılıç arslanın takdirini kazanmış bir beydi. ölümü, bütün islam alemini mateme boğdu. hıristiyan tebası bile, böyle adil ve şefkatli bir beyi kaybetmekten üzüldü. haçlılar ise, onun ölümüne ve ondan kurtulmuş olduklarına sevindiler. belek bey, müslümanlığın, allahü tealanın emirlerini yapmak, yarattıklarına merhamet etmek olduğunu hakkıyla bildiğinden, herkese iyi davrandı ve insanların takdirini kazandı.
hindistan?daki en büyük müslüman türk devleti olan gürgâniyye devletinin kurucusu. asıl adı zahireddin muhammed babür?dür. timur han soyundan gelip, babası, sultan ebu saidin oğlu, fergana hükümdarı ömer şeyh mirzadır.
14 şubat 1483?te ferganada doğdu. 1493?te babasının ölümü üzerine, fergana hükümetine varis oldu. 11 sene özbek ve tatar melikleri ile savaş edip, nihayet hakimiyeti sağlayamayacağını anlayarak güneye indi. 1504te kabili fethedip kendisine başşehir yaptı. aynı zamanda gazne?yi aldı ve kısa zamanda afganistanın büyük bir kısmını içine alan bir devlet kurdu. 1511 ekiminde semerkant imparatorluk tahtına oturdu. bir ay sonra taşkenti, buharayı aldı, bütün maveraünnehire hakim oldu. fakat, bir müddet sonra, özbekler tarafından ata yurdundan kovuldu.
babür şah, 1519?da hayberi geçerek, hindistan?a girdi. pencaba düzenlediği beş sefer sonunda bütün kuzey hindistan?ı fethetti. 1525?te hindistanın tamamını fethetmek üzere kabil?den ayrıldı. 1526?da, yani osmanlıların mohaç zaferinden birkaç ay önce, paniput meydan muharebesinde sultan ibrahim ludinin 100.000 asker ve 1.000 filden müteşekkil büyük ordusunu yendi. bu zaferle babürlüler (gürgâniyye) devletini kesin olarak kurdu (1526). böylece hindistan türk imparatorluğu tacı ludilerden babüre geçti.
bu başarıdan sonra delhi, agra ve hanpuru alan babür şah, agrayı başşehir yaptı. 1527de hindular üzerine yürümek için agradan çıktı. hindular, aralarında ittifak kurduktan sonra, 100.000 kişilik bir ordu ve birkaç yüz zırhlı fille yeni hindistan fatihinin üzerine yürümeye başladılar. çok kritik ve tarihi bir andı. babürün harbi kaybetmesi demek, ganj vadisinin hinduların eline düşmesi, netice itibariyle beş asırlık müslüman ve türk hakimiyetinin hint kıtasından atılması demekti. babür 13.500 kişilik pek seçkin bir türkistan atlı birliği ile düşman üzerine yürüdü. yanında osmanlı türklerinden mustafa ruminin kumanda ettiği bir topçu birliği de bulunuyordu. hindularda ne top, ne de tüfek vardı. ateşli silahlar ve türk atlısının üstün savaş kabiliyeti, babür?e savaşı kazandırdı. düşman tamamen imha edildi. bu, babür şah için paniput?tan daha büyük bir zaferdi. biyana civarında geçen bu kanva meydan muharebesinde birkaç saat içerisinde düşmanı yok eden babür, gazi unvanını aldı. meşhur zeynüddin hafînin torunu şeyh zeyn hafînin kaleme aldığı zafername, bütün islam memleketlerinin hükümdarlarına gönderildi. bundan sonra odh (audh) eyaleti de fethedildi. art arda yapılan fetihlerle babür imparatorluğunun sınırları çok genişledi.
babür şah, 25 aralık 1530da agrada öldü ve vasiyeti üzerine pek sevdiği kabile götürülüp, orada gömüldü. 1526da kurduğu devlet 1858 senesinde ingilizlerin işgaline kadar, 332 sene varlığını sürdürmüştür. kabri üzerine şah cihan tarafından 1646da muhteşem bir türbe yaptırıldı. babür şah memleketin imarı için gayret gösterdi. hindistan ve afganistanda birçok yollar, kervansaraylar ve medreseler yaptırıp, fethettiği yerleri mamur hâle getirdi. âlim, edip bir zat olan babür şah, hayatını kendisi yazdı. tüzük-i baburî (babürname) adını verdiği bu kitabı, ekber şah zamanında çağatay dilinden farsçaya sonra ingilizceye tercüme edilerek neşredildi. türkçe pek değerli bir aruz risalesi yazdı ve kendisine doğduğu zaman zahirüddin muhammed adını veren zahirî ve batınî ilimlerin hazinesi büyük mutasavvıf hace ubeydullah-ı ahrar hazretlerinin farsça hanefi fıkhı üzerine yazdığı risale-i validiyyeyi türkçe nazma çevirdi. yine hanefi mezhebine ait fıkıh bilgilerini içine alan mübeyyen adlı eseri yazdı. şiirlerini divan?da topladı. orijinal yazı stili, hatt-ı baburî adıyla meşhur oldu. babür, türkçeden başka pek mükemmel surette farsça, arapça ve moğolca biliyordu. ölümünden sonra hazret-i firdevs-mekani ve ?hazret- i giti-sitani (cihan fatihi) diye anılmıştır.
14 şubat 1483?te ferganada doğdu. 1493?te babasının ölümü üzerine, fergana hükümetine varis oldu. 11 sene özbek ve tatar melikleri ile savaş edip, nihayet hakimiyeti sağlayamayacağını anlayarak güneye indi. 1504te kabili fethedip kendisine başşehir yaptı. aynı zamanda gazne?yi aldı ve kısa zamanda afganistanın büyük bir kısmını içine alan bir devlet kurdu. 1511 ekiminde semerkant imparatorluk tahtına oturdu. bir ay sonra taşkenti, buharayı aldı, bütün maveraünnehire hakim oldu. fakat, bir müddet sonra, özbekler tarafından ata yurdundan kovuldu.
babür şah, 1519?da hayberi geçerek, hindistan?a girdi. pencaba düzenlediği beş sefer sonunda bütün kuzey hindistan?ı fethetti. 1525?te hindistanın tamamını fethetmek üzere kabil?den ayrıldı. 1526?da, yani osmanlıların mohaç zaferinden birkaç ay önce, paniput meydan muharebesinde sultan ibrahim ludinin 100.000 asker ve 1.000 filden müteşekkil büyük ordusunu yendi. bu zaferle babürlüler (gürgâniyye) devletini kesin olarak kurdu (1526). böylece hindistan türk imparatorluğu tacı ludilerden babüre geçti.
bu başarıdan sonra delhi, agra ve hanpuru alan babür şah, agrayı başşehir yaptı. 1527de hindular üzerine yürümek için agradan çıktı. hindular, aralarında ittifak kurduktan sonra, 100.000 kişilik bir ordu ve birkaç yüz zırhlı fille yeni hindistan fatihinin üzerine yürümeye başladılar. çok kritik ve tarihi bir andı. babürün harbi kaybetmesi demek, ganj vadisinin hinduların eline düşmesi, netice itibariyle beş asırlık müslüman ve türk hakimiyetinin hint kıtasından atılması demekti. babür 13.500 kişilik pek seçkin bir türkistan atlı birliği ile düşman üzerine yürüdü. yanında osmanlı türklerinden mustafa ruminin kumanda ettiği bir topçu birliği de bulunuyordu. hindularda ne top, ne de tüfek vardı. ateşli silahlar ve türk atlısının üstün savaş kabiliyeti, babür?e savaşı kazandırdı. düşman tamamen imha edildi. bu, babür şah için paniput?tan daha büyük bir zaferdi. biyana civarında geçen bu kanva meydan muharebesinde birkaç saat içerisinde düşmanı yok eden babür, gazi unvanını aldı. meşhur zeynüddin hafînin torunu şeyh zeyn hafînin kaleme aldığı zafername, bütün islam memleketlerinin hükümdarlarına gönderildi. bundan sonra odh (audh) eyaleti de fethedildi. art arda yapılan fetihlerle babür imparatorluğunun sınırları çok genişledi.
babür şah, 25 aralık 1530da agrada öldü ve vasiyeti üzerine pek sevdiği kabile götürülüp, orada gömüldü. 1526da kurduğu devlet 1858 senesinde ingilizlerin işgaline kadar, 332 sene varlığını sürdürmüştür. kabri üzerine şah cihan tarafından 1646da muhteşem bir türbe yaptırıldı. babür şah memleketin imarı için gayret gösterdi. hindistan ve afganistanda birçok yollar, kervansaraylar ve medreseler yaptırıp, fethettiği yerleri mamur hâle getirdi. âlim, edip bir zat olan babür şah, hayatını kendisi yazdı. tüzük-i baburî (babürname) adını verdiği bu kitabı, ekber şah zamanında çağatay dilinden farsçaya sonra ingilizceye tercüme edilerek neşredildi. türkçe pek değerli bir aruz risalesi yazdı ve kendisine doğduğu zaman zahirüddin muhammed adını veren zahirî ve batınî ilimlerin hazinesi büyük mutasavvıf hace ubeydullah-ı ahrar hazretlerinin farsça hanefi fıkhı üzerine yazdığı risale-i validiyyeyi türkçe nazma çevirdi. yine hanefi mezhebine ait fıkıh bilgilerini içine alan mübeyyen adlı eseri yazdı. şiirlerini divan?da topladı. orijinal yazı stili, hatt-ı baburî adıyla meşhur oldu. babür, türkçeden başka pek mükemmel surette farsça, arapça ve moğolca biliyordu. ölümünden sonra hazret-i firdevs-mekani ve ?hazret- i giti-sitani (cihan fatihi) diye anılmıştır.
gazneli devletinin kurucusu. sâmânoğulları devletinin hizmetindeyken orduda en küçük dereceden başlayarak hassa ordusu kumandanlığına ve hacibül-hüccablığa kadar yükseldi. abdülmelikin hükümdarlığı esnasında fiilen idareyi eline aldı. vezirliğe ebu ali el-belamiyi tayin ettirdi. fakat vezir, tamamen alp tigin?in tesiri altında kaldığından ondan kurtulmak için horasan valiliğine gönderilmesini sağladı (961). abdülmelikin ölümü üzerine çocuk yaştaki kardeşi mansur hükümdar oldu. bunun iktidara getirilmesini alp tigin istememişti. bu sebepten belh şehrine çekildi. burada samaniler tarafından üzerine gönderilen orduyu yenerek gazne?ye gitti (962). gaznedeki yerli hanedanlığı devirerek müstakil bir devlet kurdu. ölümü hakkında kesin bir tarih yoksa da bazıları 963 de öldüğünü kabul ederler. vefatından sonra yardımcısı ve damadı olan sebüktekin, yerine geçti. bunun oğlu meşhur mahmud sebüktekin zamanında, gazne devleti en parlak devrini yaşamıştır.
yakup han bâdevlet
türkistanın kâşgar emirlerinden. muhammed yâkub bey de denir. 1826da taşkentte doğdu. iyi bir eğitim ve öğretim gördü. eniştesi nur muhammed?in himâye ve yardımlarıyla askerî makamlarda yükseldi. binbaşıyken 1849?da akmescid hâkimliğine tâyin edildi.1864 yılı sonunda, cihangir türenin oğlu buzurk han töre başkanlığındaki heyetle kâşgar?a gitti. buzurk han töre, kaşgarda idareyi ele alınca, yâkub bey, idârede önemli vazifeler aldı. yâkub bey, buzurk han töre?nin idâredeki alâkasızlığından faydalanarak, askerî ve mülkî kadrolara hâkim oldu. askerî faaliyetleri arttırıp, ordu kurdu. 1866da yenihisar, yarkend ve hotanı zaptetti. 1867?de kaşgara bütünüyle hâkim oldu. çinliler ve döngenlerle mücâdele etti. hudutlarını, doğuda börköl, urumçi ve kumul?a, batıda pamir ve isıkgöl havâlisine, kuzeyde balkaş gölü ve altay dağlarına, güneyde karanlık dağ ve karakurum dağlarına kadar genişletti. buhara emiri muzafferüddîn, yâkub beye ?atalık gâzi? unvânını verdi. yâkub han, doğu türkistanda istiklâlini îlân ettikten sonra müttefik ve destek aradı. 1872de osmanlı sultanı ve islâm âleminin lideri sultan abdülaziz hana, yeğeni seyid yâkub han töre başkanlığında bir heyet gönderdi. osmanlı devletinden destek, yardım, harp levâzımatı ve askerî mütehassıslar istedi. talepleri kabul edildi. sultan abdülazîz han (1861-1876), beş askerî uzman ve çok miktarda silâh ve harp levâzımatını kaşgara gönderdi. yâkub hana emirül-müslimin unvanı verildi. yâkub han, sultan abdülaziz han adına hutbe okutup, bastırdığı altın ve gümüş sikkelerde osmanlı sultanının ve halîfesinin adını yazdırdı. rus çarlığı ile 8 haziran 1872?de beş maddelik ticâret antlaşması imzâlandı. hindistandaki ingiliz koloni idâresiyle de 2 şubat 1874te on iki maddelik antlaşma imzâlandı.
yâkub hanın içte ve dışta kuvvetlenmesi, doğu komşusu çinlileri çok telaşlandırdı. tedbir almaya sevk etti. çinin mançu hükümeti, 1877 baharında general tso tsung-tang ve general liu chin-tang kumandalarında büyük bir ordu gönderdi. çinliler, doğuda kumul ve urumçiyi 1877 nisanında işgâl edip, kâşgara doğru ilerlemeye başladılar. yâkub han, mançu hükümetiyle antlaşma yapmak istedi. general tso tsung-tanga elçilik heyeti gönderip, antlaşma isteğini bildirdi. fakat, teklifi kabul edilmeden, suikasta uğradı.
hotan hâkimi niyaz hâkim beyle yardımcısı aşur bey tarafından yâkub hana suikast tertiplendi. suikastçılar, yâkub hanın yâverine çok miktarda para vermek sûretiyle zehirlettiler. yâkub beyin 1877de şehit edilmesiyle çinliler, doğu türkistan?a tekrar hâkim oldu.
yâkub han, zekî, çalışkan ve faal bir şahsiyete sâhipti. ülkesini ittifak sistemiyle kuvvetlendirip, kültür ve îmar faaliyetlerini de arttırdı. adına altın ve gümüş sikke bastırdı. devrin en büyük islâm devleti ve halîfelik merkezine karşı dâimâ hürmetkâr ve dostâne hareket etti. kâşgarda 1872de idgâh camiini yaptırdı.
türkistanın kâşgar emirlerinden. muhammed yâkub bey de denir. 1826da taşkentte doğdu. iyi bir eğitim ve öğretim gördü. eniştesi nur muhammed?in himâye ve yardımlarıyla askerî makamlarda yükseldi. binbaşıyken 1849?da akmescid hâkimliğine tâyin edildi.1864 yılı sonunda, cihangir türenin oğlu buzurk han töre başkanlığındaki heyetle kâşgar?a gitti. buzurk han töre, kaşgarda idareyi ele alınca, yâkub bey, idârede önemli vazifeler aldı. yâkub bey, buzurk han töre?nin idâredeki alâkasızlığından faydalanarak, askerî ve mülkî kadrolara hâkim oldu. askerî faaliyetleri arttırıp, ordu kurdu. 1866da yenihisar, yarkend ve hotanı zaptetti. 1867?de kaşgara bütünüyle hâkim oldu. çinliler ve döngenlerle mücâdele etti. hudutlarını, doğuda börköl, urumçi ve kumul?a, batıda pamir ve isıkgöl havâlisine, kuzeyde balkaş gölü ve altay dağlarına, güneyde karanlık dağ ve karakurum dağlarına kadar genişletti. buhara emiri muzafferüddîn, yâkub beye ?atalık gâzi? unvânını verdi. yâkub han, doğu türkistanda istiklâlini îlân ettikten sonra müttefik ve destek aradı. 1872de osmanlı sultanı ve islâm âleminin lideri sultan abdülaziz hana, yeğeni seyid yâkub han töre başkanlığında bir heyet gönderdi. osmanlı devletinden destek, yardım, harp levâzımatı ve askerî mütehassıslar istedi. talepleri kabul edildi. sultan abdülazîz han (1861-1876), beş askerî uzman ve çok miktarda silâh ve harp levâzımatını kaşgara gönderdi. yâkub hana emirül-müslimin unvanı verildi. yâkub han, sultan abdülaziz han adına hutbe okutup, bastırdığı altın ve gümüş sikkelerde osmanlı sultanının ve halîfesinin adını yazdırdı. rus çarlığı ile 8 haziran 1872?de beş maddelik ticâret antlaşması imzâlandı. hindistandaki ingiliz koloni idâresiyle de 2 şubat 1874te on iki maddelik antlaşma imzâlandı.
yâkub hanın içte ve dışta kuvvetlenmesi, doğu komşusu çinlileri çok telaşlandırdı. tedbir almaya sevk etti. çinin mançu hükümeti, 1877 baharında general tso tsung-tang ve general liu chin-tang kumandalarında büyük bir ordu gönderdi. çinliler, doğuda kumul ve urumçiyi 1877 nisanında işgâl edip, kâşgara doğru ilerlemeye başladılar. yâkub han, mançu hükümetiyle antlaşma yapmak istedi. general tso tsung-tanga elçilik heyeti gönderip, antlaşma isteğini bildirdi. fakat, teklifi kabul edilmeden, suikasta uğradı.
hotan hâkimi niyaz hâkim beyle yardımcısı aşur bey tarafından yâkub hana suikast tertiplendi. suikastçılar, yâkub hanın yâverine çok miktarda para vermek sûretiyle zehirlettiler. yâkub beyin 1877de şehit edilmesiyle çinliler, doğu türkistan?a tekrar hâkim oldu.
yâkub han, zekî, çalışkan ve faal bir şahsiyete sâhipti. ülkesini ittifak sistemiyle kuvvetlendirip, kültür ve îmar faaliyetlerini de arttırdı. adına altın ve gümüş sikke bastırdı. devrin en büyük islâm devleti ve halîfelik merkezine karşı dâimâ hürmetkâr ve dostâne hareket etti. kâşgarda 1872de idgâh camiini yaptırdı.
göktürk devleti hakanlarından kapagan kağan, 22 temmuz 716da öldü. doğum tarihi bilinmiyor. çinlilerle ve kırgızlarla yaptığı savaşları kazandı, ülkesinin topraklarını genişletti. veziri tonyukuk, oğlu bilge kağanın döneminde de vezirlik ve danışmanlık yaptı. oğuz boylarından bayırkuların tuzağına düştükten sonra öldürüldü.
göktürk devletini, 682 yılında yeniden kuran ağabeyi kutluk kağanın ölümü üzerine, 692 yılında göktürk hâkanı olmuştu. 24 yıl hüküm sürdü. onun önderliğinde göktürk devleti batıda, mâverâünnehir olarak anılan batı türkistanı, doğuda çin topraklarının bir bölümünü aldı. onun asıl hedefi tang hânedânının hâkimiyeti altındaki eski türk topraklarını ve türklerin oturduğu çin eyâletlerini almak, çinin, göktürk devletine uzak bölgelerinde oturan türklerin de kendi ülkesine yerleşmesini sağlamaktı.
kapagan kağan, çin kaynaklarında kendisinden korku ile söz edilen bir kişidir. dış siyasette ve askerî komuta konularında başarılı olmakla birlikte, iç yönetimde aşırı sertliği sebebiyle hoşnutsuzluklara ve isyanlara sebebiyet verdi. iç karışıklıklarda, çin entrikalarının da rolü olmuştu.
716 yılında, göktürk boylarından bayırkular yeniden isyan etmişlerdi. kapagan kağan, bu isyânı da çok sert bir şekilde bastırdı. zafer sarhoşluğu içerisinde ihtiyatsız bir şekilde savaş alanından ayrılırken, sağ kalan bayırkuların saldırısına uğradı ve öldürüldü. kapagan kağanın kesik başının, çin sarayına götürülmesinden anlaşıldığına göre, bu olayda da çin entrikası vardı.
göktürk devletini, 682 yılında yeniden kuran ağabeyi kutluk kağanın ölümü üzerine, 692 yılında göktürk hâkanı olmuştu. 24 yıl hüküm sürdü. onun önderliğinde göktürk devleti batıda, mâverâünnehir olarak anılan batı türkistanı, doğuda çin topraklarının bir bölümünü aldı. onun asıl hedefi tang hânedânının hâkimiyeti altındaki eski türk topraklarını ve türklerin oturduğu çin eyâletlerini almak, çinin, göktürk devletine uzak bölgelerinde oturan türklerin de kendi ülkesine yerleşmesini sağlamaktı.
kapagan kağan, çin kaynaklarında kendisinden korku ile söz edilen bir kişidir. dış siyasette ve askerî komuta konularında başarılı olmakla birlikte, iç yönetimde aşırı sertliği sebebiyle hoşnutsuzluklara ve isyanlara sebebiyet verdi. iç karışıklıklarda, çin entrikalarının da rolü olmuştu.
716 yılında, göktürk boylarından bayırkular yeniden isyan etmişlerdi. kapagan kağan, bu isyânı da çok sert bir şekilde bastırdı. zafer sarhoşluğu içerisinde ihtiyatsız bir şekilde savaş alanından ayrılırken, sağ kalan bayırkuların saldırısına uğradı ve öldürüldü. kapagan kağanın kesik başının, çin sarayına götürülmesinden anlaşıldığına göre, bu olayda da çin entrikası vardı.
erbil atabeyi. begtiginliler sülâlesinin türkmen boyundan zeyneddîn ali?nin oğludur. 1154 yılında doğdu.
babası zeyneddîn ali küçük begtigin, musul atabeylerinden imâdeddîn zengî’nin kumandanlarındandı. imâdeddîn zengî tarafından musul vâlisi tâyin edildi. imâdeddîn zengî’nin ölümünden sonra, zeyneddîn ali, sınırlarını şehrizor, hakkâri, tekrit, imâdiye, sincar sahrâsı ile harran kalesini içine alacak şekilde genişletti. zeyneddîn ali, son zamanlarında yaşlılığı ve hastalığı sebebiyle iktâlarını musul atabeyi kutbeddîn mevdûd’a bırakarak erbil’e çekildi. kök böri o zaman on dört yaşında idi. o yıl babası ölen kök böri, erbil atabeyi oldu. fakat erbil’i idâre ile vazîfeli mücâhidüddîn kaymaz ile arası açıldı. kaymaz, kök böri’nin idârecilik için yetersiz olduğunu, halîfeye bildirdi. halîfenin muvâfakatını alarak, kök böri’yi tevkif etti. bir müddet sonra hapisten çıkarılan kök böri, giderek erbil hâkimiyetini yeniden temin için teşebbüslerde bulundu ise de, başarılı olamadı. bağdat’tan musul?a gelen kök böri, musul atabeyi ikinci seyfeddîn gâzinin hizmetine girdi. seyfeddîn gâzi de, kök böri’ye harran şehrinin idâresini verdi.
bu sıralarda hama, humus ve baalbek’i alıp, sincar sahrâsına kadar gelen selâhaddîn eyyûbî, seyfeddîn gâziyi mağlup etti. ikinci karşılaşmalarında seyfeddîn gâzi, selâhaddîn eyyûbi?ye yine yenildi. kök böri bu ikinci karşılaşmada çok kahramanlık gösterdi. eyyûbî ordusunun sol kanadını bozguna uğrattı fakat hezîmeti önleyemedi. öteden beri kendisine hasım olan kaymaz?ın, musul idâresinin başına gelmesini istemeyen kök böri, selâhaddîn eyyûbî’ye haber göndererek, kendisine tâbi olacağını ve harrana gelmesini, kendisine yardım edeceğini bildirdi. bunun üzerine urfa’yı zapteden selâhaddîn eyyûbî, urfa’yı harran?a bağlayarak idâresini kök böri’ye verdi.
selâhaddîn eyyûbî’nin hemşiresi râbia hâtun ile evlenen kök böri, birkaç sene selâhaddîn eyyûbî’nin yanında kaldı. haçlılara karşı olan mücâdelesinde çok kahramanlık gösterdi. asıl şöhretine bu savaşlarda kavuştu. saffâriye’de haçlıları bozguna uğrattı. kudüs kapılarının açılmasını ve frenk krallığının ortadan kaldırılmasını sağlayan hattin savaşında kök böri’nin mühim rolü oldu. bu zaferlerden sonra tekrar erbil’e döndü. kırk dört yıl erbil atabeyi sıfatı ile bölgeye hâkim oldu.
cengiz’in moğol sürülerinin yağma ve çapulculuklarından, idâresi altındaki yerleri kahramanca korudu. ömrü mücâdele ile geçen kök böri, dînine bağlı olan, âlimleri ve fakîhleri, himâye eden yardım müesseseleri kurmakta da devrinin seçkin devlet adamlarından idi. câmi, medrese, han, misâfirhâne, hastâne; dul ve yaşlı kadınlar, süt emen yetim çocuklar için bakım evleri ve çocuk yuvaları yaptırdı. çocuklara süt anneleri tuttu. körler için dört tâne alilhâne kurdurdu ve bütün bunların masraflarını karşılamak üzere zengin vakıflar tesis etti. fakirlere, ihtiyar ve muhtaçlara her gün ekmek, mevsimlere göre de elbise ve diğer ihtiyaçlarını dağıtırdı. erbil misafirhanelerinde yedirilip yatırılan herkese giderken de yol paraları verilirdi. her yıl hac seferleri tertip ederdi. hacıların yoldaki emniyetini sağlamak için yanlarına muhâfız verirdi. ayrıca memurlar tâyin edip, ellerine bol miktarda para vererek mekke ve medîne’deki fakir ve muhtaçlara dağıttırırdı. mekke’de çok hayrâtı vardı. arafat’a ilk olarak su getirtti. en büyük zevki, sofilerin, âlimlerin sohbetinde bulunmak, onların münâzaralarını dinlemek idi. bunun için çok zaman medrese ve hânekâhlarda sabahlardı. erbil, zamanında ilim, irfan ve medeniyet merkezi olmuştu. şehrin kalesini iyice tâmir ettirdi. yeni binâlar yaptırdı. peygamberimizi (sallalahü aleyhi ve sellem) çok sevdiğinin işâreti olarak islâm âleminde ilk, büyük, muhteşem mevlit törenleri düzenledi. zamanla törenler bütün islâm ülkelerine yayıldı. mezarı küfe’de hazret-i alinin kabri yanındadır.
babası zeyneddîn ali küçük begtigin, musul atabeylerinden imâdeddîn zengî’nin kumandanlarındandı. imâdeddîn zengî tarafından musul vâlisi tâyin edildi. imâdeddîn zengî’nin ölümünden sonra, zeyneddîn ali, sınırlarını şehrizor, hakkâri, tekrit, imâdiye, sincar sahrâsı ile harran kalesini içine alacak şekilde genişletti. zeyneddîn ali, son zamanlarında yaşlılığı ve hastalığı sebebiyle iktâlarını musul atabeyi kutbeddîn mevdûd’a bırakarak erbil’e çekildi. kök böri o zaman on dört yaşında idi. o yıl babası ölen kök böri, erbil atabeyi oldu. fakat erbil’i idâre ile vazîfeli mücâhidüddîn kaymaz ile arası açıldı. kaymaz, kök böri’nin idârecilik için yetersiz olduğunu, halîfeye bildirdi. halîfenin muvâfakatını alarak, kök böri’yi tevkif etti. bir müddet sonra hapisten çıkarılan kök böri, giderek erbil hâkimiyetini yeniden temin için teşebbüslerde bulundu ise de, başarılı olamadı. bağdat’tan musul?a gelen kök böri, musul atabeyi ikinci seyfeddîn gâzinin hizmetine girdi. seyfeddîn gâzi de, kök böri’ye harran şehrinin idâresini verdi.
bu sıralarda hama, humus ve baalbek’i alıp, sincar sahrâsına kadar gelen selâhaddîn eyyûbî, seyfeddîn gâziyi mağlup etti. ikinci karşılaşmalarında seyfeddîn gâzi, selâhaddîn eyyûbi?ye yine yenildi. kök böri bu ikinci karşılaşmada çok kahramanlık gösterdi. eyyûbî ordusunun sol kanadını bozguna uğrattı fakat hezîmeti önleyemedi. öteden beri kendisine hasım olan kaymaz?ın, musul idâresinin başına gelmesini istemeyen kök böri, selâhaddîn eyyûbî’ye haber göndererek, kendisine tâbi olacağını ve harrana gelmesini, kendisine yardım edeceğini bildirdi. bunun üzerine urfa’yı zapteden selâhaddîn eyyûbî, urfa’yı harran?a bağlayarak idâresini kök böri’ye verdi.
selâhaddîn eyyûbî’nin hemşiresi râbia hâtun ile evlenen kök böri, birkaç sene selâhaddîn eyyûbî’nin yanında kaldı. haçlılara karşı olan mücâdelesinde çok kahramanlık gösterdi. asıl şöhretine bu savaşlarda kavuştu. saffâriye’de haçlıları bozguna uğrattı. kudüs kapılarının açılmasını ve frenk krallığının ortadan kaldırılmasını sağlayan hattin savaşında kök böri’nin mühim rolü oldu. bu zaferlerden sonra tekrar erbil’e döndü. kırk dört yıl erbil atabeyi sıfatı ile bölgeye hâkim oldu.
cengiz’in moğol sürülerinin yağma ve çapulculuklarından, idâresi altındaki yerleri kahramanca korudu. ömrü mücâdele ile geçen kök böri, dînine bağlı olan, âlimleri ve fakîhleri, himâye eden yardım müesseseleri kurmakta da devrinin seçkin devlet adamlarından idi. câmi, medrese, han, misâfirhâne, hastâne; dul ve yaşlı kadınlar, süt emen yetim çocuklar için bakım evleri ve çocuk yuvaları yaptırdı. çocuklara süt anneleri tuttu. körler için dört tâne alilhâne kurdurdu ve bütün bunların masraflarını karşılamak üzere zengin vakıflar tesis etti. fakirlere, ihtiyar ve muhtaçlara her gün ekmek, mevsimlere göre de elbise ve diğer ihtiyaçlarını dağıtırdı. erbil misafirhanelerinde yedirilip yatırılan herkese giderken de yol paraları verilirdi. her yıl hac seferleri tertip ederdi. hacıların yoldaki emniyetini sağlamak için yanlarına muhâfız verirdi. ayrıca memurlar tâyin edip, ellerine bol miktarda para vererek mekke ve medîne’deki fakir ve muhtaçlara dağıttırırdı. mekke’de çok hayrâtı vardı. arafat’a ilk olarak su getirtti. en büyük zevki, sofilerin, âlimlerin sohbetinde bulunmak, onların münâzaralarını dinlemek idi. bunun için çok zaman medrese ve hânekâhlarda sabahlardı. erbil, zamanında ilim, irfan ve medeniyet merkezi olmuştu. şehrin kalesini iyice tâmir ettirdi. yeni binâlar yaptırdı. peygamberimizi (sallalahü aleyhi ve sellem) çok sevdiğinin işâreti olarak islâm âleminde ilk, büyük, muhteşem mevlit törenleri düzenledi. zamanla törenler bütün islâm ülkelerine yayıldı. mezarı küfe’de hazret-i alinin kabri yanındadır.
dehli sultanı. babası şemseddin iltutmuş, annesi terken hâtundur. sultan şemseddin iltutmuş tarafından, 1232 yılında dehli tahtına veliaht tâyin edildi ve devlet adamları da bîat etti. iltutmuşun iki oğlu varken, kızı râziye sultanı dehli tahtına veliaht tâyin etmesi; aklı, zekâsı, halkın sevmesi ve saraydaki idârî hareketlerindendir. fakat babasının 1236?da vefâtıyla, kardeşi rükneddîn fîrûz şâh, dehli sultanı îlân edildi. fîrûz şâhın devlet idâresiyle alâkadar olmaması üzerine, tahttan indirilip, râziye begüm, dehli sultanı oldu.
râziye begüm sultan, 1236?da dehli tahtına sâhip olunca, babasının hastalığı ve kardeşi devrinde ihmâle uğramış ve ortadan kakmış an?ane ve âdetleri tekrar canlandırdı. ülkede âdil bir îdare kurup, ihtiyâç sâhiplerine cömertçe ihsânlarda bulundu.
râziye sultanın saltanatı devrinde, hindistan?daki râfizîlerden karmatîler ve mülhidler zümresi faaliyetlerini arttırdı. bozuk din mensubu karmatî ve mülhidler, nur-türk liderliğinde isyân edip, sind bölgesinden, con ve ganj nehirleri kıyılarından gelerek, dehli?de toplandılar. nur-türkün, ebû hanîfe ve imâm-ı şâfiî hazretleri ile mezhep mensuplarının aleyhinde bulunmaları, sapıkların cumâ günü dehlideki câmi-i mescide, muizzi medresesine silâhla girmeleri ve katliam yapmaları üzerine, tedbir alındı. âsî karmatîler, ordunun ve halkın desteğiyle nur-türk ve pek çok taraftarı öldürüldü. dehli, âsîlerden ve bozuk din mensuplarından temizlenerek, emniyet ve huzur sağlandı.
râziye sultan, 1238 yılında gvalyar seferine çıktı. gvalyarda ordu ve ihtiyâç sâhiplerine bol bahşiş ve ihsânlarda bulunup, hediyeler dağıttı. görev vermede hassâsiyetle hareket edip, kıymetli âlimleri dehli?deki nâsıriyye medresesine tâyin etti.
râziye begüm sultanın hükümdârlığını, türk asıllı kumandan ve beyler çekemeyerek, 1240ta tahttan indirip, kardeşi behrâm şâhı dehli türk sultanlığına getirdi. râziye begüm sultan ise, hapsedilmek üzere taberhinde kalesine gönderildi. buradayken, melik ihtiyârüddîn altuniyye ile evlenen râziye begüm, büyük bir kuvvetin başına geçti. nitekim melik altuniyye?nin birlikleri yanında gakhar, catvan ve diğer yerlilerden topladığı askerlerle, 1240ta harekete geçerek, dehli tahtını tekrar ele geçirmek üzere hareket etti. dehliden melik izzeddîn muhammed sâlari ve melik karakuş da râziye begüm sultanın kuvvetlerine katıldı. behrâm şâhın ve râziye begüm sultanın orduları kaytalda karşılaştı. mağlup olan begüm sultan, esir olmamak için savaş meydanından uzaklaştı. hindû bir rençber, râziye sultanı, zîneti için öldürüp, tarlaya gömdü. hindû rençber, mücevherlerle işlenmiş elbiseleri satarken, çarşıda yakalandı. soruşturmalar netîcesinde râziye begüm sultanın mezarı bulundu. râziye begüm sultan, bozuk din mensuplarına karşı mücâdele ettiğinden ve âdil, cömert ve cesur olduğundan, âlimler ve dehlililer tarafından kendisine çok hürmet edilirdi. cesedi tarladan çıkarılarak, muhteşem bir dînî merâsimle defnedilip, con nehri kenarındaki mezarının üstüne türbe yapıldı.
râziye begüm sultan, türk islâm târihinde ender rastlanan, ilk kadın sultandır. batıdaki nümûnelerinin dışında, ahlâksızlığa ve saray entrikasına düşmeden hükümdârlık yapıp, devlete ve millete çok hizmet etti. adâleti, cömertliği, ilme, âlimlere ihsânı ile meşhurdur. dehlide kestirdiği paralarda umdetün-nisvân melike-i sultan râziye binti şemseddîn iltutmuş diye yazılıp, râziyetüd dünyâ ved-dîn ve belkıs-i cihân unvânlarını taşıyordu. râziye begüm sultan giyimine çok dikkat eder, erkek elbisesi hiçbir zaman giymez ve yüzüne de nikap takardı.
râziye begüm sultan, 1236?da dehli tahtına sâhip olunca, babasının hastalığı ve kardeşi devrinde ihmâle uğramış ve ortadan kakmış an?ane ve âdetleri tekrar canlandırdı. ülkede âdil bir îdare kurup, ihtiyâç sâhiplerine cömertçe ihsânlarda bulundu.
râziye sultanın saltanatı devrinde, hindistan?daki râfizîlerden karmatîler ve mülhidler zümresi faaliyetlerini arttırdı. bozuk din mensubu karmatî ve mülhidler, nur-türk liderliğinde isyân edip, sind bölgesinden, con ve ganj nehirleri kıyılarından gelerek, dehli?de toplandılar. nur-türkün, ebû hanîfe ve imâm-ı şâfiî hazretleri ile mezhep mensuplarının aleyhinde bulunmaları, sapıkların cumâ günü dehlideki câmi-i mescide, muizzi medresesine silâhla girmeleri ve katliam yapmaları üzerine, tedbir alındı. âsî karmatîler, ordunun ve halkın desteğiyle nur-türk ve pek çok taraftarı öldürüldü. dehli, âsîlerden ve bozuk din mensuplarından temizlenerek, emniyet ve huzur sağlandı.
râziye sultan, 1238 yılında gvalyar seferine çıktı. gvalyarda ordu ve ihtiyâç sâhiplerine bol bahşiş ve ihsânlarda bulunup, hediyeler dağıttı. görev vermede hassâsiyetle hareket edip, kıymetli âlimleri dehli?deki nâsıriyye medresesine tâyin etti.
râziye begüm sultanın hükümdârlığını, türk asıllı kumandan ve beyler çekemeyerek, 1240ta tahttan indirip, kardeşi behrâm şâhı dehli türk sultanlığına getirdi. râziye begüm sultan ise, hapsedilmek üzere taberhinde kalesine gönderildi. buradayken, melik ihtiyârüddîn altuniyye ile evlenen râziye begüm, büyük bir kuvvetin başına geçti. nitekim melik altuniyye?nin birlikleri yanında gakhar, catvan ve diğer yerlilerden topladığı askerlerle, 1240ta harekete geçerek, dehli tahtını tekrar ele geçirmek üzere hareket etti. dehliden melik izzeddîn muhammed sâlari ve melik karakuş da râziye begüm sultanın kuvvetlerine katıldı. behrâm şâhın ve râziye begüm sultanın orduları kaytalda karşılaştı. mağlup olan begüm sultan, esir olmamak için savaş meydanından uzaklaştı. hindû bir rençber, râziye sultanı, zîneti için öldürüp, tarlaya gömdü. hindû rençber, mücevherlerle işlenmiş elbiseleri satarken, çarşıda yakalandı. soruşturmalar netîcesinde râziye begüm sultanın mezarı bulundu. râziye begüm sultan, bozuk din mensuplarına karşı mücâdele ettiğinden ve âdil, cömert ve cesur olduğundan, âlimler ve dehlililer tarafından kendisine çok hürmet edilirdi. cesedi tarladan çıkarılarak, muhteşem bir dînî merâsimle defnedilip, con nehri kenarındaki mezarının üstüne türbe yapıldı.
râziye begüm sultan, türk islâm târihinde ender rastlanan, ilk kadın sultandır. batıdaki nümûnelerinin dışında, ahlâksızlığa ve saray entrikasına düşmeden hükümdârlık yapıp, devlete ve millete çok hizmet etti. adâleti, cömertliği, ilme, âlimlere ihsânı ile meşhurdur. dehlide kestirdiği paralarda umdetün-nisvân melike-i sultan râziye binti şemseddîn iltutmuş diye yazılıp, râziyetüd dünyâ ved-dîn ve belkıs-i cihân unvânlarını taşıyordu. râziye begüm sultan giyimine çok dikkat eder, erkek elbisesi hiçbir zaman giymez ve yüzüne de nikap takardı.
timurlu hükümdarlarının ikincisi. timur hanın oğludur. 20 ağustos 1377 târihinde semerkant?ta doğdu.
küçüklüğünden îtibâren dînî, siyâsî ve askerî tahsil, terbiye ve eğitim görerek yetiştirildi. timur hanın kıpçak seferinde merkezde kalıp, on üç yaşında devleti idâre etti. 1392?de kal?a-i sefid muhâsarasına katılıp düşman reisini öldürerek üstün muvaffakiyet gösterdi. 1393?te semerkant?la havâlisinin vâliliğine tâyin edildi. horasan, sistan, mazenderan vâlisi sıfatıyla 1396?da iran, suriye ve anadolu seferine, 1402?de ankara muhârebesine katıldı. timur hanın 1405?te vefât etmesinden 1409?a kadar horasan vâlisi kaldı.
1409?da, timurlu hükümdârı oldu. hânedan mensuplarıyla uzun süren saltanat mücâdelesinde bulundu (bkz. timur imparatorluğu). 1415?te, bütün timurlu ülkesine hâkim oldu. hindistan, şahruh?un yüksek hâkimiyetini tanıdı.
1420?de, âzerbaycan seferine çıkarak, karakoyunluları bozguna uğrattı. sultaniye ve tebriz ele geçirildi. bu sırada deşt-i kıpçak?ta, moğolların baş kaldırmaları üzerine oğlu uluğ bey, sefere çıktı. moğollara üst üste ağır darbeler indirdikten sonra semerkand?a girdi.
şahruh, 1428?de karakoyunlu iskender?in sultaniye?yi ele geçirmesi üzerine, ikinci âzerbaycan seferine çıktı. urmiye gölünün batısındaki selman ovasında, iskender komutasındaki karakoyunluları bir kere daha bozguna uğrattı. bu zafer neticesinde, anadolu ve mısır yolları çağataylara açılmış oluyordu. nitekim bu îtibârla venedikliler, osmanlılara cephe almışlar ve şahruh?u, osmanlılar üzerine çekmeye çalışmışlardır. ancak, dindar pâdişâh, hıristiyanlarla cihad içinde bulunan osmanlılarla, bir harbe girmeyi uygun görmeyerek herat?a döndü.
şahruhun saltanatının son yılları, huzur içinde geçti. 12 mart 1447 târihinde, rey eyâletinde bulunan peşâverde vefât etti. islâm âlimi ve astronom olan oğlu uluğ bey, timurlu hükümdarı oldu.
şahruh, üstün kumandanlık, hükümdarlık yanında güzel ahlâk sahibiydi. vakarlı, iyi ve yumuşak huyluydu. affetmeyi severdi. ülkesinin îmârına çalışıp, iktisâdî refah seviyesini yükseltti. mâverâünnehirin îmârını başlattı. merv şehrini yeniden inşâ ettirdi. murgab suyunun eski yatağı ve bendlerini yeniden tanzim edip, zirâî mahsulün artmasını sağladı. âlim ve sanatkârları koruyup, himâye etti. muhteşem bir kütüphâne yaptırıp, âlimleri herat?ta toplamaya çalıştı. kendisi de ilme meraklı olup, şâir ve sanatkârdı. devrinde molla câmî, oğlu uluğ bey, seyyid nimetullah kirmanî, enverî gibi âlim ve şâirlerle nizameddin şâmî, şerefeddîn ali yezdî, fasihî ve abdürrezzak semerkandî gibi târihçiler ve coğrafyacı hâfız-ı ebru yaşayıp, kıymetli eserler verdiler.
küçüklüğünden îtibâren dînî, siyâsî ve askerî tahsil, terbiye ve eğitim görerek yetiştirildi. timur hanın kıpçak seferinde merkezde kalıp, on üç yaşında devleti idâre etti. 1392?de kal?a-i sefid muhâsarasına katılıp düşman reisini öldürerek üstün muvaffakiyet gösterdi. 1393?te semerkant?la havâlisinin vâliliğine tâyin edildi. horasan, sistan, mazenderan vâlisi sıfatıyla 1396?da iran, suriye ve anadolu seferine, 1402?de ankara muhârebesine katıldı. timur hanın 1405?te vefât etmesinden 1409?a kadar horasan vâlisi kaldı.
1409?da, timurlu hükümdârı oldu. hânedan mensuplarıyla uzun süren saltanat mücâdelesinde bulundu (bkz. timur imparatorluğu). 1415?te, bütün timurlu ülkesine hâkim oldu. hindistan, şahruh?un yüksek hâkimiyetini tanıdı.
1420?de, âzerbaycan seferine çıkarak, karakoyunluları bozguna uğrattı. sultaniye ve tebriz ele geçirildi. bu sırada deşt-i kıpçak?ta, moğolların baş kaldırmaları üzerine oğlu uluğ bey, sefere çıktı. moğollara üst üste ağır darbeler indirdikten sonra semerkand?a girdi.
şahruh, 1428?de karakoyunlu iskender?in sultaniye?yi ele geçirmesi üzerine, ikinci âzerbaycan seferine çıktı. urmiye gölünün batısındaki selman ovasında, iskender komutasındaki karakoyunluları bir kere daha bozguna uğrattı. bu zafer neticesinde, anadolu ve mısır yolları çağataylara açılmış oluyordu. nitekim bu îtibârla venedikliler, osmanlılara cephe almışlar ve şahruh?u, osmanlılar üzerine çekmeye çalışmışlardır. ancak, dindar pâdişâh, hıristiyanlarla cihad içinde bulunan osmanlılarla, bir harbe girmeyi uygun görmeyerek herat?a döndü.
şahruhun saltanatının son yılları, huzur içinde geçti. 12 mart 1447 târihinde, rey eyâletinde bulunan peşâverde vefât etti. islâm âlimi ve astronom olan oğlu uluğ bey, timurlu hükümdarı oldu.
şahruh, üstün kumandanlık, hükümdarlık yanında güzel ahlâk sahibiydi. vakarlı, iyi ve yumuşak huyluydu. affetmeyi severdi. ülkesinin îmârına çalışıp, iktisâdî refah seviyesini yükseltti. mâverâünnehirin îmârını başlattı. merv şehrini yeniden inşâ ettirdi. murgab suyunun eski yatağı ve bendlerini yeniden tanzim edip, zirâî mahsulün artmasını sağladı. âlim ve sanatkârları koruyup, himâye etti. muhteşem bir kütüphâne yaptırıp, âlimleri herat?ta toplamaya çalıştı. kendisi de ilme meraklı olup, şâir ve sanatkârdı. devrinde molla câmî, oğlu uluğ bey, seyyid nimetullah kirmanî, enverî gibi âlim ve şâirlerle nizameddin şâmî, şerefeddîn ali yezdî, fasihî ve abdürrezzak semerkandî gibi târihçiler ve coğrafyacı hâfız-ı ebru yaşayıp, kıymetli eserler verdiler.
musul atabegliğinin kurucusu. babası büyük selçuklu devletinin halep vâlisi aksungur?dur. babasının ölümünde yedi yaşında bir çocuk olan zengî, kür-boğa, mûsâ et-türkmânî, çökürmüş, çavlı, mevdûd ve aksungur porsukî gibi emirler tarafından eğitilip yetiştirildi.
1111 ve 1113 senelerinde emîr mevdûdun haçlılar üzerine tertip ettiği seferlere katıldı. taberiye muhâsarasında büyük bir kahramanlık göstererek mevdûd?un itimâdını kazandı. mevdûd?un ölümünden sonra musula tâyin olunan aksungur porsukî tarafından, aşağı irak bölgesinde selçuklu hâkimiyetini tesis için vâsıta gönderildi. abbâsî halîfesi el-müsterşid-billah?a karşı isyân eden hille emîri dübeys bin sadakanın kuvvetlerini bozguna uğrattı. bu başarısı üzerine vâsıt ve basra kendisine ıktâ olarak verildi. irak selçuklu sultânı mahmûd 1118-1131 yılında imâdeddîn zengîyi oğlu alparslan?ın atabegliği vazîfesi ile berâber musul vâliliğine tâyin etti (1127). atabeg zengî, aynı yıl halepi aldı.
bu sırada haçlılar, akdenizin sûriye sâhilini tamâmen ele geçirmişlerdi. şamdan, rakka ve rahbeye uzanan yoldan başka bütün ticârî yollar kesilmişti. haçlılar ile uzun yıllar mücâdele eden dımaşk atabeği tuğteginin ölümü, müslümanları büyük bir liderden mahrum bırakmıştı. bu boşluğu doldurmak isteyen atabeg imâdeddîn zengî, haçlıların elindeki barin kalesi üzerine yürüdü. yardıma gelen kudüs kralı fulku ağır bir yenilgiye uğrattı. trablus kontu raymond ve birçok şövalyeyi esir aldı. durumun ümitsizliğini gören barin kalesi müdâfîleri kaleyi teslim ettiler. zengînin bu faaliyetleri üzerine bizans imparatoru ikinci yohannes, antakya önlerine kadar geldi. bölgedeki haçlı kuvvetleriyle birleşerek buzaa, kefertab ve esarib kalelerini zaptetti. ancak halep ve şeyzer kalelerini kuşatmalarından bir netîce elde edemediler. bu sırada haçlı komutanlarıyla anlaşmazlığa düşen bizans imparatoru, suriye?den çekildi. bu fırsatı kaçırmayan atabeg zengî, antakya kontluğu topraklarına girerek kaybettiği yerleri tekrar kazandı.
kuzey irak, sûriye ve el-cezîre bölgelerini fetheden musul atabegi, 1140 yılında irak selçuklu sultânı mesûdun emri üzerine haçlıların elindeki urfa üzerine yürüdü. üç piskopos tarafından korunan ve haçlılar için fevkalâde önemli olan bu kaleyi kısa bir sürede fethettikten sonra, komutanlarından ali küçükü buraya vâli tâyin etti. ondan şehri îmâr etmesini ve herkese adâletli davranmasını emretti. 1146 yılında caber kalesini kuşatan imâdeddîn zengî, 14 eylül gecesi kendi hizmetkârları tarafından uyurken öldürüldü. rakkada, sıffin şehitleri yanına defnedildi.
imâdeddîn zengî, idârî işlerde titiz, siyâsî ve askerî kâbiliyeti yüksek bir zâttı. haçlılarla yılmak bilmeyen mücâdelesi, barin ve urfayı fethetmesi ile müslümanların büyük bir kahramanı oldu. bu, haçlıların bölgede ilk mağlubiyetiydi. musul ve halepte kurduğu hânedânın, halepteki kolu eyyûbîlerin hâkimiyetini kabul etmesine, musuldaki kolu da moğolların istilâsına kadar devam etti.
1111 ve 1113 senelerinde emîr mevdûdun haçlılar üzerine tertip ettiği seferlere katıldı. taberiye muhâsarasında büyük bir kahramanlık göstererek mevdûd?un itimâdını kazandı. mevdûd?un ölümünden sonra musula tâyin olunan aksungur porsukî tarafından, aşağı irak bölgesinde selçuklu hâkimiyetini tesis için vâsıta gönderildi. abbâsî halîfesi el-müsterşid-billah?a karşı isyân eden hille emîri dübeys bin sadakanın kuvvetlerini bozguna uğrattı. bu başarısı üzerine vâsıt ve basra kendisine ıktâ olarak verildi. irak selçuklu sultânı mahmûd 1118-1131 yılında imâdeddîn zengîyi oğlu alparslan?ın atabegliği vazîfesi ile berâber musul vâliliğine tâyin etti (1127). atabeg zengî, aynı yıl halepi aldı.
bu sırada haçlılar, akdenizin sûriye sâhilini tamâmen ele geçirmişlerdi. şamdan, rakka ve rahbeye uzanan yoldan başka bütün ticârî yollar kesilmişti. haçlılar ile uzun yıllar mücâdele eden dımaşk atabeği tuğteginin ölümü, müslümanları büyük bir liderden mahrum bırakmıştı. bu boşluğu doldurmak isteyen atabeg imâdeddîn zengî, haçlıların elindeki barin kalesi üzerine yürüdü. yardıma gelen kudüs kralı fulku ağır bir yenilgiye uğrattı. trablus kontu raymond ve birçok şövalyeyi esir aldı. durumun ümitsizliğini gören barin kalesi müdâfîleri kaleyi teslim ettiler. zengînin bu faaliyetleri üzerine bizans imparatoru ikinci yohannes, antakya önlerine kadar geldi. bölgedeki haçlı kuvvetleriyle birleşerek buzaa, kefertab ve esarib kalelerini zaptetti. ancak halep ve şeyzer kalelerini kuşatmalarından bir netîce elde edemediler. bu sırada haçlı komutanlarıyla anlaşmazlığa düşen bizans imparatoru, suriye?den çekildi. bu fırsatı kaçırmayan atabeg zengî, antakya kontluğu topraklarına girerek kaybettiği yerleri tekrar kazandı.
kuzey irak, sûriye ve el-cezîre bölgelerini fetheden musul atabegi, 1140 yılında irak selçuklu sultânı mesûdun emri üzerine haçlıların elindeki urfa üzerine yürüdü. üç piskopos tarafından korunan ve haçlılar için fevkalâde önemli olan bu kaleyi kısa bir sürede fethettikten sonra, komutanlarından ali küçükü buraya vâli tâyin etti. ondan şehri îmâr etmesini ve herkese adâletli davranmasını emretti. 1146 yılında caber kalesini kuşatan imâdeddîn zengî, 14 eylül gecesi kendi hizmetkârları tarafından uyurken öldürüldü. rakkada, sıffin şehitleri yanına defnedildi.
imâdeddîn zengî, idârî işlerde titiz, siyâsî ve askerî kâbiliyeti yüksek bir zâttı. haçlılarla yılmak bilmeyen mücâdelesi, barin ve urfayı fethetmesi ile müslümanların büyük bir kahramanı oldu. bu, haçlıların bölgede ilk mağlubiyetiydi. musul ve halepte kurduğu hânedânın, halepteki kolu eyyûbîlerin hâkimiyetini kabul etmesine, musuldaki kolu da moğolların istilâsına kadar devam etti.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?