yaran diyaloglar

habire errör alıp yükleyemediğim yutup şeysinden sonra başvurduğum huni delisi insanı ile aramızda gelişen konuşmadır..

imphotep: ya kanka yollayamıyorumn erör veriyo.
huni delisi: tamam ben yolliyim,gönder bana msn den.
takriben 5 dk sonra..
huni delisi: olum olmuyo lan.sanırım mp3 olması gerekiyo,öyle bi his var içimde.
imphotep: aga yutupa vidyo yolluyoruz,dikkatini çekerim.wmv lan işte!
huni delisi: tamam lan bazen şşarkı yolluyolarya,ondan karıştırdım ezme tamam..
imphotep: sana yolliyim?sen video yap yolla?
huni delisi: tamam aga yolla,,götümü çekeyim,fonda senin şarkı çalsın olur mu?
imphotep: götsün olum..

m- kıyamıyorum ki ama sana.
a- kıymalısın.
m- sen de peynirlisin :/
a- ...

(böyle ciddi bir konuşmanın içinde)

trt de bir yarışma programında sokaktan rastgele bir yarışmacı seçmektedirler. cevval bir delikanlı’yı seçerler ve:

-2011 avrupa kış olimpiyatları hangi doğu anadolu şehrimizde yapılacaktır?
+doğu anadolu’da mı?
-eheh onu ben söyledim zaten efendim.
+istanbul o zaman.
-neyse.

zipirinsan, hollandadaki kuzeniyle konuşmaktadır:

-kadınlardan soğudum şekerim.
-hı?
-erkeklere ilgi duymaya başlayabilirim.
-tolgaaa
-hı?
-bu hollanda çok bozdu seni.
-ben bi yüzümü gözümü yıkıyım dimi?

erkek -> e
kız -> k

e: çok güzel çıkmışsın.

k: thank you.

e: you’re welcome.

k: sen de hoşgeldin.

arkadaşımla köydeyiz. orta yaşın bayağı üstünde bi teyze arkadaşıma bölümünü soruyor:
-gızım sen ne okuyodun?
+halkla ilişkiler ve tanıtım.
-hııı, (kafasını sallayarak) ilişkiler...

metro turizmin bilet kabına otobüs resmi değil de yemek resmi koymasından mütevellit meydana geldiğini sandığım diyalogtur. şöyle tezahür eder:

s: aaaa metroyla mı geldin sen buraya?
a: evet noldu ki? (sıradan bir otobüs firması, neden bu kadar şaşırdığına anlam veremiyorum tabii.)

s:peki metro mu daha hızlı otobüs mü?

olayın iç yüzünü anlıyor ve oracıkta yarılıyorum.

saat gece 02.30. yer samatya devlet hastanesi acil servis. kapıda 10 kişi muayene olmak için sıra bekliyor, yoğunluk had safhada anlayacağınız.

tam bu sırada hemşire triyajından geçen bir hasta(???) geliyor:
doktor:şikayetiniz nedir?
kadın:çok kötüyüm.
d:neyiniz var?
k:ayağa kalktığımda yatma hissi, oturduğumda yatma hissi!
d:....(anlamsız bakar)
k:(sinirlenerek)neyim var?!.
d:yani sende paso yatma hissi var?
k:hani güneşli bir havada araba kullanırken güneş gözleriniz alır da gözleriniz kamaşır ya.. işte öyle bir şey!.
d:(kadına bişeyin yok diyerek olaydan sıyrılamayacağını anlayınca) bu şikayetleriniz ciddi bir hastalığun semptomlşarı olabilir. ancak burası acil ve biz sadece belirli müdahaleleri belirli incelemeleri yapabiliyoruz. sizin yarın hemen bir polikliniğe giderek gerekli tüm testlerden geçmeniz lazım..

şişko çocuk:gezegenler her bin yılda bir hizaya girerler!ve bu gerçekleştiği anda kötülük dünyaya hakim olur.işte o an geldi.

zayıf ve gözlüklü çocuk:osurucan di mi?

şişko çocuk:evet.



(bkz: erdil yaşaroğlu)

olay izmit te halkevi civarlarında geçer.amaç cumhuriyet parkı na gitmek isteyen her normal vatandaşın yapacağı gibi en yakındaki dolmuş şoforunden yardım istemektir.
nevarkiyani:amca kolay gelsin.bu cumhuriyet parkına nasıl gidilir?
şofor:ne biliyim yiğenim..
nevarkiyani:hönkk! nası yani.amca sen bırak bu mesleği o zaman.
şofor:az kaldı emekliliğe hayırlısıylan iki seneye bırakıcam gözüm.
nevarkiyani:tamam amca allah yardımcın olsun ne diyim..
daha sonra oğrendim ki arkamı dönüp 500 m kadar yürümem yeterliymiş.

demet: bebeğim canberk face e ikimizin fotolarını koymuş.süperler ya.niye yorum yapmıyosun bakim:(
nevarkiyani: ne fotosu canım ya face e girmiyorum pek zaten.
demet:niye face mi sana giriyo yoksa?! zuhahahahahah
nevarkiyani:demet git ötede bayıl.çık git hayatımdan.
demet:tavla oynayalım mı?
nevarkiyani:allahım beni mi sınıyosun ya rabbim!?
demet:noldu bebikom ya?
nevarkiyani:napim demet ölü taklidi mi yapim susman için hı?
demet:iyi be tamam.mayın tarlası oynayalım o zaman.

fortis bank’ın battıgı kulaktan kulaga yayılırken;

- iyi gunler, ben amerikan vizesi için gerekli paranın nereye yatırılacagını sormak istiyordum size.
+ tabi. fortis bank’a lütfen.
- aa. batmadı mı o?
+ ... sanırım hayır.
- param gümlemesin sonra?
+ hasbinallah, hayır beyfendi.
- e iyi o zaman. param batarsa seni geri aricam ama..
+ of allah’ım!

dolmabahçe sarayı bahçesi, güneş saatinin başında iki adam.

-olum bozuk bu galiba
-!?

-poğaça neyli var?
-patatesli var, kaşarlı var, karışıklı var...

-abi sen ajda kaç para maaş alıyosun
-ne yazık ki çerçeve değil resim alıyorum abisi

- kan grubu değişir mi ya?
- yok artık. saçmalama bee. nerden çıktı şimdi?
- benim kan grubu çok zor bulunuyo da...
- olsun lan merak etme, radyodan alt yazı geçeriz, bulunur.
- ?!?!?!?!

lunaparka yeni gelen alaborayı deneyen gençler çıktıklarında;
- nasıldı abi?
- fizik sınavından çıkmış gibiyim...

yer: bilkent hazırlık sınıflarından biri.
sene: titanic filminin gösterime girdiği sene.
öğrenciler öğretmene sorarlar: hocaaaaaammmm titanic filmini izlediniz miiiiiii?
öğretmen: amaan ne gitcem nasıl olsa biliyorum gemi batıyor işte sonunda!
arkadan bir kız öğrenci: yaaa hocaaaam niye sonunu söylediniiizzz ben daha gitmemiştim filmeeeeeeeee?!’^+%&/()=%/&+^

:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:

titanic in sonu için de spoiler yapmamıza gerek var mıydı

:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:

zülfü livaneli bir programda anlatır:
takside gitmektedir. radyoda kendi ağzından leylim ley çalmaktadır. birden bu şarkıyı ben söylüyorum demek çok thaf gelir ve taksiciye şöyle sorar:
z.l. nasıl beğendin mi bu şarkıyı?
taksici: bırak yaaa! bu da şarkı mı söylüyor? sen bu şarkıyı bi de ibo dan dinle bakıyım dadından yeniyo mu?
z.l. sesini keser ve oturur.

babaanne: lan olm git de şu sığırı güt de tarladan ahıra sok.
torun: ya nene gidemem akşam oldu yaaa!
babaanne: o önünde sallanan siki bana tak da ben gideyim madem!