confessions

eghontas

- Yazar -

  1. toplam entry 142
  2. takipçi 1
  3. puan 8492

kobete

eghontas
patatesli-kıymalı, pirinçli-kıymalı şeklinde iki türünün yapılışına şahit olduğum. hamurun katmer olarak açılması ile yapılan leziz tatar böreği. yöreye göre malzemeleri değişebilmekte, katmerli olması gerçeği değişmemektedir.

roma imparatorluğu

eghontas
krallik oncesi donem (i.o. 753 oncesi)

italya’da eski tas cagindan beri yasayan insan topluluklari vardi. i.o. 3000’lerde, yeni tas cagina gecmis akdeniz asilli halklar gorulur. italya’ya 1200yillarinda gelen kabileler italikler’dir. italikler’in yerli halkla karismalarindan “latinler”(ovalilar) denen halk dogmus. italya’ya anadolu’dan gelen, romali ozan vergilius’un aeneas destaninda anlatilan etruskler’in, denizcilikte usta bir halk oldugu anlasiliyor. etruksler, italya’da tarimci koy topluluklari halinde yasayan latinler uzerinde kurduklari egemenlikle, toplumsal farklilasmaya ugramis toplumlarin,dolayisiyla uygarligin orataya cikmasina yol acmistir.

bu olaydan yuzyil kadar sonra bazi latin koyleri birer kent duruma gecmisler. bu kent toplumlarinda sarap, zeytinyagi ve maden isletmeciligi, kartaca , fenike ve ege adalari ile ticaret iliskileri gorulur. siyasi orgutlenis “civitas” denen bagimsiz kent devletleri bicimindedir. kent devletleri onceleri secimle is basina gelen ve ayni zamanda en yusek komutan, yargic,din adami olan krallarca yonetilirdi. zamanla monarsilerin yerini aristokrasiler alir.


krallik donemi (i.o. 753 - 509 arasi)

efsaneye gore, roma’yi romus ve romulus kardesler kurmustur. eskicag tarihcileri, roma kralliginin baslangici olarak i.o. 753’u verirler. etruksler, uzerinde egemenlik kurduklari latin koylerini birlestirip roma kentini kurarken, yerli halki kentin kurulmasinda zorla calistirmislar. bu durum iki toplumun arasini acmis. latin halkin zamanla guclenen aristokratlari , bir bucuk yuzyil sonra ayaklanarak i.o. 509’da etruks kralini kovmuslardir.





cumhuriyet donemi (i.o. 509 - 27 arasi)

etruks kralini kovarak yonetimi el geciren, kendilerine patricii(babalar) denen latin aristokratlari, etruks karallik kurumuna duyduklari dusmanliktan dolayi, krallik duzenini yikip, cumhuriyeti kurmuslar. bati dillerinde cumhuriyet anlamina gelen “republic” latince’de “halk icin” anlamina gelen “res publica”den gelmektedir.res publica zamanla, toplumun tek kisi tarafindan degil meclislerce yonetilmesi anlamini kazanmistir. bir yonetime cumhuriyet denilmesi icin meclislerin halk meclisi olmasi zorunlu degildir. gercekten, roma cumhuriyeti de “aristokratik bir cumhuriyer”tir. nufusunun %10’nu olusturan patriciler iyi orgutlenmis buyuk toprak sahipleri sinifiydi ve tam vatandaslik haklarina sahiptiler. nufusunun %90’ni olusturan sinirli vatandaslik haklari tanidiklari plebler uzerinde aristokratik bir cumhuriyet yonetimi kurmuslardi.

plebler sinifi da yoksul ve zengin plebler olarak ikiye ayrilir. zengin plebler bir kentsoylular sinifini olustururken, pleblerin yoksullasan kesimi rima proletaryasini olusturacaktik. latince’de “proles” cocuk demektir. vatandaslari zenginliklerine gore ordunun birliklerine almak ve oteki vatandas haklariyla ve gorevleriyle ilgili duzenlemeleri yapmak amaciyla, roma vatandaslari cesitli server siniflarina ayrilirlarken, ploterya adi, vatandaslarin cocuklarindan baska servertleri olmayan yoksul kesimini belirtmek icin kullanilmisti.

roma toplumunun cumhuriyet donemindeki bu siniflari disinda ileride imparatorluk doneminde, plenblerin orduya suvari olarak atlariyla katilan ust tabakalilardan olusan bir “atlilar” sinifi ortaya cikacaktir. zenginlesen plebler patricileri zorlayarak siyasal haklarini genisletip memur olmaya baslayinca, patrici uyeleriyle evlenmelerini onleyen yasalari da kaldirtmislardir. boylece patrici uyeleriyle zengin pleblerin karismalarindan dogan bu sinifa, iyiler anlmina gelen “optimates” denecektir. buna karsilik zengin olmayan halk sinifina “populares” denmeye baslanacaktir. daha onceleri patriciler ile plebler arasinda olan sinif ve iktidar kavgalari, cumhuriyetin sonlarina dogru ve imparatorluk doneminde optimates ve populares siniflari arasinda surecektir.

roma’da cumhuriyet doneminin tarihi, dista roma’nin gelismesinin, icte sinif kavgalarinin tarihi olmustur. roma kent devleti guclenirken, romalilar sicilya’da ve kartaca’da kolelerin ya da serflerin calistirildiklari buyuk topraklarda kapitalist yontemlerle, pazara donuk, karli tarimsal uretmin yapildigina tanik oldular. roma toprak agalari, “latifundia” denen ciftliklerde yapilan bu yonetim bicimini benimsediler. bu, bir yandan sinif catismalarina yol acarken, ote yandan roma’yi genis topraklari olan bir kara imparatorlugu durumuna getirme yolunda sonuclar dogurdu. roma, atina’dan cok daha buyuk capta kole emegine dayanan bir toplumdu.

ic gelismeler alaninda roma plebleri, patrici sinifyla savasimlarinda adim adim ilerleyerek, roma’nin yonetiminde gittikce daha fazla soz sahibi olabilmeyi basardilar. once patricilerin “senato”suna karslik kendi “pleb meclsini” kurdular. patricilerdenn istedikleri haklari alamayinca “oyleyse kendi basinizin caresine bakin” diyerek, roma’dan ayrilip baska bir yerde kendi topluluklarini kurmak uzere yuruyuse gecince, borclarini bagislatip, kole durumuna dusmus uyelerinin ozgurluklerini geri verdirip “tribun” denen memular ile roma yonetimine katilma haklarini elde ettiler. i.o 450 yilinda “on iki levha yasasi”ni, aristokratik sozlu hukukunun yerine geormeyi basardilar. i.o. 447’de pleb meclisini bir halk meclisi durumana getirerek, senato gibi yasa cikarma yetkisine sahib bir meclise kavustilar. i.o. 445’te ise, pleblerle patrici sinifindan olanlarin evlenmlerini yasaklayan yasayi kaldirttilar. i.o. 421’de, daha once yalnizca patrici uyelerine acik olan roma yuksek memurluklari pleblere acildi. i.o. 326’da borc koleligi kaldirildi. i.o. 287’de plebler bir kez daha kendi devletlerini kurmak uzere roma’dan ayrildiklarinda, caresiz kalan patriciler, pleb halk meclisini senatoya esit bir yasama gucune sahip olmasini kabul ettiler.

icte sinif catismalari bu yonde gelisirken, dista roma’nin hizla genislendigini goruyoruz. roma ilk gelismelerini tuz ticareti yolu uzerinde bulunusuna borcludur. tuz ticaretine zamanla zeytinyagi ve saag ticareti eklenmis, bu yolla zeytin ve uzum tarimina gecilmistir. latifundilarda koleler calistirarak pazara yonelik bir tarim gerceklestirilmistir. bu gelismeler patricilerin topraklarini genisletme yolunda bir politika izlemelerine neden olmustur.

i.o. 493’de roma’nin otuz latin kent ile kurdugu “latin birligi” giderek roma’nin bunlar ve bunlara eklenen kentler uzerine dayattigi bir egemenlige donusur. i.o.448’de roma akdeniz ticaretine girerek, genislemesine hem karadan hem denizden surdurme olanagi bulmustur.

roma kentince yonetilen latin birligi’ni yonetime katilma hakki olmayan kentleri, kendilerine de roma vatandaslik haklarinin taninmasi istegi ile i.o.340’ta ayaklandilar.bu ayaklanma bastirildi; ama dene de bunlarin halklarina roma vatandaslik haklari tanindi. ancak roma, kentler arasi ticareti elinden kacirmamak icin, bu kentlerin birbirleri ile olan ticareti yasakladi.i.o.272’den sonra roma, guney italya daki yunan kent devletlerini ele gecirdi. i.o.264’te akdeniz ticareti ve gemenligi yolunda kartaca ile savasti. i.o.210’da kartaca’yi kesin olarak yenince akdeniz’i ele gecirdi. i.o.168’de makedonya’yi i.o.146’da yunanistan’i topraklarina katti.·

imparatorluk donemi (i.o. 27– i.s. 476 arasi)

mo iii. yuzyilin sonlarina dogru, yunan uygarligi roma’da yayilmaya basladi. romalilar bu uygarliga buyuk bir saygi ve hayranlik duydu. bu nedenle, makedonya krali v. philippos ( mo 238 – 179 ) yunan kentlerini ve anadolu’yu tehdit edip de, bu kentler roma’dan yardim isteyince, bu istege olumlu yanit veren romalilar, makedonyalilar’la dort yil carpistilar. sonucta dogu akdeniz roma’nin hakimiyetine girdi; mo 146’da makedonya ve yunanistan da birer roma eyaleti oldu. boylece tum akdeniz roma’nin egemenligi altina girdi. bu zaferler sonucu roma guclendi ve zenginlesti. mal ve kole ticareti gelisti. senatorler ve obur yoneticiler cabuk zengin olmanin yollarini ararken, bazi eyalet yoneticilerinin de vergi toplarken zora basvurmalari halkin tepkisini cekiyordu. kisisel hirslar ve acgozluluk, cumhuriyetin ilk yillarindaki yurtseverligin ve ozverililigin yerine gecmisti.

mo ii. yuzyilin sonlarina dogru yonetici sinifin davranislarini elestiren tiberius ve gaius gracchus adlarinda iki kardes, halkin daha fazla hak sahibi olmasi icin mucadele etmeye basladilar. mo 133’te soylularin el koydugu kamu topraklarini yoksul halka dagitmak icin bir yasa tasarisi hazirladilar. romalilar’i uyandirmak icin canlari pahasina mucadele eden bu kardeslerin ikisi de acimasizca olduruldu. ama cabalari bosuna olmamis, romalilar’da haksizliklarin ortadan kalkmasi icin siyasal bir reform gerektigi inanci yerlesmistir.

bu siralarda roma ordusunda koklu bir degisiklik oldu. ucretli askerler, yurttas askerlerin yerini almaya basladi. yurttas askerler tumuyle ulkelerine bagli olduklari halde, yeni profesyonel askerler, komutanlari her kim ise ona baglaniyordu. bu durum roma’nin siyasal yasamini buyuk olcude etkiledi. o tarihten sonra basarili generaller ordularinin destegiyle ustun bir guc ve yetki sahibi olmaya basladi.

gaius marius’un askerlerin destegiyle nasil yukseldigi buna ornektir. dogustan “pleb” olan marius, kendine sadik ordusunun destegiyle konsul olmustu. ilk kez mo 105’te kuzey afrika’da numidya’nin krali olan iugurtha’yi yenerek unlenen marius, daha sonra italy’nin kuzeyini tehdit eden germen kabilelerini de ust uste iki kez yenmeyi basarmisti. bundan sonra patricilerin generali sulla ile guclerini birlestirerek roma ile savasan komsu halklari yenilgiye ugratti. sulla, yunanistan’i ve doguyu tehdit eden mithridates’le savasmak icin roma’dan ayrildi.

“mithras” gunes tanrisinin adiydi.mithridates ise “gunes tanrisinin soyundan” anlamina geliyordu. karadeniz’in dogusunda bir krallik olan pontos tahtina gecen vi. mithridates kanli bir egemenlik kurarak dunyaya korku salmis, annesini hapse attirdiktan baska, kardesini de oldurtmustu. uc ayri zamanda roma’ya savas acan mithridates, sonunda romali general pompeius’a yenildi. sulla doguda mithridates’le savasirken, marius roma’da yonetime el koydu. sulla seferden dondugunde marius olmustu, ama sulla ocunu marius’un yandaslarindan ve halktan aldi. sonsuz yetkilerle ms 82’de kendini diktator sectirdi. sulla’dan sonra roma’da yasadisi olaylar ve siyasetcilerin entrikalari hiz kazandi. mo 73’te spartakus adinda bir gladyator kolelerden olusturdugu ordusuyla roma’ya bas kaldirdi. cok sayida roma lejyonunu yenilgiye ugrattiktan sonra mo 71’de yenildi ve olduruldu.

mo i. yuzyilin ortalari julius caesar ile pompeius arasindaki rekabetle gecti. her ikisi de yetenekli ve degerli onderlerdi. bir sure, zengin bir soyu olan marcus crassus’u da aralarina alarak “birinci triumvirlik” denen uclu yonetim denemesinde bulundular. crassus , mo 53’te oldukten sonra pompeius caesar’in galya’daki askeri basarilarini eskisinden daha fazla kiskanmaya basladi. caesar’in geri cagirilmasi icin hukumeti etkiledi. caesar, bu buyruga uyarak geri donecek olursa, ordusunu terketmek zorunda kalacaginin bilincindeydi. bu yuzden mo 49’da ordusunun basinda yola cikti. kendi bolgesi olan galya cisalpina ile geri kalan italyan topraklari arasinda sinir olusturan rubicon irmagi’ni gectikten sonra, donusu olmayan bi noktaya geldi. roma’da guclu bir destek saglayamayacagini anlayan pompeius yunanistan’a kacti.

gucunu kanitlamak icin savasmayi surduren caesar, mo 45’te roma’ya dondu ve omur boyu baskanliga secildi. ne var ki, bazi senatorler roma’nin ozgurlugu acisindan caesar’in planlarini sakincali buluyordu. caesar cok gecmeden, bir senato toplantisindan sonra hancerlenerek olduruldu. ( mo 44 ).

bundan sonra iktidar marcus antonius’a gecti. ne var ki caesar’in evlat edinmis oldugu genc octavius roma’ya donunce, aralarinda catisma cikti. octavius senato tarafindan konsulluge getirildi. gaius julius caesar octavianus adiyla caesar’in evlat edindigi oglu olarak tanindi. bir sure sonra octavianus ve antonius uzlasmaya vararak, caesar’in suvari komutani marcus lepidus’un da katilmasiyla “ikinci triumvirlik”i kurdular. caesar’a komplo kurarak olduren brutus ve gaius longinus cassius’a karsi savas acarak, onlari mo 42’de makedonya’da yendiler. bundan sonra doguya giden antonius, orada karsilastigi misir kralicesi kleopatra’ya asik oldu ve arkasindan misir’a gitti. octavianus’la yeniden arasi acildi. mo 31’de yunanistan’in bati kiyilarindaki aktium savasi’nda octavianus, antonius’un donanmasini dagitti ve roma’nin rakipsiz onderi olarak yonetimi eke gecirdi.

octavianus ms 14’te olunceye kadar tam 45 yil roma’yi yonetti. mo 27’de kendisine, yuce anlaminda augustus sani verilmisti. cok buyuk bir guce sahip olmasina karsin, roma’nin eskiden oldugu gibi comhuriyetle yonetildigi izlenimini yaratmaya buyuk ozen gosterdi. o donemde krallar mutlak egemenlige sahipti. romalilar boyle bir yonetim istemiyordu.

augustus yonetiminde roma en parlak donemini yasadi. ticaret cok buyuk bir gelisme gosterdi. roma yasalari imparatorlugun her yerinde uygulanmaktaydi. guclu hukumet, lejyonlarca da destekleniyordu. imparatorlugun egemen oldugu bolgelerdeki yerli halklarin haklarina saygi gosteriliyordu. yuzyillardan beri surmekteolan cekisme ve kargasanin sona ermis olmasi augustus’un basarisiydi. halk, yasalarin guvencesi altinda olmanin huzuru icindeydi.

augustus’tan sonra imparatorlugun durumu

augustus olmeden once imparatorluga uvey oglu tiberius’u secmisti. ms 14’te basa gecen tiberius , yayilmaci bir siyasetten yana degildi. daha yonetimdeyken tiberius’tan sonra basa kimin gececegine iliskin tartisma ve kavgalar baslamisti. augustus’un kurmus oldugu guclu yonetim agi bir sure ulkenin gerilemesini onledi. tiberius’tan sonra caligula 25 yasinda imparator oldu. babasi germanicus asker oldugu icin cocuklugu askerler arasinda gecmisti. halk babasini sevdigi gibi, onu da benimsedi. caligula basa gectigi ilk yillarda iyi bir yonetici izlenimi veriyordu. ama sekiz ay sonra hastalandi, belki de bu hastaligin etkisiyle, daha sonraki yillarda dengesiz davranislarda bulunmaya basladi. roma’nin en taninmis ailelerin yok etti. cumhuriyet doneminin torelerine karsi duydugu tepkiyi gostermek icin sevdigi atini once rahip, sonra da konsul ilan etti. bir gladyator gibi dovustu, akrabalarinin cogunu oldurdu. acimasizligi dillere destan oldu. dort yil suren kanli bir saltanattan sonra, koruma gorevlilerinden biri tarafindan olduruldu.

caligula’nin ardindan , ms 41-54 arasinda hukum suren claudius yetkin bir yoneticiydi. roma yurttasligini genisleterek, yabanci topluluklara da yurttaslik hakki verdi. ozgurlugunu kazanmis yunanli koleleri onemli devlet gorevlerine getirdi. bu onlarin guclenmesine yol ati. ucuncu karisi valeria massalina entrikalari yakisiksiz davranislariyla un saldi. ms 48’de idam edildi. claudius’un dorduncu karisi olan agrippina, onceki kocasindan olan oglu neron’u evlat edinmesi icin claudius’a baski yapti. oysa claudius’un britannicus adinda bir oglu vardi. ms 43’te romalilar claudius’un komutasinda ingiltere’yi isgal ederek, adanin dogusunu roma imparatorlugu’na kattilar. caligula’nin ve claudius’un donemlerinde eyalet yoneticilerinin yetkin ve guclu olmalari sayesinde imparatorluk gelismesini surdurdu. ms 54’te agrippina claudius’u zehirleri, boylece yerine oglu neron tahta gecti. ilk bes yik sorunsuz gecti; ne var ki, sonraki yillar benzeri gorulmemis bir dehset yasandi. neron annesini ve karisini oldurttukten baska, zamanin onde gelen yoneticilerini de birer birer ortadan kaldirdi.

neron atletizm, tiyatro ve siir yarismalari da duzenletti. hukumdarliginin 10. yilinda roma’da buyuk bir yangin cikti. neron bunun ilk hristiyanlar’in sucu oldugunu ileri surdu ve onlara eziyet etti. kentin yeniden yapilmasi icin buyuk paralar harcadi.

roma imparatorlugu’nun tarihine bakacak olursak cokusun neron zamaninda baslamis oldugunu goruruz. vergi yuku altinda ezilen insanlar siki ve duzenli calisamaz olmustu. ordu siyasete karisiyor, hukumet ordunun istemlerine cogu zaman boyun egiyordu. neron’un savurganligi imparatorlugun bircok yerinde ayaklanmalara yol acmisti. sonunda orduyu da karsisindabulan neron intihar etti.

cok gecmeden lejyonlar arasinda kiran kirana bir ic savas basladi. bu kargasanin sonunda vespasianus adinda bir general flavius hanedanini kurdu. agir vergilerle ulkenin mali durumunu duzeltti. ms 69-79 arasinda hukum suren vespasianus ve ondan sonra gelen titus ve domitianus adli imparatorlar buyuk olcude ordunun gucune dayandilar. askeri duzenlemelerle sinirlari koruyabildiler. ms 79’da, titus doneminde patlayan vezuv yanardagi bir roma kenti olan pompei’yi lavlar ve kuller altinda birakti. bu zamandan kalan kalintilar , roma kentindeki yasam hakkinda onemli bilgilere sahip olaya yaramistir.

domitianus 81’de imparator oldu. imparatorlugunun son uc yilinda romalilar insanlikla bagdasmayan korkunc bir teror yasadilar. domitianus 96’da olduruldu. ondan sonra tahta gecen nerve yalniz iki yil yasadi. traianus ve yegeni hadrianus duzeni yeniden kurmakicin cok caba gosterdiler. ms 98’de basa gecen traianus imparatorlugun sinirlarini genisletti. akilli ve olculu yonetimi, halkin yeniden devlete guven duymasini sagladi. hadrianus, ulkeye coktan ozlenen baris ve bollugu geri getirmekte basarili oldu. 117’de imparator olan hadrianus, roma topraklarini bastan basa denetleyerek, zayif gordugu yerleri surlarla guclendirdi. 122’de ingiltere’ye kadar gitti. adanin kuzeydogusunda iskoc saldirilarina karsin kendi adiyla anilan hadrianus duvari’ni yaptirdi. onun basarisi sayesinde bir sonraki imparator antoninus pius sanatsal etkinliklere zaman ayirabildi.138-161 arasinda pius yonetiminde imparatorluk cok gelisti.

marcus aurelius’un ogrenmeye hevesli, zeki ve akilli bir genc olmasi pius’un ilgisini cekti. lucius commodus adinda baskabir gencle birlikte onu evlat edindi. amaci tahtini bu genclere birakmakti. ms 161’de ikisi birden tahta gecti. lucius 169’da oldu ve marcus aurelius tahtta tek basina kaldi.

nerva ile baslayan marcus aurelius’a kadar suren donem, roma tarihinin varlik ve baris icinde yasadigi yillar oldu. amaimparatorlugun bazi yorelerinde cikan isyanlar bu donemin sona ermekte oldugunu gosteriyordu. marcus aurelius imparatorlugun dogu sinirini guvence altina aldiktan sonra kuzeydeki barbar kabileleri de bir dizi savasla eski yerlerine surdu. depremler ve su baskinlari roma’nin buuykbir bolumununyikilmasina, tahil depolarinin zarar gormesine neden oldu. bu da kenti kitliga surukledi. dogudan gelen veba da hizla yayginlasti. tum bunlara karsin, marcus aurelius vergileri olabildigince dusuk tutmaya calisti ve mahkemelerin iyi isletilmesini saglayarak sorumlu bir yonetici oldugunu gosterdi. imparatorlugun gucunu tehtit ettigini dusundugu hristiyanlari’a karsi baskici bir siyaset izledi.

marcus aurelius “ta eis eauton” ( kendime dusunceler ) adli kitabinda bilgelik, dogruluk, durenc ve olcululuk olarak belirledigi dort temel erdemden soz eder. ms 180’de marcus aurelius’un olumunden sonra imparatorluk 100 yil kadar “barbar” denen kavimlerin saldirisi altinda kaldi. barbar sozcugu, eski yunanlilar tarafindan, romalilar da icindeolmak uzere, kendilerinden olmayan herkes icin kullanilirdi. eski yunanlilar tum yabancilarin yabanil ve uygarliktan yoksun olduguna inanirlardi. romalilar ise ayni sozcugu roma topraklarina saldiran, got, frank, vandal ve germen kavimleri icin kullandilar. roma imparatorlugu denetlenmesi cok zor olan bir buyuklukteydi. en gorkemli caginda sinirlari:

kuzeyde ingitere’den guneyde afrika collerine
batida atlas okyanusu’ndan doguda mezopotamya topraklarina kadar uzaniyordu.
bugun hâlâ izlerine rastlanan roma yolari, insanlarin guvenlik icinde imparatorlugun bir ucundan digerine gidip gelmelerini saglardi.





cokus

imparatorluk sinirlarinin boylesine genislemesi roma’nin eyaletler uzerindeki dogrudan yonetimini giderek zorlastiriyordu. kolelik yayginligini surdururken, halk da yoksulluk icindeydi. imparatorlugun baslica sorunlarindan biri, sinirlari korumak icin buyuk bir ordu besleme zorunluluguydu. marcus aurelius’un yerini alan oglu commodus doneminde (180-192) imparatorluk ic cekismelerle sarsildi. commodus’tan sonra cumhuriyet kurumlari yikilmaya basladi. imparatorlar yetkilerini genisletti ms 193’te septimus severus imparator oldu. 235’e kadar suren severus hanedani doneminde roma’nin mali ve askeri gucu sarsildi. severus hanedanindan gelen imparatorlarin hicbiri eceliyle olmedi. bu donemdeki en onemli gelisme hristiyanlik’in daha ozgur bir ortam bularak yayginlasmasiydi. severus hanedanindan sonra barbar kavimlerin saldirilarina ugrayan roma, tuna eyaletleri gibi bolgeleri birer birer kaybetti. bu sirada dogudan sasaniler saldiriyordu. barbar akinlari kentlerin yikimina, yollarin bozulmasina yol acti.

iii. yuzyilin sonuna dogru imparatorlugu yonetmek oylesine guclesmisti ki, imparator diocletianus ms 286’da roma imparatorlugu’nun genis topraklarini dort yonetim bolgesine ayirdi. orduyu yeniden duzenleyerek eski disiplini kurdu. yeni vergilerle mali durumu duzeltmeye calisti. sasaniler’i geriletmeyi basararak imparatorlugun sinirlarini dicle irmagi’na kadar goturdu. hristiyanlar uzerindekibaskiyi arttirdi. milano’yu batiimparatorlugunun baskenti yapti; boylece roma eski onemini yitirdi. diocletianus yetenekli bir yoneticiydi ve imparatorlugun yeniden guc kazanmasni sagladi.

diocletianus’un olumunden sonra yonetimi ele gecirmek icin yeniden catismalar basladi. oglu i. constantinus (280-337) bu mucadeleden zaferle cikarak imparatorlugun iki kanadini birlestirdi ve tek basina yonetimi ele gecirdi. ms 330’da yunanlilar’in avrupa ila asya’nin kavustugu noktada kurdugu bizans’a kendi adini verdi ve burayi roma’nin baskenti ilan etti. bundan sonra unlu bizans kenti, 1453’te turkler tarafindan fethedilinceye kadar konstantinopolis (constantinus’un kenti) olarak anildi.

constantinus’un hukumdarliginin en onemli olayi hristiyanlik’i kabul edisidir. 300 yildan beri surekli baski ve zulum altinda olmasina karsin, hristiyanlik giderek daha cok yandas kazaniyordu. coktanrili dinler eskisi gibi etkili degillerdi. constantinus’un hristiyan olmasi hristiyanlar’in uzerindeki baskilarin kalkmasini saagladi.

constantinus’tan sonra imparatorluk hizla cozulmeye basladi. ms 364’te ikiye ayrildi:

dogu roma imparatorlugu (bizans imparatorlugu)
bati roma imparatorlugu
konstantinopolis dogu roma imparatorlugu’nun, milano ise bati roma imparatorlugu’nun baskenti oldu. i. valentinianus batida, kardesi valens ise doguda hukum surmeye basladi. dogu roma imparatoru valens 378’de gotlar’a yenik dustu. imparator olduruldu, ordusunun ucte ikisi yok oldu. savasin sonunda, yuzyillardan beri dunyayi egemenligi altinda tutmus olan roma lejyonlari tarihten silindi. ms 410’da alarik’in onculugundeki vizigotlar roma’yi ele gecirip sonra guneye inerek bereketli ovalari talan ettiler. roma’nin galyalilar tarafindan alindiktan 800 yil sonra dususu, kentin tarihinde bir donemin kapanmasi demekti.

ayni yillarda vandallar ispanya’ya saldirirken, hunlar da orta avrupa’ya akin ediyordu. onderleri atilla 451’de galya’da yenilgiye ugradiysa da bir sonraki yil toparlanarak kuzey italya’nin bircok kentini ele gecirdi ve roma’ya yoneldi. papain ricasi uzerine roma’ya girmekten vazgecti. bati roma imparatorlugu artik iyice sallantidaydi. 476 yilinda imparator romulus augustulus, germen krali odoaker’e yenildi. odoaker italya krali oldu ve boylece bati roma imparatorlugu tarihe karisti.

roma imparatorlugu gelenegini surdurmek dogu roma imparatorlugu’na kalmisti. ne var ki, dogu roma imparatorlugu guneydogu avrupa’da yunan kulturunun cok gucluoldugu bir bolgede kurulmustu. ustelik egemenligi altinda bulunan halklar asyali’ydi. zaman icinde roma gelenekleriyle asya ve yunan gelenekleri birbirinden etkilendi. ms vi. yuzyilin ilk yarisinda imparator i. justinyen’in generallerinden belisarios kuzey afrika’yi, italya’yi ve ispanya’nin bir bolumunu barbar kavimlerden geri almayi basardi. ama bir sure sonra italya, germen kavimlerden lombardlar’in eline dustu. bizams imparatorlugu olarak bilinen dogu roma imparatorlugu x. yuzyilda en parlak donemini yasadi.

batida, 800 yili noel’inde, papanin frank krali charlemagne’a imparatorluk taci giydirmesiyle yeni bir imparatorluk kuruldu. kutsal roma-german imparatorlugu adini alan bu devletin eski roma imparatorlugu ilk bir iliskisi yoktu.

cok uzun birsure boyunca, papalarla imparatorlar arasinda kimin daha ustun oldugu konusunda rekabet catisma ve savaslara yol acti. reformcu papa vii. gregorius ile kutsal roma-german imparatoru iv. heinrich arasinda bas gosteren catisma sirasinda heinrich’in askerleri roma’ya girerek kenti ele gecirdiler.(1084) papalik 1309-1417 arasinda fransa’da avignon kentine yerlesti. roma ise bir sure italyan soylularinin savas alani oldu. xvi. yuzyildan sonra papalar yeniden roma’ya yerlesti.

papalar ve kardinaller roma’yi sayisiz kilise, saray ve heykelle doldurdular. eski anitlarin ve yapitlarin taslarini bu yeni yapilarda kullandilar boylece eski roma’dan geriye pek az sey kaldi. roma 1870’de italya kralligi’nin baskenti olunca, tekrardan buyumus ve bugunku durumuna gelmistir.

warhammer 40k

eghontas
Konusu gelecekte gecen masaustu strateji oyunu.
(bkz: warhammer)

11 irk :

chaos marines
daemonhunters
dark eldar
eldar
imperial guard
necrons
orks
space marines (black templars, blood angels, dark angels, space wolves, ultramarines ...)
tau and kroot
tyranids
witch hunters


warhammer fantasy den farkli olarak silah secenekleri icerisinde tanklar, toplar, agir ates gucune sahip silahlar bulunur.

zerg

eghontas
tarihcesi:

buyuk deney

mukemmel proto-genetik evrim bilimlerine kendilerini kaptiran , antik , gizemli bir irk olan xelnaga ; evrenin kenarindaki bir gezegen olan aiura gelmisti . aiurun ucsuz bucaksiz ormanlarindan xelnaganin daha once gormedigi kadar ileri bir irk ortaya cikmisti . irklarin evrimlerine fiziksel mukemmelige ulasana kadar mudahale etme hakki olduguna inan xelnaga deneylerine hiz verdi . xelnaga tarafindan coktan "ilk dogan" olarak adlandirilan irk ; kisa zamanda gelisti ve yaraticilari tarafindan "bicimin acik ve saf guzelligi" olarak tasfir edilen bir hale geldi .

ne yazik ki xelnaga deneylerini fazlasiyla zorladi . protossun dogasi ve ozu ; yaraticilari ve kendileri arasinda aci catismalara ve bolunmelere neden olacak kadar hizli gelismisti . xelnaga "bicimin acik ve saf guzelligi" olarak gordugu irkin aslinda tamamen basarisiz bir yaratilis oldugunu dusundu . xelnaga cocuklarini terk etti ve uzayin derinliklerine dogru yol aldi .


zergun dogusu

galaksinin yanan merkezine dogru binlerce isik yili yolculuk eden xelnaga zerus adinda ; neredeyse hala gaz halinde olan bir gezegenin yorungesinde durdu . buyuk deneylerine devam etmeye karar veren xelnaga bu sefer fiziksel mukemmelligi bir kenara koyup sadece mukemmel "oz" pesinde kosmaya karar verdi . zerusdan yukselen alevlerin hemen uzerinde duran gemilerinde xelnaga bir kez daha kaderle mucadele etmeye basladi .

xelnaga ikinci denemelerinde hic dusunmedikleri kadar basarili oldu . evrimini gelistirmek icin zerusta yasayan en goze batmayan ve zerg olarak adlandirilan ufak bocekleri tercih etmislerdi . xelnaganin genetik manipulasyonlarina maruz kalan zerg , zerusun alevlerine dayanacak hale geldi ve zerus yuzeyine hizla yayilmaya basladi . oldukca ufak , kurtcuk tarzi ve cevrelerindeki fiziki ortami degistirecek guce sahip olmamalarina ragmen zerg adapte oldu ve hayatta kalmayi basardi . kendilerinden daha zayif yaratiklarin etlerine gomulme yeteneklerini gelistirdiler . vucuduna girdikleri canlilarin omur ilik sivisindan beslenmeyi ve yerlestikleri vucutla parazit olarak birlesmeyi ogrendiler . yerlestikleri vucutlarin anatomik ve metabolik islemlerini konrol etmeyi ogrendiler ve zerg bu yeni bedenlerini cevrelerini degistirmek icin kullandi .

zerg , bu sekilde giderek artan sayida yaratikla temasa gecerek ; sonunda bu yaratiklarin genetik yapilarini asimile etmeye ve degistirmeye basladi . zerg kimyasi mutasyona ugramaya ve bu yeni degisen genetik materyale uyum saglamaya basladi . ele gecirilen turler cok cesitlilik gostersede yalnizca belli konularda radikal sekilde evrime ugramis turleri hedef aldilar . zerg dogustan gelen bir sekilde ele gecirecekleri turler hakkinda seciciydi . gida zincirinin en ustunde olmaya ozen gosteriyorlardi . zerg tarafindan ele gecirilen bir irkin geri kalan uyeleri daha sonra mutasyona ugramaya baslamis genetik havuzu bozmamalari icin ortadan kaldiriliyordu .

xelnaga kisa bir sure sonra bir kesifte bulundu . zerg tarafindan ele gecirilen bir irk bir kac nesil sonra tamamen taninmaz bir hale geliyordu . bir sekilde zerg ele gecirdikleri turlerde evrimi hizlandiracak ve yonlendirecek yetenekler kazanmisti . ele gecirilen turler bir dizi fiziki mutasyona ugramaya basladi ; zirh delici igneler ; jilet keskinliginde penceler ve yogun zirhlar . sasirtici bir zamanda butun soylar biribirine , kurt gibi ac tek bir irka benzemeye basladilar .



overmind

protossta yaptiklari hatayi ; onlari gereginden fazla zorlamalarini ; hatirlayan xelnaga bu sefer farkli bir yol denemeye karar verdi . farkli egolarin yol acabilecegi sorunlari ortadan kaldirmak icin xelnaga ; zergun tum sezgi ve bilincini tek biri uzerinde birlestirdi : overmind ... overmind tum zerg turlerinin temel gudu ve icgudulerini kendinde birlestirdi . zamanla overmind kisiligin ve zekanin temellerini gelisitirmeye basladi .

overmind surudeki her yaratigin her hareketini yonlendirmesine ragmen bunu bazi yardimcilar kullanarak yapiyordu . overmind kendi haberlesmesini saglamalari icin yeni bir zerg turu olan cerebrateleri yaratti . cerebrateler diger zerg turlerine gore devasa boyutlardaydi ve pek cok emri yerine getirebilecek sekilde tasarlanmislardi . her cerebratein belli basli bir gorevi vardi ; "hivei koru ; potansiyel turleri ara ; yeni savascilar uret , tum yasam formlarini yok et " gibi ... daha sonra cerebrateler kendi hivelarini kurma izinlerini alarak gorevlerini yerine getirmek icin calismaya baslarlardi . zamanla cerebratelerinde kendi kisilikleri olusmaya basladiysada genetik olarak overmindin emirlerinden disari cikamazlardi .

zerg emir zinciri zamanla genislemeye basladi . cerebrateler de haberlesmede yardimcilar kullanmaya basladilar . hivein korunmasi , hivein uretkenligini ve suru uzerindeki kontrollerini arttirmak icin cerebrateler queenleri yaratti . queenler mineral kaynaklarinda ki drone aktivitelerini kontrol edip hiveda islerin yolunda yurumesinden sorumluydular . savas zamanlarinda cerebrateler emirlerini zerg unitelerine dogrudan ulastirmak icin overlordlari kullanirlar . overlordlar dusmana karsi yapilan saldirilari yonetirler . cerebratelerin overminda karsi koyamamasi gibi queen ve overlordlar da cerebratelerin emirlerine itaatsizlik edemezler . bu sert emir komuta zinciri suruyu her zaman en etkili sekilde savasa hazir tutar .

suruler buyumeye ve guclenmeye devam ettikce , overmind dusuncelerini kendi gelecegi uzerine yogunlastirmaya basladi . bir kac yuzyil icinde zerus uzerinde zergten baska canli kalmayacagini fark etti . gelismeye devam etmeleri icin zerusu terk etmeleri gerektigini biliyordu . overmind duyulariyla , onlari bu gezegenden tasiyacak birsey - herhangi bir sey - aramaya basladi . bu firsat kisa sure sonra ortaya cikti . cok buyuk ve uzayda yolculuk eden bir tur , zerus sisteminden geciyordu . overmind onlari cagirdi . bu sinyale ususen yaratiklar kisa zamanda suru tarafindan asimile edildiler . surunun genetik havuzuna bu yeni turun ozellikleri eklendikten sonra ; zerg artik uzayda yolculuk edecek imkanlara sahip oldu .

bu gelisme xelnaganin gozunden kacmadi . zerg fiziksel olarak buyuk bir hendikapla baslamasina ragmen ; sadece hayatta kalmakta degil cok daha ileri gitmekte de basarili oldu . xelnaga artik amacina ulastigindan emindi .


xelnaga nin dususu

basarilarinin getirdigi gurur , xelnaganin en olumcul hatasi oldu . overmind , yavasca uzaya yayilmaya devam ederken ; xelnaga nin zerus uzerindeki guclu gezegen-gemilerinin farkina vardi . xelnaga devamli izledigi overmindin aralarindaki bagi koparttigini ve kendini gizledigini dehset icinde fark etti . yeni irklari ele gecirmenin acligini duyan overmind ; emrindeki suruleri delirmiscesine , hic birseyden suphelenmeyen , xelnaga uzerine saldirtti . antik irk , zerg saldirilarini kesebilmek icin elinden geleni yapti ancak zerg suruleri , xelnaga nin guclendirilmis gemi govdelerine dalga dalga saldirmaya devam etti . yalnizca bir kac saat icinde zerg , yaraticilarinin savunmasini asmis ve xelnaga donanmasini yok etmisti .

overmind , efendilerinin tum bilgi ve goruslerini kendine katti ; binlerce yeni irk hakkindaki bilgileri kendine isledi boylece daha once hayal ettiginden bile daha guclu oldu . kutsal khaydarin kristallerinin sirlarini ogrendi ve kristallerin guclerini kullanmaya basladi . evrim ve proto-genetik psikoloji hakkinda xelnaganin sonsuz bilgisinin sahibi olan overmind ; kendisine bagli kalmalarini saglayarak emrindeki yaratiklari daha da guclendirmeye basladi .

xelnaga nin hatiralarinda gezinen overmind , bir zamanlar antik irk tarafindan bir sekilde etkilenmis irklar hakkinda bilgiler toplamaya basladi . overmind her irkin genetik tarihini detaylariyla sakladi ; boylece her irkin dikkate deger guclu ve zayif yanlarini anladi . en onemlisi overmind , galaksinin uzak bir kosesinde yasayan asiri guclu bir irkin varligini ogrendi . overmind bir sekilde protoss ve zerg arasinda buyuk bir savas olacagini anlamisti .


sonuc

zerg , yanan , uzerinde yasam kalmamis gezegen zerusu terk etti ve protoss ana gezegeni aiura giden yolda yoluna cikan butun gezegenleri yakip yikti . yollarini bilmeden yildizlar arasindaki karanlikta yavasca ilerlerken onlerine cikan turler arasinda yalnizca en guclulerini asimile ettiler . suru duzenli bir sekilde buyumeye devam etti ; hem sayi hem guc olarak . onlar yoluna devam ederken overmind surunun onunden pek cok derin uzay sondalari gonderdi ; yagma edecek yeni gezegenler bulabilmek icin .

sayisiz zaferlere ragmen overmind cok endiseliydi . protossun cok ileri psisik gucleri oldugunun farkindaydi ; yaratiklari arasindaki bagi degistirip kullanabilecek kadar . protossun muazzam gucune karsi koyabilecek bir cozum gormustu ama bugune kadar ele gecirdigi genetik bilgi birikimi bu cozume imkan vermiyordu .

overmind bir cevap bulabilmek icin aranirken ; bir gun onemli bir seyin farkina vardi . derin uzay sondalarindan birisi ; protoss uzayinda bir cok gezegene yayilmis bir irkla ilgili haberler yollamaya baslamisti .

insanlik adi verilen bu yeni irk dikkate deger bir psisik guce sahip degildi ama yolun basindaydilar ve overminda karsi koyacak gucleri yoktu . kisa omurlu ve narin yaratiklardi ancak overmind bir sekilde protossa karsi kazanacagi zaferde bu yeni irkin bir etkisi olacagini biliyordu . eger insanligin psisik guclerini ele gecirebilirse , protossla onlarin sartlarinda savasabilirdi .

bu nedenle suru , insaligin yerlestigi gezegenlere dogru yonunu degistirdi . 60 sene yolculuk ettikten sonra asil zerg kuvvetleri koprulu sektorun sinirlarina geldiler . gonderdigi onculer sayesinde insanlarin kopruluda onlarca gezegene yayildigini anladi . chau sara adi verilen gezegenin atmosferine hive-sporlarini ekerek overmind insanligi kolelestirecek asil planini uygulamaya basladi . hive-sporlari yuzeye yayilmaya ve toksinleri ile toprak ustunu zehirlemeye basladi . zerg yaratiklari gezegende yayilmaya ve hivelarini ve daha pek cok binalarini insaa etmeye basladi . chau sara isgale hazir hale geldiginde overmind cocuklarini diger insan gezegenlerine yollamaya basladi . kisa zaman sonra hic bir seyin farkinda olmayan insanlarin ; chau sara , mar sara , brontes ve dylar iv adli gezegenleri isgal edildi .


bir sure sonra protoss kuvvetleri , overmindin isgal gucleri ile savasmak icin uzayin derin karanligindan ortaya ciktilar . overmind , gizemli protoss hakkinda ogrenebilecegi herseyi ogrenmek icin ; isgal kuvvetlerini devreden cikarislarini izlemeye karar verdi . asil kuvvetlerini kenarda tutan overmind protossun chau saradaki koloniyle savasini uzaktan izledi . ancak tum gezegenin isgal edildigini ve ilerde diger gezegenleri isgal etmek icin chau saranin kullanilabileceginin farkina varan protoss tum gezegeni yok etti .

protossun bu hamlesi , overmindin hosuna gitti . protossun sahip oldugu bu muazzam gucun farkina varmasina neden oldugu icin ve insaligin protossa karsi ne yapabilecegini ogrenmesine olanak saglayacagi icin . gelecek olan karisikligin varolusundaki en buyuk mucadele olacaginin farkindaki overmind tum kuvvetlerini geri cekti ve protossla insalik arasindaki mucadeleyi uzaktan izlemeye karar verdi ...

http://www.scuniverse.com/ dan alintidir.

terran

eghontas
tarihcesi:

bati medeniyetinin dususu

20. yy boyunca hizla gelismeye baslayan teknolojilerini ve kultur alaninda sergiledikleri ilerlemeyi takip etmek oldukca zordu . 21. yy bitisine dogru insan irki derin ve emsalsiz degisimler gormustu . yepyeni radikal teknolojiler hizla dunyaya yayiliyor , en yoksul ulkelerdeki en yoksul insanlarin bile gelismis bilgisayar aglarina ve bilgi bankalarina ulasmasina imkan sagliyordu . doguda komunizmin cokusuyle birlikte nukleer silahlar kolaylikla bulunabilir hale gelmislerdi . uluslararasi guc yapisi ; onceden para ve askeri guc tarafindan belirlenen ; 3. dunya ulkelerinin superguclere meydan okumasiyla , temellerinden sarsiliyordu .


sibernetik,klonlama ve gen biliminin halka acik alanlarda tartisilmaya baslamasiyla militaristler,humanistler ve radikal dinciler arasinda bu isleri yaparak para kazanan sirketlerin gelecegi uzerinde soz hakki sahibi olabilmek icin catismalar basladi . pek cok insan, vucudlarina sibernetik parcalar taktirirken digerleri artirilmis algidan gelismis telepatiye kadar genis psisik calismalar pesinde kosuyordu . insan gen havuzunda bu dramatik degisimler yasanirken radikal humanist cevrelerde korku ve karmasa hizla yayiliyordu .

teknoloji gelismeye ve yayilmaya devam ederken nufus hizla artiyordu . 20. yy sonlarina dogru 6 milyar olan dunya nufusu 300 yil icinde 23 milyara ulasmisti . kirlenme ve dogal kaynaklardaki kitlik liderlerin topraklarini genisletme fikirlerini atesliyordu .

bu sirada ; sibernetik ve genetik mutasyonun kullanilmasi ve bu isten para kazanilmasi hususunda tansiyon giderek artarken pek cok uluslararasi ekonomik sistem birbirleriyle ugrasmaktan zayif dusup kapanmisti . humanistler ve sirketler arasinda giderek tirmanan ; vahset ve korku dolu terorist eylemler polisin tum dunyada olaylara siddet kullanarak mudahale etmesini gerektirdi . sorumsuzca hareket eden medya ; polisin sertlik iceren bu hareketlerini zaten iyice galeyana gelmis sivilleri provoke edecek sekilde yayinlamaya basladi . bu , pek cok buyuk ulkede isyanci sivilin harekete gecmesine neden oldu .





yeni duzen

22 ekim 2229da , united powers league (upl) kuruldu . upl , birlesmis bir insanligi hedef alan vizyonu ile bir zamanlarin birlesmis milletlerini tekrar ayaga kaldirdi . bu yeni duzen dunya nufusunun %93u tarafindan temsil ve kontrol ediliyordu . yalnizca bir kac guney amerika ulkesi bu yeni duzen tarafindan kargasadan kurtarilamamisti . uplin temelleri "aydinlanmis sosyalizm" uzerine kuruluydu ama sik sik halk uzerinde otoritesini kullanmak icin fasist polis eylemleri gerceklestiriyordu . yonetimini bu sekilde 80 yil kadar surduren upl , kendisine cok daha onemli bir gorev bicti : tum insanligi kultur ayrimi yapmaksizin birlestirmek . irkciligin son uzantilari ve bireysel amaclara hizmet eden her turlu yapi ortadan kaldirildi . ingilizce tum gezegenin ortak dili olacak sekilde yeniden sekillendirildi . boylece en eski diller bile kendi ulkelerinde terk edildi . dinler upl tarafindan resmi olarak yasaklandi , tum organizasyon insan oglunun tanrisallastirildigi fanatik bir dusunce etrafinda birlesti . bu yeni yari-dini anlayis insan genlerindeki ve vucudundaki her turlu saf olmayan degisimi siddetle cezalandirdi . upl yandaslari ve ileri gelenleri , insan irkinda simdiden dejenerasyonu baslatan genetik calismalari , siber teknolojiyi ve psisik uyarilmayi saglayan ilaclari tartismaya basladilar . upl yoneticileri insan irkini bu teknolojik gelismelerden korumak icin kati bir plan uygulamaya koydular .





buyuk arinma

800 yil once avrupayi kasip kavuran mezhep savaslarini animsatir sekilde , upl tum insanlik tarihi boyunca gorulen en kanli ve zalim plani uygulamaya koydu : buyuk arinma . bu soy kirim , hukumetin insan irkini kirlenmeden koruyabilecegine inandigi son yoldu . upl ordulari tum dunyada hackerlari , sentetikleri , vucudlarinda sibernetik degisiklikler bulunanlari , teknoloji korsanlarini avlamaya basladi . tum dunyada 400 milyondan fazla insan bu hareket sirasinda olmustu . uplin siki kontrolunde olan dunya medyasi olaylari sumen alti ederek gerceklesen soy kirimi dunyanin geri kalanindan saklamayi basardi .

tum bu sacma sapan hareketlerine ragmen upl , pek cok temel teknolojik yenilikler yapmayi basardi . 10larca yil once terk edilen bilimsel alanlar upl kontrolunde tekrar calismaya acildi . 20. yy ortalarinda amerika ve rusya tarafindan terk edilen uzay kesif programlari insanligin onundeki yeni bir cagin temelleri olarak goruluyordu . kreyojeni ve warp-drive teknolojisindeki gelismeler uzak yildizlara seyahati imkanli kilmisti . 40 sene icinde upl mars ve ayda koloniler kurmaya baslamisti bile .

bu siralarda doran routhe adinda genc ve basarili bir bilim adami upl icersindeki gucunu arttiracagini dusundugu planlari uzerinde calisiyordu . routhe yeni yeralti kaynaklari ve alternatif yakitlar bulmasi halinde upl icersinde guclu birisi olacagini dusunuyordu . politik baglantilari ve sansininda yardimiyla routhe binlerce upl mahkumunu gizli gorevinde kullanmak icin izin almayi basarmisti .

buyuk arinma sirasinda mahkum edilenler , routhenin gizli laboratuarlarina tasindilar . routhenin plani uzak dunyalari bu mahkumlarla kolonize etmekti . adamlari , 56.000 mahkumu uzun donem dondurma islemleri icin hazirlamisti . mahkumlarin sahip olduklari tum ozellikler , sibernetik eklentiler ve genetik mutasyonlarla ilgili bilgiler cigir acan bir super bilgisayara yuklendi . bu makina , artificial (yapay) tele-empatik lojistik analiz sistemi ; atlas ; kendisine yuklenen verilerle ne kadar mahkumun hayatta kalabilecegini hesapladi ve yalnizca 40.000 kadarinin bu yolculugu tamamlayabilecegi anlasildi . daha sonra bu 40.000 mahkum , derin uzay super tasiyicilarina yuklendi . gemiler , hedeflerine ulastiklarinda lazim olacak kadar gida , donanim ve malzemeyle yuklendi . yol bulma bilgisayari uzaktaki bir gezegen olan gantris vinin koordinatlarina ayarlandi . her sey mukemmel dusunulmus ve uygulaniyor gorunuyordu . ancak routhenin bile aklina gelmeyecek sekilde , mahkumlar galaksinin bir kosesinde olmeye yollanmislardi .


surgunler ve uzun uyku

atlas , tasiyicilardan ilki olan nagglfara takilmisti . diger uc tasiyici ; argo , sarengo ve reagan ; gantris viya kadar nagglfari takip etmeye programlanmislardi . nesiller sonra ; "uzun uyku" ; seklinde adlandirilacak bu yolculuk sirasinda atlas butun yolculari tek tek izledi . mahkumlarin gen havuzunda buldugu bir mutasyon atlasin alarma gecmesine neden oldu . mahkumlarin yalnizca %1 inde bulunmasina ragmen bu mutasyon , sadece bir kac nesil sonra insan beyninin psisik guclerini kullanabilen insanlarin dogmasina neden olacakti . bu bilgiler kayit edildi ve dogrudan doran routhein kayitlarina gecti .

bir sene olarak planlanan yolculuk iyi gecmis olmasina ragmen bir noktadan sonra yolcularin kaderi degismeye basladi . atlasa bagli yol bulma sistemleri kapandi , gantris vi ve dunyanin koordinatlari bilgisayardan silindi . dort gemi herseyden habersiz yolcularini warp hizinda 30 sene boyunca tasidilar . tasiyicilarin motorlari neredeyse erime noktasina gelmisti . 28 yillik yolculuktan sonra gemiler dunyadan 60.000 isik yili uzaktaki bir yildiz sistemine geldiler . mahvolmus motorlari , neredeyse bitmek uzere olan yasam destek bataryalari ile gemiler acil durum protokolune gectiler ve en yakindaki yasanabilir gezegene dogru yonlendiler .

reagan ve sarengo umoja adinda bir gezegene carptilar . sarengo atmosfere girerken aldigi agir sistem hasarlari nedeniyle gezegen yuzeyine sert bir inis yapti ve 8.000 yolcusu oldu . reagan biraz daha sansliydi ve guvenli bir inis yapmayi basardi . gemi guvenli bir sekilde indikten sonra "soguk odalar" devreden cikarildi ve yolcular yavas yavas uyanmaya basladilar . nerede olduklarini ve ne kadar zamandir uyuduklarini merak eden yolcular , atlas sisteminin tum yolculuklari ile ilgili bilgileri silmis oldugunu gorduler .

argo kirmizi bir gezegen olan moriaya indi . yolculari reagandakilerle ayni kaderi paylasti . uyuduklari sirada kaydedilmesi gereken tum bilgiler silinmisti . yalnizca nagglfarin yolculari akillarini kurcalayan sorulara cevap alabilmisti . atlasa dogrudan erisim imkanlari vardi ve suphelerini dogrulama imkanina kavusmuslardi . dunyayi bir daha asla goremeyeceklerdi ve burasi bulunmalari gereken gezegen degildi . tarsonis adinda bilmedikleri bir gezegene inmislerdi ve nagglfar tamir edilemeyecek durumdaydi . hayatta kalanlar 3 gezegene yayilmaya basladilar .





konfederasyon ve yeni dunya

her gezegenin yerlesimcileri "yeni dunya" olarak adlandirdiklari gezegenlerinde hayatta kalmak icin calismaya basladi . gemileri ile birlikte yok olan gezegenler arasi haberlesme cihazlari olmadan bir birlerinden habersiz ve izole bir sekilde yasamaya basladilar . cok kisa sayilabilecek bir zamanda bu kolonilerin her biri gezegenlerinde baska koloniler kurmaya basladilar ve yalnizca 60 sene icersinde uzay yolculuklari sayesinde tekrar birlestiler .

tekrar bir araya geldikten sonra 3 koloni aralarinda ticaret anlasmalari yapmaya basladilar . bunun yaninda tarsonis ; koloniler arasinda en buyugu ve teknolojik acidan en gelismisi ; umoja ve moriayi kendilerinin kurduklari bir hukumete katilmaya davet etti . diger iki koloni bu davete karsi ciktilar . tarsonisin donanmasi kesiflerine devam etti ve koprulu sector olarak adlandirilan bir sistemi insanlarin mulkiyetine aldi .


sistemde 7 ayri koloni daha kurmasiyla tarsonisin askeri gucu hizla buyumeye basladi . tarsonis kolonicileri tarafindan , terran konfederasyonu olarak adlandirilan yeni bir hukumet kuruldu . sektordeki en buyuk madencilik operasyonlarini gerceklestiren moria bu yeni konfederasyondan korkmaya basladi . bundan dolayi kel-morian combine kuruldu . sirketlerin ortakligindan olusan kel-morian , konfederasyon politikalari ile ters dusen butun madencilik sirketlerine silah ve askeri yardim sagliyacagini duyurdu . artan tansiyon konfederasyon ve kel-morian arasinda terran guild savaslarinin baslamasina neden oldu .


guild savaslari 4 sene , konfederasyon aslinda bir baris anlasmasi "satin alana" kadar surdu . kel-morian bagimsizligini koruyacak olsada kendisini destekleyen tum madenci guildleri konfederasyonun birer yatirimi halini almisti . umojan kolonisi konfederasyonun neler yapabilecegini gordukten sonra umojan protectoratei (koruyucu hukumet) kurdu . bu milislerin amaci kolonilerini konfederasyondan koruyup bagimsizliklarini devam ettirmekti . son analizde guild savaslari , konfederasyonun terran kolonileri arasindaki hakim durumunu kuvvetlendiren bir sekilde son buldu .

konfederasyon yeni gezegenleri topraklarina ekleyip kuvvetlenmeye devam ederken ele gecirdigi gezegenlerdeki toplumlarin tum vatandaslik ve bireysel haklarini gormezden geldi . bu da korsan gruplarin ve radikal milislerin daha fazla ortalikta gorunmeye baslamasina neden oldu . konfederasyon politikalarina karsi gerceklesen en buyuk ayaklanmaya ornek olarak korhal direnisi gosterilebilir .






korhal direnisi

korhal , tarsonisli koloniciler tarafindan yerlesilen ilk gezegenlerden birisiydi . zenginlik ve aydinlanmanin gezegeni korhal, konfederasyonun askeri ve teknolojik gelisimine buyuk katkilarda bulunmustu . konfederasyon korhalin giderek artan uretim gucunden yararlanmaya devam ederken , koloni vatandaslari konfederasyon senatorlerinin gezegenlerini baski altinda tutup zenginliklerinden diledikleri gibi faydalanmalarindan rahatsiz olmaya basladilar . bagimsizliklarini ele gecirmek icin konfederasyonun yerel yonetimine karsi sayisiz halk ayaklanmasi gerceklestirdiler . konfederasyon bu ayaklanmalara cevap vermekte gecikmedi ve kolonide siki yonetim ilan etti . bu halki dahada fazla kizdirdi , zaten var olan sivil karisiklik artik kaos halini almisti . konfederasyon , en degerli ve uzerine en cok dustukleri gezegenin kendilerine karsi ayaklanmasinin diger kolonilerinde ayaklanmasina neden olacagini dusunuyordu . bu ayaklanmayi her ne pahasina olursa olsun durdurmaya karar verdiler . korhal diger tum kolonilere ornek olacak sekilde konfederasyona hizmet etmeyi surdurmeliydi .

korhal senatorlerinden angus mengsk kendisini takip eden vatandaslarinin isteklerini belirten bir bildiri yayinladi . bagimsizlik istekleri, mengsk konfederasyona acikca savas ilan edince ; kabul edilmeyecek gibi degildi . vatandaslarini harekete geciren senator kahramanca bir cilginlik icindeki halkiyla birlikte konfederasyonun butun birliklerini ele gecirmeyi basarmisti . konfederasyon korhal uzerindeki tum haklarindan ve iddialarindan vaz gectigini ilan etmek zorunda kalmisti . mengsk saygiyi ve diger bir kac koloninin yonetimini kazanmisti .

konfederasyon , durumu gozden gecirmeye devam ederken kuvvetlerini korhaldan cekmeye basladi . mengsk ve direnisin diger yoneticileri bagimsizliklarini kazandiklarini dusunuyorlardi ve konfederasyona karsi kazandiklari zaferi kutluyorlardi . konfederasyon korhalin bagimsizligini kazanmasinin diger kolonilerinde bagimsizliklari icin savasmalarina neden olacagini biliyordu ve eger korhali aciktan elde edemiyorsa bazi farkli yollar denenebilirdi .

konfederasyon en tehlikeli 3 suikastcisini , yalnizca "ghost" olarak bilinirler , mengsk ve destekcilerini yok etmesi icin korhala gonderdi . ertesi sabah senatorun cansiz bedeni , kaleyi andiran karargahlarinin balkonunda karisinin ve kizinin cesetlerinin yanina uzanmis bir sekilde bulundu . senatorun kafasi asla bulunamadi . suikast direnisi zayiflatmaktan cok daha fazlasini gerceklestirdi . konfederasyonun bilinen en buyuk dusmanini uyandirdi .

arcturus mengsk , bir konfederasyon mufettisi ve zengin bir is adami olarak ailesinin olum haberini hicte iyi karsilamadi . yillarca mufettislik yaptigi icin gayet iyi biliyordu ki konfederasyon hedeflerine ulasabilmek icin her turlu yolu denerdi . politikada daha fazlasini istemiyordu , olacak olaylar hakkinda onceden uyarilmisti ve bir sekilde babasinin korhalda yaptiklari onu utandirmisti . ancak ailesinin olum haberi genc arcturusun icindeki bazi duygulari ateslemisti ; umit vaad eden gelecegini terk edip intikam icin tek basina bir patikaya girmisti .

daha once babasini takip eden gruplari bir araya getirerek kisa zamanda hatiri sayilir bir ordu toplamayi basarmisti . mengskin adamlari, pek cok istasyon ve uslerine saldirilar duzenleyerek konfederasyonun milyarlarca kredi degerinde adam , makina ve ekipman kaybetmesine neden oldu . mengskin grubu ile umojan protectorate arasinda bir ittifak anlasmasi imzalandigi dedikodulari; konfederasyonu durumu en kisa zamanda en kesin sekilde bitirmeye yoneltti . konfederasyon baskenti tarsonisten korhala bin tane nukleer fuze atildi . bu vahsi saldiri sirasinda 4 milyon insan oldu . kisa bir sure sonra cok degerli koloni korhal ; uzayda dolanan "fazla" isinmis , uzeri siyah camla kaplanmis dev bir kure oldu .

haberler , umojan sinirinda gizli bir ustte saklanan arcturusa ulastiginda , intikamin geri alabilecegi hic bir seyi kalmayan arcturus ve adamlari her ne pahasina olursa olsun bir gun konfederasyonu devireceklerine dair yemin ediyorlardi .


kendilerine korhalin evladlari ismini verdiler , arcturus ve adamlari cok kisa bir zamanda kendilerini tum sektorde en cok aranan kacaklar yapmayi basardilar . sessiz ve akillica saldirilariyla konfederasyona karsi pek cok zafer elde ettiler . ancak adelet adina kazandiklari her savastan sonra arcturus , konfederasyona bagli medya tarafindan deli ve terorist olarak tanitiliyordu . kolonilerin cogu bu kanunsuz gruplarla ilgili hic kimseye yataklik etmek ya da hizmet etmek istemiyordu . kamuoyu onundeki kotu sohretine ragmen arcturus konfederasyona karsi savasmayi birakmadi . bugun bile korhalin evladlari sektorun bagimsizligi icin konfederasyona karsi savasmaya devam etmektedir .



savas

pek cok koloni ve korsan militan konfederasyon guclerine karsi birlesmeye devam ediyordu . bu sirada koprulu sectordeki terran varligi artarak guclenmeye devam ediyordu . bu durum terran kolonicileri kendilerini icinden cikilmasi zor karmasik bir durumla karsilasincaya kadar devam etti .

bir uyari yapmaksizin 50 gemiden olusan bir yaratik donanmasi uzak bir konfederasyon kolonisi olan chau sara yorungesine girdi . buyuk gemiler hic bir seyden suphelenmeyen koloniciler uzerine ates acmaya basladilar . gezegendeki tum yerlesim birimlerini yok edene kadar durmadilar . bu ani saldiri karsisinda sasiran konfederasyon gezegeni korumasi icin kuvvetlerini bolgeye yolladi .


konfederasyon , rotasini mar saraya ceviren yaratik filosuna karsi mar saradan buyuk bir saldiri baslatti . kendilerini protoss olarak tanitan yaratik filosu gizemli bir sekilde aniden ortadan kayboldu ve sektoru terk etti . cok kisa bir zaman sonra mar sara uzerinde garip bir yaratik turu daha goruldu . bocege benzeyen bu yaratiklar protosstan oldukca farkli gozukuyorlardi .

terran kolonileri kendi aralarindaki politik cekismeleri bitiremeden bu iki yaratik turunun koprulu sectorde teroru ve savasi yaymalarini umutsuzca izlemeye basladilar .

http://www.scuniverse.com/dan alintidir.

protoss

eghontas
tarihcesi:

xelnaga ve ilk dogum

yalnizca cok daginik dokumanlar kalmasina ragmen , antik protoss yazitlari ; onlarca milyon yil once binlerce gezegene hukmeden cok gelismis bir irktan bahseder . bu gizemli irk pek cok metinde xelnaga olarak gecer . kendi bolgelerindeki soguk ve verimsiz gezegenlerde binlerce yeni irki yarattiklari ve kulturel gelisimlerini izlediklerine inanildigi yazilidir . protoss soyletilerinde bariscil ve iyi bir irk olduklarindan , evrenin evrimini incelemeye ve uretmeye kendilerini adadiklarinda bahsedilir . xelnaganin orjinleri hakkinda bir bilgi olmamasina ragmen , yapabildikleri dusunuldugunde bu galaksiden olmadiklari da soylenebilir . mukemmel bir hayat formu yaratma saplantisi olan xelnaga , bariz sekilde digerlerinden farkli bir irk yaratmak icin calismalara basladi . binlerce sene boyunca uretmekte olduklari turlerinin evrimine dikkatlice mudahale ettiler . ne varki deneylerinin pek cogu beklentilerinin cok altinda tamamen luzumsuz deneyler olarak kaldilar . xelnaga sonunda en cok umut vaad eden muhendislik gezegeni olan aiur uzerine yogunlasmaya karar verdi . aiurda galaksinin kiyisindaki , yogun ormanlarin oldugu bu gezegende sonunda cok gelismis bir tur dogdu . bu tur cok zor doga ve iklim kosullarina inanilamayacak derecede kendisini adapte edebiliyordu . gucleri ve hizlari xelnaga tarafindan bilinen butun irklardan fazlaydi . bu tur neredeyse , grup halinde avlanilan ve savascilarin yonettigi ilkel bir kabile hayatina bile gecmisti . ama gorunen oydu ki en garip yetenekleri, birbirleriyle cok karisik temeller uzerine kurulu telepatik bir yolla haberlesiyorlardi . bu sekilde hep birlikte hareket edip cok basarili bir sekilde avlanabiliyorlardi . xelnaga son deneylerinin gelisiminden memnun oldu ve bundan sonraki deneylerinin temeli olarak bu turu almaya,bundan sonraki turleri bu yeni turu evrimden gecirerek gelistirmeye karar verdi . bu fikirlerini , yeni ture " protoss (ilk dogan) " adini vererek yukselttiler . ilk protosslar uyum icinde ve bir koseye cekilip bir sey yapmadan xelnaga tarafindan izlendiklerinden habersiz aiur uzerinde yasadilar . protoss en gelismis turleri olmasina ragmen xelnaga kaydettikleri yavas gelisimden memun kalmadi ve evrimlerini daha da ileriye goturmeye karar verdi . xelnaga bir baska bin yili daha cocuklarina rehberlik ederek gecirdi . taa ki protossu sezgi ve alginin doruklarina cikarana kadar . "ilk dogan" lar sadece kulturel gelisimlerinde degil ayni zamanda kisisel gelisimlerinde de entellektuel ve arastirmaci bakimdan mukemmeli yakaladilar . gorunen basarilarindan cok heyecanlanan xelnaga sonunda kendilerini protossa tanitmaya karar verdi . bunun bir kaosa neden olabilecegini dusunmeden ...


ayrilis ve aeon of strife (uzun suren sorun karisiklik )


protoss uygarligi yalnizca bir kac bin yilda tum aiura yayildi ... giderek buyuyen kabileler tek bir merkezi otorite altinda birlesmeye basladilar . yarattiklarinin evrimlerinin ne boyutlara vardigini gormek isteyen xelnaga goklerden aiura inerek kendilerini protoss kulturune entegre etti ... xelnaganin gelisi, korkan kabileleri daha da birbirine yakinlastirdi ancak protoss yeni gercekleri ve detaylari ogrenmek icin sabirsizdi . xelnaga yaratiklarinin bu kadar merakli ve bilgiye ac olmasina sasirmisti . bilgiye karsi olan bu dengesiz sehvetleri protossun bilim alaninda radikal,devamli ilerleyen calismalarina on ayak oldu . anlayislari ve kisisel algilari gelistikce ; protoss asiri gururlanmaya ve kisisel basarinin toplumsal basaridan onemli olduguna inanmaya basladi . digerlerine gore daha basarili olan kabileler kendilerini digerlerinden izole etmeye basladilar . her biri kendi rollerini tanimlamaya calisiyordu ; yalnizca kendi topluluklarinda degil koca bir evren icinde ki varlik amaclarini ... kabileler birbirlerinden giderek uzaklasirken xelnaga cok buyuk bir hayal kirikligi yasiyordu . protossun evrimini belkide gereginden fazla zorlamislardi ; bir coklari protossun en onemli ozelliklerini kaybettigini dusunuyordu . kabileler kisisel amaclarin pesinde suruklenip dururken eskilerden kalan prensiplerini ve dini uygulamalari terk edip atalarindan daha da uzaklasiyorlardi . onceleri biraz korku ve daha cok saygi ile baktiklari yaraticilarinin kendi islerine karismasindan dolayi memnuniyetsizlikler baslamisti . aiurda aylar gectikce protoss xelnaga hocalarindan utanmaya basladi . her kabile yaraticilarinin hainliklerinden bahseden nefret dolu soylentilerle calkalaniyordu . irklarinin geri kalani ile iliskilerini kesmeye calistikca kabileler aralarindaki , daha once olusturmayi basardiklari telepatik baglantiyi kaybetmeye basladilar . bu kopukluk zaten nerdeyse birbirleriyle alakasi kalmayan kabilelerin arasindaki birligin ve kardesligin artik bittiginin kanitiydi . bu bagin kopmasi ayni zamanda xelnaga icin en buyuk isaretti . protoss en buyuk gucunu trajik bir sekilde kaybetmisti . basarisizliga ugrayan yaratiklarini evrimleri konusunda gereginden fazla zorladiklarina inaniyorlardi . aiuri sonsuza kadar terk etmeye karar verdiler . uzun zamandir xelnagadan suphelenen protosslar yaraticilarinin ayrildigini duyunca buyuk bir ofke ve kinle xelnaga gemilerine saldirmaya basladilar . yuzlercesi, ofkeden kuduran ; yakin zamana kadar tanrilari olduklarina inandiklari icin kendilerine ibadet eden protosslar tarafindan olduruldu ... xelnaga protossun saldirilarinin uzerinden geldikten sonra gemilerini huzunlu bir sekilde aiurdan amacsiz bir sekilde ucurdu . protoss kabileleri akillari karismis ve terk edilmis bir sekilde umutsuzca uyandilar "ayrilis" tan sonra ... ardindan tum galakside kaydedilen en kanli ve vahsi ic savas basladi aiurda : aeon of strife ...


khala : yukselisin yolu


aeon of strife savaslarinin bitmesinde pek cok faktor rol oynadi . beklenmeyen bir sekilde ortaya cikan ve ikinci cagin degisikliklerini getiren bir sey . eskinin vahsi kan davalari yeni nesil protoss savascilarini da pesinden surukluyordu . aralarindan biri , mistik , bu yolda yururken tokezleyen farkli biri ... birisi; adi coktan tarih sayfalarindan silinen unutulan ; khas diye adlandirildi ; kural getiren . khas xelnagadan kalan eski yasak ogretileri inceledi ; aiur disindan gelen khaydarin kristallerini . bu kristaller xelnaga tarafindan birakilmisti ; proto-genetik deneylerinin temellerini olusturuyorlardi . khas ayni zamanda bu kristallerdeki enerjiyi kendi uzerine kanalize edebiliyor; irkinin fiziksel ve zihinsel sinirlarina ulasiyordu . binlerce yildir ilk kez protossun sahip oldugu ; aralarindaki kanallardan tekrar birseyler akmaya basladi . irkinin her birinden gelen duygu ve dusuncelerle khas bir seyin farkina vardi . kabileler arasindaki telepatik bag yok olmamisti ; sadece yeni protoss nesilleri kendilerini savasmaya ve kan dokmeye o kadar kaptirmisti ki bu gucun nasil kullanilacagini unutmuslardi . kendisine ulasan duygulardan ; kabileleri yuzyillardir ayiran duygulardan ; korkuya dusen khas irkinin acilarina son verecek yeni yollar uzerinde calismaya basladi. khas, pek yeni nesil protoss savascisini etrafinda topladi ve onlara gizli kalmis ruhsal baglarini ogretmeye basladi. bu yeni nesil genc savascilar kendilerini etraflarindaki karmasa ve savastan uzaklastirarak bazi gercekleri gormeye basladilar ; xelnaganin kendilerini terk etmekte hakli olduguna ; irklarinin ozunun egonun yukselisi yuzunden bozulduguna ve basarisizliga ugramis bir irk oldukarina inandilar . ancak basarisizliklarinin dogasinin kendilerine ait olmadigini ; protoss ozundeki catismanin ve karmasinin temelsiz ve sacma oldugunu gorduler . khas , genc nesilleri atalarinin hatalarindan uzak tutacagina inandigi radikal bir ruhsal ogreti gelistirmeye basladi. teorisi ; “khala” ya da “yukselisin yolu” ; tum protossu eskinin kaprislerini terk etmeye ve guclerini yeniden birlestirmeye cagirdi. khasin en buyuk gucu , khalanin yeni nesillere yeni bir anlayis ve canlilik asilayabilecegini umit etmesiydi. zamanla pek cok protoss eskinin dusmanliklarini bir kenara birakarak hizla buyuyen khalainin lejyonlarina katilmaya basladi . tum bunlar aeon of strifenin bitisinin ve ikinci cagin baslangicinin en buyuk isaretiydi.


dae’uhl : vekilharc

khala sadece davranislari degil ; ayni zamanda protoss sosyal yasantisini kast sistemine gore yeniden sekillendiren bir sistemdi. tum protoss kabileleri uc yeni kasta ayrilmisti : judicator(lar) , khalai(ler) ve templar(lar) . bu degisim kabileler arasindaki eski dusmanliklarin kalintilarini iyice ortadan kaldirmaya ve kabileleri yeniden bir araya getirerek yeni baslangici kucaklamalarini sagladi . judicator kasti protoss yaslilarindan ve devlet adamlarinda olusuyordu ; asil sorumluluklari protosslari khala yasalari cercevesinde yonetmekti. judicator toplulugu ufak bir grup protoss “yaslisi” tarafindan yonetiliyordu ve bu grup “conclave” olarak adlandiriliyordu . khalai olarak adlandirilan ikinci kast protoss toplumunun buyuk bir cogunlugunu olusturuyordu . buyuk savas sirasinda tamamen yikilan aiuri yeniden insaa eden bilim adamlari , sanayiciler ve isci sinifi tarafindan temsil ediliyordu. templar olarak adlandirilan ucuncu kast ise ; aiurin savunmasindan sorumlu kutsal savascilardi. khalanin disiplinini siki bir sekilde takip ederek psisik guclerini olabilecek en yuksek seviyeye getiriyorlardi . conclavein ve judicatorin yonetimi ve templarlarin fanatik kuvvetleri sayesinde kisa zamanda anayurtlarini bir cennete benzettiler . gittikce artan refahlariyla daha onceden kaybettikleri pek cok bilim ve calismalarina geri donduler . yildizlar arasinda seyahat etmeyi ogrendiler . yalnizca bir kac yuzyil icinde protoss; galaksilerinin en ucra koselerindekiler dahil olmak uzere yuzlerce gezegeni feth ettiler ve buyuk uygarliklarinin meyvelerini karsilarina cikan pek cok gelismis irka sundular. sans eseride olsa protoss daha once xelnaganin kendisini gosterdigi sekiz ayri gezegeni de feth etti . khalanin davranis sekillerini taklit ederek bu gezegenlere kendilerini daeuhl ”buyuk vekilharc” olarak tanittilar. xelnaganin antik geleneklerini takip ederek kendilerinden asagidaki irklarin koruyucusu oldular. ancak takip ettiklerinin aksine koruyucusu olduklari irklarin evrimlerine ya da yasam sekillerine hic bir sekilde mudahalede bulunmadilar . zenomorfik tehditlere karsi her an tetikte bulunarak suphelendikleri yaratik turlerini izlemeye aldilar. ama binlerce yil once xelnaganin yaptigi gibi kendilerini , kendilerinden asagidaki irklara asla gostermediler . yuzlerce cesit irk ; yukarilardan gozlendiklerinden ve korunduklarindan habersiz protoss uzayinda gelisip , yasadilar .



dark templar

yeniden aydinlanan irklari gelisip serpilmeye devam ederken protoss conclavei karanlik , utanc dolu bir sirri kitlelerden saklamayi basardi. birkac muhalif kabile kendi kimliklerini kaybedeceklerini dusunerek khalayi kucaklamayi ve judicator kurallariyla yasamayi reddediler . muhalif kabileler dusman ya da askeri tutum yanlisi degillerdi ancak conclavein komunal yasanti seklinin irklarinin sonu olacagini dusunuyorlardi. conclave , bu dusuncenin yayilarak khasa zarar verecegini dusundugu icin muhalif kabilelerin varligi geri kalan protoss toplulugundan gizli tutu. muhalif kabileler yeni duzene karsi buyuk bir tehdit olusturdugu icin ; conclave templar guclerine bu kabileleri yok etmesini emretti. genc bir templar ; adun ; tarafindan yonetilen templarlar soydaslarini katletmeyi reddediler. idealist adun muhalif kabileleri conclaveden saklamayi basardi. adun , gizli psisik guclerini kullanmayi ogreterek muhalif kabilelerin khalaya inanmalarini saglayabilecegini dusundu. gucleri templarlarinkine esit olana kadar egitilmelerine ragmen bu kabileler khalanin yolunda yurumeyi reddediler. "yukselisin yolu" disiplininden uzak olan muhalif kabilelerin gucleri aiur uzerinde muthis ve yikici firtinalara neden oluyordu. conclave , templarlarin muhalif kabileleri yok etmedigini gorunce cok sasirdi ancak bu durumda yapacak fazla bir seyleri de yoktu. adun ve adamlarini itaatsizlikleri yuzunden cezalandirmak istedilersede bunun muhalif kabilelerin varligini halka aciklamak zorunda kalmalarina neden olmasindan korktular. conclave bu kabilelerin aiuri sonsuza dek terk etmelerine karar verdi. muhalif kabileler xelnagadan kalma eski bir gemiye bindirilirken adun ve adamlari sessiz kalacaklarina dair yemin ediyorlardi. daha sonradan bu kabileler dark templar olarak adlandirildi. conclavee ve onlarin judicatorlarina olan hor gormelerini gostermek amaciyla adeta torensel bir havayla diger protosslarla paylastiklari psisik baglarini kopardilar. bu olaydan sonra "karanlik avcilarin" ;irklarinin ana bagindan koptuklari ve bu guclerini uzayin karanlik ve soguguna cevirdikleri geri kalanlar arasinda soylenti olarak dolanmaya basladi. kendi soydaslari tarafindan avlanan ve korkutulan dark templarlar uzayda amacsizca dolanan gemilerinin icinde yalniz varliklariyla basbasa kaldilar. uzayin soguk karanliginda seyahat ederken bile aiura olan sevgilerini terk etmediler ve uzun zaman once kaybettikleri anayurtlarina hizmet etmeyi surdurduler.

insanlik ve zergun gelisi

protoss; sinirlarinin kenarina kadar gelen insanliga sessizce taniklik etti. terranlarin kokenleri hakkinda hic bir bilgiye sahip degillerdi ; bu maymun istahli kisa omurlu yaratiklar uzerinde calismaya degecek ilginc yaratiklardi. protossun terran kolonileri uzerindeki calismalarinin baslamasindan 2 yuzyil kadar gectikten sonra terran , protoss sinirlari icersinde bir duzineden fazla gezegende koloniler kurmayi basarmisti. terran teknolojisi protossa gore oldukce geri olmasina ragmen daha once protossun uzerinde yasadigi ve gelistirdigi pek cok gezegene adapte olmuslardi. protoss, terranin ozellikle bir yonunu oldukca ilginc bulmustu : surekli birbirleriyle savasip kendi kendilerini yok etmelerine ragmen sanayi ve teknolojilerini buyuk atilimlar yaparak gelistiriyorlardi.
protoss, terranin cok cabuk bir sekilde pek cok gezegelerini ele gecirip butun dogal kaynaklari tuketmeleri karsisinda alarma gecmekte gecikmedi. protossa gore terranin doganin hassas dengelerine hicte saygisi yoktu ; gezegenden gezegene atliyor ve arkalarinda corak terk edilmis topraklardan baska bir sey birakmiyorlardi. daeuhlun siki kurallarina gore; ne kadar isteselerde protossun kendisini terrana direkt olarak gostermesi yasakti. bu iki irk arasindaki iliskilerin yillarca kopuk kalmasina neden oldu. taki rutin bir protoss devriye gorevinde terranin umitsiz yardim cigliklarinin yakinda yankilanacaginin delilleri bulunana kadar.
high templar tassadar basina yeni gectigi templar kesif gucuyle , protoss uzayinin sinirlarinda ucusan bazi biyolojik yapilar kesfetti. uzun arastirmalar sonucunda , tassadar bu tanimlanamayan yabanci organizmalarin derin uzay sondajlari oldugunu anladi. kokenleri hakkinda bir bilgiye sahip olmasa bile terran kolonilerinin yerlestigi koprulu sektorune dogru gittikleri acikti.
tassadar yasayan bir kac sondaji uzerinde calismak icin aiura getirdi. bu garip yaratiklar protossun daha once karsilastigi hic bir canliya benzemiyordu. saygi duyulacak fizyolojilerinin ; derin uzay seyahati ve kesif icin tasarlandigi anlasiliyordu. nerden geldiklerini anlamaya calisirlarken ; protoss khaydarin kristallerinin enerjisini problarin yok denecek zihinlerine odakladilar. sondalarin kristallerin guclu enerjilerine cabuk ve dogal sekilde cevap vermesi protossu cok sasirtti. sasirmislardi cunku gecmiste kesfettikleri uzere yalnizca xelnaga tarafindan yaratilan irklar kristallerin enerjisini dogru sekilde cozup cevap verebilirdi. daha korkunc olani ise sondalarin ufak beyinleri icinde tekrar ve tekrar soyledikleriydi.
insanligi bul
ogren
yok et
cogal

protoss bu sondalari galaksilerini tehdit eden yeni bir tehlikenin habercileri olarak yorumladilar. bu yaratiklar eger xelnaga tarafindan yaratilmislarsa oldukca gelismis ve tehlikeli olmaliydilar. bu yaratik irkinin geri kalani her neredeyse hala kolonistleri aradiklari kesindi.
protoss, isgalci yaratiklarin izlerini surmesi icin galaksinin sinirlarina gelismis kesif gucleri yollamaya basladi. tassadar , daeuhl kurallari icersinde protossun gozetledigi irklari korumanin kendi sorumluluklari altinda oldugunu iddia etti. conclave "degersiz" terran irkinin zaten coktan yeni tehlike tarafindan isgal(orjinal metinde "infest" kelimesi kullaniliyor ancak turkce metine uygun bir kelime bulamadim bundan sonra "infest" kelimesi kullanilacaktir) edildigini ve yok edilmesi gerektigini savundu. judicator ve templarlar arasinda terranin yakinda dusecegi felaket durumunda ne yapilmasi gerektigi konusunda buyuk tartismalar cikti.
her iki kastin da hem fikir oldugu nokta bu yeni irkin tartisma goturmez sekilde xelnaga muhendisliginin urunu olduguydu ve eger xelnaga tarafindan yaratilmislarsa protossun onlarin koruyucusu olmasi daha iyiydi. tassadarin kesif gucunu yanina alarak terran gezegenlerini yaklasan tehlikeye karsi izlemesine karar verildi. tassadar sancak gemisi gantrithor (benim eski nickim :d ) ve buyuk bir protoss savas donanmasini yanina alarak koprulu sektorune dogru yola cikti.

sonun baslangici

terran bolgesine vardiktan sonra tassadarin kesif gucu gizemli yaratik tehdidinin terran kolonilerinde coktan basladigini anladi. tassadar , uzak bir terran kolonisi olan chau sarada yaratik isgalinin basladigini gordu. koloninin tum yuzeyi gezegenin yuzeyini asindirmaya devam eden kalin toksik bir maddeyle kaplanmisti. isleri daha da kotu yapan ; yaratiklar coktan pek cok koloniciyi ya infest etmis ya da oldurmustu. tassadar koloninin yok olusu karsisinda korkuya kapilmisti ve merak ediyordu : neden terran irki bu koloniye yardima gelmemisti.
conclave, koloninin kaderini duyunca tassadara acilen tum gezegenin yok edilmesi emrini verdi. gezegende ki tum canlilarin hayatina son verecegini bildigi halde tassadar uzulerek yoneticilerinin emirlerine uydu. chau sara yok edilerek uzerindeki isgale bir son verilmisti ancak tassadara yakindaki isgal altindaki bir kac gezegeni ve en ufak isgal tehlikesi altindaki her gezegeni yok etmesi emredildi. tassadar ikinci infest edilmis gezegen mar saraya dogru filosunu gotururken emirlerinin ahlaki yonunu dusunmeye baslamisti.

terran savascilari protossun ani saldirisina tamamen hazirliksiz yakalanmislardi. tassadara karsi koymalari icin bir yildiz gemisi donanmasi yolladilar. terran donanmasi gezegeni tassadara karsi korumaya hazirdi ancak tassadar filosuna geri cekilmelerini emretti. tassadar kendi ile bir mucadeleye basladi. mar sarayi ya da onu savunmaya gelen bu donanmayi yok edemezdi. tassadar insanligi yok etmeden isgalci yaratiklarla basa cikmanin baska bir yolu daha oldugunu gormustu. yoneticilerinin soy kirim emirlerine uymadi. filosundan geri kalaniyla terran alicilarinin sinirlari disinda ; tassadar isgalin terran topraklarinda yayilmasini bekleyip izledi .

http://www.scuniverse.com/’dan alintidir.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol