confessions

redfloyd

- Yazar -

  1. toplam entry 54
  2. takipçi 1
  3. puan 46254

hrant dink

redfloyd
faşizm nedir sorusunu cevabıdır bu olay. or.evladı avukat kemal kerinçsiz’in isteği yerine geldi bu ülkenin bir güzelliği daha yok oldu.o her zaman barıştan, kardeşlikten yana oldu ve etnik kökeni ne olursa olsun bu ülkedeki insanların eşit özgür bir türkiye hakkettiğini düşündü. gün oldu diaspora ile gün oldu klise ile takıştı ve faşizm herzaman önünde bir duvar gibi durdu.
faşizm yeter artik bu kaçinci can bizden aldiğin...

bülent somay

redfloyd
bülent somay

1956’da istanbul’da doğdu. 1972’de girdiği boğaziçi üniversitesinden 1981 yılında, ingiliz edebiyatı dalında lisansüstü derecesiyle ayrıldı. 1982-83 yıllarında montréal mcgill üniversitesinde bilimkurgu alanında doktora çalışması yaptı, ancak doktora derecesini almadan istanbul’a döndü. 1983’ten bu yana akıntıya karşı, zemin, birikim, demokrat ve defter dergilerinde deneme ve makaleleri yayımlandı. 1984-1995 yılları arasında mozaik müzik topluluğunun bir üyesi olarak, 1995’ten sonra ise bağımsız olarak müzik çalışmalarını sürdürdü. metis yayınları’nda fantazi ve bilimkurgu dizilerinin editörlüğünü yaptı. 1986-94 yılları arasında yazdığı siyasi makalelerini geriye kalan devrimdir (metis, 1997) adlı kitabında, sevdiği şarkıların sözlerinden hareketle yazdığı denemelerini şarkı okuma kitabı’nda (metis, 2000) topladı. 2002’den beri bilgi üniversitesi karşılaştırmalı edebiyat bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.

mora

redfloyd
2006 tarihli volkan konak albümü.
şarkılar:

- gardas
- ayşem destanı ii
- bu gaybana sevdaluk
- dertliyim kederliyim
- kavga
- nefesim nefesine
- eledim eledim
- o vay beni ağlarum
- oy trabzon
- karıma mektup
- kol bastı havası (faroz kesmesi)

belirtmeden edemiycem volkan konak nazım şiirlerini muhteşem okumuş

hücredeki adalının rüyası

redfloyd
mahir çayan

taş duvar, demir, karyola ve yerlerde sayısız izmaritler,
helanın pis kokusu, rutubetli, sıkıntılı, nikotinli,
insanı serseme çeviren kurşun gibi ağır bir hava,
duvarlar sanki soğuk dalgaları imal ediyor.
istediğiniz kadar üzerinize kalın şeyler giyinin,
oligarşinin hücresinde soğuğu yenmek imkansız.
ranzanın karşısında kafesli demir kapı,
arkasında mehmet.
görevi dakikası dakikasına beni denetlemek
mehmedim utanıyor, kahroluyor.
"askerim ağam n’aparsın" diyor.
aslında o’ da tutsak.
ben hücre içinde, o hücre önünde.
günde beş kez büyük başlar bakar içeriye;
yüzlerinde tecessüs.
"çılgın adam, 3-5 kişi ile koskoca karanlıklar
imparatorluğuna kafa tutan adalılar"
ama yine de "çılgın adamın" karşısında
bir eziklik duyuyorlar, o başka,
gündüz, gece diye bir ayrım yoktur hücrede,
zaman ve mekan özümlenmiş artık.
sadece koldaki saattir, geceyi gündüzü bildiren.
işık yirmi dört saat yanar.
bir nefes, bir dumandır yoldaşım.
cigaramı her çekişimde duman olur,
uçar giderim, ta uzaklara,
çoğu kere ada’ma giderim,
cigaramın dumanı, beni memleketime;
ada’ma götürür.
kahpe istanbul’un, kahpe bir bölgesinde,
bir evdeyim yoldaşlarımla beraber.
bu ev, yoldaşlık- dostluk-kardeşlik-mertlik-kazanç ve sevgi evidir.
bu evde, her şey o kadar güzel ve o kadar anlamlıdır ki...
ev de değil ada, ada!
satılmışlığın, kahpeliğin, riyakarlığın, adiliğin
ve her çeşit
aşağılık ve her çeşit yabancılaşmanın karışımı olan,
karanlık denizi’nin ortasında,
güneşi batmayan bir ada.
ben ne şuralıyım, ne buralı,
adalıyım adalı,
ada’m ormanlıktır.
dostluk, yoldaşlık, mertlik ormanı,
bütün ada’mı kaplar.
erdemin güneşi, yirmi dört saat aydınlatır adamı
biz ada sakinleri bilmeyiz karanlığı.
ben adalıyım ey kahpe hücre, ada’lı
doğru ya sen nereden bileceksin ada’mı.
asırlık, feodal,
militarist, hücre.
ya sen, öküze benzemek için kasılan, şişen
haset kurbağa hilkat garibesi bilir misin adamı?
dünya karanlıktır, güneşi batmayan böyle bir ada
yeryüzünde yoktur.
değilmi ki karanlıklar cücesi, zavallı acuze?
ya sen yarasalar şairi, pişkin cacomcho?
değil şiirlerde, masallarda bile böyle bir ada yoktur.
böyle bir ada eşyanın tabiatına aykırıdır.
senin için değil mi karanlıkların kapkara şairi?
senin dediğin eşyanın değil,
karanlığın tabiatına aykırıdır.
karanlık cüceleri, acuzeler, dürzüler...
yarının türkiyesi’nin hayvanat bahçesinde teşhir edilecekler...
ada’m kalabalıktır hain hücre:
elde mitralyözüyle,
sierra maestra’da, falcon’da, vietnam’da
mozambik’te, angola’da, sina çöllerinde...
özgürlüğün türküsünü söyleyenler.
zulme, kahpeliğe, sömürüye karşı...
dişiyle, tırnağıyla üç kıtada karşı koyanlar
benim evlatlarımdır kahpe hücre.
benim adamın ormanlıklarından aldıkları fideleri,
"birer birer dikiyor, kahpeler koalisyonunun dünyasına

kel dünya, ada’mın ağaçlarıyla ayıbını örtüyor,
güzelleşiyor artık.
iyi bak bana feodal duvar, iyi tanı beni.
seni yerle bir edecek adalılar’ı iyi tanı.
ada’m ve hemşerilerinin çoğu ne halde diye
dudak bükme, orospunun dölü utanç duvarı
evet ada’mı karanlığın suları bastı.
evet, benim gibi birçok adalı çirkef suların altında,
ama boşuna sevinme, ada’m batmaz, yok olmaz
ada’m sadece karanlık denizinde yerini değiştirdi.
hepsi o kadar.

sivas katliamı

redfloyd
bu yangin yerinde



yaşamak bu yangın yerinde

her gün yeniden ölerek



zalimin elinde tutsak

cahile kurban olarak



yalanla kirli havada

güçlükle soluk alarak



savunmak gerçeği, çoğu kez

yalnızlığını bilerek



korkağı, döneği, suskunu

görüp de öfkeyle dolarak



toplanıyor ölü arkadaşlar

her biri bir yerden gelerek



kiminin boynunda ilmeği

kimi kanını silerek



kucaklıyor beni metin altıok

"aldırma" diyor gülerek



"yaşamak görevdir bu yangın yerinde

yaşamak, insan kalarak"
ataol behramoglu

türbanlılar arabistan a gitmesin

redfloyd
imam hatipleri gereksiz şekilde palazlandıran sol’a karşı onları kullanan şeriatçı akımların bu hale gelmesinde büyük payt sahibi süleyman demirel’in yani namı değer "çoban sülü"nün türbanlılar için étürbanlılar arabistana gitsin demesi üzerine üzerine hayri kozanoğlu gibi solcu birinin verdiği cevap.

ben tanrıyım

redfloyd
tanrı bazıları için korkudur.kafasına kazınmış tabudur.tanrıyı seven insan ondan niye korkar.ondan bahsetmekten niye bu kadar çekinir.tanrı içerikli entrylerden rahatsız olan varsa olsun.


sorma be birader mezhebimizi
biz mezheb bilmeyiz yolumuz vardır
çağırma meclis-i riyaya bizi
biz şerbet içmeyiz dolumuz vardır
bizim söyleyecek sözümüz vardır

biz müftü bilmeyiz fetva bilmeyiz
kıl-ü kal bilmeyiz ifta bilmeyiz
hakikat şehrinde hata bilmeyiz
şah-ı merdan gibi alimiz vardır
bizim söyleyecek sözümüz vardır

nesimi özünü farş etme sakın
ne bilsin ham ervah likasın hakkın
hakkı bilmeyene hak olma yakın
bizim hak katında elimiz vardır
bizim söyleyecek sözümüz vardır
(bkz: nesimi )
(bkz: enel hak)

veysel güney

redfloyd
1980 döneminde netekim’ci cellatların iktidarı sırasında idam edilen devrimci.bu netekim cilerin veysel güney’in ölüsünden bile korkmaları nedeniyle ailesine yeri söylenmeksizin gizlice gömülmüştür.idamından 25 yıl sonra ailesinin bitmez tükenmez arayışları sonunda mezarının yeri tespit edilmiştir.
(bkz: mezarımı yolun başına kazsınlar, üzerine yıldızlı yumruk yapsınlar)
(bkz: ölüm adın kalleş olsun )
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol