(bkz: çikolatayı bisküviyi siyasete alet etmek)
(bkz: krakerden ideolojiler yapmak)
ülker
godiva satin almasiyla hicbir seyin artik eskisi gibi olmadigini ortaya koyan firmadir.
insanlar yesil sermaye diyebilir, hakikaten de oyledir, ben is basvurusu yapacaktim mesela, sirf bu meselelerden hic ilismedim bile. ama bu adamlar 850 milyon dolar para cikartip verebiliyor, daha da onemlisi bir dunya devini firmayı satmaya ikna edebiliyorlar, bu turk ekonomisi icin buyuk bir imaj. bu sayede yurt dısında alim yapmak isteyecek firmalar artik cesaretli operasyon yapabilecek, türk firmalari dev satin alimlari gercekletirebilecek imaja sahip olacak. marka degeri konu oldugu zaman imaj herseydir, geri kalani teferruattir.
tepe akfen venture (tav) diye bir firmamiz var mesela. bu firma havaalani terminali insaatinda yap-islet-devret modelini uygulayacagini acikladigi zaman millet bunlara bir tarafiyla guldu. ama su an geldikleri nokta dunyada bu sektorde marka oldular, kac kitada terminal insa ediyorlar. turk elektronik ureticileri markasiz da olsa avrupaya beyaz esya televizyon satiyor. beko kendi markasiyla avrupada bayagi bir yere geldi. satmanin degil almanin ve dunyaya acilmanin karli ve uzun vadeli oldugunu anliyoruz, iste issizlik sorunun ortadan kalkmasi ve medeniyetlesmenn yolu buralardan gececek. sanayilesebilirsek, hatta bu sanayilesmeyi ulkenin tamamina, dogu ve guney anadolu bolgelerine de yayabilirsek, cahilligi, bagnazligi ve diger negatif faktorleri ortadan kaldiririz.
sizi bilmem ama benim duslerim gercek oluyor.
insanlar yesil sermaye diyebilir, hakikaten de oyledir, ben is basvurusu yapacaktim mesela, sirf bu meselelerden hic ilismedim bile. ama bu adamlar 850 milyon dolar para cikartip verebiliyor, daha da onemlisi bir dunya devini firmayı satmaya ikna edebiliyorlar, bu turk ekonomisi icin buyuk bir imaj. bu sayede yurt dısında alim yapmak isteyecek firmalar artik cesaretli operasyon yapabilecek, türk firmalari dev satin alimlari gercekletirebilecek imaja sahip olacak. marka degeri konu oldugu zaman imaj herseydir, geri kalani teferruattir.
tepe akfen venture (tav) diye bir firmamiz var mesela. bu firma havaalani terminali insaatinda yap-islet-devret modelini uygulayacagini acikladigi zaman millet bunlara bir tarafiyla guldu. ama su an geldikleri nokta dunyada bu sektorde marka oldular, kac kitada terminal insa ediyorlar. turk elektronik ureticileri markasiz da olsa avrupaya beyaz esya televizyon satiyor. beko kendi markasiyla avrupada bayagi bir yere geldi. satmanin degil almanin ve dunyaya acilmanin karli ve uzun vadeli oldugunu anliyoruz, iste issizlik sorunun ortadan kalkmasi ve medeniyetlesmenn yolu buralardan gececek. sanayilesebilirsek, hatta bu sanayilesmeyi ulkenin tamamina, dogu ve guney anadolu bolgelerine de yayabilirsek, cahilligi, bagnazligi ve diger negatif faktorleri ortadan kaldiririz.
sizi bilmem ama benim duslerim gercek oluyor.
ülker ile hükümet arasındaki ilişkiyi en iyi açıklayan sevgili hocamız yaşar erdinçin yazısını okumakta fayda var.
ekonomiye merak salan kişilerin muhakkak okuması gerektiği dr. erdinç yaşar. çok mantıklı analizler ve yorumlar yapan zevkle okunan sevgili hocamız.
en son yazdığı yazılardan birini de buraya koyalım süper olsun..
hocam cuma günü bütün leasing şirketlerinin hisseleri taban oldu... ne oluyor!...
türkiyenin en önemli ekonomik sorunu sence nedir?
bilmiyorum hocam ben sana leasing şirketlerini soruyorum sen de bana bunu soruyorsun... ben ne bileyim? sen söyle...
bana göre en önemli ekonomik sorun büyümenin tökezlemesi, işsizliğin yeniden artmaya başlamasıdır. işsizliği azaltmak için ne yapılmalı?
hocam sana da bir soru sorduk, adamı pişman ediyorsun. işsizliği azaltmanın yolu firmaların yatırım yapmasıdır herhalde...
aferin.. çok iyi bildin... şirketler nasıl yatırım yapar?
gider makina falan alır, sonra da iş alanı yaratır ve insanları istihdam eder...
aferiiin.. çok iyi gidiyorsun... peki şirketler makina yatırımını nasıl yaparlar?
makina ve teçhizatı satın alır...
hayır bunu bilemedin.. gidip satın almaz...
ne yaparlar?
gider makinaları leasing yaparlar... yani makina kendilerinin olmaz... leasing şirketi satın alır ve makinayı satın almak isteyen şirkete kiralar ve şirket bu makina bedelini taksitler halinde öder. taksitler bitince makina şirketin olur.
hiçbirşey anlamadım...
bak şimdi anlayacaksın... düne kadar, eğer bir şirket makina teçhizat yatırım yapıyorsa sadece yüzde 1 kdv ödüyordu. ama şimdi bu oran yüzde 18e çıkarıldı. yani leasing şirketin de alsan, dışarıdan da alsan, makina ve teçhizat için yüzde 18 kdv ödeyeceksin. diyelim ki 100 bin dolara bir makina alıyorsun... önceki güne kadar leasing şirketine 101 dolar ödüyordun ama eğer şimdi devletten teşvik belgen yoksa 118 dolar ödemen gerekiyor.
peki hocam sonuç nedir?
şirketler kdv avantajı nedeniyle makinaları şu ana kadar lease ediyorlardı. ama artık kimse gidip leasing şirketinden makina almaz... yani leasing yapmanın bir esprisi veya artısı kalmadı... çünkü leasing şirketi bu yüzde 18 kdvyi şirkete aynen yansıtacak ve hatta hemen ödemesini isteyecektir. aksi halde yatırımın finansman yükü leasing şirketinin üzerine kalır...
hocam sen ne diyorsun? zaten yatırım yapılmadığından istihdamın artırılamadığından habsediyorduk... şimdi yatırım çok daha pahalı hale mi geldi?
evet aynen öyle oldu...
hocam bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu... zaten bütün firmalar kurlar çok düştüğü için ithal mallarla rekabet edemiyorlardı, üretim dibe vuruyor... üçüncü çeyrekde ekonomi neredeyse küçülüyordu... 2001 krizinden bu yana en düşük üçüncü çeyrek büyümesini gördük... şimdi bir de yatırım malları iyice pahalandı... hani hükümet 2008 yılını istihdam yılı ilan etmişti... işsizliğe çare bulacaktı... işadamları makina alıp yatırım yapamazlarsa işsizliğe nasıl çare bulunacak?
vallahi bu soru beni aşar evlat.. bunu gidip sayın unakıtana sor.. mutlaka bir bildiği vardır... hkümet herhalde yatırım mallarını daha pahalı hale getirerek işsizliği önleyecek bir formül buldu... ya da bütün firmaların gelip teşvik için kuyruğa girmesini falan istiyor olabilir...
hocam şimdi düşünüyorum da eğer kimse maknalarını leasing ile almazsa ve yatırım yapmazsa yapmazsa, leasing firmaları iş yapamaz ki... kâr edemez ki... firmanın leasing lisansını elinden almakla aynı şey değil mi?
evet doğru söylüyorsun...
o zaman bu firmalarda çalışanlar da işsiz kalmaz mı?
kalır...
hocam ne gülüyorsun? adamı gıcık etme... ben bir ay önce borsadan bir leasing şirketinin hisselerini almıştım.. şimdi ne yapacağım?
bence pek alıcı çıkmaz ama çıkarsa satıp başka sektöre geçsen iyi olur...
yandım hocam... keşke geçen hafta satsaydım... fakat sen hala gülüyorsun... neye gülüyorsun?
neye güleceğim.. yabancı yatırımcılar da gelip leasing işine girmişlerdi...
eeeeee....
ülker daha geçen hafta elindeki fon leasing şirketinin yüzde 60ını 120 milyon dolara kuveytlilere kakaladı... tabi ki böyle birşey olacağından haberlerinin olmasına imkan yok ama... işte bazı şirketler böyle şanslı olabiliyor...
deme hocam yaaaa... vay anasını beee...
üstelik git araştır... hiçbir internet sitesi ya da basın yayın organında bu haberi göremezsin...
ekonomiye merak salan kişilerin muhakkak okuması gerektiği dr. erdinç yaşar. çok mantıklı analizler ve yorumlar yapan zevkle okunan sevgili hocamız.
en son yazdığı yazılardan birini de buraya koyalım süper olsun..
hocam cuma günü bütün leasing şirketlerinin hisseleri taban oldu... ne oluyor!...
türkiyenin en önemli ekonomik sorunu sence nedir?
bilmiyorum hocam ben sana leasing şirketlerini soruyorum sen de bana bunu soruyorsun... ben ne bileyim? sen söyle...
bana göre en önemli ekonomik sorun büyümenin tökezlemesi, işsizliğin yeniden artmaya başlamasıdır. işsizliği azaltmak için ne yapılmalı?
hocam sana da bir soru sorduk, adamı pişman ediyorsun. işsizliği azaltmanın yolu firmaların yatırım yapmasıdır herhalde...
aferin.. çok iyi bildin... şirketler nasıl yatırım yapar?
gider makina falan alır, sonra da iş alanı yaratır ve insanları istihdam eder...
aferiiin.. çok iyi gidiyorsun... peki şirketler makina yatırımını nasıl yaparlar?
makina ve teçhizatı satın alır...
hayır bunu bilemedin.. gidip satın almaz...
ne yaparlar?
gider makinaları leasing yaparlar... yani makina kendilerinin olmaz... leasing şirketi satın alır ve makinayı satın almak isteyen şirkete kiralar ve şirket bu makina bedelini taksitler halinde öder. taksitler bitince makina şirketin olur.
hiçbirşey anlamadım...
bak şimdi anlayacaksın... düne kadar, eğer bir şirket makina teçhizat yatırım yapıyorsa sadece yüzde 1 kdv ödüyordu. ama şimdi bu oran yüzde 18e çıkarıldı. yani leasing şirketin de alsan, dışarıdan da alsan, makina ve teçhizat için yüzde 18 kdv ödeyeceksin. diyelim ki 100 bin dolara bir makina alıyorsun... önceki güne kadar leasing şirketine 101 dolar ödüyordun ama eğer şimdi devletten teşvik belgen yoksa 118 dolar ödemen gerekiyor.
peki hocam sonuç nedir?
şirketler kdv avantajı nedeniyle makinaları şu ana kadar lease ediyorlardı. ama artık kimse gidip leasing şirketinden makina almaz... yani leasing yapmanın bir esprisi veya artısı kalmadı... çünkü leasing şirketi bu yüzde 18 kdvyi şirkete aynen yansıtacak ve hatta hemen ödemesini isteyecektir. aksi halde yatırımın finansman yükü leasing şirketinin üzerine kalır...
hocam sen ne diyorsun? zaten yatırım yapılmadığından istihdamın artırılamadığından habsediyorduk... şimdi yatırım çok daha pahalı hale mi geldi?
evet aynen öyle oldu...
hocam bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu... zaten bütün firmalar kurlar çok düştüğü için ithal mallarla rekabet edemiyorlardı, üretim dibe vuruyor... üçüncü çeyrekde ekonomi neredeyse küçülüyordu... 2001 krizinden bu yana en düşük üçüncü çeyrek büyümesini gördük... şimdi bir de yatırım malları iyice pahalandı... hani hükümet 2008 yılını istihdam yılı ilan etmişti... işsizliğe çare bulacaktı... işadamları makina alıp yatırım yapamazlarsa işsizliğe nasıl çare bulunacak?
vallahi bu soru beni aşar evlat.. bunu gidip sayın unakıtana sor.. mutlaka bir bildiği vardır... hkümet herhalde yatırım mallarını daha pahalı hale getirerek işsizliği önleyecek bir formül buldu... ya da bütün firmaların gelip teşvik için kuyruğa girmesini falan istiyor olabilir...
hocam şimdi düşünüyorum da eğer kimse maknalarını leasing ile almazsa ve yatırım yapmazsa yapmazsa, leasing firmaları iş yapamaz ki... kâr edemez ki... firmanın leasing lisansını elinden almakla aynı şey değil mi?
evet doğru söylüyorsun...
o zaman bu firmalarda çalışanlar da işsiz kalmaz mı?
kalır...
hocam ne gülüyorsun? adamı gıcık etme... ben bir ay önce borsadan bir leasing şirketinin hisselerini almıştım.. şimdi ne yapacağım?
bence pek alıcı çıkmaz ama çıkarsa satıp başka sektöre geçsen iyi olur...
yandım hocam... keşke geçen hafta satsaydım... fakat sen hala gülüyorsun... neye gülüyorsun?
neye güleceğim.. yabancı yatırımcılar da gelip leasing işine girmişlerdi...
eeeeee....
ülker daha geçen hafta elindeki fon leasing şirketinin yüzde 60ını 120 milyon dolara kuveytlilere kakaladı... tabi ki böyle birşey olacağından haberlerinin olmasına imkan yok ama... işte bazı şirketler böyle şanslı olabiliyor...
deme hocam yaaaa... vay anasını beee...
üstelik git araştır... hiçbir internet sitesi ya da basın yayın organında bu haberi göremezsin...
(bkz: caramio)
çikolatarının begenilerek tüketildiği,genellikle eti ile gıda sektöründe yarısan bir markadır.
eti ile yarisiyor soyle oluyor boyle oluyor derken godiva gibi dunya devi bir sirketi bunyesine katmis yoluna tam gaz devam eden bir sirketler toplulugu.
(bkz: yildiz holding)
(bkz: yildiz holding)
(bkz: krispi)
(bkz: rulokat)
çikolatalı gofret
eti’nin birkaç ürünle girdiği çikolata pazarında, ülker karşısında tutunamayıp bazı ürünlerini piyasadan kaldırdığı...
yine sabancı’nın gıdasa ile piyale markasını satın alarak girdiği pazardan sessizce ve zararla çıktığı gözönüne alındığında; yeşilmiş, lacivertmiş gibi bahanelerin, gerçekler karşısında züğürt tesellisi olarak kaldığı gıda devidir.
birkaç yıl önce satın aldığı faisal finans’ı, ismini family finans olarak değiştirmiş, akabinde ve datayında boydak holding’in anadolu finans’ı ile yarı yarıya ortaklık kurup türkiye finans’ı kurmuşlardır. tam, "yüzde yüz yerli sermayeli bir finans kuruluşumuz oluyor" diye düşünürken, körfez sermayesine satmışlardır. acıdır.
düşünülmesi gereken, sermayenin/paranın rengi; sahiplerinin ırkı, dini, etnik kökeni... değil; vergilerini tam verip vermedikleri, çalışanlarının haklarını tam verip vermedikleri ve tabii ki istihdama katkıları olmalıdır. bu kafayla gidersek, bu şekilde düşünenlerden bir şey de olmaz. calimero gibi yakınır dururlar.
alışveriş yapacağı zaman migros, şok, yimpaş, kiler; ürün alacağı zaman eti, ülker ayırt etmeyen milyonlarca tüketici, yani aklı selim vatandaş iyi ki var.
ekofaşistler tepinip dursunlar. bu ülkenin makul çoğunluğu, birilerinin dillerine doladıkları ama hayatlarında bir tek örneği olmayan: başkalarının yaşam tarzına saygı, birarada yaşama, farklılıklara saygı, hoşgörü, birlik gibi değerler halkın geniş kesiminde içsel bir kabule dayanıyor. öyle olmasaydı, birileri ayakta kalamazdı.
istenen bu mu? herkesin yediği gofreti bile ayırması mı? hani imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleydik? hani ne mutlu türküm diyene idi? hani hiç kimse ırk, din, dil, etnik köken gibi özelliklerinden dolayı aşağılanamaz, kınanamazdı? hani?
askeri tesislerde sadece ülker ürünleri satılsaydı da eti ürünleri bulunmasaydı, tepkiniz ne olacaktı? tersten durumlara aynı tepkiyi vermiyorsanız, düşünce tarzınızda bir yanlışlık var demektir.
yine sabancı’nın gıdasa ile piyale markasını satın alarak girdiği pazardan sessizce ve zararla çıktığı gözönüne alındığında; yeşilmiş, lacivertmiş gibi bahanelerin, gerçekler karşısında züğürt tesellisi olarak kaldığı gıda devidir.
birkaç yıl önce satın aldığı faisal finans’ı, ismini family finans olarak değiştirmiş, akabinde ve datayında boydak holding’in anadolu finans’ı ile yarı yarıya ortaklık kurup türkiye finans’ı kurmuşlardır. tam, "yüzde yüz yerli sermayeli bir finans kuruluşumuz oluyor" diye düşünürken, körfez sermayesine satmışlardır. acıdır.
düşünülmesi gereken, sermayenin/paranın rengi; sahiplerinin ırkı, dini, etnik kökeni... değil; vergilerini tam verip vermedikleri, çalışanlarının haklarını tam verip vermedikleri ve tabii ki istihdama katkıları olmalıdır. bu kafayla gidersek, bu şekilde düşünenlerden bir şey de olmaz. calimero gibi yakınır dururlar.
alışveriş yapacağı zaman migros, şok, yimpaş, kiler; ürün alacağı zaman eti, ülker ayırt etmeyen milyonlarca tüketici, yani aklı selim vatandaş iyi ki var.
ekofaşistler tepinip dursunlar. bu ülkenin makul çoğunluğu, birilerinin dillerine doladıkları ama hayatlarında bir tek örneği olmayan: başkalarının yaşam tarzına saygı, birarada yaşama, farklılıklara saygı, hoşgörü, birlik gibi değerler halkın geniş kesiminde içsel bir kabule dayanıyor. öyle olmasaydı, birileri ayakta kalamazdı.
istenen bu mu? herkesin yediği gofreti bile ayırması mı? hani imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleydik? hani ne mutlu türküm diyene idi? hani hiç kimse ırk, din, dil, etnik köken gibi özelliklerinden dolayı aşağılanamaz, kınanamazdı? hani?
askeri tesislerde sadece ülker ürünleri satılsaydı da eti ürünleri bulunmasaydı, tepkiniz ne olacaktı? tersten durumlara aynı tepkiyi vermiyorsanız, düşünce tarzınızda bir yanlışlık var demektir.
muhafazakar gida firmasi.
(bkz: ulker yupo)
(bkz: napoliten)
işe alacakları insanın hayatını hatta her bişeyini izleyen, takip eden gerici şirket. kafa yapısı kendilerininkine benzemeyen insanları işe almıyorlar -mış.
(bkz: ulker kalbim ton)
antep fıstıklı çikolatası nestle ile aynı ambalaj ve renktedir. fakat tat olarak nestleye oranla beş para etmez. ayrıca ne kadar da çakma bir çikolata olduğunu bariz farkettirir. ayrıcana üstüne de türk malı olduğu halde %25 kazık yersiniz.
çikolata müptelasıyımdır, bunca yıldır tüm markalardaki çikolataları denemi$imdir; isviçre çikolataları hariç türkiyede yiyip yenilebilecek en güzel tablet çikolataları üretir bu marka. tecrübelerim bu yönde evet.
(bkz: ülker reyhan)
kullandığı mısır şurubunun kanser yaptığı kesinleşince ürünlerinin satışı son 1 haftada yüzde 40 azalmış.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?