tütün, tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasası düzenleme kurumu (tapdk) başkanı kazım çalışkan, vergi ve fiyat arttırılarak, tüketimin azaltılması için, sigaradan alınan özel tüketim vergisinin (ötv) yükseltilmesine yönelik çalışma yürüttüklerini bildirdi.
evet yanlış duymadınız yeniden zam geliyor!
peki neden?
- tüketimin azalması için..
evet..donumuza kadar aldınız.sinirimin yatışması için kullandıgım ve birebir gelen sigarama göz diktiler şimdide.devletimiz okadar güzel bir devlet ki bu sene sırf sigaranın üzerine giderek habire zam yaparak insanların sigara tüketimini azalttıgını sanmakla birlikte,
sadece bir sigarası kalan türk vatandaşının sinir sistemini alt üst ettiler iyice..
insanlar neden sigara kullanır ki?
geçim sıkıntısının verdigi bunalımdan kurtulmak.cigara yakıp bir nebzede olsa ve birkaç dakikalıgınada olsa o dertleri bir kenara bırakmak için..
devletimizin harika politikasına öyle yürekten inanıyorum ki..
bizi sigara illetinden kurtarmak için herşeylerini feda ediyolar
hep bizi düşünüyorlar..
suya zam yaptınız %29
ekmege zam yaptınız..
elektrige %10 zam kapıda
herşeye zam yaptınız ..
tüketimi azaltmak için!!
peki bunlara zam yapıcagınıza insanların maaşlarına zam yapsanız da böyle isyan etmeseler?
tüketimi azaltma çalışmalarınızda büyük başarı elde ettiniz tebrik ederim, millet aç kaldı..
sigaramızıda alın elimizden.. bi o kalmıştı zaten ..
sigara
neden içiyorsun sorusuna tutarsız yanıtlar verilen zıkkımdır.şöyle ki ;
-neden sigara içiyorsun ?
+dertiliyim be bilader
-neden sigara içiyorsun ?
+mükemmel bir gündü be bi keyif sigarası bu...
hele ki orgazm sigarası olayını hiç mi hiç anlamış değilim.dinlendirmek içinse; zaten takatin kalmamış neyine dinleneceksin yat uyu anasını satayım, he yok keyif içinse; yetmedi mi lan o kadar ... yaptığın.
???
-neden sigara içiyorsun ?
+dertiliyim be bilader
-neden sigara içiyorsun ?
+mükemmel bir gündü be bi keyif sigarası bu...
hele ki orgazm sigarası olayını hiç mi hiç anlamış değilim.dinlendirmek içinse; zaten takatin kalmamış neyine dinleneceksin yat uyu anasını satayım, he yok keyif içinse; yetmedi mi lan o kadar ... yaptığın.
???
yakin zamanda ilgili yasanin cikmasiyla artik sokakta bile icmesi yasaklanacak sey. toplumumuzda sigara icme orani bu kadar yuksek iken insanlar yasaklari umursar mi? bilinmez.
kanada da insanlar sokakta sigara icen birini gorduklerinde sen benim havami kirletemessin sondur o sigarayi diye uyariyormus.
kanada da insanlar sokakta sigara icen birini gorduklerinde sen benim havami kirletemessin sondur o sigarayi diye uyariyormus.
akut ya da kronik faranjit hastalığına yol açar,kokusu tutulan ele bile siner kötü bir maddedir.
eger göğüs küçültme ya da büyütme gibi bir estetik ameliyatı gecirecekseniz, ameliyattan on gün önce bırakmanız gereken maddedir.
ömer köroğlunun seslendirdiği sigara adlı hikaye.
hafif sisli bir havada ve güneşin apartmanların arasından yeni yeni güne merhaba dediği bir saatte, vapura doğru ilerleyen genç adam; jeton gişesinde, yaklaşık iki ay önce ayrıldığı kız arkadaşını görür ve titrek bir ”merhaba” ile konuşmaya başlar. bu konuşmalar vapurda da devam eder. adamın; “hava o kadar da soğuk değil, dışarıda oturalım mı?” sorusuna, kızın “olur” cevabı vermesiyle birlikte vapurun en üst katına doğru yol alırlar. birkaç dakika havadan sudan muhabbetlerle geçtikten sonra, adam kıza bir sigara uzatır ve kendisine de bir tane alır. daha sonra, genç adam birden lafa girer:
- biliyorum, bu konuları daha önce hiç konuşmadık ya da konuşamadık diyeyim. merak etme ama, “neden ayrıldık biz” sorusunu sormayacağım. sadece sana söylemek istediğim birkaç şey var, onları konuşmak istiyorum.
genç kız; adama bakarak, “evet seni dinliyorum, devam et” dedikten sonra adam, konuşmasına kaldığı yerden devam eder:
- biliyor musun? ayrıldıktan sonra, seni sigaraya benzetmeye başladım.
kız, hiç tahmin etmediği, alakasız bir konuyla lafa girmesinin verdiği şaşkınlıkla, “ne? nasıl yani?” der. adam, önce kıza uzattığı sigarayı ve sonra kendi sigarasını, çantasından çıkardığı çakmak ile yaktıktan sonra:
- mesela bir tane sigara yakıyorum ve kül tablasına koyup izlemeye başlıyorum. kül tablasına dökülen külleri gördükçe; anılarımız aklıma, her biri kül olup acılarıma dönüşüyor sonra. arada bir elime alıyorum sigarayı ve içime çekiyorum seni. kendimi zehirlemek için; daha çok, daha çok çekiyorum. bazen de anıları döküyorum kül tablasına. “sen zehiri” hoşuma gidiyor, içimi acıtıyor, vazgeçemiyorum; içime çekmeye devam ediyorum. ağzımdan çıkan her dumanda, ayrılırken bana bıraktığın; son bakışının silueti beliriyor. her sigaranın oldugu gibi, senin de sonun yaklaşıyor. ve ben yavaş hareketlerle; ne zaman seni söndürmek için, elimi götürsem kül tablasına, aptalca bir umutla “nolur yapma!!” diyeceğin zamanı bekliyorum. ama hiçbir zaman duyamıyorum sesini. “ve işte bitirdim seni” diyorum. hayır hayır kendimi kandırıyorum galiba, “seni böyle bitiremem” diyorum sonra. ama bakıyorum kül tablasına; evet! sen oradasın, evet! anılar orada. ancak, elimde hala kokun var. yıkasam da, hiç çıkmayacak bir koku. anlıyorum ki; bu sigarada, senin çok az bir kısmını bitirmişim. senden bağımsız bir sen, hep içimde yaşıyormuş. ve anlıyorum ki, sadece sönüyorsun. seni ateşleyecek bir “ben” bekliyorsun sabırla. o “ben”, çok da bekletmiyor seni. bir daha yanmaya başlıyrsun. aniıar,acılar yine bitiyorsun. yeniden yanıyor ve bitiyorsun. bu hep böyle devam ediyor; sonunda alışkanlık oluyorsun.
genç kız anlatılanları dinlerken tarif edilmeyecek bir duygu yoğunluğu içindeydi. bir yandan, birisinin bu kadar acı çekmesine üzüntü duyarken; diğer yandan da, kendisinin hala unutulmamış olmasından, haz alıyordu. aslında kendisi de unutamamıştı genç adamı. kendi isteğiyle ayrılmıştı ama; sevmediği ya da artık bir şeyler hissetmediği için değil, en yakın kız arkadaşının da, o insana karşı bir takım duygular beslediği için gerçekleşmişti bu ayrılık. bunu; ne erkek arkadaşı, ne de en yakın arkadaşı biliyordu. erkek arkadaşına, “bu ilişkide bir şeyler eksik, ben daha fazla sürdüremeyeceğim, ayrılmalıyız.” diye bir mesaj atarken; kıza, “ilgisiz bir sevgili olmaya başlamıştı günler geçtikçe; çok bunalmıştım. ve bir gün onu, başka biriyle sarmaş dolaş gördüm. bu yüzden ayrıldım.” demişti. böylece, hem erkek arkadaşından, kendine göre, makul bir sebeple ayrılmış; hem de arkadaşına, erkek arkadaşını kötüleyerek, ondan soğumasını sağlamıştı. kendisinin çok acı çekeceğini bile bile, arkadaşını kaybetmemek için, böyle bir yalanlar zincirine başvurmuştu. artık hayatını, bu yalanlara göre düzenlemeliydi. bu yüzden; bu karşılaşmalarında duygularını bir tarafa bırakıp, mantığı ile karar vermek zorundaydı. geri dönüşü yoktu ve kız da bunun farkındaydı. bütün ayrıntıları, olası bir karşılaşma için düşünmüştü daha önceden. adamın anlattıklarını dikkatlice dinliyor ve sözünü bitirmesini bekliyordu. ve adamla göz göze gelip, “bitti, bu kadardı!” dermişçesine bakmasından sonra, kız konuşmaya başladı:
- açıkçası bu söylediklerin, hiç beklemediğim şeylerdi. benim, bu açıklamalarına bir yorum yapmamı bekleme. çünkü bunlar senin kendi düşüncelerin. her biten ilişkiden sonra, yaşanabilecek duygulardan bu anlattıkların. şunu söyleyebilirim ama yaşadığımız ilişkide, elimden gelen fedakarlığı gösterdiğime inanıyorum. seni hiçbir zaman suçlu görmedim, her şey benden kaynaklıyordu. sonuç olarak, bir şekilde bu ilişki yürümedi ve bitti. bu kadar basit.
- bu kadar mı yani?
- evet...
genç adam şok olmuştu. belki, daha ılımlı bir yaklaşım bekliyordu kızdan. ancak, kesin ve kararlı konuşmuştu kız. hiçbir umudun kalmadığına, kendini inandırmaya çalışıyordu. vapur yanaşmıştı iskeleye. tek bir kelime bile konuşmadan vapurdan indiler. iskelenin sonunda; genç kız, adama sarılarak “hoşçakal” dedi. ancak adam, ayrılırken ne sarılmıştı kıza, ne de bir kelime çıkmıştı ağzından. bir heykel gibi duruyordu kızın karşısında. kız da, bir tepki gelmeyince; hızla uzaklaşmayı tercih etti. arkalarına bile bakmadan ayrıldılar.
kız, işyerine ulaştı. yerine oturduktan hemen sonra, cep telefonuna bir mesaj geldi. mesaj, eski sevgilisindendi ve şöyle yazıyordu:
“hep bu karşılaşmayı ve sana sigara hikayesini anlatacağım günü beklemiştim. ve o gün, gözlerimin içine bakıp; söyleyeceklerine göre, hayatıma bir yön çizecegime...”
genç kız, bu mesajdan hiçbir anlam çıkaramamıştı. bu mesajı düşünürken; bir mesaj daha geldi:
“... kendi kendime söz vermiştim. bugün duyduklarım; beni hayal kırıklğına uğrattı ve ben kararımı verdim:”
“sigarayı bıraktım...”
hafif sisli bir havada ve güneşin apartmanların arasından yeni yeni güne merhaba dediği bir saatte, vapura doğru ilerleyen genç adam; jeton gişesinde, yaklaşık iki ay önce ayrıldığı kız arkadaşını görür ve titrek bir ”merhaba” ile konuşmaya başlar. bu konuşmalar vapurda da devam eder. adamın; “hava o kadar da soğuk değil, dışarıda oturalım mı?” sorusuna, kızın “olur” cevabı vermesiyle birlikte vapurun en üst katına doğru yol alırlar. birkaç dakika havadan sudan muhabbetlerle geçtikten sonra, adam kıza bir sigara uzatır ve kendisine de bir tane alır. daha sonra, genç adam birden lafa girer:
- biliyorum, bu konuları daha önce hiç konuşmadık ya da konuşamadık diyeyim. merak etme ama, “neden ayrıldık biz” sorusunu sormayacağım. sadece sana söylemek istediğim birkaç şey var, onları konuşmak istiyorum.
genç kız; adama bakarak, “evet seni dinliyorum, devam et” dedikten sonra adam, konuşmasına kaldığı yerden devam eder:
- biliyor musun? ayrıldıktan sonra, seni sigaraya benzetmeye başladım.
kız, hiç tahmin etmediği, alakasız bir konuyla lafa girmesinin verdiği şaşkınlıkla, “ne? nasıl yani?” der. adam, önce kıza uzattığı sigarayı ve sonra kendi sigarasını, çantasından çıkardığı çakmak ile yaktıktan sonra:
- mesela bir tane sigara yakıyorum ve kül tablasına koyup izlemeye başlıyorum. kül tablasına dökülen külleri gördükçe; anılarımız aklıma, her biri kül olup acılarıma dönüşüyor sonra. arada bir elime alıyorum sigarayı ve içime çekiyorum seni. kendimi zehirlemek için; daha çok, daha çok çekiyorum. bazen de anıları döküyorum kül tablasına. “sen zehiri” hoşuma gidiyor, içimi acıtıyor, vazgeçemiyorum; içime çekmeye devam ediyorum. ağzımdan çıkan her dumanda, ayrılırken bana bıraktığın; son bakışının silueti beliriyor. her sigaranın oldugu gibi, senin de sonun yaklaşıyor. ve ben yavaş hareketlerle; ne zaman seni söndürmek için, elimi götürsem kül tablasına, aptalca bir umutla “nolur yapma!!” diyeceğin zamanı bekliyorum. ama hiçbir zaman duyamıyorum sesini. “ve işte bitirdim seni” diyorum. hayır hayır kendimi kandırıyorum galiba, “seni böyle bitiremem” diyorum sonra. ama bakıyorum kül tablasına; evet! sen oradasın, evet! anılar orada. ancak, elimde hala kokun var. yıkasam da, hiç çıkmayacak bir koku. anlıyorum ki; bu sigarada, senin çok az bir kısmını bitirmişim. senden bağımsız bir sen, hep içimde yaşıyormuş. ve anlıyorum ki, sadece sönüyorsun. seni ateşleyecek bir “ben” bekliyorsun sabırla. o “ben”, çok da bekletmiyor seni. bir daha yanmaya başlıyrsun. aniıar,acılar yine bitiyorsun. yeniden yanıyor ve bitiyorsun. bu hep böyle devam ediyor; sonunda alışkanlık oluyorsun.
genç kız anlatılanları dinlerken tarif edilmeyecek bir duygu yoğunluğu içindeydi. bir yandan, birisinin bu kadar acı çekmesine üzüntü duyarken; diğer yandan da, kendisinin hala unutulmamış olmasından, haz alıyordu. aslında kendisi de unutamamıştı genç adamı. kendi isteğiyle ayrılmıştı ama; sevmediği ya da artık bir şeyler hissetmediği için değil, en yakın kız arkadaşının da, o insana karşı bir takım duygular beslediği için gerçekleşmişti bu ayrılık. bunu; ne erkek arkadaşı, ne de en yakın arkadaşı biliyordu. erkek arkadaşına, “bu ilişkide bir şeyler eksik, ben daha fazla sürdüremeyeceğim, ayrılmalıyız.” diye bir mesaj atarken; kıza, “ilgisiz bir sevgili olmaya başlamıştı günler geçtikçe; çok bunalmıştım. ve bir gün onu, başka biriyle sarmaş dolaş gördüm. bu yüzden ayrıldım.” demişti. böylece, hem erkek arkadaşından, kendine göre, makul bir sebeple ayrılmış; hem de arkadaşına, erkek arkadaşını kötüleyerek, ondan soğumasını sağlamıştı. kendisinin çok acı çekeceğini bile bile, arkadaşını kaybetmemek için, böyle bir yalanlar zincirine başvurmuştu. artık hayatını, bu yalanlara göre düzenlemeliydi. bu yüzden; bu karşılaşmalarında duygularını bir tarafa bırakıp, mantığı ile karar vermek zorundaydı. geri dönüşü yoktu ve kız da bunun farkındaydı. bütün ayrıntıları, olası bir karşılaşma için düşünmüştü daha önceden. adamın anlattıklarını dikkatlice dinliyor ve sözünü bitirmesini bekliyordu. ve adamla göz göze gelip, “bitti, bu kadardı!” dermişçesine bakmasından sonra, kız konuşmaya başladı:
- açıkçası bu söylediklerin, hiç beklemediğim şeylerdi. benim, bu açıklamalarına bir yorum yapmamı bekleme. çünkü bunlar senin kendi düşüncelerin. her biten ilişkiden sonra, yaşanabilecek duygulardan bu anlattıkların. şunu söyleyebilirim ama yaşadığımız ilişkide, elimden gelen fedakarlığı gösterdiğime inanıyorum. seni hiçbir zaman suçlu görmedim, her şey benden kaynaklıyordu. sonuç olarak, bir şekilde bu ilişki yürümedi ve bitti. bu kadar basit.
- bu kadar mı yani?
- evet...
genç adam şok olmuştu. belki, daha ılımlı bir yaklaşım bekliyordu kızdan. ancak, kesin ve kararlı konuşmuştu kız. hiçbir umudun kalmadığına, kendini inandırmaya çalışıyordu. vapur yanaşmıştı iskeleye. tek bir kelime bile konuşmadan vapurdan indiler. iskelenin sonunda; genç kız, adama sarılarak “hoşçakal” dedi. ancak adam, ayrılırken ne sarılmıştı kıza, ne de bir kelime çıkmıştı ağzından. bir heykel gibi duruyordu kızın karşısında. kız da, bir tepki gelmeyince; hızla uzaklaşmayı tercih etti. arkalarına bile bakmadan ayrıldılar.
kız, işyerine ulaştı. yerine oturduktan hemen sonra, cep telefonuna bir mesaj geldi. mesaj, eski sevgilisindendi ve şöyle yazıyordu:
“hep bu karşılaşmayı ve sana sigara hikayesini anlatacağım günü beklemiştim. ve o gün, gözlerimin içine bakıp; söyleyeceklerine göre, hayatıma bir yön çizecegime...”
genç kız, bu mesajdan hiçbir anlam çıkaramamıştı. bu mesajı düşünürken; bir mesaj daha geldi:
“... kendi kendime söz vermiştim. bugün duyduklarım; beni hayal kırıklğına uğrattı ve ben kararımı verdim:”
“sigarayı bıraktım...”
(bkz: lucky strike)
dünyanın en güzel sömürü buluşudur.hem bağımlılık yapar,hem paranızı hem de hayatınızı alır.kullananlar sayesinde philip morris tüm dünyada iyi bir lobi edinmiştir.rahatlatır düşüncesi tamamen yanlıştır.rahatlatan duman değil,derin nefes alıp verişinizdir.ancak her şeye rağmen kullanınız sakın bırakmayınız.
argoda tabut çivisi olarak tanımlanan dumanımsı.
1-haramdır.
2-öldürür
3-pis kokar
4-dişleri sarartır
.
.
.
.
2-öldürür
3-pis kokar
4-dişleri sarartır
.
.
.
.
devre arası içilen şey.
(bkz: dumanlı sigara böreği)
dünyanın en zararlı maddelerindendir. lakin, gelecekte başımıza dert açar şeklinde endişelerle bırakmak mantıksal açıdan doğru değildir. şu şekilde açıklayabiliriz:
her insan potansiyel ceset adayıdır. yani bir insanın her an ölme ihtimali vardır. örneğin, bir insanın şu anda ölme ihtimali, % 50 dir. bundan sonra yaşama ihtimali ise yine % 50 dir. dolayısıyla, sigara içince, başımıza gelecek vakalar, yaşama ihtimalimiz olan % 50 gerçekleşirse, vuku bulacaktır.
misal olarak, bir insanın hormonlu gıda, dengesiz beslenme, stres gibi nedenlerle, ileriki hayatında yine yüzde elli ihtimalle kanser e yakalanabileceğini düşünelim. bu oran, hayatta kalma ihtimali olan % 50 nin içindedir. dolayısıyla bu ihtimalin yarısına yani % 25 e tekabül eder. sigara nın insanın kansere yakalanma riskini % 80 arttırdığı söyleniyor. bu durumda kişinin, kansere yakalanma ihtimali, % 25 ten, % 45 a çıkar. lakin, bu yüzde 45, hayatta kalma oranınızın içindeki yüzde 45 tır. akabinde bu rakam, şu anda ölme ihtimali niz olan % 50 den daha azdır. yani,
şu an ölme ihtimali > sigara yüzünden ölme ihtimali
yahut,
%50 > % 45 dır.
elhasılı, sigarayı bırakmak matematiksel açıdan mantıklı değildir.
edit: siz yine de azaltın. hayat matematik kurallarından oluşmuyor.
her insan potansiyel ceset adayıdır. yani bir insanın her an ölme ihtimali vardır. örneğin, bir insanın şu anda ölme ihtimali, % 50 dir. bundan sonra yaşama ihtimali ise yine % 50 dir. dolayısıyla, sigara içince, başımıza gelecek vakalar, yaşama ihtimalimiz olan % 50 gerçekleşirse, vuku bulacaktır.
misal olarak, bir insanın hormonlu gıda, dengesiz beslenme, stres gibi nedenlerle, ileriki hayatında yine yüzde elli ihtimalle kanser e yakalanabileceğini düşünelim. bu oran, hayatta kalma ihtimali olan % 50 nin içindedir. dolayısıyla bu ihtimalin yarısına yani % 25 e tekabül eder. sigara nın insanın kansere yakalanma riskini % 80 arttırdığı söyleniyor. bu durumda kişinin, kansere yakalanma ihtimali, % 25 ten, % 45 a çıkar. lakin, bu yüzde 45, hayatta kalma oranınızın içindeki yüzde 45 tır. akabinde bu rakam, şu anda ölme ihtimali niz olan % 50 den daha azdır. yani,
şu an ölme ihtimali > sigara yüzünden ölme ihtimali
yahut,
%50 > % 45 dır.
elhasılı, sigarayı bırakmak matematiksel açıdan mantıklı değildir.
edit: siz yine de azaltın. hayat matematik kurallarından oluşmuyor.
yararlarından biri:
niçbir köpek seni ısıramaz çünkü yanında daima bir baston taşırsın.
niçbir köpek seni ısıramaz çünkü yanında daima bir baston taşırsın.
içilmesi keyif verir ama bağımlılık yaratır, akciğerlere ve keseye zarar verir, kokusu leş gibi kokmaya sebep olur, trınakları sarartır, kırışıklık yapar, dişleri mahveder. yine de içmesi keyiflidir.
beklemek kelimesi ile pek içli dışlı ürün. bekleme sırasında insanın beyin hücreleri hep bir ağızdan nikotin nikotin diye bağırmaya başlar. neyi beklediğinizden bağımsızdır bu. otobüs bekliyor olabilirsiniz, sınav saatini bekliyor olabilirsiniz, parliement sinema kuşağının başlamasını bekliyor olabilirsiniz , hiç farketmez. beklemek dendi mi el pakete gider.
sigarayı keşfedene içimden sövüp saydım izninizle. ben bırakacağım günü bekliyorum da.
sigarayı keşfedene içimden sövüp saydım izninizle. ben bırakacağım günü bekliyorum da.
bildiğin zehir.
dumani ile icmeyeni tiksindiren igrenc bir sey.
(bkz: bira)
obezite sigaradan daha tehlikeli deniliyor ama obez olanlar yamyam gibi yanlarındakileri yeyip zarar vermiyorlar.sigara içenler zarar veriyorlar malesef.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?