bildiğin hastalık!
geçmişte yaşanan her şeyi tecrübe zanneden bünyenin kişilere uyguladığı şey. evet tecrübe ile anıları karıştırmamak lazım. dünya kendi eksenimiz etrafında dönmüyo, önce bunu bi kavramak lazım.
önyargı
ne kadar törpülerseniz törpüleyin. yaşadığınız bu sistemde bundan sıyrılmak imkansızdır. hele hele yalnızlaşmadıysanız. en büyük önyargı sanırım ben önyargılı değilim törpüledim demek olacaktır. farkına varın, kabul edin, sıyrılmaya çalışın tabi başarılı olacaksınızdır azda olsa ama tamamen önyargılarınızdan sıyrılamayacaksınız. ta ki başkalarıyla, başka şeylerle ilgili birşeyler düşünmeyi bırakana kadar.
eh ölümümüzle evet !
eh ölümümüzle evet !
"aaa bende de varmış" dediğiniz anda törpülemeye başlasanız 1 seneye bişeycik kalmaz.
herkeste bulunan şey. ön-yargı adı üstünde. aaa bende yok demeyin. en azından insansanız hala.
egonun kişiliğe verdiği büyük zarar. siz siz olun, anlayıp dinlemeden karar vermenin size üstünlük getireceği yanılgısına düşmeyin. lütfen.
peşin fikir/hüküm/yargı.
çok çok çok yanlis bir davranis biçimi.
yok edilmesi, atomu parçalamaktan daha güç olan kavram.
(bkz: einstein)
(bkz: einstein)
bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak.hata sebebi dir.cok olursa zamanla öz guven kaybı yasatır.
bir hikaye vardır onyargıyla ilgili ;
eşinin ölümünden sonra köydeki evinde tek başına yaşamak zorunda kalan hamile bir kadın vardı. kadın gündüzleri tarlada çalışır, akşam olunca da evinin yolunu tutardı. bir gün eve dönerken yol kenarında bulduğu yaralı bir gelinciği acıyarak kucağına aldı ve eve götürdü. evcil bir hayvan olmayan gelincik, zamanla uysallaştı. eve ve kadına o kadar çok alışmıştı ki, kadının yanından bir an bile ayrılmaz olmuştu. birkaç ay sonra kadının çocuğu doğdu. eve neşe ve mutluluk getiren bu küçük yavrucağı gelincik de çok sevmiş, artık ailesi olarak gördüğü bu anne ile yavrucağa gönülden bağlanmıştı. kadın tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorunda olduğunu biliyordu. tüm zorluklara rağmen günler geçti. eve yiyecek alabilmek için çalışmak zorunda kalan kadın, bir gün yavrusunu gelincikle evde yalnız bırakarak, çalışmak üzere tarlaya gitti. yorucu bir günün ardından akşam eve dönen kadın, gelinciği ağzı kanlı bir halde yerde yatarken bulunca beyninden vurulmuşa döndü. çıldırmışcasına yerde yatan gelinciğe saldırıp, oracıkta hayvanı öldürdü. tam o sırada bebeğin odasından bir ağlama sesi gelince, anne doğruca odaya yöneldi ve heyecanla odaya girdi. odada beşiği, beşiğin içinde gülücükler dağıtan bebeğini ve bebeğin yanında duran parçalanmış yılanı gördü...
gelicigi onyargı oldurdu ,dikkat edın sızde onun ugruna baskasını oldurmeyın yada yaralamayın..
eşinin ölümünden sonra köydeki evinde tek başına yaşamak zorunda kalan hamile bir kadın vardı. kadın gündüzleri tarlada çalışır, akşam olunca da evinin yolunu tutardı. bir gün eve dönerken yol kenarında bulduğu yaralı bir gelinciği acıyarak kucağına aldı ve eve götürdü. evcil bir hayvan olmayan gelincik, zamanla uysallaştı. eve ve kadına o kadar çok alışmıştı ki, kadının yanından bir an bile ayrılmaz olmuştu. birkaç ay sonra kadının çocuğu doğdu. eve neşe ve mutluluk getiren bu küçük yavrucağı gelincik de çok sevmiş, artık ailesi olarak gördüğü bu anne ile yavrucağa gönülden bağlanmıştı. kadın tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorunda olduğunu biliyordu. tüm zorluklara rağmen günler geçti. eve yiyecek alabilmek için çalışmak zorunda kalan kadın, bir gün yavrusunu gelincikle evde yalnız bırakarak, çalışmak üzere tarlaya gitti. yorucu bir günün ardından akşam eve dönen kadın, gelinciği ağzı kanlı bir halde yerde yatarken bulunca beyninden vurulmuşa döndü. çıldırmışcasına yerde yatan gelinciğe saldırıp, oracıkta hayvanı öldürdü. tam o sırada bebeğin odasından bir ağlama sesi gelince, anne doğruca odaya yöneldi ve heyecanla odaya girdi. odada beşiği, beşiğin içinde gülücükler dağıtan bebeğini ve bebeğin yanında duran parçalanmış yılanı gördü...
gelicigi onyargı oldurdu ,dikkat edın sızde onun ugruna baskasını oldurmeyın yada yaralamayın..
bilgi yıgının içindeki onu kaplayan siyah pelüş takılar gibidir önyargı.iç bulandırıcı!
önyargı bir duvardır yagmak isteyen bilgilere.
çırpınmak hiç bir zaman geniş bakış acılarında acı verici değildir ama eger önyargının kör edici karanlığına indiyseniz burda ki duymayan kulaklarda her sözün aradıgı tek sey intihar olacaktır.güzel ve onurlu bir intihar
önyargı bir duvardır yagmak isteyen bilgilere.
çırpınmak hiç bir zaman geniş bakış acılarında acı verici değildir ama eger önyargının kör edici karanlığına indiyseniz burda ki duymayan kulaklarda her sözün aradıgı tek sey intihar olacaktır.güzel ve onurlu bir intihar
kişinin edindiği bilgilerle yaptığı yorumlar değildir. zira, herkes edindiği kadar bilgiyle düşüncelerini belirtir. ön yargı ise kişinin belirttiği düşüncesinin yanlış olabilme ihtimalini kabullenmemesidir, sabit fikirli olmasıdır. ön yargısız olmak için konunun tamamına vakıf olmak da gerekmez. bu "açık düşünce"yle ilgili bir şeydir. ayrıca, konunun tamamına vakıf olmadan yapılan yorumlar her zaman ön yargı olarak nitelenemez, olsa olsa eksik bilgi olur. işte ön yargı yine bu aşamadan sonra devreye girer, eğer kişi eksiğini doğru olarak kabul eder ve bunda diretirse ön yargıdan bahsederiz. ilk izlenimle karıştırılmaması gerekir.
konunun detaylarina vakif olmaksizin, sadece kismi verilerle konuyu ele alarak karar vermek.
kisinin daha once edindigi bilgileri kullanarak fikrini belirtmesi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?