niyâzî-i mısrî - ben sanırdım
ben sanırdım âlem içre bana hiç yâr kalmadı,
ben beni terk eylerim bildim ki ağyâr kalmadı.
cümle eşyâda görürdüm hâr var gülzâr yok,
hep gülistân oldu âlem şimdi hiç hâr kalmadı.
gece gündüz zâr u efgân eyleyüb inlerdi dil,
bilmezem n'oldu kesildi âh ile zâr kalmadı.
gitti kesret, geldi vahdet oldu halvet dost ile
hep hakk oldu cümle âlem çarşı pâzar kalmadı.
dîn diyânet âdet ü şöhret kamu vardı yele,
ey niyâzî n'oldu sende kayd-ı dindâr kalmadı.
niyazı-i mısri
17. yüzyıl halvetiye tarikatının niyâziyye veya mısriyye kolunun kurucusu, büyük bir sûfî ve tasavvuf edebiyatı ustası şair.
devrinin (bkz: vahdet i vücud) görüşüne sahip kişilerinden de biridir.
en önemli eseri divanıdır.
divanından "aşk" isimli gazeli şöyledir:
ey gönül gel gayriden geç aşka eyle iktida
zümre-yi ehl-i hakikat anı kılmış mukteda
cümle mevdudat u ma'lumat'a aşk akdem dürür
ziyra aşkın evveline bulmadılar ibtida
hem dahi cümle fena buldukta aşk baki kalır
bu sebebden didiler kim aşka yoktur intiha
dilerem senden hüda'ya eyle tefikın refik
bir nefes gönlüm senin aşkından etme-gel cüda
masiva-yı aşkının sevdasını gönlümden al
aşkını eyle iki alemde bana aşina
aşkile tamu'da olmak cennetidir aşıkın
liyk cennetde olursa tamu'dur aşksız ana
ey niyazi mürşid istersen bu yolda aşka uy
enbiya vü evliya'ya aşk oluptur rehnüma
devrinin (bkz: vahdet i vücud) görüşüne sahip kişilerinden de biridir.
en önemli eseri divanıdır.
divanından "aşk" isimli gazeli şöyledir:
ey gönül gel gayriden geç aşka eyle iktida
zümre-yi ehl-i hakikat anı kılmış mukteda
cümle mevdudat u ma'lumat'a aşk akdem dürür
ziyra aşkın evveline bulmadılar ibtida
hem dahi cümle fena buldukta aşk baki kalır
bu sebebden didiler kim aşka yoktur intiha
dilerem senden hüda'ya eyle tefikın refik
bir nefes gönlüm senin aşkından etme-gel cüda
masiva-yı aşkının sevdasını gönlümden al
aşkını eyle iki alemde bana aşina
aşkile tamu'da olmak cennetidir aşıkın
liyk cennetde olursa tamu'dur aşksız ana
ey niyazi mürşid istersen bu yolda aşka uy
enbiya vü evliya'ya aşk oluptur rehnüma
bahr içinde katreyim bahr oldu hayran bana
ferş içinde zerreyim arş oldu seyran bana
dost göründü çun ayan kalmadı bir şey nihan
tufan olursa cihan bir katre tufan bana
surette ne'm var benim sirettedir madenim
kopsa kıyamet bugün gelmez perişan bana
kaf-ı dil ankasıyım sırrın aşinasıyım
endişelen hasıyım ad oldu insan bana
niyazi'nin dilinden yunus'durur söyleyen
herkese çun can gerek yunus durur can bana
niyâzî-i mısrî
ferş içinde zerreyim arş oldu seyran bana
dost göründü çun ayan kalmadı bir şey nihan
tufan olursa cihan bir katre tufan bana
surette ne'm var benim sirettedir madenim
kopsa kıyamet bugün gelmez perişan bana
kaf-ı dil ankasıyım sırrın aşinasıyım
endişelen hasıyım ad oldu insan bana
niyazi'nin dilinden yunus'durur söyleyen
herkese çun can gerek yunus durur can bana
niyâzî-i mısrî
asıl adı mehmet olup, 12 rebiülevvel 1027 / 8 şubat 1618'de malatya'nın şimdiki adı soğanlı köyü olan işpozi kasabasında dünyaya gelmiştir. babası, yöresinin önde gelenlerinden nakşbendiyye tarikatı mensubu soğancızâde ali çelebi'dir. niyâzî ve mısrî ise mahlaslarıdır. mısrî mahlası tahsilini mısır'da yaptığından dolayıdır. çeşitli medreselerde eğitim görmüş ve farklı yerlerde tasavvuf bilgisini geliştirmiştir. 1655 yılında halveti şeyhi sinan-ı ümmi'den hilafet alarak irşada mezun kılınmış[1], memleketin pek çok yerinde vaazlar vererek halkı irşad etmeye çalışmıştır. şöhreti her yana yayılan niyazî mısrî, ordunun maneviyâtını yükseltmek için sultan ıv. mehmet tarafından lehistan seferine götürülür. hakkında ileri sürülen iftiralardan sonra limni adasına sürülür ve burada onbeş yıl çileli bir hayat yaşar. ölümünden bir yıl kadar önce affedilir ve bursa'ya döner. fakat bursa kadısı'nın şikayeti üzerine tekrar limni'ye gönderilir ve burada vefat eder. osmanlı sultanı tarafından sürgüne gönderildiği limni adasında 1693 (h.1105) senesinde bir çarşamba günü kuşluk vakti vefat etmiş olup türbesi de aynı adada ziyaretgahtır. türkçe ve arapça manzum ve mensur on ciltten fazla eseri bulunmaktadır. aruz ölçüsü ile yazdığı şiirlerinde genellikle nesimî ve fuzulî'nin, heceyle yazdığı şiirlerinde ise yunus emre'nin etkisinde kaldığı görülür. divanı'nın yanı sıra, “risaletü't-tevhid, şerh-i esma-i hüsnâ, sûre-i yusuf tefsiri, şerh-i nutk-ı yunus emre, risale-i eşrât-ı saat, tahir-nâme, fatihâ tefsiri, sûre-i nûr tefsiri” eserlerinden bazılarıdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?