nevrotik sayıklamalar

12 /
mad
daha dün annemizin kollarında yürürken; dedim oğlum kalk herkes nevrotik sayıklıyor.heycan yaptı bir de bu beden.çicekli bahçemizin yollarında koşmaya başladım aniden; bir o yana bir bu yana koşuyordum üstelik.şimdi okullu olduk, sınıfları doldurduk; baktım aşık olmuşum sınıftaki kıza.sevinçliyiz hepimiz yaşasın okulumuz diye düşündüm hemen.aniden şimşek çarptı sanki beynimin her kıvrımına.niye hepimiz sevinçliyiz sorunsalı oldu; ben değil miydim aşık olan niye herkes seviniyor lan.
rintruz
erteleyebileceğimiz cinayetler var köşe başlarında..saklayabildiğimiz kadar yanarız ya,olsun...
tünesin gecikmiş zamanlarımıza hüzün.dar alanlarda kimyası bozuk suratları görmemezlikten gelmek gibi bir şey bu.
erteleyebileceğim cinayetler gözlerimde...gözlerim,olduğu yerde.tanımı henüz yapılmamış.keşfi ciğerlerinde aldığın nefes kadar gerekli.
angelus
16 sayfa entry girilmesine rağmen hala numarasını anlamadığım ve bu nedenden olsa gerek algıda problem yaşamaya başladığımı düşündürmeye başlamış olan şey’dir, başlık. tamam yargılamıyorum, ben de sayıklarım, misal gece geç vakit yemek yediğimde hazımsızlığın vermiş oldu bir iç sıkıntısı ile kabuslar görür "hayır hayır o hobbit i saruman a yem olarak vermek akıllıca değil" şeklinde sayıklarım. sonra bir el böğrümü böğrümü dürtüp "oğlum kalk yerine yat, bak pencereyide açık unutmuşsun hay allah" şeklinde uyarır beni. ama bunları sözlükle paylaşmak aklımın ucundan dahi geçmedi bugüne kadar. evet.
rintruz
yer altından notlar var aynaya iliştireyim mi?
tınısına düşülen bacaksız sözler kıskıvrak yakalar mı dilimi?
yine umursamazlık sofrasında otururken başlar yağmur.
oylayabiliriz belki günün birinde oyaladıklarımızı.
rintruz
gizem kuyusunda ellerin karıştığı kargaşada lazım gelen selamlama.kimsesizliğiyle övünen suratlardık aranılası zamanda.
yetmedi,epriyen yanların kuşatması.yetmedi tınısını kesmeye..
o sırtlan çığlığı esnetir ucuz kalabalıkları.
elma sekeriiii
yine yoksun... kanim yoklugunda donuyor sanki,akmiyor sevgili. ta$ kesiyorum ruhuma esen buz gibi ruzgarlarla. ayni zamanda ate$im de yukseliyor. biliyorum hastalik habercisi bu soguk ve de sicaklardan olu$an med-cezirler...kalbim sayende yikanmi$ gibi, sokaklarimda sensizlik kol geziyor,yerler islak... tek bir zerreme bile i$leyen yalnizlik,yoklugun.her sabah gogsume basan yoklugundan yildim, ruhum coktan isyanlarda..ben yagmurlarda, bedenim bahar ruzgarlarinda, ruhum; teninin kokusunda,baharinda...
rintruz
manzarasızlıkta kanlı heykeller biriktiriyorum.içi boşaltılmış evleri çerçevelettim içimin surlarına.gitmeliydim belki ama hiç avuçlarımı resmedebilecek gücüm olmadı.karında donup kalmıştım o gün.hatırlatırsam eğer,utançtan hiç bir fide yeşermez bir daha.bilirsin, harikalar dünyasının hangi cesetlerden meydana geldiğini.
sepulturk
yakında kitap olarak basılacak başlıkmış. 8-10 satırlık yazılarla nasıl bir kitap olacak meraklara gark oldum doğrusu.
muque
hakkında bazı projelerim(iz) olan ba$lıktır.

bilgi sözlük’ün tanıtımı, içerisindeki güzellikler adına oldukça ba$arılı olacağına da inanıyorum.bu konuda ba$langıç görü$meleri de yapıldı,umarım bir $eyler yapabileceğiz.

ha i$in ele$tirisel kısmı için hangi "otorite"ye ba$vuracağımızı da merak ediyorum.zira ben i$imi yapıyorum, herkese de i$ini yapmasını öneriyorum.

unutmadan;

(bkz: beğenmeyen küçük oğluna almasın)
nerobianco
zihnimin odaları okadar dolu ki kendi benliğimden taşıyorum kafamda kurulan dünyanın bir parçası olmak istemiyorum kişilerin dediklerinin altında neden aramak istemiyorum neden sorusundan uzaklaşmak akışına bırakmak istiyorum hayatı fakat zorlanıyorum kendi kendime yakıştırmalar yapıyorum tedavi belirliyorum telkin arıyorum kimi zaman başarılı olduğumu düşünüyorum ama başa sardığım anlar oluyor herşeyi yeniden hissetmek içimi bunaltıyor ve işte bu şekilde ben artık ben olmaktan cıkıyorum. gurur neye yarar ki vakit kaybından başka diyerek başlatıyorum bu savaşı savaşım paranoyaya karşı ...
angelus
eğer ki kitabı yayınlanırsa basılacak ilk korsanını edineceğim eser! olacaktır.

edit: yok lan yok yalan söylüyorum, yeterince tuvalet kağıdımız var evde.
armour
eğer ki kitabı çıkarsa ilk sayfasında benim piramitimin yer almasını umduğum eser! olacaktır.
<bkrmsnz nkdrd nvrtkm: #685233>
artemisia
eğer ki kitap basılıp nevrotik sayıklayabilen yazarlara böyle bir kıyak geçilirse tüm nevrotik sayıklayamayanları arkama alıp "bizim de entry’lerimizi basmayan toptur" kapmanyası başlatacağımdır. hayır sayıklayamıyorum diye kıskanmıyorum sadece hakkımızı arıyorum. kıskanmıyorum dedim!
sepulturk
sepulturk:
aslında gecenin mavisiyle bütünleşen gökkuşağının altında yapardık biz senle akşam 5 çaylarımızı

sigarakahveçikolata:
söğüt ağacının dalıyla çizdim ismini göğsüme kar yağarken gökyüzünden gökkuşağının yüzüne . acıdı be

sepulturk:
hemen koşup acil yardım çantasını getirdim buram buram ilkbahar kokan doğan görünümlü şahinimden. acıyan yerine tentürdüyotu sürdüm. sanki acın bana geçti gazlı bezle...

sigarakahveçikolata:
o gazlı bezi bir ömür sakladım gecenin kuytusunda gölgelerin üşüştüğü yatağımda. sonra bi daha uğramadılar, ne onlar ne de komşu kadınlar. kötü kokuyormuş! pehh.. kokun vardı onda. burnumun direği sızlıyor dedim, anlamadılar, sonra bi ara kapımı aşındırdı mandalcı amcalar.

sepulturk:
kıskanç bi insan olduğumu inatla anlamıyordu o en masum kuşların korkusu gibi atan beynin(!) senin haberin yok ama ben o mandalcıları yüreği en yalnız olan romantiklerin bile girmeye korktuğu tenhada kıstırdım bebek. canlarını yaktım senin için adeta mordor gibi yanan kalbimin ışığında

sigarakahveçikolata:
adamım sen o mandacılar kadar uğramadın kapıma!başlatma şimdi masum kuşların korkusuna. haberim var tenhada çevirdiğin dolaplardan yaa! nefretim aşkımdan büyük hadi şimdi şöylee uza! yea..

sepulturk:
seni insanların seçimine saygılı bilirdim bebek. en çok o yanına açmıştım kalbimin derinliklerindeki umarsız sevgiyi halbuse ben. ama nerden bilebilirdim kalbimin derinliklerindeki umarsız sevgiyi adeta bir kapıya gelen ramazan davulcuymuşcasına tersleyeceğini senin.

senle ilk ramazan bayramımız geldi aklıma. öğleden sonra 3te uyanmıştık da senin annen ne biçim kızmıştı sana. adeta bir recep tayyip erdoğan gibi azarlamıştı. gül olmuştun sen de. abdullah gül.

sigarakahveçikolata:
oysa hayalim abdurrahman boztaş tı benim. elinde koca bir tekerle gelecek beni alıp mor salkımlı bahçelerde gezdirecekti.bir bayram sabahı kapımı çalacaktı usul.. bi ara bize gel de anneciğimin kendi elleriyle açtığı yufkaları kavur. ben bir güldüm, abdullah sen de gül. neden diye sorarmısın be hayvan eniği! artık kapalı mekanlarda da sevişmemeyi öneriyor haber bültenleri.

sepulturk:
haber bültnleri değil miydi zaten insanların en büyük keyiflerini ellerinden alan. hayır bebek artık buna izin verilemezdi, belki bana çok kızacaksın ama insan ırkının neslini devam ettirmesi adına artık sokak ilk çevirdiğim kızla adeta kızgın kumlardaymışcasına sevişecem. kızgı kumlarda çok zor sevişilir bebek. ona gönderme yapmak istedim. nevrotik sayıklamalar zaten gönderme yapmak için değil midir bebek? ha bana soracak olursan aras kargoyla gönder bebek. hem daha ucuz hem daha kaliteli. bebek. oh bebek. yes bebek. hey bebek. nbr?

sigarakahveçikolata:
bana bebek deme seni sersem. ben büyüdüm hem çok erkeen. haber bültenleri flash tvde izlenir. ırakta kaçırılan kamyoncuya action fonu verilir. insan ırkının nesli kurusun bırak, zaten bunların hepsi sakatat. atları da vururlar bilir misin sevdiğim? sen çekil kızgın kumlarda ben eririm.bu nevrotik akşamlar beni benden eder. kargoya vermem bunlar çok para eder. istersen sen bana biraz gönder, sayıklayalım orada sen burada ben yoksa bu geceler nasıl geçer

sepulturk:
boşuna mı beklettin beni sanki hiç yanmamış gibi duran sokak lambalarının altında. çok karanlıktı her yer/ ve ben karanliktan korkardim. gözümü kapattım ben de gözler karanlığa adapte olsun diye en ince edebi metinlerin eşliğinde. uyumuşum aq. sabah polisin copuyla uyandım. "ne vuruyon lan soktuğum" diye artistçe bir çıkış yaptım sebebini bilmeden. bu nevrotiğimi sana mapustan yazıyorum. sen beni rus karılarıyla eğleniyo sansan bile

sigarakahveçikolata:
o gece o ıssız sokaklarda sana gelirken ben, başıma ne işler geleceğini hiç düşünmedin dimi sen. bu kokuşmuş şehrin lağımları patlamıştı, kokuyordu ve paçalarımdan akıyordu. korktum. çok korktum derken tinerciler kesti yolumu, abla dediler allah dedim kaçtım kaçtım kaçtım. nefes nefese kaldım. beni çağırdığını bildiğim bi banka geçip soluklandım. oradaydın. bebek kokun geliyordu burnuma. biliyordum yine altına yapmıştın. korkudan olduğunu nerden bilebilirdim affet sevgilim ben bunları gangbang sonucu oluşan hasarlar zannetim. sana yüz defa söyledim, gitme o barlara çakarlar adama dedim dinletemedim. o polisi ben çağırdığım sevgilim. kader değil di, kendim ettim. şimdi sensizim. banliyö trenlerinde yorgun, uykusuz sürüyorum kendimi şehrin bir ucundan bir yokuşuna. gördüğüm her rus kadında seni hatırlıyorum acaba diyorum acaba üzerlerinde ellerinin izi var mıdır? bütün meyhanelerini dolaşıyorum istanbulun. bilmediğim bir dilde sana sesleniyorum; anneeeğğğğğ ya yine kıçım açıkta kalmış üşüyorum.

sepulturk:
annen senin açılan uzuvlarını kapatırken ben zemin kattaki evinizin camının dışından bir elimde sigara diğer elimde nescafe üçü bir arada fındıklı seni izliyorum. ne de güzel uyuyorsun öyle. ağzın yastığa yapışmış ve akan salylar bir otoban oluşturmuş adeta dudaktan yastığa. tam nescafe üçü bir aradamın fındığını koklarken "sapık vaaağğğrrrr" sesiyle irkiliyorum, "ananskim yan bastık" diyip koşmaya başlıyorum. keşke parmak arası terliğimi giymeseymişim, pişik oldu hep çıpıstık çıpıstık koşmaktan parmak aralarım. sözlükte reklam olmuşuz bebek. hiç sevmem reklam olmayı. acaba para alır mıyız diyorum. iyi para var diyorlar reklam sektöründe.

sigarakahveçikolata:
yokluğun çok soğuktu, rüzgar vurdu açıldı uzuvlarım. annem geldi, üstümü örttü o sırada seni görmüş, radar gibi gözleri bu kadının allah canımı alsın, üstelik gözlüksüzmüş. tıpkı sana benzeyn bi kayanın en ince sivri ucu gibi topukları vardı terliğinin. terliği.. elindeydi. sana atacaktı onu yollarını gözlediğim pencereden, kafanı yaracaktı .olamazdı yapamazdı, atamazdı, yaramazdı. durdurmalıydım onu. bir mermi gibi süzülüyordu terlik bi anda yatağımdan fırlayıp önüne atladım. alnımın tam ortasında koca bi şişlikle yere yığılmışım. sonrasını hatırlamıyorum. aslında seni de ben hatırlamıyorum. kimsin nesin bilmiyorum. sadece nevrotik... nevrotik nevrotik sayıklıyorum. parmak arası terlik giyme bidaha, hiç romantik değil, yazacak şey bulamıyorum. sözlüğe selam söyle bunların telif hakkına bok gibi para istiyorum.

sepulturk:
annene hiç tanımadığın biri için ayaklanman mükemmel bir duygu yarattı kanımda. ama inan olsun o pencerenin önünde ne işim vardı hiç bilmiyorum. ben sadece perdesini örtmeyi unutan bi hatun görünce öyle dalmışım. alnından çıkan çotank sesiyle uyanmışım. böyle bir kitabı basacak editörün alnını karışlarmışım. orman ne güzel ne güzel hey hey.

not:bu sayıklamada bir adet insan boğulmuştur. entry’i ben yazdığıma göre boğulanı haydi bulun bakalım.
12 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol