Başarılı bir oyun serisi nasıl kötü kopyalanır ? Cevabı işte bu oyun.
Oyun dünyası son 10 yılda yeni bir türle tanıştı. Aslında bu tam olarak yeni bir tür değildi, sadece var olan materyallerin üzerinde birazcık oynama yaparak, büyük farklılıklar oluşturuldu. Türe dönüşmesi ise insanların bu oyun serisine duyduğu
" bu oyun gerçekten farklı hissettiriyor " bakış açısıyla şekilendi.
Nihayetinde " Souls " türü ortaya çıktı.
Peki Nedir bu mekanik, neden farklı ?
Sıradan, 2009 yılından önce çıkmış bir mmo veya rpg oyunu düşünelim. Kılıcımız var, karşımızda da bir adet düşman, kılıcı öldüresiye karşımızdakine sallıyoruz... Burada iki kesin sonuç genellikle hemen oluşur. Ya düşman bizi keser ya da biz düşmanı keseriz. Genellikle tek düzelik vardır, oyunun nerdeyse ortalarına kadar pek zorlanmazsınız, sonlarına doğru zor olsa bile bu zorluk her zaman orantısız olur. Çünkü oyuna zorluk modu koymak demek, tüm oyunu kolay yapmanız veya zor yapmanız anlamına gelir. Peki 2009 öncesinde çıkmış herhangi bir rpg oyunu zor modunda başlattık diyelim, daha oyunun başında mekanikleri öğrenemeden düşmanların elimize vermesi mantıklı mı ? Ya da daha da garibi, oyunun başındaki zorlukla, sonundaki zorluğun farklı olmaması... zorluk konusu böyle.
İşin taktiksel boyutunda ise Herhangi bir rakip analizi, çevre detayı ve en önemlisi de tükettiğimiz enerjisi miktarı hiç göze alınmazdı. Bir de ek, olarak şayet o düşmana ölürsek, bize yaşatacağı sorumluluk da hesaba katılmazdı. Öldün mü ? Sorun değil, bir önceki checkpoint noktasından başlarsın.
Souls oyunları işte tam olarak burada devreye girdi. Yapay zekayı rastgele kılıç sallayan birer kod olmaktan öte, kendi içinde tutarlı hasar-savunma oranlarına sahip modellere dönüştürdü. Yani karşınızdaki çok güçsüz bir kaplumbağa da olsa, hafife alıp yanına yaklaştığınızda sizi öldürmesi gayet olası duruma geliyor. Düşmanlar kadar oynadığımız karakterlerin savunma/ kaçınma veya bloke sistemi de değişti. Saldırılardan yuvarlanarak kaçıyoruz. Ama zamanlamayı ayarlayamazsanız yine o kaplumbağaya ölürsünüz. İsterseniz bütün özellikleriniz son seviye olsun, itemleriniz son seviye olsun, düşmanın size saldırısından belki daha kolay sıyrılırsınız ama hafife alarak size vurmasına izin verdiğinizde öleceksiniz. Zaten genel olarak ölüyorsunuz, o ayrı konu. Her bir düşmanın, bölüm sonunda karşılaşacağınız bosslar gibi önemli olmasını sağladı. Doğal olarak oyundan, başta seçtiğimiz zorluk modunu kaldırmış oldu.
Bu özelliklerle çıkan ilk oyun demon's souls oldu. İnsanlar ilk bir kaç yıl bu oyunu anlayamadı bile. Gerçekten zor geliyordu. Oyunun başında bırakan insanların haddi hesabı yoktu. Tabi oyunu yapan firmanın reklamı, dönemin oyun kültürü vb gibi etkenler de demon's souls 'un arka planda kalmasına sebep oldu. Çoğu şeyde olduğu gibi değeri yıllar geçtikçe anlaşıldı. Tam oyun kitlesini oluşturmaya başladığında, yapımcı fromsoftware dark souls adında efsane bir serinin ilk oyununu piyasaya sürdü. Buradan sonrası zaten geçen sene yılın oyunu ödülünü kazanan sekiro shadow die twice adlı oyuna uzanıyor. Ayrıntılı incelendiğinde çok büyük bir başarı öyküsü. Bu serinin hayranı değilim. Ama son 10 yıla damga vurmuş oyun dünyası gelişmelerinde, soulsborne oyunları kesinliklr belgesel olmayı hak ediyor.
Neyse konumuza dönelim. Demon's souls insanların alıştığı rpg - aksiyon oyunlarından farklı geldiği için alışılması da doğal olarak uzun sürdü. Önceki paragraflarda saymadığım iki tane daha kritik önemli özellik daha var.
Oyuna kestiğiniz düşman, keşfettiğiniz bölge, kazandığınız item sonrasında " tatmin olma " hissini katmayı başardılar. Kulağa kolaymış gibi geliyor ama değil. Belki saatlerce takıldığınız bossu kesip,yola devam etmek başka rpg oyunlarda da tatmin hissi verebilir. Ama keşfettiğiniz bölgenin sizi mutlu ettiğini hiç gördünüz mü ? Bunun sebebi de oyunda herhangi bir haritanın bulunmaması. Çok iyi düşünülmüş, birbirine zincirleme bağlı inanılmaz bir sistem. Fromsoftware oyun yaratma konusunda müthiş özgün bir firma...
Sonunda lords of the fallen rezilliğine sıra gelebildi. Oyunun kendi entrysinde, kopyalamaya çalıştığı asıl seriden daha fazla konuştuğumuza göre. Bu oyuna neler diyeceğimi de az çok anlarsınız.
Beni fanboy olarak görmeyin. İnanın ki dark souls oyunlarının bir çoğunu bitirmedim bile. Ama neleri iyi yapıp, neleri oyun dünyasına kazandırdığını biliyorum.
Lords of the fallen, oynanış açısından bire bir olarak dark souls oyunlarıla aynı yani " souls " türüne giren bir oyun demek istiyorum ama diyemiyorum. Çünkü aynısı, aynı, hiç bir farkı yok. Elmayı alıp, ayvaya benzetmeye çalışmamışlar. Elmayı yine elma olarak oyuna koymuşlar. Bu işgüzarlıktır ilk önce. Harita olmaması, xp sistemi, gizli yollar, kestirmeler vs gibi konuların aşırılmasına hadi bir şey demedik ama komple aynı yahu !
Bu yazdıklarıma ithafen biri de haklı olarak, o zaman watch dogs serisi de gta serisinden aşırma ? Diyebilir, haklı olarak.
Hayır arkadaşım değil. Gta'da drone kullanamıyorsun, hack yapamıyorsun, her npc ismi veya banka hesabı yok. Tek ortak noktaları açık dünya olmaları. Daha da farklılık bolca var.
Lords of the fallen hiç bir konuda elini taşın altına koymayıp, biz souls türüne yeni bir oyun yaptık demesi bence pişkinlikten öte bir şey değil.
Oyunu an itibariyle oynuyorum.
Olumsuz yanları:
Kötü kopya olmasınında yanında, benzerlerine göre kötü kontrolleri var. Rahat değilsin. Çoğu zaman seni öldüren düşman değil, kontroller. İki ufak taşın arasına sıkışabiliyorsun, fizikler çok iyi değil, vuruş hissi hoşuma gitmedi, düşman çelitliliği çok az, bu tarz( haritasız ) bir oyunda toplanabilir bulunması, oyunun kopya olmasına rağmen zorluğunda yaşanan orantısızlıklar, grafiksel hatalar, bölgeler arası geçişlerin bir çoğunda yükleme ekranı ve nereye gittiğimizi görememek, hikaye merak uyandırıcı değil, müzikleri ehh, animasyonlar kötü, akılda kalıcı karakter yok...
Olumlu yanları:
Dark souls serisi veya bloodborne oyunlarına göre daha kolay. Bu oyunlara başlamadan önce tadımlık oynanabilir. Konsept ve düşman tasarımları güzel, seslendirme fena değil, silah ve kıyafet görünüşleri iyi
( çeşitlilik pek olmasa da ), hayatta kal ve sandıktan ödül kazan isminde bölümler var biraz farklılık katmış.
Bu oyun, arada kalmış bir şey. Belki de günah keçisi yaptık. Belki de ben çok haksız gömdüm. The surge ve nioh gibi oyunlar da var. Onlara başka zaman bakarız
lords of the fallen
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?