kaldırımdaki çizgilere basmamak

sipsi
çok kötü bir takıntıdır. çizgisiz bir yere gelene kadar karın ile göğüsün birleşme noktasında ince bir sızıyla bu ızdırabın bitmesini bekler insan. bir de sürekli yere baktıkları için karşıdan gelenle çarpışan vakalar da literatürde yer almaktadır. karşıdan gelen de yönünü değiştirmediğine göre muhtemelen o da çizgilere basmamaya çalışıyordur. sempati besledim bir an...
ilseyim
teoman’ın bir şarkısında geçer "tanırsınız benim gibileri boş sokaklardan, çizgilere basmadan yürüyen insanlardan, ama dün akşam dedim ki kendi kendime, kendi kendime düşünme, düşünme, kim anlamış ki sen anlayasın böyle" bu durumda her bi halta fazla kafa yoran insanların bir takıntısı olduğu sonucu çıkabilir mi? bence çıkabilir.
akhillius
herkesin yaptığı fakat bir hastalık olduğu ortaya çıkınca "yok ben bankacıyım" diyerekten geçiştirdiği bir olay. hadi kabul edin. hepimiz hastalıklıyız. evet.
sucet
bu bir hastalıktır,futbolda ceza sahasında foul yapmak gibi çekindiğimiz ve çekineceğimiz bir durumdur.
utopya
nerde cizgi gorsem ve uzerimde bir takinti olusturursa aklima hep as good as it gets filminin basrol oyuncusu jack nicholson gelir. zaten bu filmden sonra arada bir cizgiler takinti yaratti bende de. cizgi takintisini gormek istiyorsaniz bu filmi izleyin bence. bu hastalik bile bu filmden sonra cok anlamli ve sempatik olabiliyor...
gky
uzun yıllardır park eden arabanın yanından 5 adımda geçme eylemime benzeyen başka bir eylem. büyüdükçe adımlarım 3’e düştü ayrı konu
vicdan muhasebecisi
katiyetle başa bela bir takıntıdır,çizgileri takip etmeye çalışırken sık sık karşıdan gelenlerle çarpışma vakası gerçekleşir fakat vazgeçilmez ısrarla çizgilerden hoplaya zıplaya yola devam edilir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol