kahraman tazeoğlu

0 /
independence
kitabini $u $ekilde imzalami$tir.

sevgili xxx(isim soyisim) dostuma.

uzun boyundan oturu kendisine lanet olsun.

imza:kahraman tazeoglu.

bi de hazimsiz.uzun boyluyum yaki$ikliyim karizmatik ve seksiyim.sana ne arkada$im allah allah.yeri gelmi$ken tum sozluk bağyanlarina selam ederim.
yaslibirkisarehindussedegunler
"iyi değilim aşkım.
umutsuzca uyanıyorum sabahları.
güneş yüzüme vurdukça daha bir karanlık oluyor günlerim.
kahvaltı saatlerimi hep kaçırıyorum.
bilirsin sigara iştahımı kesiyor.
öyle pek özenmiyorum üstüme başıma...
ne geçerse elime giyiyorum.
sen yoksun ya "güzel görünüyorsun" demesinler istiyorum.
yine en arka koltuğunda oturuyorum minibüsün yine camda oluyor gözlerim.
sen tutmuyorsun ya elimi cebimden hiç çıkartmıyorum.

iyi değilim aşkım.
herkes sana benziyor sanki...
"saçı az daha kısa olsa biraz daha içten gülse.."
daha çok benzeyecek olanları ayırıyorum.
yoksun ya yokluğunda yepyeni senler arıyorum.
en zor geceler oluyor.
izlediğimizi izlemiyorum, senin uyuduğun saatlerde uyumuyorum.
olur ya bir rüyada karşılaşma ihtimali.

iyi değilim aşkım.
unutuyor gibi yapıyorum.
biriken yaralarımı acıtmasınlar diye hiç kanatmıyorum.
seni de kan tutardı hani..
bak görüyorsun bunu bile hatırlamıyorum.

iyi değilim aşkım.
artık şiirlerim de yok süslü kelimelerle sana seslenecek.
adının geçmediği cümlede o gitti diyerek, sevgiyi anlatmak çok zor oluyor çünkü.
kağıda kaleme dokununca kömür değil, gözyaşım dökülüyor ya, ziyan oluyor sayfalarım.
bir de pazar günleri var tabi.
hiç buluşmadığımız bir yerde hiç bilmediğin bir saatte seni bekliyorum.
gelmen pek de anlam ifade etmiyor.
ben seni beklemeyi hala çok seviyorum...

iyi değilim aşkım.
daha bencil oldu duygularım daha çok ben demeyi, daha çok sabretmeyi öğrendim.
sayısız yalanlarla "çok özledim" seni demeyecek kadar..
yokluğunla aramda inanılmaz bir dostluk başladı.
kimseyi almıyoruz aramıza..
bak benden başka sen, senden başkada düşüncem yok satırlarımda..

iyi değilim aşkım.
hiç iyi değilim..
bu saatten sonra sana "dön" mü yoksa "hoşça kal" mı demeliyim?"
fawkes
yavaşça ayağa kalktı. gidiyordu işte. ardı yapacaktı beni. sildim göz yaşımı kalktım ayağa. her soruyu anlama çeviren gözleriyle sustu. bana acıyarak bakıyordu.noktası çalınmış cümle sonum durdu öylece. “sana birbirinden güzel yalnızlıklar biriktirdim.” der gibiydi.dudakları kıpırdadı, inler gibi, “çok çocuk kaldın aşka, kendi gölgesine basmaktan korkan...” diyebildi sadece.işte gidiyordu. bir daha hiç dönmeyecekti. bir daha hiç olmayacaktı. sadece bir “gitme” çıkabildi dudaklarımdan.

yüzüme baktı ve “artık sözlerin merheme yara olmaya başlamışsa, içimdeki seni sus, içindeki beni duy.” dedi ve sırtındaki ceketimi bankın üzerine bırakarak yürümeye başladı.

son sözleri bunlar olmamalıydı! arkasından “beni hiç almadığın hayatından böyle ucuz kovamazsın!” diye bağırdım. geriye döndü ve “davet edilmediğin yerden kovulmazsın.” dedi. son sözüydü. gitti..


kahraman tazeoğlu
onununkoru
şair, yazar, radyocu, eğitim gönüllüsü, dünya tatlısı, programıyla çok tezat bir görüntü sahibi sürekli kocaman gülümseyen şahsiyet
ahanda kendi dilinden hikayesi:
ay’a ilk ayak basıldığı yılın 10 ağustos’unda doğdu. istanbul’un çileli ve kesmekeşli ortamında, o şehirde bir ömür harcayacağını bilmeden hep “düşünen” bir çocuk olarak büyüdü.

cevizli semtinde, bir dere kenarında oynarken, mahallenin delisi kovalayınca “korkuyla” tanıştı.

ailesi istanbul’un mutena semtlerinden fenerbahçe’ye taşınınca daha az korkmaya ve fenerbahçeli olmaya basladı. 6 yasinda ilk kez bir maça gitti ve en sevdigi fenerbahçe şapkasını çaldırdı. (bugün bile o şapka için üzülür). 7 kardeşin 2 numaralı olanıydı ve ilerde bir mahalle takımında 2 numaralı formayı giyerek maçlara çıkacağını bilmiyordu.


ablası okula başlayınca çok kıskandı ve saçını çekti. bir yıl sonra ise okulunun ilk gününde annesi onu sınıfına sokmayı zor başardı… o gün çok ağlamıştı.


arkadaşları teneffüslerde çesitli oyunlar oynarken, o hep “düşünüyordu”…


ilkokul bittiğinde bir korku filmi senaryosu yazdığını iddia ederek arkadaşlarına kendini güldürdü. daha sonra sinema ile sadece “seyirci” olarak ilgilendi. o hep bir sinema tutkunu olarak yaşayacaktı; çünkü siirle daha tanışmamıştı.


12 eylül ihtilalinde ortaokula başlayacaktı ve tek başına belediye otobüsüne binmeyi öğrenecekti. daha sonra yağ, tüp, şeker ve gaz kuyruklarında beklemeyi ve soğuklarda üşürken ağlamamayı…


mahallede her kırılan camdan tazeoğlu kardeşler sorumlu tutulmaya başlanınca, baba hayati tazeoğlu ani bir göç harekatıyla tüm aileyi yeniden cevizli’ye taşıma kararı aldı. buna en içerleyense küçük kahraman oldu. geride bıraktığı mahalle arkadaşlarını bir gün yeniden görebilmek ümidiyle yanıp tutuşurken birden ilk defa yaşayacağı bir duyguyla karşılaştı. karşı komsunun kızına aşık olmuştu. mutluluğu, acıyı, hüznü ve ağlamayı yeniden keşfetti. bütün bunların toplamının ona şiiri öğreteceğini bilmiyordu. ablasının yazdığı şiirlerle dalga geçerken hatta “şiir de neymiş; saçmalık” diye iddia ederken gece gündüz şiir yazmaya başladı. sonunda o terk edildi ama şiir onu terk etmedi. yine aşık oldu, yine terk edildi, yine şiirler yazdı.


matematiği gereksiz bir ders olarak gördüğü için, hocaları da onu gereksiz bir öğrenci olarak gördü. uzun bir süre ara vereceği eğitimini daha sonra bin pişman olarak devam ettirecekti. bu arada ailesi “eti senin kemiği benim” diyerek onu bir kuaföre çırak olarak verdi. 10 yıl sürecek bu macera özel radyoların açılmasiyla sona erecekti.


bir yaz gecesi arkadaşının evinde balkon sohbeti yaparken arkadaşının annesi uykusundan uyandı ve “oğlum kapatın şu radyoyu da yatın artık” dedi. halbuki radyo kapalıydı ve konuşan 19 yaşındaki genç kahraman’dı…


çocukluğundan beri özendigi spikerlik hayali daha da derinleserek artmaya baslamisti. annesi bebekliğinde çok ağladığı zamanlarda onu radyonun yanına yatırır ve susmasını sağlardı. çok çocuğa bakmakla yükümlü olan bir annenin bulduğu bu çözüm ilerde küçük kahraman’ı radyocu yapacaktı.


derken; günlerden bir gün, türkiye’de ilk özel radyolar açılmaya başladı ve mesleğinde çok önemli bir yere gelmiş olan genç kahraman, bu işe sevdalandı. artık o radyocu olabilmek için yıllarını verdiği mesleğini bırakabilirdi. sıkı bir radyo takipçisi olan genç kahraman, “gecenin serserisi”ni dinleyerek hatta yayın yaptığı radyoya kadar gidip kendisiyle tanışarak hayatında ilk kez bir radyo stüdyosu gördü. bununla da kalmayıp orhan çetin tarafindan programa konuk edildi, şiirler okudu. gelen olumlu tepkiler kendisini yüreklendirdi ve o gün radyocu olmaya karar verdi. mesleğini zirvedeyken bırakarak, yayın hayatına yeni “merhaba” diyen kadıköy fm’de yayına başladı. sonraki rüzgarlar onu baska radyolara sürükledi ve son durağı en sevdiği ve mutlu olduğu radyo 7 oldu.


şimdi mavi ada diye bir yerden şiirler seslendirerek gece bunalım oranını yükseltme çalışmalarını sürdürüyor. kahraman tazeoğlu’nun “seni içimden terk ediyorum” “ölü bir kentin morg alfabesi” adli iki şiir kitabı var. bu kitaplara bir de “araz” adlı bir romanını ekledi. “mavi ada mektupları” ve “tutsak mektuplar” adli iki derlemesini de listeye ekleyerek 5 kitaba ulaştığını söylersek geriye sadece asağıdaki notu düşmek kalır…


not: ablası artık şiir yazmıyor.



kitapları:
(bkz: seni içimden terk ediyorum) (şiir), 2001 (yedi harf yayıncılık)


(bkz: ölü bir kentin morg alfabesi )(şiir), 2002 (birey yayıncılık)


(bkz: mavi ada mektupları )(mektup), 2002 (birey harf yayıncılık)


(bkz: tutsak mektuplar) (mektup), 2004 (yedi harf yayıncılık)


(bkz: araz )(roman), 2005 (yedi harf yayıncılık)

(bkz: susacak var )(roman) 2006 (yedi harf yayıncılık)

(bkz: mavi ev )(öykü) 2007 (yedi harf yayıncılık)
independence
nick nicki nickince’nin spontane yazdigi romani bile sabirla sonuna kadar dinledikten sonra "bir sike benzememi$ lan bu." demek yerine "eeöö.guzel ama turk halki cok ali$kin bu tur hikayelere.pek ilgi cekmez sanirim." diyebilecek kadar mulayim herif.
ustum basim dus kirigi
3 yıldır programını sıklıkla takip ettiğim, o da burada olduğu için beni sözlüğe çeken güzel insan. yoğun melankoli dünyasında apayrı bir yeri olan, anlamak ve anlatmaktan çok hisletmeyi başarabilmiş kendine döndükçe güzelleşen üst ömür insanlardan. yarım kalan öyküler ve satır araları için birebir..
independence
matematik konusunda a$mi$ bir adamdir.pazar gunu tatilinin bittigini ve pazartesi yayina girmesi gerektigini du$unerek cennet parcasi olympos’u birakarak erkenden istanbul ke$meke$ine donmu$, fakat yanli$ hesap bagdattan doner misali yaptigi hatali hesap elinde patlami$tir.meger car$amba gunu biten tatil ve per$embe gunu ba$layan yayin icin pazar gunu apartopar istanbula donulmu$.

bari parmak hesabi yapsaydin be arkada$ yahu.
independence
$u anda istanbul un sesi isimli radyoda canli yayinda utanmadan kendisini dinleyen binlerce insanin onunde benimle ta$ak gecen insan.ayip diye bir $ey var ama nerdee.

yok efendim altin kalpliymi$im de bana imzaladigi kitabi kar$idaki cifte hediye etmi$im de.

ulan o ciftlerden birisi sari$in olmasa birak kitabi gunahimi vermezdim.gel gor ki sari$indi i$te.

peh.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol