üstad necip fazıl kısakürek in yine farkını ortaya koydugu bir şiiri.
ne diye
bu şuna
şu buna
kafiye?
başa taş
aşa yaş
heye ney
tuhaf şey
kafiye
mantığı
o mantık
hediye
sandığı
bu sandık!
o mantık
bu sandık-
ta sandık
ve yandık
ne yandık
hendese
kümese
tıkılmak
hadise
kırkayak
adese
oyuncak
vesvese
gökbayrak
ölümse
gel dese
tak tak tak
mu-hak-kak
sorular
sordular
neden çok
nasıl yok
niçin var
sanatsız
papağan
neden çok
ve atsız
kahraman
niçin yok
çok ve yok
yok ve çok
aç ve tok
tok ve aç
tut ve kaç
saklambaç
neden çok
nasıl yok
niçin var
niçini
boğarken
piçini
yatakta
bastılar
şafakta
astılar
ve derken
nasıl yok
niçin var
bir varmış
bir yokmuş
karamış
ve kokmuş
dünyamız
rüyamız
kapkara
manzara
gebeler
döşeksiz
ebeler
isteksiz
kubbeler
desteksiz
habbeler
süreksiz
türbeler
meleksiz
tövbeler
gerçeksiz
cübbeler
yüreksiz
cezbeler
şimşeksiz
izbeler
emeksiz
heybeler
ekmeksiz
kafiye
hikaye
dava tek
ölmemek
peygamber
ne haber
bir batan
var vatan
kandil loş
ocak boş
ve dağ dağ
elveda!
gitme kal
nefes al
emir tez
bekletmez
ve o nur
bulunur
işte iz
geliniz
toprak post
allah dost...
kafiye
en az iki mısra sonundaki ses benzerliğidir. kafiye öncelikle mısra sonlarındaki kelimelerin kök veya gövdede ses benzerliği ile; bu yoksa, kök çekim eki veya gövde çekim eki ile de kafiye oluşturulabilir. aşık edebiyatımızda kafiye karşılığı olarak ayak terimi kullanılmaktadır. son yıllarda ise kafiyeye uyak denilmiştir.
en gereksiz edebiyat konusu.
(bkz: uyak)
(bkz: cinaslı kafiye)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?