ilhan irem

0 /
nihilist
dunku -06/06/06- hurriyet gazetesinde -ekinde yani; kelebek- roportajını okuduktan sonra oheyhh bu adam iyice uctu dedirten sarkıcı,

adam safi sinerji olmus allah mahvafaza bi patlasa hidrojen bombasından fazla hasar verdirtir diye dusundurmustur beni,

yine de;

ısık ve sevgiyle.

boyle buyurdu ilhan irem
insomnia jim
butun matereyallerinin bende mevcut oldugu (plak,dergi,album,poster,kitap....) tapilasi insan sevgi adami. cok gariptir ki seven sonuna kadar seviyor sevmeyende sonuna kadar nefret ediyor tam ortada olan simdiye kadar gormedim bir ara girtlak kanseri olmustu cok uzulmustum neyseki gecmis.
bakirkoy ruh ve sinir hastaliklari bolumunde ilhan iremin rahatlatici etkisi kabul edilmistir ve boylece hastalara kadife sesiyle ilhan irem dinletiriliyor.kronolojisi asagidadir:

1955 -
bursa’da 1 nisan gunu dunyaya geldi.


1969 -
...ortaokul son sinif... 14 yasindaydi. okulun lise bolumunde okuyan muzisyenlerin cagrisiyla, okul orkestrasina solist olarak girdi.


1970 -

meltemler. milliyet gazetesinin duzenledigi liselerarasi muzik yarismasinda marmara bolgesi birincisi oldu. ayni kadro ile 1972
senesine kadar bursa celik palas otelinde ve uludag diskolarinda dans muzigi sarkiciligini surdurdu.

1973 -
besteci, soz yazari, yorumcu olarak muzik dunyasina girdi. ilk 45’lik; "birlessin butun eller\bazen nese bazen keder".

1974 -
ilk hit: "yazik oldu yarinlara\haydi sil gozlerini" ikinci 45’lik.

1975 -
"anlasana\ne guzel bak yasamak" ucuncu 45’lik.

1976 -

"bir varmis bir yokmus (kuklaci amca)\hasretim sana". dorduncu 45’lik. tanri’yi sorguladigi, metafizik baglamdaki ilk yapiti 30.000 adet basildiktan sonra gelen baskilar sonucu plak sirketi tarafindan toplatildi.

1975 -

"ver elini\uzulme dostum". besinci 45’lik. 1976 - "ilhan irem 1973-1976". ilk 33’luk. 1976 - "havalar nasil\gozunu seveyim". altinci 45’lik.1977 - "sensizde yasaniyor (iste hayat)\son selam". yedinci 45’lik.1978 - "ayrilik aksami (konusamiyorum)\sen bilirsin". sekizinci 45’lik. 1979 - "bir zamanlar \ yeni bir sarki". dokuzuncu 45’lik.

1979 -
istanbul devlet senfoni orkestrasi’nin da yer aldigi cok kalabalik bir muzisyen kadrosu esliginde doldurdugu senfonik anlamdaki ve kalici muzikaliteye dogru ilk adimi olan album calismasi: "sevgiliye". (bu uzuncalarinda ilk kez akademik bir calismaya girmistir esin engin’in aranjorlugunde ve yine ilk kez kendisine ait olmayan bir siir besteler: nazim hikmet - hosgeldin..) bu albumun sarkilarindan "bir yildiz" ile 1979 eurovision turkiye finaline kalan sanatci, yarisamadan askere alindi.

1980 -
eylul ayinda dondu. 70’li yillar boyunca ask baladlari soyledikten sonra bu tarihten itibaren bir degisim surecine girdi. 80’lerin ikinci yarisinda iyice belirginlesen bu yeni cizgi, yeni bir dinleyici kitlesi ile butunlesti. bu arada dusunceleriyle, goruntusuyle, urettikleriyle bambaska bir ilhan irem dogdu. sanatcinin anlatimiyla bu degisim 12 eylul sonrasi gordugu turkiye manzaralarinda yasadiklariyla, birikimleriyle sekillenen bir degisimdi. irem’in anladigi manadaki pop muzigin erimesi, arabesk’in kralligi, ardindan gelen piyanist ve udi santorler, kisacasi muzigin el degistirmesi bir yana, asil devrimi baslatan, insan olarak, sanatci olarak cok farkli bir cizgiye yonelisini atesleyen olgu, en yakinlarin baslayarak sevdiklerinde, arkadasliklarinda, muzik dunyasinda ve neredeyse tum turkiye genelinde hissettigi duyarsizlik, kalinlikti. insanlarin birbirinden uzaklasmasi, iliskilerin, sevgilerin sekilcilige, sahtecilige donusmesi, gocler ve arabesk yasamin teknoloji transferi ile reaksiyona girip pop cagini patlatmasi. boyle bir ortamda insan olarak, sanatci olarak hayatinin anlamini sorgulamaya basladi. 1980 yilina kadar ki hayatini gozden gecirince, ictensizlik, soluk, gunu yasayan anlamsiz kalabaliklar olduguna karar verdigi insanlarin hepsinden ve urettiklerinden cok sekillerle ilgilenen populer kulturden uzaklasti. bir anlamda yabancilasarak 87’ye kadar surecek bir inziva icin evine kapandi. kalin perdeleri siki sikiya ortulu tarabya’daki evinde bugunku ilhan’i olusturan uzun yalnizliklar yasadi. kendi icine, ic uzaylarina derin yolculuklar yapmayi ogrendi. bu kapanis 70’lerin sarkilarindaki iyilesmez huzunden mistik huzura, metafizige uzanan bir seruven baslatti.

1981 - doneme gondermeler iceren onuncu ve son 45’lik. "er mektubu gorulmustur \ bal agizlim" ve askerde yaptigi bestelerinden
olusan bir album: "bezgin" yayinlandi. ayni gunlerde, yedi yillik bir calismanin urunu olacak, kesintisiz 150 dakikalik bir rock senfoni: "pencere... kopru... ve otesi..." uclemesinin bestelerini ve kitabini yazmaya basladi.
1983 - yasam, olum ve olum otesinin anlatildigi uclemenin ilk ayagi olan "pencere" yayinlandi. sarki sozlerindeki evrensel orgu ve derinlik, metafizik cikisli kozmik acilimlar ve dunyadaki senfonik rock ekiplerinde bile az gorulen yuksek muzikalite.

1985 - "kopru": enerji donusumu baglaminda olumun anlatimi. (uclemenin ikinci albumu) yayinlanan ilk kitap: "pencere... kopru... ve otesi..." kitapta, ilhan irem’in rock senfonideki muzikal anlatimi kaleme aldigi oyku, bu oykunun nuri kurtcebe tarafindan goruntulenmis cizgileri ile burak eldem, izzet eti ve adnan ozer’in ilhan irem muzigi uzerine kapsamli bir arastirmasi yer aldi.
ayni yil ilhan irem’in uretimlerindeki titresimleri algilayan, "isik ve sevgiyle" felsefesini hayatlarina geciren dinleyicileri tarafindan irem bagi adli birliktelik kuruldu.
1986 - turkiye’ye eurovision’da o zamana kadar en iyi ikinci dereceyi getiren "halley" projesini kurgulayip, sozlerini yazdi, besteci melih kibar’a teslim etti. trt ile olan sorunlari yuzunden yurt disindaki yarismaya gitmedi. resim calismalari ve bursa’da ilk sergi.

1987 - irem muziginin evrensel huzura ve meditasyon boyutlarina ulastigi album: "ve otesi". yayinlanan ikinci kitap:
"uzaklarda biri var (denemeler)".

1988 - eski ve yeni dinleyicileri bulusturmak adina bir album: "dunden yarina".

1989 - "ucun kuslar ucun" albumu. kultur bakanligi tarafindan albumden cikarildigi takdirde bandrol verilen, halen yayini ve calinmasi yasak sarki "blues for molla"

1990 - ucuncu kitap: "katastrof (siirler)".

1991 - hansu irem ile evlendi (1 ekim).

1992 - "ilhan-i ask" albumu.

1994 - "koridor": 8 yilda tamamlanan yapit bir anlamda ulasilan siirsel ve muzikal yetkinligin, ilhan irem felsefesinin manifestosu
niteliginde. "delirium (denemeler)": dorduncu kitap. ayrica sert ritimli sarkilar ayiklanarak ve bazi ilavelerle koridor albumunun
meditasyon versiyonu "romans" albumu.

1995 - "sevgililer gunu\the best of ilhan irem1" albumu.

1997 - "ask iksiri & cadi agaci\the best of ilhan irem2" albumu.

1998 - "hayat opucugu \ the best of ilhan irem3" albumu. "millenium/sanalizasyon fareleri, yarasalar ve digerleri
denemeler)" besinci kitap.

2000 - ilhan irem sevecenlerden gelen yogun istek uzerine 1980’li yillarda cikardigi "bezgin", "pencere", "kopru", "ve otesi" isimli albumlerini, ayni yillarda kaydedilmis ozdes versionlarla tekrar yayinladi; "bezginin gizli mektuplari", "ucuk mavi pencere", "bulutlara kopru", "dusler ve otesi"

2001 - ilhan irem uzun suredir uzerinde calistigi, yeni sarkilardan olusan albumu yedi yilda tamamladi ve yayimladi; "seni seviyorum" bu calisma sanatcinin anlatimlarinin gelecekte ulasacagi boyutlara dair derin isaretler tasimaktadir.

2002 - salamar (rock version) sadece radyolarda calinmak uzre dagitildi.

2003 - "bir melege asik oldum/best of 4" le birlikte tum diskografyasi ulasilabilir hale geldi.

2004 - "isik ve sevgiyle 30 yil" albumuyle 30. sanat yilini kutladi ve "hersey simdi basliyor" dedi.
rhapsody
ilhan irem, 1955 senesinde dünyaya geldi.
1973 yılında, besteci, söz yazarı, yorumcu olarak müzik dünyasına girdi.
yalnızca kendi yapıtlarını seslendirmeyi sürdürerek kendine özgü bir ekol oluşturdu.
seksenli yıllarda öykülerini besteleyerek kurguladığı uzun soluklu müzik yapıtlarıyla, senfonik rock tarzında çalışmalara yöneldi.
aynı yıllarda yazı çalışmalarına başlayan sanatçı, bugüne kadar, hikayelerini, denemelerini, şiirlerini içeren beş kitap yayımladı.
soyut resim çalışmaları yapan ilhan irem, kişisel resim sergileri açmaktadır.
birçok ödüle, yedi altın plağa sahip olan sanatçı, çizgi dışı, evrensel anlatımıyla, bugüne kadar on single, yirmiiki uzunçalar yayımlamıştır…
“çağdaş bir ozan” olarak kabul edilen ilhan irem, eserlerine yansıttığı, mistik, metafizik, doğaüstü, tasavvuf çağrışımlarla, çok özel dinleyici kitlesine sahiptir.
sanatçının tüm üretimleri, duygularını yitirmiş sanal dünyaya ve karanlıklara alternatif olarak, “işık ve sevgiyle” felsefesinde şekillenen bir evrensel sevgi ve yeniçağ öğretisinin izlerini taşımaktadır.
tasarimharikasi
pop-rock müziğin gizli protestidir gözümde. verdiği tepkileri yaygara kopartarak göstermez, gösterilmesinden de hoşlanmaz. kuklaci amca parçası hala en sevdiğim şarkılarındandır. "pop, eşittir popüler kültür" teranesine en güzel tepkiyi suya sabuna dokunarak vermiştir. hayli de mütevazidir.

barış mançoya hayranlığını anlattığı bir mektubu da mevcuttur. paylaşalım.

"ekranı hayal perdesine dönmüş siyah/beyaz televizyonundan hatırlıyorum onu... hatta çok daha eskilerden... onun ilk şarkıları ki, onlar "ill arrivera", "big boss man" gibi fransızca/ingilizce sözlüydüler. onun ilk şarkıları babaannemin çeyizlik radyosunun son çıkarttığı seslerdiler belki de...

çocukluğumun bir yerinde dikkat kesildim bu adama... kemençe ile gitarı karşılıklı oturtup "dağlar dağlar" demişti evrenselliğin doruklarına "bismillah" deyip... ama asıl yolculuğu küheylanla başlar... koca topçuyu sırtına bindirdiği küheylanla...

işte öyle bir şeyleri saymazsak, kanatlı atlar daha yüksek dağların yolunu tutmadan önce bir bir tamirci çırağı ile boğuşuyordu... çırak ustalığı aramaya uzaklara gidince rahatladı, koşturduğu küheylanını anadolunun çorak topraklarında...

ne zaman ki, küheylandan inip bindi arkadaşı eşeğim sırtına, dolap beygirlerinin çanları çalmaya başladı usulca...

2023, gülpembe, aynalı kemer, bu eşekli çöl yolculuğunda birer vaha idiler... ama ne yapsınki kızgın çöllerde tek başına, üstelik karşısında bedeviler...

arabasını rengarenk mallarla dolduran çöl satıcıları gibi, hıyarlarla, yağlıboyalarla, nane-limonlarla kendince sürdürdü şaşırtıcı yolculuğu...

otuz yıl... dile bile kolay değil... ve her şeyin sırrı otuz sene sonra bile anahtarı aramakta galiba...

sevgili ağabeyim, senin anahtarın sarı çizmeli mehmet ağa’da. git, bul, al... sonra da gel birlikte seyredelim, türkiye nerede?... ve nerelere gelmiş söylediğin şarkılarla büyüyen çocuklar...

bazılarına göre, gözlerinde hep iyi huylu bir tilkinin tavuğa acıdığı o son andaki bakışları vardır... ve kendi güzel hayatını hep tavuğun hayatından çok sever... yine bazılarına göre, aidsin bile ötesinde ışıklı, güzel bir dünya var... ve o dünyanın 60’lı yıllarda atılan tohumlarında barış manço’nun da şarkıları var... gerisi rota meselesi... çıkış noktamız özgürlükse, kimse kimsenin yolculuğuna karışmasın... ama, big brothera küçük kardeş olarak uzaklardaki ışıklı noktaya!... sağsalim varabilen insanların orada dümen suyuna gitmeyenleri bekleyeceklerini söylemeliyim...

güzelliğini seyretmeye vakti olmayan bu güzelim insanı çook eskilerden beri severim ben...

müzik tarihimize çok kalıcı çizgiler bırakacak şüphesiz... ama bunca telaşa ne gerek varki, tarih süresiz..."

ilhan irem
hey dergisi / 15 kasim 1988

independence
bir efsane daha goctu gitti bu topraklardan.

istanbul'da bobrek yetmezligi sebebi ile tedavi gordugu hastanede dun yasamini yitirdi. bugun de cenazesi vardi. buyuk sanatciydi, allah gunahlarini affetsin.
nihilist
daha internet yokken, daha cep telefonu yokken, bırakın bir unlu ile haberlesebilmeyi, uzakta oturan bir akrabanız ile zor haberlesirken turkiye’nin ilk fan club’ını kurmuslardır ilhan irem icin. irembagı denilen olusum bu acıdan hem takdire sayan bir hareket hemde turk muzk sektorunde virgul olmustur. hayranlarının onu, onun hayaranlarını ne kadar cok sevdiginn gostergesidir aslında bu. tek cumle ile kendisi turk muzik tarihindeki en saglam ve en iyi pop muzik sanatcısıdır...
ali biberon
şarkıları ile bizi yıllardır büyüleyen adam...
gerçek bir sanatçı...
hatta o kadar güzel bir insandır ki başımdan şöyle de bir olay geçmiştir.

29 eylül 2006 ilhan irem istanbul konserine gitmiştik. fakat kötü olan şu ki, ilhan irem ile tanışamamıştık. kulise almamışlardı. onun üzüntüsü ve tebessümü ile evlerimize dağılmıştık.

aradan aylar geçti...
yeni bir seneye girdik.
arkadaşlarımızla kanyon alışveriş merkezine gitmiştik. yemeğimizi yedikten sonra, yediklerimizi azda olsa yakmak için kanyon’un içinde yürüyüşe çıkmıştık.
bir an koku geldi burnuma..


" yok ya, olamaz " dedim içimden..saniyeler içinde, kokuyu biraz daha içime çektim ve içimden aynen şöyle dedim; " ilhan irem ".kafamı bir kaldırdım.karşıdan ilhan irem geliyordu..olamaz deyip titremeye başladım.hemen yanımdaki arkadaşıma söyledim;
" ilhan irem burada oğlum " .

arkadaşım tabi; " ne ilhan irem’i ya. burada ne arasın " dedi.

ben helecandan gidememiştim yanına ve arkadaşıma onun yanına gitmesi için rica ettim. allem ettim kallem ettim ve arkadaşımı onun yanına gönderdim.

yanına gittiğinde; " merhaba ilhan bey " deyip sırıttı arkadaşım ve o anda hemen ben atladım yanlarına.göz gözeydik fakat gözünde her zamanki gibi gözlük vardı, ilhan irem’in..

15 sene.tam 15 sene.onu bu kadar yakından görmek..

ben de; " merhaba ilhan ağabey " dedim..

" merhaba canım "dedi.sizi yakından görmek ve konuşmak büyük bir şereftir diyerek sözlerime " sizi bir kere öpebilir miyim " diyerekten devam ettim.öpüştük..yanında karısı vardı.rüyasında görüp, tanışıp, evlendikleri..telepati yöntemi ile..ortamı biraz daha ısıtıp ,dişlerimi dişlek yapıp " hayır ben değilim ben olamam yanındaki " diyince ..önce biraz durulduk..bir an bana çantasında sakladığı döner bıçağını çıkartıp yüzüme savuracağını zannettim.fakat o da ne ? kahkahalar atılmaya başladı. yanağımı sıktı."konseri unutamıyoruz ilhan ağabey" dedim." konserlerim sizin için devam edecek " dedi. bunu der demez; " görüşmek üzere, " işık ve sevgiyle " diyerek yürüyen merdivenlerden yukarı çıktı... inanamıyorduk. resmen şok olmuştuk. onu öpmüştük. onunla konuşmuştuk. işin en ilginç ve en komik yanı ise bir saat sonra aynı katta tekrar karşılaşmamız ve sanki birbirimizle az önce konuşmamış gibi yolumuza devam etmemizdi.

ilhan irem sen bir tanesin.

dip not: koku; harbiye açık hava tiyatrosunda, ortama farklı bir nüans sağlamak için sıkılan bir koku idi. oradan kaldı aklımda. sende de ne burun varmış be arkadaş diyebilirsiniz.
ali biberon
25 ağustos’ta tekrar sevenleri ile kuruçeşme arena’da bir araya gelecek olan, türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından, sanat adamlarından birisi. boğazından dibinde de mis gibi gider, mis.
nemesisceylan
konserine gidicem dediğimde, aaaa o adam ölmemişmiydi diyen ilhan irem’in de değerini bilemeyen aptal insanlarda var dedirten mükemmel sanatçı.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol