ilhan irem

0 /
independence
bir efsane daha goctu gitti bu topraklardan.

istanbul'da bobrek yetmezligi sebebi ile tedavi gordugu hastanede dun yasamini yitirdi. bugun de cenazesi vardi. buyuk sanatciydi, allah gunahlarini affetsin.
tasarimharikasi
pop-rock müziğin gizli protestidir gözümde. verdiği tepkileri yaygara kopartarak göstermez, gösterilmesinden de hoşlanmaz. kuklaci amca parçası hala en sevdiğim şarkılarındandır. "pop, eşittir popüler kültür" teranesine en güzel tepkiyi suya sabuna dokunarak vermiştir. hayli de mütevazidir.

barış mançoya hayranlığını anlattığı bir mektubu da mevcuttur. paylaşalım.

"ekranı hayal perdesine dönmüş siyah/beyaz televizyonundan hatırlıyorum onu... hatta çok daha eskilerden... onun ilk şarkıları ki, onlar "ill arrivera", "big boss man" gibi fransızca/ingilizce sözlüydüler. onun ilk şarkıları babaannemin çeyizlik radyosunun son çıkarttığı seslerdiler belki de...

çocukluğumun bir yerinde dikkat kesildim bu adama... kemençe ile gitarı karşılıklı oturtup "dağlar dağlar" demişti evrenselliğin doruklarına "bismillah" deyip... ama asıl yolculuğu küheylanla başlar... koca topçuyu sırtına bindirdiği küheylanla...

işte öyle bir şeyleri saymazsak, kanatlı atlar daha yüksek dağların yolunu tutmadan önce bir bir tamirci çırağı ile boğuşuyordu... çırak ustalığı aramaya uzaklara gidince rahatladı, koşturduğu küheylanını anadolunun çorak topraklarında...

ne zaman ki, küheylandan inip bindi arkadaşı eşeğim sırtına, dolap beygirlerinin çanları çalmaya başladı usulca...

2023, gülpembe, aynalı kemer, bu eşekli çöl yolculuğunda birer vaha idiler... ama ne yapsınki kızgın çöllerde tek başına, üstelik karşısında bedeviler...

arabasını rengarenk mallarla dolduran çöl satıcıları gibi, hıyarlarla, yağlıboyalarla, nane-limonlarla kendince sürdürdü şaşırtıcı yolculuğu...

otuz yıl... dile bile kolay değil... ve her şeyin sırrı otuz sene sonra bile anahtarı aramakta galiba...

sevgili ağabeyim, senin anahtarın sarı çizmeli mehmet ağa’da. git, bul, al... sonra da gel birlikte seyredelim, türkiye nerede?... ve nerelere gelmiş söylediğin şarkılarla büyüyen çocuklar...

bazılarına göre, gözlerinde hep iyi huylu bir tilkinin tavuğa acıdığı o son andaki bakışları vardır... ve kendi güzel hayatını hep tavuğun hayatından çok sever... yine bazılarına göre, aidsin bile ötesinde ışıklı, güzel bir dünya var... ve o dünyanın 60’lı yıllarda atılan tohumlarında barış manço’nun da şarkıları var... gerisi rota meselesi... çıkış noktamız özgürlükse, kimse kimsenin yolculuğuna karışmasın... ama, big brothera küçük kardeş olarak uzaklardaki ışıklı noktaya!... sağsalim varabilen insanların orada dümen suyuna gitmeyenleri bekleyeceklerini söylemeliyim...

güzelliğini seyretmeye vakti olmayan bu güzelim insanı çook eskilerden beri severim ben...

müzik tarihimize çok kalıcı çizgiler bırakacak şüphesiz... ama bunca telaşa ne gerek varki, tarih süresiz..."

ilhan irem
hey dergisi / 15 kasim 1988

elmyra
en son kuruçeşme arena’da verdiği konserle beni benden almış kişi. konsere çok tedirgin gitmiştim acaba yeterli kişi gelecek mi die. sonrasında boş yer yoktu, atmosfer muhteşemdi. ilhan irem sahneye çıktığında biran için onun yerinde olmak istedim, o kadar süreden sonra hala bu kadar hayran kitlesine sahip olmak büyük başarı. her zaman şarkılarını söylerken görmek istiyorum. çok özel bir insan.
nemesisceylan
konserine gidicem dediğimde, aaaa o adam ölmemişmiydi diyen ilhan irem’in de değerini bilemeyen aptal insanlarda var dedirten mükemmel sanatçı.
ali biberon
25 ağustos’ta tekrar sevenleri ile kuruçeşme arena’da bir araya gelecek olan, türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından, sanat adamlarından birisi. boğazından dibinde de mis gibi gider, mis.
ali biberon
şarkıları ile bizi yıllardır büyüleyen adam...
gerçek bir sanatçı...
hatta o kadar güzel bir insandır ki başımdan şöyle de bir olay geçmiştir.

29 eylül 2006 ilhan irem istanbul konserine gitmiştik. fakat kötü olan şu ki, ilhan irem ile tanışamamıştık. kulise almamışlardı. onun üzüntüsü ve tebessümü ile evlerimize dağılmıştık.

aradan aylar geçti...
yeni bir seneye girdik.
arkadaşlarımızla kanyon alışveriş merkezine gitmiştik. yemeğimizi yedikten sonra, yediklerimizi azda olsa yakmak için kanyon’un içinde yürüyüşe çıkmıştık.
bir an koku geldi burnuma..


" yok ya, olamaz " dedim içimden..saniyeler içinde, kokuyu biraz daha içime çektim ve içimden aynen şöyle dedim; " ilhan irem ".kafamı bir kaldırdım.karşıdan ilhan irem geliyordu..olamaz deyip titremeye başladım.hemen yanımdaki arkadaşıma söyledim;
" ilhan irem burada oğlum " .

arkadaşım tabi; " ne ilhan irem’i ya. burada ne arasın " dedi.

ben helecandan gidememiştim yanına ve arkadaşıma onun yanına gitmesi için rica ettim. allem ettim kallem ettim ve arkadaşımı onun yanına gönderdim.

yanına gittiğinde; " merhaba ilhan bey " deyip sırıttı arkadaşım ve o anda hemen ben atladım yanlarına.göz gözeydik fakat gözünde her zamanki gibi gözlük vardı, ilhan irem’in..

15 sene.tam 15 sene.onu bu kadar yakından görmek..

ben de; " merhaba ilhan ağabey " dedim..

" merhaba canım "dedi.sizi yakından görmek ve konuşmak büyük bir şereftir diyerek sözlerime " sizi bir kere öpebilir miyim " diyerekten devam ettim.öpüştük..yanında karısı vardı.rüyasında görüp, tanışıp, evlendikleri..telepati yöntemi ile..ortamı biraz daha ısıtıp ,dişlerimi dişlek yapıp " hayır ben değilim ben olamam yanındaki " diyince ..önce biraz durulduk..bir an bana çantasında sakladığı döner bıçağını çıkartıp yüzüme savuracağını zannettim.fakat o da ne ? kahkahalar atılmaya başladı. yanağımı sıktı."konseri unutamıyoruz ilhan ağabey" dedim." konserlerim sizin için devam edecek " dedi. bunu der demez; " görüşmek üzere, " işık ve sevgiyle " diyerek yürüyen merdivenlerden yukarı çıktı... inanamıyorduk. resmen şok olmuştuk. onu öpmüştük. onunla konuşmuştuk. işin en ilginç ve en komik yanı ise bir saat sonra aynı katta tekrar karşılaşmamız ve sanki birbirimizle az önce konuşmamış gibi yolumuza devam etmemizdi.

ilhan irem sen bir tanesin.

dip not: koku; harbiye açık hava tiyatrosunda, ortama farklı bir nüans sağlamak için sıkılan bir koku idi. oradan kaldı aklımda. sende de ne burun varmış be arkadaş diyebilirsiniz.
nihilist
daha internet yokken, daha cep telefonu yokken, bırakın bir unlu ile haberlesebilmeyi, uzakta oturan bir akrabanız ile zor haberlesirken turkiye’nin ilk fan club’ını kurmuslardır ilhan irem icin. irembagı denilen olusum bu acıdan hem takdire sayan bir hareket hemde turk muzk sektorunde virgul olmustur. hayranlarının onu, onun hayaranlarını ne kadar cok sevdiginn gostergesidir aslında bu. tek cumle ile kendisi turk muzik tarihindeki en saglam ve en iyi pop muzik sanatcısıdır...
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol