yayınlanan eserleri şunlardır: sonsuz nur (3 cilt), asrın getirdiği tereddütler (4 cilt), inancın gölgesinde (2 cilt), fatiha üzerine mülahazalar, kitap ve sünnet perspektifinde kader, irşad ekseni, ila¬yı kelimetullah veya cihad, ölüm ötesi hayat, kalbin zümrüt tepeleri (2 cilt), varlığın metafizik boyutu (2 cilt), çağ ve nesil, buhranlar anaforunda insan, yitirilmiş cennete doğru, zamanın altın dilimi, günler baharı soluklarken, yeşeren düşünceler, işığın göründüğü ufuk, ruhumuzun heykelini dikerken, fasıldan fasıla (4 cilt), prizma (3 cilt), ölçü veya yoldaki işaretler (4 cilt), renkler kuşağında hakikat tomurcukları (2 cilt), hüzmeler ve iktibaslar, kırık mızrap (2 cilt), kurandan idrake yansıyanlar (2 cilt), çocuk terbiyesi, varlığın metafizik boyutu (2 cilt), tekellüm arapça ders kitabı (5 cilt) ayrıca değişik yerlerde yapmış olduğu vaaz ve konferansların yanında dinî, ilmî, felsefî, edebî, aktüel birçok konuda sorulan sorulara verdiği irticalî cevapların kaydedildiği teyp ve video kasetleri bulunmaktadır.
fethullah gülen
atlasdan cepkenli yiğit akıncı!
dönmedin geriye bunca yıl oldu.
gözlerim yollarda ruhumda sancı,
elimde güllerim buruşup soldu.
gezdiğim yerlerde hep seni sordum;
şimdi gelir diye hayâller kurdum.
günler geçti ben: “yarın!” deyip durdum,
bin hafakan sînem boşalıp doldu...
ger dizgini artık, şahlansın atın!
ger ki, va’dedilen günler pek yakın!
ufukta bahar var, unutma sakın!
zulmet silindi her yöre nûr oldu.
dönmedin geriye bunca yıl oldu.
gözlerim yollarda ruhumda sancı,
elimde güllerim buruşup soldu.
gezdiğim yerlerde hep seni sordum;
şimdi gelir diye hayâller kurdum.
günler geçti ben: “yarın!” deyip durdum,
bin hafakan sînem boşalıp doldu...
ger dizgini artık, şahlansın atın!
ger ki, va’dedilen günler pek yakın!
ufukta bahar var, unutma sakın!
zulmet silindi her yöre nûr oldu.
hocaefendinin kaleminden
güneş doğacak
ey mâyesi nurla yoğrulmuş millet!
hele dişini sık az daha sabret!
aman, sönmesin sînendeki himmet!
son durağın "devlet-i ebed müddet..."
hiç durma yürü ki, yollarda gözler!
durmuş şehid baban yolunu gözler
geril, koş! seni bekliyor pürüzler
gel artık sevinsin kederli yüzler...!
belli, da’vâ büyük yollar da uzun;
ne gam! yolcusu olmuşsun sonsuz’un.
kutlu rehber bu yolda kılavuzun...
lafı mı olur artık, karın-buzun...!
nasıl olsa bir gün güneş doğacak;
çevreye yeniden nurlar yağacak;
dağ-dere, ova-oba bucak bucak,
işık gelip karanlığı boğacak...
güneş doğacak
ey mâyesi nurla yoğrulmuş millet!
hele dişini sık az daha sabret!
aman, sönmesin sînendeki himmet!
son durağın "devlet-i ebed müddet..."
hiç durma yürü ki, yollarda gözler!
durmuş şehid baban yolunu gözler
geril, koş! seni bekliyor pürüzler
gel artık sevinsin kederli yüzler...!
belli, da’vâ büyük yollar da uzun;
ne gam! yolcusu olmuşsun sonsuz’un.
kutlu rehber bu yolda kılavuzun...
lafı mı olur artık, karın-buzun...!
nasıl olsa bir gün güneş doğacak;
çevreye yeniden nurlar yağacak;
dağ-dere, ova-oba bucak bucak,
işık gelip karanlığı boğacak...
zümrütten tepeler
yeryüzünü temâşa mevsimi tam,
zümrüt tepelere yaslanmış bahar.
her yörede şenlik, her yanda bayram,
buhur buhur sihirli râyihalar...
canlılık taşıyor akan sulardan,
nağmeler yükseliyor, kuğulardan,
vuslat arzusuyla yüksek dağlardan,
çağıl çağıl denizlere ırmaklar...
haliçeler gibi her yan rengârenk,
âdeta bir hülyâ âlemi âhenk!
ve rüyâlardaki cennetlere denk,
ovalar, obalar, altın çayırlar.
göğe ser çekmiş ağaçlar salınır,
"hû hû" nağmeleri heryanı alır;
her gün başka güzellikle ağarır,
hür maviliğiyle mahmûr sabahlar.
hayat kesilmiş heryanıyla toprak,
çiçeklerde tebessüm yaprak yaprak;
neş’eyle dönüyor devreden bu çark,
gamze çakıyor sevdâlı ufuklar.
aşk u şevkin kaynaştığı bu yerde,
vuslata açılır rûh perde perde;
ayrı bir hazza erer her emelde,
vicdanında her ân hakk’ı duyanlar.
m.fethullah gülen
yeryüzünü temâşa mevsimi tam,
zümrüt tepelere yaslanmış bahar.
her yörede şenlik, her yanda bayram,
buhur buhur sihirli râyihalar...
canlılık taşıyor akan sulardan,
nağmeler yükseliyor, kuğulardan,
vuslat arzusuyla yüksek dağlardan,
çağıl çağıl denizlere ırmaklar...
haliçeler gibi her yan rengârenk,
âdeta bir hülyâ âlemi âhenk!
ve rüyâlardaki cennetlere denk,
ovalar, obalar, altın çayırlar.
göğe ser çekmiş ağaçlar salınır,
"hû hû" nağmeleri heryanı alır;
her gün başka güzellikle ağarır,
hür maviliğiyle mahmûr sabahlar.
hayat kesilmiş heryanıyla toprak,
çiçeklerde tebessüm yaprak yaprak;
neş’eyle dönüyor devreden bu çark,
gamze çakıyor sevdâlı ufuklar.
aşk u şevkin kaynaştığı bu yerde,
vuslata açılır rûh perde perde;
ayrı bir hazza erer her emelde,
vicdanında her ân hakk’ı duyanlar.
m.fethullah gülen
millet ruhu
bir yiğit vardı gömdüler şu karşı bayıra...
arkadan kefenini, gömleğini soydular.
"aman kalkar!" deyip üstüne taşlar koydular,
bir yiğit vardı; gömdüler şu karşı bayıra.
yiğidim, hele anlatıver olup biteni!
sen dertli, vatan dertli, oturup ağlayalım...
ağlayıp da sinelerimizi dağlayalım,
yiğidim, hele anlatıver olup biteni.
ses ver yiğidim, yoksa beni duymuyor musun!
yıllar var ki hep hayalinle oynaşıyorum,
kalkıp geleceğin ümidiyle yaşıyorum...
ses ver yiğidim, yoksa beni duymuyor musun?!
sırtımda ardan bir gömlek, yılların vebali,
ümitle ışıldayan gönlüm, seni bekliyor;
kah göklerde uçup, kah yerlerde emekliyor.
sırtımda ardan bir gömlek, yılların vebali.
her tarafta harab eller, baykuşlara bayram,
köprüler bir bir yıkılmış ve yollar yolcusuz,
gelip uğrayanı kalmamış çesmeler, susuz..
her tarafta harab eller, baykuşlara bayram.
iradelerde çatırtı, ruhlarda müthiş şok,
tarihi yağmaladı bir düzine tarihsiz;
değerler altüst oldu, mukaddesat sahibsiz,
iradelerde çatırtı, ruhlarda müthiş şok.
tıpkı rüyalarda olduğu gibi diril, gel!
beyaz atının üzerinde bir sabah erken;
gözlerim kapalı ruhumda seni süzerken
tıpkı rüyalarda olduğu gibi diril, gel!
bir yiğit vardı gömdüler şu karşı bayıra...
arkadan kefenini, gömleğini soydular.
"aman kalkar!" deyip üstüne taşlar koydular,
bir yiğit vardı; gömdüler şu karşı bayıra.
yiğidim, hele anlatıver olup biteni!
sen dertli, vatan dertli, oturup ağlayalım...
ağlayıp da sinelerimizi dağlayalım,
yiğidim, hele anlatıver olup biteni.
ses ver yiğidim, yoksa beni duymuyor musun!
yıllar var ki hep hayalinle oynaşıyorum,
kalkıp geleceğin ümidiyle yaşıyorum...
ses ver yiğidim, yoksa beni duymuyor musun?!
sırtımda ardan bir gömlek, yılların vebali,
ümitle ışıldayan gönlüm, seni bekliyor;
kah göklerde uçup, kah yerlerde emekliyor.
sırtımda ardan bir gömlek, yılların vebali.
her tarafta harab eller, baykuşlara bayram,
köprüler bir bir yıkılmış ve yollar yolcusuz,
gelip uğrayanı kalmamış çesmeler, susuz..
her tarafta harab eller, baykuşlara bayram.
iradelerde çatırtı, ruhlarda müthiş şok,
tarihi yağmaladı bir düzine tarihsiz;
değerler altüst oldu, mukaddesat sahibsiz,
iradelerde çatırtı, ruhlarda müthiş şok.
tıpkı rüyalarda olduğu gibi diril, gel!
beyaz atının üzerinde bir sabah erken;
gözlerim kapalı ruhumda seni süzerken
tıpkı rüyalarda olduğu gibi diril, gel!
(bkz: muhabbet fedaileri)
(bkz: fikir adamı)
"aç herkese, açabildiğin kadar sineni; ummanlar gibi olsun! inançla geril ve insana sevgi duy; kalmasın alâka duymadığın ve el uzatmadığın mahzun bir gönül!.."
ilginc lakaplari vardir,mesela (bkz: sarikli papaz) bunlardan birisidir.ha sadece ona lakap takilmaz o ve cemaati de lakap takmayi sever.örnegin atatürk icin beton kemal dedikleri görülmüstür
bu adamin görüslerini savunup,yaymak istedigi kisi ise özgür bir kürdistan tohumu ekiyorum diyen said-i nursidir
bu adamin görüslerini savunup,yaymak istedigi kisi ise özgür bir kürdistan tohumu ekiyorum diyen said-i nursidir
yazar fethullah gülen
18 mayıs 2006
aşk, rahmeti sonsuz’un, insanoğluna gelip ulaşan en gizli lütuflarından biridir. aşk, bir nüve, bir çekirdek olarak hemen her fertte bulunur. şartların elverdiği ölçüde de o çekirdek ve tohum, ağaçlar gibi dal-budak salar; çiçekler gibi uyanır ve meyveler gibi, başlangıç ve sonu bir araya getirerek, tekâmül halkasını tamamlar.
18 mayıs 2006
aşk, rahmeti sonsuz’un, insanoğluna gelip ulaşan en gizli lütuflarından biridir. aşk, bir nüve, bir çekirdek olarak hemen her fertte bulunur. şartların elverdiği ölçüde de o çekirdek ve tohum, ağaçlar gibi dal-budak salar; çiçekler gibi uyanır ve meyveler gibi, başlangıç ve sonu bir araya getirerek, tekâmül halkasını tamamlar.
yazar fethullah gülen
18 mayıs 2006
hak erlerinin ille de postnişin olmaları şart değildir.
dâvâ adamı, ne muzafferiyetinde, ne de mağlubiyetinde tavrını değiştirmez.ibn-i erkam evlerinde yetişmeden, yani sabırla pişip olgunlaşmadan her beklenti ham hayaldir.
18 mayıs 2006
hak erlerinin ille de postnişin olmaları şart değildir.
dâvâ adamı, ne muzafferiyetinde, ne de mağlubiyetinde tavrını değiştirmez.ibn-i erkam evlerinde yetişmeden, yani sabırla pişip olgunlaşmadan her beklenti ham hayaldir.
(bkz: eksi oy)
(bkz: kimene)
yazar fethullah gülen
ahlâk ve vicdan, terbiye ve nezaket, her ülkede geçerli bir akçe ve para dalgalanmalarından müteessir olmayan bir pırlanta gibidir. onları elde eden, yüksek itibarlı tacirlere benzer ki, başka sermayeleri olmasa da, her yerde alışveriş yapabilirler.
(bkz: kimene)
yazar fethullah gülen
ahlâk ve vicdan, terbiye ve nezaket, her ülkede geçerli bir akçe ve para dalgalanmalarından müteessir olmayan bir pırlanta gibidir. onları elde eden, yüksek itibarlı tacirlere benzer ki, başka sermayeleri olmasa da, her yerde alışveriş yapabilirler.
modern zamanın hasan sabbahlarından...
saygısız insanlarca sürekli çeşitli hakaretlere alaylara maruz kalan değerli insan.
ne oldugu belli olmayan bir hastalik sebebiyle 7 yili askin süredir amerikada ikamet etmekte olan cemaat lideri.kimselere söylenmeyen bu rahatsizligi gözyasi pinarlarinin kurumasi olabilir,malum aglamakta 2 aylik bebeklere tas cikartmakta.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?