edip cansever

0 /
wereyda
ne yapıp edip cansever diyorum ben kendisi için...

geçenlerde babam ve oğlum soundtrack`i playliste atıp bir winston yaktım. balkona çıktım baktım havada bulutun zerresi yok. a tout le monde e$liğinde bi` parça hayallere dalayım dedim. biraz melankolinin kimseye zararı dokunmaz, biraz ü$ümek donmak değildir, biraz bira insanı alkolik yapmaz; ya$amak, tek ve hür bir orman gibi karde$cesine felan dedim. salak olmak istedim. hayal kurmak.. inanın; insan hayal kurmak istediğinde süper rahatlıyor. sivilcelerini sıkmı$ gibi oluyor böyle kımıl kımıl. hele bir de ak$amüstü ise o zaman daha süper. fenerbahçe - vestel manisaspor maçı var o ak$am. hayallerimi sikti ibneler. yok neymi$; gol olmu$mu$mu$. "siktirin lan!" dedim. sinir oldum. ^$iirli^ bir değnek lazımdı bana.
çevreden izole olmam, steril ve rafine kalmam, televizyonun kar$ısında uyuklamı$ babamın bıyıkları arasında sıkı$mı$ ve sonra külünü, annemin onsekiz taksit kar$ılığında aldığı haki rengi halıya bırakmı$ olan izmarit kadar pestenkerâni geçirmemem için bana bir değneğin gerekli olduğu fikrine sabitlendim. bu denli plonjonik dü$ünebildiğim için götüm kalktı, burnum büyüdü. kalkan götle, büyüyen burun yer deği$tirdi. kübist oldum.
aklıma birden edip cansever`in, "bir ak$amüstünü dü$ünmek, bir ak$amüstünü dü$ünmekten ba$ka nedir ki ?" mısrası geldi..

accayip sevindirik oldum böyle. göğüskafesimde bir $ey, "sikerim lan böyle hayatı" demeye devam ederken ben, "dur lan lebraam, ne co$ayazıyorsun her boka" dedim. hem asi, hem kırılgan, hem stratosferik kaygılara mündemiç bir ruh giysisi içinde ve heyecanımın hezeyana dönü$eceği agnostik ân`ı kovalayaraktan eski fotoğrafları karı$tırdım sonra.. götüm götüm ilerlediğimiz bir konser bileti kuyruğu vardı. gergin bir ân`da dahi gelinlik kız gibi gülümsediğimi farkedip kendimden nefret etmem ve diğer fotoğraflara bakmam, ardından da hepsinde suretime yayılım yapmı$ o sikindirik sırıtı$ın olduğunu ayrımsamam, kısa sürdü. ama edip cansever`in bu konuda dahi bazı görü$leri, fikir beyanları olduğunu hatırladım sonra. bir fotoğrafta çıkmak demi$ti edip cansever.

uyumu$ babamın sigara pakedi gözüme çarptı sonra. aldım içtim rahatladım. ağladım ağladım.

allem edip kallem edip cansever diyorum ben kendisi için.
deus ex machina
yazmaya başlasam mı başlamasam mı diye tereddüt ettiğim başlıktır. çünkü sayfalar dolusu yazabilirim cansever hakkında. ki bu biraz edebi bir biçemle olur ve sözlüğe uygun düşer mi bilemem..burada diyebileceğim tek şey, bu topraklardan ikinci yeni gibi bir yenileşme alanı doğduğuna, ve onun içinden çıkan-aynı zamanda onu kuran elbette ki- edip cansever gibi bir şairi okuyor olduğuma binlerce kez minnettar olduğumdur. onunla büyüdüm, onun dizelerini aldım ve hayatımın her köşesine eğretilemeksizin uydurdum, tüm doğallığıyla. benim yaşama’mın içinde sürerliliğini kuran bir şairdir edip cansever. asla vazgeçemeyeceğimdir..
tayfa75
unutulmuş gibiyim ben. ve insan
bir bakıma unutulmuş gibidir.
bilmem ki, nasıl anlatmalı, yalnız bile değilim.
belki de yalnızlıktan
daha fazla bir şey bu
unuttum ben kendimi de stepan.

(bkz: tragedyalar)
yaslibirkisarehindussedegunler
"ben seni uzun bir yolda yürürken görmek isterdim hep
ruhunla konuşurken içindeki sese kulak verirken
gözlerin boşluğa takılmışken yürümek isterdim sol tarafından
bir acıya eşlik etmek isterdim yürüyen..."
pixie
dunya uzerinde en cok sevdigim siir olan "ne yapip ne edip (sunay akin)" siirine ilham olmus sair.


’kurbagalara bakmaktan geliyorum, dedi yakup’
(e.cansever)
cocuklarin uyumasini bekleyen sevismeler
baslarken yatak odalarinda
bir gramofonun
kirik ignesi gibi yuruyorum
sokaklarin siyah
taslarinda

faytonlar gecmiyor onumden artik
son surucunun
elindeki kirbac
mazosist bir musteri icin
sexshop’un vitrininde
satilik

ansizin bastiriyor yagmur
iste buna seviniyorum
belki de
bakkaldan donen cocugun
balkondaki camasirlari
toplama telasindaki annesine
paranin ustunu
unutturur

yalnis duydun seni degil
organlarimi bagisladim
ben ki optugum
ilk dudakta
tras olmus babanin
tadini biraktim

ne yapip ne edip
buldum sonunda
icinde kurbagalarin yuzdugu
o kucuk golu
ama kimsecikler yok ortalikta
ne yakup ne edip
peirasmos
yeşil ipek gömleğinin yakası
büyük zamana düşer.

her şeyin fazlası zararlıdır ya,
fazla şiirden öldü edi cansever.
delibas
masa da masaymış ha

adam yaşama sevinci içinde
masaya anahtarlarını koydu
bakır kaseye çiçekleri koydu
sütünü yumurtasını koydu
pencereden gelen ışığı koydu
bisiklet sesini çıkrık sesini
ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
adam masaya
aklında olup bitenleri koydu
ne yapmak istiyordu hayatta
işte onu koydu
kimi seviyordu kimi sevmiyordu
adam masaya onları da koydu
üç kere üç dokuz ederdi
adam koydu masaya dokuzu
pencere yanındaydı gökyüzü yanında
uzandı masaya sonsuzu koydu
bir bira içmek istiyordu kaç gündür
masaya biranın dökülüşünü koydu
uykusunu koydu uyanıklığını koydu
tokluğunu açlığını koydu.
masa da masaymış ha
bana mısın demedi bu kadar yüke
bir iki sallandı durdu
adam ha babam koyuyordu.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol