devrim

1 /
seha
bir sunay akin $iiri

temiz kalan tek yerdir devrim
butun bir yil
kirlenen duvarda
ama gorebilmek icin
asildigi cividen indirilmelidir
yapraklari biten takvim

zorbalara direnmektir devrim
bir cocugun
annesinin cantasindan aldigi paralari
altina gizledigini
soylememi$tir dovulen
hicbir hali

icinde ya$amaktir devrim
diki$ kutusunun
ve topluigneler gibi
bir arada olmayi gerektirir
kar$i koyabilmek icin zulmune
makas denilen patronun

gece i$iklar arasinda ko$maktir devrim
ate$boceklerini
yakalamak isteyen cocuklarin
pe$ine takilir gun gelir
yanip sonen mavi i$iklari
polis arabalarinin

kagit bir gemidir devrim
butun gemiler
hurdaya ciksa da sonunda
ta$idigi ozgurluk $iiriyle
batmadan yuzer nicedir
dunya sularinda

kim bilir kac yunus gormu$
kac Deniz gezmis...


(bkz: sunay akin)
seyhmerat
ayrica ankara’da odtu’nun stadyumunun duvarinda yazar bu kelime.zamaninda sag-sol catismasinin en siddetli yillarinda,bir kac genc oyle bir kimyasal boya yapmislarki ve bu yaziyida o boyayla yazmislar..yazi hicbir sekilde cikmiyor...
xerxes
üzerinde çok derince ve dikkatlice tartışılması gereken bir kelimedir "devrim". devrim, kısa bir zaman içerisinde mevcut iktidarın ya da mevcut gücün birikmiş şuurlarla devrilmesi anlamına gelmektedir bana göre. devrim o kadar zor geçen bir olaylar bütünüdür ki, olaya sadece devrim diye yaklaşırsak çok büyük bir hata yapmış oluruz kanımca.

mesela kudüs’ün ya da jerusalem’in roma imparatorluğunun bir eyaleti olduğu dönemlerde, roma yönetimi o kentte yaşayan yahudilere karşı baskıcı bir yönetim tarzı izlemesi sonucunda yahudiler yüzlerce kez ayaklanma yapmış ve o dönemdeki roma yönetimini çok zor durumda bırakmıştır. bu bir yahudi devrimidir nihayetinde. yani yahudiler kendilerine yapılan haksız düzenlemeye karşı bir devrim gerçekleştirmiştir.

mesela 1789 yılındaki fransız ihtilali bir devrimdir. hem tam manasıyla bir devrimdir. ben o devrim nasıl olduğu konusunda öyle ayrıntılara girmek istemiyorum. sadece o devrimin zübdesine (esasına) değinmek isterim. bu devrimin esasında bir ayaklanma, bir isyan, bir başkaldırı vardır. o zamanın işçilerinin bir araya gelip çok bilinçli bir şekilde mevcut iktidarı devirmişlerdir.

mesela 19 mayıs 1919 anadolu ihtilali tam anlamıyla bir devrimdir. o dönemde artık iyice zayıf duruma düşmüş olan osmanlı devletinin ve osmanlı devletinin başında bulunan padişah ve istanbul hükümetinin giderek basiretsiz duruma gelmesi, ulusal meselelerde üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getirmemesi, itilaf devletlerinin sevr antlaşmasını dayatması neticesinde gâzi mustafa kemal paşa önderliğinde bir anadolu ihtilali gerçeklerştirilmiştir. son derece bilinçli bir şekilde ve tbmm’nin kurulmasıyla giderek evrim kazanan bu devrim neticesinde anadolu’yu işgal eden işgal güçlerine müthiş bir ayaklanma yapılmış ve bu ayaklanmanın neticesinde itilaf devletleri türkiye ile anlaşma yoluna gitmek zorunda kalmış, akabinde türkiye cumhuriyeti kurulmuş ve devrim bir şekilde tamamlanmıştır. bu devrim esasında o dönemde mevcut haksızlığa karşı bilinçli bir başkaldırı söz konusudur. yani bir halk isyanıdır. üstelik bu devrimin önderliğini gâzi mustafa kemal atatürk gibi mükemmel bir önderin yapması devrimin her daim geçerliliğini sağlar niteliktedir.

şimdi yukarda anlatmaya çalıştığımız bu iki devrimi ve benim aklıma gelmeyen tarihte her daim geçerliliğini korumuş diğer devrimleri göz önüne alırsak karşımıza şu sonuç çıkıyor:

"devrimi halk yapar!"

evet, devrimi halk yapar. halk, kendisine karşı yapılan haksız ve adil olmayan düzene karşı biraraya gelir yani birleşir ve devrimi yapar. hele bir de o halkın başında çok zeki bir önder ya da aydın varsa devrim daha etkili olur. bu tip bir devrim özellikte özellikle eski çağlarda ve yakın tarihte sıkça görülecek cinsten bir devrimdir. bu tip devrimlerde halkın etkinliği çok fazladır. yani halk ön plana çıkar.

çünkü halkın bir ütopyası, bir ideali, bir amacı ve bir tepkisi vardır. başını kuma gömen bir halk tipi görülemez bu devrimlerde.

şimdi gelelim bugünümüze. bugüne baktığımız zaman yukarda bahsettiğimiz şeylerin tam tersini görmekteyiz. peki nasıl oldu da yukarda bahsettiğimiz şeyler, bugün tam tersine döndü?

bunu açıklayabilmek için türkiye’nin son durumuna bakmak yeterli olacaktır. 1980 darbesinden sonra ne olduysa, nasıl olduysa artık türk halkı artık ütopyasız, amaçsız, idealsiz, tepkisiz bir hale geldi. ya da getirildi desek daha mı doğru olur onu artık sizler düşüneceksiniz.

şimdi artık türkiye’de devrim yapılmıyor, sadece sahte devrim yapılıyor. çünkü devrimi artık halk yapmıyor. çünkü devrimi artık iktidar yapıyor. evet tekrar ediyorum "devrimi iktidar yapıyor". halk sadece o devrimin içinde küçük bir renk olarak yer alıyor. çünkü halk artık iktidarın daha doğrusu iktidarın yaptığı devrimin şakşakcısıdır. halk artık kendisine yapılan haksız düzenlemelere karşı tepki göstermemekte, meydanlara çıkmamaktadır. ayaklanma yapsa bile etkili olmamaktadır, çünkü mevcut sistem halkın ayaklanma yapmasını engellemektedir.

çünkü halk susturulmuştur, tepkisiz hale getirilmiş, yani bir nevi koyun sürüsü haline getirilmiştir. halk artık devrimci olmaktan çıkarılıp şakşakcı hale getirilmiştir. çünkü halk tükenmiştir, son umutları da bitmiştir artık. halk artık kandırılmış ve uyuşturulmuştur. mevcut iktidar ve dış güçlerin de etkisiyle yoksul duruma düşürülmüş, zihinsel olarak da devşirilmiştir.

işte biz bu tip devrime "iktidar devrimi" diyoruz. yani bir başka deyişle "devrimi iktidar yapar" diyoruz buna. halk ise susturulmuş, yok edilmiş ve kimliği kaybettirilmiştir.

artık sokağa çıktığınız zaman karşınızda boş kalabalıklar görürsünüz...

işte biz de bu noktadan hareketle diyoruz ki; artık devrim diye bir kavramdan söz etmek imkansızdır. devrim artık iktidarın malı olmuş, halkın kanına ise uyuşturucu zerkedilmiştir hareket edemesin diye...

"devrimi iktidar yapar, halk ise şakşakcıdır..."

devrim yapmasınlar diye...
1 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol