bir nil karaibrahimgil şarkısı.
bronzlaşmak
gune$ veya solaryum yardımı ile tenin renginin kararması durumu.
insan kızartması, son dönemde (solaryum tanrıları sağolsun) mevsimden bağımsız olarak herkesin kapkara gezmesine neden olan hede
sıcak haldeki bakır kalay alaşımının soğuyarak bronz haline gelme sürecidir.
(bkz: tunç)
(bkz: tunç)
(bkz: tunçlaşmak)
kış mevsiminin özlettiklerinden.
uzun yıllardır pek yaşayamadığım durum. hep peynir kıvamında gidip aynı kıvama en fazla bir ton ekleyip dönüyorum yıllardır. bazen düşünüyorum da 40 faktör güneş kremi kullanmamdan olabilir mi acaba...
pek de matah olmayan bilmemnedir.
dışarıdan yapılacak etkilerle mümkün olan kararma eyleminin tersi mümkün değildir. beyazlaşmak mümkün olmadığından, hâlâ tercih edilen ten rengi beyazdır.
dışarıdan yapılacak etkilerle mümkün olan kararma eyleminin tersi mümkün değildir. beyazlaşmak mümkün olmadığından, hâlâ tercih edilen ten rengi beyazdır.
bu şarkının klibinde nilin ayak tırnaklarına murat boz oje sürüyor. evet yanlış okumadınız, murat boz. hey gidi günler hey. peh ulan beee.
bir türlü beceremediğim eylem..
yıllarca her tatilde mal gibi güneşin altında bir o tarafa, bir bu tarafa dönerek, güneşten başıma ağrılar girene kadar yatardım, sonuç mu önce kızaran sonra hafif bronzlaşan bir ten.
üstelik eşit yanmazsın omuzlar daha çok, bacaklar daha az bronzlaşır. o kadar emek çaba uğraş tatilden 10 gün sonra tenin açılmasına bırakır, lan emek verdim biraz keyfini süreydim deseniz de 2 haftayı bulmaz eski hale dönmeniz. hüsran yani
son 7 yıldır bıraktım bronzlaşma inadımı. direk gölgede kitap okuma keyfine nail oluyorum.
aman bacağım yanmadı, kolum yandı derdine düşmeden.
eskiden utanırdım acık tenli halimden, negzel herkes bronz bronz dolanıyor diye özenirdim, etek falan giymek istemezdim.
açık tenliyseniz kendi gerçeğinizi kabul edip sevmeniz gerek. artık hiç umurumda değil aman beyaz kaldım onu giymeyim derdine düşmüyorum. hatta benden çok etrafımdaki hemcinslerime dert oluyor.*
şimdi düşünürüm eskiden saatlerce nasıl güneşin altında yatarmışım diye aklım almıyor artık yarım saatte baş ağrısına sebep oluyor, sıkılıyorum...
bronzlaşmak zaten herkese yakışmıyor*, var şirkette bir kaç tane tüp patlamış gibi dolaşan abla, bir de bu ablalar bronzluğu daha çok göz çarpsın diye tatil dönüşü bir hafta boyunca beyaz giymeye dikkat ederler.
not: belki de henüz tatile gidememiş bünyem kıskanıyor da olabilir, bilemedim..
yıllarca her tatilde mal gibi güneşin altında bir o tarafa, bir bu tarafa dönerek, güneşten başıma ağrılar girene kadar yatardım, sonuç mu önce kızaran sonra hafif bronzlaşan bir ten.
üstelik eşit yanmazsın omuzlar daha çok, bacaklar daha az bronzlaşır. o kadar emek çaba uğraş tatilden 10 gün sonra tenin açılmasına bırakır, lan emek verdim biraz keyfini süreydim deseniz de 2 haftayı bulmaz eski hale dönmeniz. hüsran yani
son 7 yıldır bıraktım bronzlaşma inadımı. direk gölgede kitap okuma keyfine nail oluyorum.
aman bacağım yanmadı, kolum yandı derdine düşmeden.
eskiden utanırdım acık tenli halimden, negzel herkes bronz bronz dolanıyor diye özenirdim, etek falan giymek istemezdim.
açık tenliyseniz kendi gerçeğinizi kabul edip sevmeniz gerek. artık hiç umurumda değil aman beyaz kaldım onu giymeyim derdine düşmüyorum. hatta benden çok etrafımdaki hemcinslerime dert oluyor.*
şimdi düşünürüm eskiden saatlerce nasıl güneşin altında yatarmışım diye aklım almıyor artık yarım saatte baş ağrısına sebep oluyor, sıkılıyorum...
bronzlaşmak zaten herkese yakışmıyor*, var şirkette bir kaç tane tüp patlamış gibi dolaşan abla, bir de bu ablalar bronzluğu daha çok göz çarpsın diye tatil dönüşü bir hafta boyunca beyaz giymeye dikkat ederler.
not: belki de henüz tatile gidememiş bünyem kıskanıyor da olabilir, bilemedim..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?