senelerdir yesilkoy sahilinde gordugumuz;
turevlerinden ayrica, florya, kilyos, hatta adalar da bile bulunan;
her yazin vazgeçilmez moda tasarimi.
*
biri bir dur desin buna artik ya hu!
kusuyorum aq!
bir mayo olarak kahverengi benekli beyaz don
kimse yanlış anlamasın ama bu insanımızın basitliğini gösteren en ufak örneklerden birisi. bu bence safkan kütük olmakla alakalı birşey.
kendimizi geliştirmeye meraklı bir millet değiliz. dahası bunun da bahanesi olarak "işten güçten zaman mı kalıyor, zaten bir kitap bir cd olmuş 20-30 milyon" gibi siktriboktan zorlama sebepler üretmişiz. git korsan oku. onun çaresi bulunur. yeter ki oku. gazete gördüğün yerde zart diye spor sayfasını açıp tuttuğun takımın kadrosunu ezberleyeceğine çıkar cebinden kitabını iki sayfa çevir işine devam et. veya akşam olunca, sabah evden çıkarken pas tutmuş dişlerine bir fırça değdir. bugün 25-30 yaşına gelmiş ortalama bir türk ün ağzında dişten başka herşey var. sebep? yorgunluk.. unutkanlık.. gecenin 3 ünde o çürümüş diş beynine kurşun sıkar gibi ağrı gönderdiği zaman sonraki bir haftayı hastane kapılarında geçirmek için hiç üşenmiyoruz ama. bir dolmuşa, otobüse bindiğimiz zaman uyuz kapmış it gibi ekşi ekşi kokan biri yanımıza oturup nemli kolunu omuzumuza yasladığında iğreniyoruz değil mi? o kişinin pazar günü 15 tane sap arkadaşıyla denize gelip kıçına yapışmış bej renkli donuyla ortalıkta gezmesi de konumuzla aynı noktaya geliyor işte. git bir banyo yap götün oğlu! ölmezsin! ne zamansızlığı ne yorgunluğu ne fakirliğinden bahsediyosun, bir haftasonu eğlenmeye gelen kadının kızın ailenin önünde götünün bi karış bokuyla geziyorsun neyin edebiyatını yapıyorsun? "para vardı da armani mi giymedik" falan filan bırak bu göt ayaklarını, pazarda beyaz donun tanesi 50 kuruş olmadı 1 kaat. al 7 tane hergün değiştir, haftasonuda doldur makinaya yıka. bu da mı zor geliyor aq. o zaman git belediyenin önündeki süs havuzuna gir, mümkünse ordan da çıkma boğul! off.. stress oldum.
kendimizi geliştirmeye meraklı bir millet değiliz. dahası bunun da bahanesi olarak "işten güçten zaman mı kalıyor, zaten bir kitap bir cd olmuş 20-30 milyon" gibi siktriboktan zorlama sebepler üretmişiz. git korsan oku. onun çaresi bulunur. yeter ki oku. gazete gördüğün yerde zart diye spor sayfasını açıp tuttuğun takımın kadrosunu ezberleyeceğine çıkar cebinden kitabını iki sayfa çevir işine devam et. veya akşam olunca, sabah evden çıkarken pas tutmuş dişlerine bir fırça değdir. bugün 25-30 yaşına gelmiş ortalama bir türk ün ağzında dişten başka herşey var. sebep? yorgunluk.. unutkanlık.. gecenin 3 ünde o çürümüş diş beynine kurşun sıkar gibi ağrı gönderdiği zaman sonraki bir haftayı hastane kapılarında geçirmek için hiç üşenmiyoruz ama. bir dolmuşa, otobüse bindiğimiz zaman uyuz kapmış it gibi ekşi ekşi kokan biri yanımıza oturup nemli kolunu omuzumuza yasladığında iğreniyoruz değil mi? o kişinin pazar günü 15 tane sap arkadaşıyla denize gelip kıçına yapışmış bej renkli donuyla ortalıkta gezmesi de konumuzla aynı noktaya geliyor işte. git bir banyo yap götün oğlu! ölmezsin! ne zamansızlığı ne yorgunluğu ne fakirliğinden bahsediyosun, bir haftasonu eğlenmeye gelen kadının kızın ailenin önünde götünün bi karış bokuyla geziyorsun neyin edebiyatını yapıyorsun? "para vardı da armani mi giymedik" falan filan bırak bu göt ayaklarını, pazarda beyaz donun tanesi 50 kuruş olmadı 1 kaat. al 7 tane hergün değiştir, haftasonuda doldur makinaya yıka. bu da mı zor geliyor aq. o zaman git belediyenin önündeki süs havuzuna gir, mümkünse ordan da çıkma boğul! off.. stress oldum.
robot süpürge
bebek maması
aptamil bebek maması
en ucuz klima fiyatları
klima fiyatları
dubai vize
sözlük scripti sütyenli atlet
bodrum escort şişli escort görükle escort türkçe seks hikayeleri izmir escort hatay escort izmir escort ankara escort
çankaya escort maltepe escort buca escort denizli escort denizli escort çiğli escort şirinevler escort çekmeköy escort
Anadolu Yakası Escort istanbul escort
şişli escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?