bilgiçlerin şiirleri

33 /
burasi istanbul haci
güneş tepeden doğuyor her sabah
sen bunu nereden bileceksin ?
yanımda değilsin ki
sen bunu nereden bileceksin ?

yine koyuldum yollara
sensiz ve sessiz
sen bunu nereden bileceksin ?

sabah staja giderken tepeden gözüme ışıldayan güneşe bakarak söyledim bir anda içimden geldi geçti ve şiimdi yazıya döküyorum sen bunu nereden bileceksin yanımda değilsin ki..
zotac
ne yazsam olmuyor gözüm
yetmiyor bana sözüm
bir macera yazmak dediğin
küçük başlıklar harmanı
editlediğin sildiğin
uğraşmaktan ibaret
entryler nihayet
tesellesi çok zor sözün

ne entryler yazdım, ne entryler yazdım
o kadar yazdım ki canım, sonunda houstona baktım
ne göreyim kendime nys den ayar aldım.

bu yazarı yeniden diriltmeliyim
zor başlıklarda yürütlemiliyim
puanlarla delirtmeliyim
arkamdayım, arkamdayım

yazmalı okutmalıyım
başlık altında halt etmeliyim
bu yazarı yeniden diriltmeliyim
arkamdayım, arkamdayım.

yazıları seçemiyorsun
miyopsun göremiyorsun
yazmadığın bi entryde
sağ ya da sol framede
az biraz keşfediyorsun
oylanmış olabilmeyi
ayarı tutturabilmeyi
mi leri ayrı yazabilmeyi öğreniyorsun...

rumuz pilis tiray egen
şimdi asfalt yollarına vurulduğumuz bu kentin
cefasını çekme vaktidir artık
ayrılık boğaziçi’ne demir atmış sevgilim
şimdi deniz olma vaktidir.

biraz daha kabartama tozu eklemeli bu caddelere
tadına varmak için yemeli içmeli
ayrılık çukurcuma da bir dükkana gelmiş
gidip alma vaktidir şimdi.

eski, çok eski bir hikayeyi dinlemeye koyulmalı
sevdasını dağlarda bırakan bir köylüden
ayrılık anadolu’ya göç etmiş
şimdi çekip gitme vaktidir...

...bu şehirden, senden ve bizden.
rumuz pilis tiray egen
bulut falı bakıyorum
yağmur üzerimize düşecek
3 vakte kadar
dar sokaklarda ıslanacağız
sarılacağız birbirimize

güneş falı bakıyorum
yakacak tenimizi ateş
3 vakte kadar
geniş alanlarda kavrulacağız
dokunamayacağız birbirimize
rumuz pilis tiray egen
içimde bir hüzün
uzun bu yollar uzun
gitmekteyim senden
hazır vakti gelmişken
ne serden
ne senden
vageçmedi gönlüm
sevişmelerden
didişmelerden
gayrı susmaz dilim
adabım mı var?
varsa dursun bi köşede
şimdi küfre koşar
içimdeki yarınlar
lar lar lar
rumuz pilis tiray egen
bu evin saçaklarından sular damlar
iki odası güneş görmez
salonu sen manzaralı
sana bakar sakinleri
anne dantel yapar
baba gazete okur
komşu çocuğu kıza aşık
nerede o eski aşklar...
rumuz pilis tiray egen
sayfaları tozlu, uçları kırışık eski defterimden...

-istanbul-


birinci köprüyü hep daha fazla sevdim ikinci’den
ikinci sevgilim daha güzeldi ilkinden
ne aşklar yaşadık seninle!
hatırlar mısın?
çamlıbahçe’de bekleyişlerimi
bebek’te terk edilişimi…
bitanesi vardı, evliydi. sabah akşam beni sev derdi…
ya o gözleri mavi olan sarışın!
hangisiydi ilk aldattığım?
hep mi çapkındın istanbul!
yazdığın şiirleri unuttun mu esmerine?
sokakları arşınladığın, alkole karıştığın günleri
kafa parlatmadan uyuyamazdık ya hani…
boğaziçi’nde bir kürt’tük
o kürt kızına bu yüzden mi vurulduk?
şimdi yaşlanmış gibi konuşmak
ne kadar da melankolik…
rumuz pilis tiray egen
küllüğüm kırıldığından beri şiir yazmıyorum sana
bir garip yoksunluk hissi var içimde kırılalı küllük,
çay bardağı altlıklarını kullanıyorum artık,
inadına küllük almıyorum, inadına küllüksüzüm...

sensizliğin yanında küllüksüzlük?
yokluğundan bile zor aslında...
cirkinbeti
saat oldu on iki
saçmalayacağım belli ki
soru sorulduğunda
ayrı yazılır mı eki


uykum geldi yatayım
sözlüğü kapatayım
sabah uyandığımda
houstonuma bakayım.



zotac
bana ilk geldiğin gün de yağmurluydu, gittiğin gün de.
sanki hiç geçmemiş gibi zaman senden sonra ki günlerde
sanki hiç yaşanmamış gibi gittikten sonraki vakitlerde
şimdi gecenin karanlığında kendimle hesaplaşıyorum içerlerde
bu kadar mı bağlanmıştım da sana geçmedi zaman sensizlikte?
saat şuan gecenin ikisi şuursuzca yazıyorum sadece
evet tam 4 saat oldu yazmaya başlayalı, saat halen iki be!
rüya değil bu gerçekten geçmiyor zaman işte !
ve birden o ses beliriyor yine beynimde
salih abi... salih abi...
konuşmaya mecalim yok boğulurken sende, ama cevapladım yine de...
efendim ? iç ses efendim ???
ne iç sesi abi ben necip napiyon 4 saattir durmuş saate bakıp bir şeyler yazıyon?
irkildim birden, hassiktir dedim, harbi lan saat durmuş gerçekten.
vay arkadaş ne güzel moda girdiğimi sanmış yazıyordum sıçtın şiirin içine
neyse sevdiceğim, yine moda girdiğimde devam edeceğim...şimdilik hoşcakal...
deltanous
tektek atarken balıklara
odungullizin allahı
tıklatır tıklatır keser oltayı
keser oltayı gider.

baktın havada iş yok,
moralin de tırtır
yanaştır o tekneyi kıyıya,
sağdan sağdan eller cepte
bak çakıl taşları ne çirkin
bak o pembe sakız herkesin ağzında
bak bi;
bakarsın sokaklarda yalnızlık kalmamış
cıvık cıvık sakız olmuş yerler
ayşegül bile dalgasında..
...
sonra niye dersin
be adam!
al bu elmayı öp başına.
komple teorisyen
haniherakliti düşündüğüm bir gün demiştim ya sana
sokrates edasıyla şu hayatta ya mutlu yada güçlü olursun diye,
uzaktan ilişkimize bakıyorum,
sen mutlu ben güçlü oldum

işte en çok ona yanıyorum.
deltanous
bi fırt
-
kışı erken çektim içime, bu kışı çağırdım özlemeden

her yer karanlık, kapım kapalı

fincanda acı bir kahve

acı acı gülümsüyorum hayallere

keyfe keder bir iki espri yapıyorum

zamansız

belki biraz ağır kaçıyor;

ayıp ediyorum geçmişe.

ama,

gitmeyecek diye emrettiğin biletler var ya;

beni yuvaya kavuşturdular, seni ona.

ama,

orada birşeyler bıraktık değil mi? (oyalayın beni)

yarım marım belki unufak

rüzgar götürmezse kalır orda önümüzdeki yaza.(ne bileyim belki kazan doğurur hani;

beni hatırlatır birşeyler sana)

biri kalbini çalmazsa.

-

demek bu kış bana sert çekecek; bol bol çarpacaksın yüzüme .. (oyalayın beni)

sevgiye aç göreceğim seni. (biliyorum)

kaybım muhtemel ,

kaybım yakın

..

yine de buradayım.

hiç sakin değilim ama nedenim var;

sen sevgiye açsın.
deltanous
at bi tekila
-
yaz geldi

bizim çocuklarda dağıtmak için

kaçtılar uzaklara.

tesadüf bu ya.. dünya küçük (4)

benim çöplüğün içine düştüler yine

bende onların çöplüğe düşünce..

çok fena karıştık.
deltanous
hammurabi park
.

bu gece güneş bizden yana.

.

en güzel oyununu kaptım parkın,

annem kent pazarında

bak ben geldim! sesleniyorum ya sana.. ( belki ortaya çıkarsın diye)

öyle bir heyecan

davul gibi kalbim, davul! (nasıl duymazsın!)

çık ortaya!

.

bedenimden beş yüz metre önce görünüyor histerik halim,

güm!

güm!

acı kulaklarda.

acım kulaklarında.

.

sen, geldiysem kanma yanına ama.

.

orada burada ruhum,

ruhum bu salı kent pazarında.

şu hani,

kanlı canlı sana yürüyen şey var ya (kent pazarında)

ne zaman çıkmış topraktan?

-ayy, gözünün fer’i kaçmış.

(alıcısına sabırla)

.

şimdi türkçe şarkılar içinde kaybolunca

onların kelimeleri. (kendine has)

bak bunlar hep senin şarkılar.

bana hiç söylemediğin onlarca gün çığlık çığlığa.

-hoop!

-ayrılın!

onun bile alıcısı var.

.

şu mukaddes yanın tam ortası benim parkın

tahterevallinin pat diye yere çakılan anı.

bir çocuğun diğerine eşek şakası.

sonra çok boş bu ” sakin ol”lar.

davul gibi davul!

güm!

güm!
civeng
mevsim kış,
sen kış.
soğuk, buharlı gözlerin.
mevsim yaz,
sen yaz.
sıcak, ateşli ellerin.
mevsim bahar,
sen bahar.
çiçek açmış elbisen.
mevsim ben,
sen ben.
yeter ki gel bi sen.

telsiz arkadasi
hikaye

anlatılacak bir hikayem var çocuklar;
anlatmamla anlamazsınız diye kitap yazacağım,
alıp okumazsınız diye film çekeceğim,
sinemaya gitmezsiniz diye dizi yapacağım,
evde izlemezsiniz diye şarkı besteleyeceğim,
kulaklığı takıp dinlemezsiniz diye şiir yazacağım,
onu da bir gün unutursunuz diye fitil yaptırıp
zat-ı muhterem götünüze sokacağım...
nurgus
babaannem derdi ki:
"gitmez dediğin, gider;
bitmez dediğin, biter...
don lastiği bile
ancak esneyene kadar işini güder...

cesaret dediğin şey,
her zaman seçtiklerin değil,
kimi zaman vazgeçtiklerindir kızım...

varsın olsun...
her şey yerinde iyi,
herkes yerinde huzuru bulsun...

iyi malın çığırtkanı mı olurmuş?
sarraf bilir ziynetin kıymetini...
bırak sinek istediği yere konsun..
33 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol