ben küçükken çok salaktım

18 /
onununkoru
türk kahvesi içmek istediğimde bıyıkların çıkar diye korkutulduğumda, kaçamak da olsa içtikten sonra aynaya gidip bıyıklarım çıkmış mı diye baktığım ve yaşasın babam gibi yüzümü köpürtüp traş olabilceeemm dediğim zamanlar.
el menzile beynel menzileteyn
salonda uuyuyordum..uyandigimda gogus uclarinda parlak yildizlar olan ablalari gordum tv’de ..uyku sersemligiyle ayip seyler oldugunu dusunup gozlerimi kapayip kosmaya basladim..simdilerde anliyorumki uykuya bok atiyormusum
ederleziavela
-ben kucukken cok salaktım abı
-nıye lan
-emrah kos ananı sıkıyorlar dıye gaz verırlerdı bana
-sıkıyorlar mıydı peki
-bılmem hıc yetısemedım kı abı
comengineer
fenerbahçeli engin sakatlanmıştı ve yerini rüştü almıştı.engin düzelince rüştünün performansından dolayı yedek kalıp durdu.sonra bir spor programında bu serüveni anlatırken " rüştü enginden eldivenleri aldı ve bir daha geri vermedi" dediler.rüştü ne çirkef adammış bi eldivenleri adama vermedi işinden etti ,enginde pek malmış rüştüye posta koyup eldivenlerini alamadı diye düz mantıktan ve mecazdan yoksun bir anlayış geliştirmiştim.

"top direkte" patladı diyorlardı bir ara.bir maçta defalarca bu lafı kullandılar.yaf dedim adamlar ne hızlı vuruyorki top direğe çarpınca patlıyor.
instrument
benden salağı yoktu.

ben küçükken ufaktım, boyum kadar uçurtmalar yapar, evden etilere, levente sabancının binalarının tepesine kadar yollardım. bazen rüzgar terse eserdi boğaz köprüsünün üzerine kadar yollardım. o zamanlar uçurtmalar çoktu. herkes uçururdu. ipler birbirine karıştığında çabuk kurtulalım diye uçurtmaların kuyruğuna jilet bağlardık. bir kaç çekme salma sallama hareketiyle karıştığı uçurtmanın ipini keserdi.

benim süper uçurtmamın süper kuyruğu da gidip kendi ipini kesmişti.
nickmickyock
çeşitli lise giriş sınavlarını kazanınca herşey bitti sanırsınız..
aslında herşey yeni başlamıştır..

daha hayatı, hayatı bırakın kendinizi tanımadan öss gibi bir illetle tanışırsınız. didinirsiniz uğraşırsınız adam gibi bir üniversite doğru düzgün bir bölüm kazanıncaya kadar.. sınavı kazanınca herşey bitti sanırsınız..
aslında herşey yeni başlamıştır..

şu üniversiteyi başarıyla bitireyim misal kasap olmayayım da cerrah olayım diye harcarsınız günlerinizi bozdura bozdura.. mezun olunca herşey bitti sanırsınız..
aslında herşey yeni başlamıştır..

bölümünüz hiç önemli değil zaman zaman deneyim zaman zaman akademik kariyer beklenir.. emin olun yabancı dil her zaman önemlidir ve basketbolu iyi oynuyorsun peki ya latin dansları sorgusuna düşer ülkenizdeki kahrolası garip fransız firmaları, ya da bir şekilde kpss ile devlete dayarsınız sırtınızı. iş sahibi de olunca herşey bitti sanırsınız..
aslında herşey yeni başlamıştır..

yenile yenile, düşe kalka, mutluluğun ya da başarının bir varış noktası değil yolculuğun ta kendisi olduğunu anlar ve geri döndükçe de ah ömrüm sen kazan diye ben hep kaybettim der, kızarsınız çocukluğunuza..
eldrun
ilk okula gittiğim zamanlarda öğlen vakti televizyonda türk yapımı şeytan filmini izlemiştim ve bir kaç gün korkmuştum.
instrument
valla ben salak mıydım akıllı mıydım bilemiyorum ama, bir insan 22 yaşına gelse bile anne sütünün tadını hatırlar mı ya?
4 yaşma kadar emdim.
artemisia
yağmur yağdığında allah baba duş yapıyor, kar yağdığında şampuanlanıyor ve gök gürlediğinde de sinirleniyor sanırdım. nedense hava olaylarıyla aklımı bozmuşum zira çakan şimşekler yüzünden midir nedir bulutlara dokunabilsem elektirik çarpar zannederdim. oyuncaklarım birbirini kıskanmasın diye eşit ilgi göstermek için ne kadar çaba sarf ettiğimden bahsetmek istemiyorum, yeterince salak olduğum açığa çıktı zaten, evat.
stella
sanırım benim kafam doğuştan fesata çalışıyor, neyse. sürekli garip ve uygunsuz hayaller kurardım kafamda. sonra bir gün bir film izledim, insanların düşüncelerini okuyabilen bir adam vardı. film yüzünden annemin benim düşüncelerimi okuyabildiği paranoyasına kapıldım. yine bir gün, annemle beraber yatıyoruz ve yine ben abuk sabuk hayaller kuruyorum, annem, "bence gereksiz ve senin yaşındaki bir kızın düşünmemesi gereken şeylerle kafanı fazla yorma, biraz derslerinle ilgilen." dedi. o günden sonra annemle aynı odadaysak hep iyi, güzel şeyler düşündüm. eğer o fikirlerin oluşmasını engelleyemiyorsam koşa koşa odama gidiyordum. öyle işte.. 12 yaşına kadar da yaptım bunu. ve hala ara sıra annemin düşüncelerimi okuduğu fikrine kapılırım.
18 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol