ben küçükken çok salaktım

12 /
darklord
inşaata topum kaçmıştı. sonra ne oldu diyen arkadaşlara cevabım "ben özel hayatımla gündeme gelmek istemeyen bir yazarım" olur.
eflatun kar
mantar toplamaya giden ablaların peşine düşeceğiz ve keşif gezisi yapacağız diye, üçü kendimden küçük dört kuzenimi de peşime takıp, kendimle birlikte onların da kaybolmasına sebep olmuştum.
apple
ben küçükken çok salaktım... oyun oynamayı bırakmamak için çişimi son ana kadar tutardım. kıpkırmızı olan yüzümü gören arkadaşlarıma da "kalbim sıkışıyor" derdim. kalbim sağlam çok şükür ama idrar yolları bozuk...
chillekli pasta
küçükken allahın taştan olduğunu düşünürdüm.insana benzer dev bi taş...cehenneme gidenleri yanında bulunan zincirli kuyuya attığını zannederdim. cennete gidenler ise bekleme salonu gibi bi yerde siyah deri koltuklara oturuyor diye düşünürdüm.
van ness
ben küçükken çok salaktım. halam benden 4 yaş küçük kuzenime hamileydi o sıralar. o akılla halam çocuk yapıp satıyor zannederdim.
melankomik
"hunharca" kelimesini, "hunlarca" şeklinde anlardım nedense. televizyonda duyduğum "hunlarca öldürüldü" sözlerinin de etkisiyle hunların çok barbar insanlar olduğunu düşünürdüm. bu arada barbarları da ayrı bir millet sanıyordum zaten o ayrı bir konu.. bir de tarkan’ın gerçek olduğunu, filminse hunlar zamanında çekildiğini sanırdım. hunlar hakkında bir türlü kafamda bir şeyler şekillenememişti. hatta sadece tarkan’ın değil, eski zamanları anlatan bütün filmlerin o filmin geçtiği çağda çekilmiş olduğunu düşünürdüm. o değil, bir arkadaşım evlerinin arka bahçesine uçak düştüğünü söylemişti ona bile inanmıştım..biraz daha anlatırsam kompekse gircem sanırım...
redd
ben küçükken çok salaktım amerikan filmlerinin sonunda yazan ’the end’ yazısını ’ve son
’ olarak çevirirdim.
nick nicki nickince
her gün yazlık sitemizin parkında oynardık. sitenin diğer bloğunda oturan 3 avusturya’lı kız kardeş vardı. üçü de sadece sarışındı o zamanlar. her gün denize gittikleri ve geldikleri saat belliydi. biz tüm gün parkta oynarken, bu kardeşlerden en küçüğü denizden gelir gelmez bornozuyla parka gelir. sonra bornozunu atar ve çırılçıplak koşardı. biz de korkar kaçardık. şimdi üçü de sarışın, incecik, mav, gözlü ve afet-i devran kıvamında.

şimdi en küçüğü gene parktan geçiyor, zamanında ne yaptığını hatırlamadan belki, ve arkasında beldenin yarısıyla beraber.

evet küçükken çok salaktım. geleceğe bir parça yatırım yapsaydım, o beldenin yarısında değil en önünde olacaktım.
mitili
seksi sadece opu$mekten ibaret sanardim, ho$uma giderdi. gercegi ilk ogrendigim zaman tiksinmi$tim. hele hele $eyi ogrendigim zaman.... neyse kalsin orasi.
12 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol