batılılaşma

kalidor
anlamını taşıyamayacak kadar yavan bir kelime.ne yani! uygarlık dünyasına katkısı olanlar sadece batılı devletler mi?hiç sanmıyorum.günün ihtiyaçlarını karşılayan farklı bir şey yapılsın hemen batılı icadı diye biliniyor ve fütursuzca lanse ediliyor.doğulusu yeni bir şey yapamıyor, literatüre yeni bir sayfa ekleyemiyor mu yani? tabi ki işin zeminine popüler kültürün parkeleri döşenmiş durumda.kelimelerin yan anlamları bile, abartıya alışmış bünyelerin tekeli altında can çekişiyor.kısaca buradan kendime şu sonucu çıkardım: hak etmeyen kavramlara yan anlamlar yüklemeyelim.batılılaşma dönemsel bir olaydı,sürekliliğini koruyan bir olgu değil.
xerxes
üzerinde çok hassasiyetle durulması ve tartışılması gereken bir kavramdır batılılaşma.

batılılaşma derken evvelâ batılılaşma kavramını kafamızda çok iyi şekillendirmemiz gerekiyor. ilkokul’dan beri kafamıza sürekli olarak yerleştirilmek istenen, sürekli olarak benimsetilmek istenen bir kavramdır batılılaşma. batılılaşma derken ne anlıyoruz? önce bu sorunun cevabını bulmak lazım gelir. benim şahsi düşünceme göre batılılaşma, ekonomik, siyasi, endüstriyel ve sanayi bakımından çok üst düzey gelişme göstermiş batı ülkelerinin, az gelişmiş ya da gelişme potansiyeli gösteren ülkelerin, bilhassa doğu cenahında bulunan ülkelerin her türlü kaynaklarını kendi çıkarlarına mal edebilmek için ortaya attıkları bir kavram, bir düşünce tarzıdır.

şimdi evvelâ meseleye şu noktadan bakmak lazım gelir. meseleye biraz daha derinlemesine bakacak olursak karşımıza son derece ilginç sonuçlar çıkmaktadır. batılılaşma dediğimiz kavramın asıl amacı az evvel zikrettiğimiz gibi gelişme potansiyeli olan ya da az gelişmiş ülkelerin kaynaklarını kendi çıkarlarına mal etmektir. yani bir başka deyişle batılılaşma, emperyalizm dediğimiz kavramın maskelenmiş hali gibidir. yakın tarihimize baktığımızda, özellikle osmanlı imparatorluğunun son dönemlerine baktığımızda yoğun bir şekilde batılılaşma hareketinde söz edebiliriz. gerek askeri alanda, gerek hukuk alanında, gerek devlet yönetim şekli alanında, gerek eğitim alanında ve diğer aklımıza gelmeyen çok sayıda alanda, yani devletin geleceğini direkt ilgilendiren alanlarda yoğun bir batılılaşma akımı söz konusudur. peki o dönemlerdeki batılılaşma hareketleri acaba o zamanki osmanlı devletinin belini doğrultmasına yardımcı olabilmiş midir? ya da yardımcı olabilmişse ne kadar olabilmiştir? elbette bu soruların cevabını yazmak oldukça uzun zaman alır. ama benim şahsi görüşüm şudur ki, o dönemlerdeki bu batılılaşma hareketi os manlı devletinin belini doğrultmasından ziyade daha fazla çöküntüye girmesine yol açmıştır. o dönemlerde osmanlı devletini dikkatice, etraflıca inceleyecek olursak, osmanlı devleti batıdaki siyasal ve ekonomik gelişmeleri yeteri kadar takip edememiş, sürekli olarak dışarıya kapalı kalmıştır. gelişmeleri takip edememenin ve sürekli olarak dışarıya kapalı bir ülke olmanın neticesinde doğal olarak osmanlı devleti batının gerisinde kalmış ve o dönemlerin padişahlarında ve devlet adamlarında bir batı hayranlığı baş göstermiştir. halbuki bilmedikleri bir şey vardı. "kendine güvenmek". işte onlar kendine güvenmedikleri için ve sahip oldukları aşağılık kompleksleri onları batı hayranı olmaya vesile oldu ve osmanlı devletini bir batı ülkesine benzetmeye, batıyı taklit etmeye çalıştılar. bu hastalık, özellikle abdülmecit dönemindeki tanzimat fermanının ilan edilmesiyle iyice ayyuka çıktı. peki sonuç ne oldu? bu batılılaşma hareketi osmanlı devletini kurtarabildi mi? hayır kurtaramadı ve 1919 yılında osmanlı devleti fiili olarak sona erdi.

aynı batılılaşma hareketi bugünün türkiyesinde gâzi’nin ölümünün akabinde başlamıştır. ismet inönü cumhurbaşkanı olur olmaz hemen ingilizlerle yani batının en başında duran ülke ile anlaşma yaptı ve istiklâl mücadelesinde bizlere destek veren rusya’yı bir kenara attı. onun döneminde yunan-latin düşüncesi yani, batılı tarzı düşünce tarzı memlekete intikâl edildi. batı özentisi şairler ve yazarlar ve aydınlar türemeye başladı. cumhuriyet döneminde batıya tayyare üretip satan bizler, nedense tayyare üretmeyi bir tarafa bıraktık. atatürk’ün bizzat kurduğu ve çok kuvvetli bir yabancı dil takviyeli bir okul olan türk eğitim derneği’ne bağlı okullar sanki sihirli bir elin yardımıyla 1954 yılında yabancı dille eğitime geçti ve o yıldan beri dersler ingilizce verilmeye başlandı. ve son olarak da avrupa birliği’ne girme isteği hadisesiyle bu batılılaşma dediğimiz kavram, memlekette artık iyice ayyuka çıkmış oldu.

batılılaşma derken bu kavramı nasıl algılamamız gerekiyor? bu sorunun cevabını bulmaya çalışalım. batı aslında hayali bir kavramdır. hem bizim ürettiğimiz, hem de batının bizlere ısrarla kafamıza sokmak istediği hayali bir kavramdır. şimdi biz batı derken acaba hangi batı’ya yüzümüzü döneceğiz? bunu hiç düşündünzü mü? bat dendiği zaman bunun içinde ingiltere var, almanya var, fransa var, ispanya var, hollanda var, isviçre var. yani anlayacağınız batı’nın içinde birbirine asla benzemeyen, kültürleri, düşünce sistemleri, anlayışları tamamen farklı olan ülkeler var. bu ülkelerden hangisi batı’yı temsil ediyor? almanya’nın müziği fransa’nın müziğine benzemez, ispanya’nın resimi italya’nın müziğine benzemez, italya’nın dış politikası, ingiltere’nin dış politikasına benzemez. bu benzersizlikleri daha da çoğaltmak mümkündür gerek siyasal anlamda, gerek kültürel anlamda. onları birleştiren tek bir ortak yön vardır, o da hıristiyanlık dinidir. aslında hıristiyanlığın da onları birleştirdiği pek söylenemez çünkü katolikler, protestanlar ve ortodokslar arasında ciddi bir rekabet söz konusudur. bu yüzden batılılaşma derken hangi ülkeyi örnek olarak gösterebiliriz ki? işte bu denli kısır döngü içerisinde, böylesine bir karışıklık içerisinde acaba batılılaşma kavramının geçersiz olduğunu ya da temelsiz bir kavram olduğunu söylememiz mümkün müdür? bana sorarsanız mümkündür. çünkü az evvel de zikrettiğimiz gibi batı denen şey aslında biribirinden tamamen farklı ve asla bir araya gelmeyen topluluklar ve kültürler bütünüdür. dolayısıyla batılışlaşma kavramının bu sebepten dolayı temelsiz bir kavram olduğunu düşünüyorum.

yeri gelmişken şunu da zikretmek lazım gelir. batı’nın düşünce sistemi doğu’nun düşünce sisteminden tamamen farklıdır. batı, dünya’ya materyalist ve realist bir şekilde yaklaşır. yani batı gerçekçidir. gerçekçi ve disiplinli bir bakışları olmasından dolayı, doğu’dan aldıkları buluşları kendi içinde benimsemiş, geliştirmiş, harmanlamış ve bu harmanladıklarından bir medeniyet ortaya çıkarmıştır. batı’nın böylesine gerçekçi bir düşünce tarzının olması batı’nın gerek siyasal anlamda, gerek ekonomik anlamda ve gerek kültürel çok ileri bir seviyeye yükselmiştir. böylesine bir yükseliş onalrın aynı zamanda emperyal bir medeniyet olmasına sebep oldu. sömürdükleri ülkelere kendi düşünce tarzlarını yaymaya çalıştılar. çünkü onlar kendilerini diğer medeniyetlerden üstün olduklarını iddia etmektedirler.

batılılaşma dediğimiz kavram aslında kendine güvenmeyen, kendine olan güvenini kaybetmiş, aşağılık kompleksi olanların ortaya attığı hayali bir kavramdır.

bu noktadan hareketle artık kendimize güvenmemiz gerektiğini, kendi başımıza hareket etmemiz gerektiğini, batı’dan asla icazet almamamız gerektiğini hararetle vurgulamak istiyorum.

yeri gelmişken şunu da söyleyelim. aldığımız duyumlara göre mustafa kemal atatürk’ün nutku’nu günümüz türkçesine uyarlama işine giren bazı kimseler, nutuk’ta yer alan "çağdaşlaşma", "medenileşme" kelimelerini kasıtlı olarak "batılılaşma" olarak çevirmişlerdir. halbuki şu bir gerçektir ki, mustafa kemal atatürk tamamen batı’nın karşısındaydı, hiç bir zaman batıcı bir tutum içine girmemiştir. o tam bir anti-emperyalist ve anti-kapitalist idi. bu görüşe katılmayanlar varsa, o’nun nutku’nu, söylev ve demeçleri’ni okuyarak bilgi sahibi olabilirler. bazıları "atatürk, arap alfabelerini kaldırdı, yerine latin alfabesini getirdi, o zaman atatürk batıcıdır" diyorlar. evet doğrudur, o harfleri batıdan getirtmiştir atatürk. ama olayın iç yüzüne dikkatlice bakarsanız atatürk’ün o harfleri batı’dan almasında bir "mecburiyet" olduğunu görürsünüz.

son bir kez daha tekrar etmekte fayda var: "batılılaşma diye bir kavram yoktur, o hayali bir kavramdır..."

yazımı mustafa kemal atatürk’ün bir sözüyle bitirmek uygun olacaktır sanıyorum.

"...artık durumu düzeltmek, hayat bulmak, insan olmak icin mutlaka avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri avrupa’nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler çıktı. oysa, hangi istiklâl vardır ki, yabancılarin nasihatleriyle, yabancılarin planlarıyla yükselebilsin. tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. tarihte böyle bir olayı yaratmaya kalkışanlar zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır."
oteki
kimilerine göre medenileşme. medeni hali hakkında en ufak fikri olmayanlara göre ise göte başa piercing takma düşük bel zamazingo giyme şalvar giyeni yerme mini etekliye laik başını örtene yobaz halk için halka rağmen diyene terörist dedirten yönelim eğilim.
ankakusu
batililasma yozlasmadan baska bir sey degildir. her toplumun kendine ait ananeleri, gelenek ve gorenekleri vardir. bizim kulturumuz bati degil dogu kulturu olduguna gore ve bu cabalar baska kulture gecis olduguna gore, yozlasmadir.
bir toplumun birligini koruyan ne yasa’dir, nede baskidir. toplumun birligini koruyan cogumuzun o kucumsedigi, tu kaka dedigi gelenek ve goreneklerdir. dindir, dildir, adabtir, hukuken yaziya dokulmemis ama toplumun buyuk bolumunun benimsedigi kurallardir. bunlarla oynanirsa yozlasma ve cozulmenin baslamasi kesindir.
her insan toplulugunun ihtiyaci ayni olacak veya olmali diye bir sey soz konusu degildir.
anadolu insanina bati saksakcilari ve batililar kardesligi, insanligi ogretmeye kalkmasin. bati’nin her bokuna sinek gibi atlayan sozde aydinlarin propagandasina kanmamak gerekir.

evet farkindayim cagdaslasma icin batinin bir cok degerlerini (aslinda sadece batinin degil tum insanligin) almak zorundayiz. bu da ilk bakista batililasma cabasi gibi gozukecektir lakin bunlar tum insanligin ornek almasi gerekenlerdir.
bundan oteye gidilmesi zarardir, yozlasmadir.

ayrica biz kicimizi bile yirtsak batili olamayiz, olamayacagiz (cok sukur). bizi anlamak, tanimak ve icine almak istemeyen toplumlara yavsamakta ne oluyor? yuzsuzluk bu olsa gerek...
bu kadar gururumuzu yerlere sermeyelim.
dogu’lu oldugumuzu kabullenelim...
inanin bana dogu’lu olmak utanilacak bir sey degildir.
ankakusu
batili olma heveslisi kisilerin çogu nedendir bilinmez ben atatürkçüyüm diye haykiryor. ilginç olan su ki mustafa kemal atatürk ’türkiye bir maymun değildir. hiçbir milleti taklit etmeyecektir. türkiye ne amerikanlaşacak, ne batılılaşacaktır. o, sadece özleşecektir’ demistir. nutuk’u bile eline almamis olan atatürkçulerden ne beklersin ki zaten.

ben diyorum kardesim bati’nin politikacisi da halki da bize düsman. ama bazi mankafalar çikip benim karsima batililari savunuyor ya, iste o zaman pes ediyorum. adamin batili hayali o kadar olumlu ki ne desen aldirmiyor. zannedersen ki herif orada yasamis biliyorda konusuyor. evet her sey serbest gibi bir sey... iste sorunda orada zaten. ben dindar sayilirim diyenler, ki ilginçtir hep onlar savunuyor batililari, eger dine hakaretleri duymaya, türk olduklarindan dolayi küçümsenmeye raziysa lafim yok. ama ne desem bos onlara...

evet gerçekten sunduklari imkanlar muazzam, ülkemde de olmasini istedigim imkanlar. evet devlet karnimizi da doyuruyor. ibadetimize de izin veriyor. evet agzimiz açilinca ’gavur’ dedigimiz insanlarin devleti bunlari sagliyor... ama devleti sagliyor...

insanlari türklere, müslümanlara kin ve nefret besliyor. zamaninda kendi yaptiklari yanlislari baska kültürlere de yamamaya çalisiyor. bati degerleriyle dogu’yu yargilayarak küçümsüyor. kendinden baskasina tahammül edemiyor. hiç düsündünüz acaba demokrasi vs. neden önce bati’da çikti diye? avrupa’da insanlar arasindaki farkliliklar o kadar büyümüstü ki batililarin buna ihtiyaci vardi. azicik olsun insan gibi yasayabilmek için buna ihtiyaçlari vardi. ve bugün bizim de buna ihtiyacimiz oldugunu görebiliyoruz. fakat bunu batililasma adina degil, batili olma hevesiyle degil, insanlari yasamasi gerektigi gibi yasayabilmesi için almaliyiz. ab dayatmasiyla gelecek yenilik bu ülkede maya tutmaz. halk istemeli, halk arzulamali...

benim gelenek ve göreneklerimin hiç bir tanesi avrupa’nin normlarindan daha asagi degildir. avrupa kamplarla yasamaya alismis, ötekilestirerek yasamayi kabul etmis ve kabul ettirmeye çalisan bir kitadir.

daha 25 sene öncesine kadar katolikler, protestanlar, progresifler, liberallerin hepsinin ayri ayri dünyalari vardir. birbirleriyle en ufak bir irtibatlari yoktu. oysa dogu öyle midir? oysa anadolu öyle midir? bizim ülkemizde alevi ile sünni, türk ile kürt 25 sene öncesinde dahi akraba olabiliyordu.

bizler içi bos bile olsa ayrim, gayrim yok diyebiliyoruz. içi bos bile olsa alevi-sünni bir diyebiliyoruz. türk-kürt kardes diyebiliyoruz. ve bunlari ne olursa olsun demekte israr ediyoruz... peki ya o çok takdir ettigmiz batililar diyebiliyor mu bunu? bir protestan, katolikler kardesimizdir diye biliyor mu? bir fransiz, cezayirli bizim kardesimizidr diyebiliyor mu?

11 eylül’den sonra bati’da niye camiler yakildi zannediyorsunuz? niye fransa’nin banliyölerindeki müslüman gençler ayaklandi zannediyorsunuz? eger batinin yanlislarini da alirsak ülkemizde neler olacak biliyor musunuz? ufak bir örnek vermek istiyorum.

diyelim ki istanbul’da vahsi bir sekilde bir cinayet islendi. sizler, o hakli olarak elestirdiginiz medyanin, cinayeti isleyenin etnik kimligi hakkinda bir söz okuyor musunuz? hayir... eger batinin bütün bokunu alirsak, bundan sonra her cinayeti isleyenin etnik kökenini okuyabilecegiz. buna razi misiniz? buna hazir misiniz?

simdi diyelimki bir gurbetçi basarilara imza atti. bati medyasi ona ’almanyali türk ahmet mehmet x’ vs. diyecektir. ama bir türk cinayet islediginde adini yazmaz. ne yazar biliyor musunuz? x yasindaki türk cinayet isledi. adi önemi yoktur onun. o türktür ve cinayet islemistir hepsi o kadar. islenmis suçun etnik kökeninin bizim degerlerimize göre bir önemi var mi? yok... batililar için var iste. bunu abarttigimi sakin zannetmeyin. batida en ufak medya kurulusunda bile bu böyledir.

evet ben demiyorum ki biz türkler sütten çikmiz ak kasikiz. hayir efendim, olur mu öyle sey. bizimde yaptigimiz hatalar var. hemde az, buz degil. ha unutmadan tabi ki her batili türk düsmani degildir. düsman olmayan yabancilarla hasir-nesir olan batililardir. bunlardan da baya vardir çok sükür. ama onlarda tipki yabanci arkadaslari gibi fazla yüksleme imkani olmayan ailelerin çocuklaridir.

hiç bikmadan söyleyecegim bir sey var; biz türkiye olarak çagdaslasmaliyiz. bunun için de batidan örnek almamiz gereken çok sey var. fakat eger birileri avrupa normlarini, kendi gelenek ve göreneklerimizden üstün tutmaya kalkarsa, kendi insanin begenilerini hor görürse onlara çüs derim. çüs...

es degistirme, her gün biriyle çikma, halkinda, ne hikmettir bilimez, tolere ettigi tv ekranlarinda fuhus yapmayi, çagdaslasma olarak algiliyorsaniz, alginizda problem vardir demektir. içki içmemek çagdisi midir? yoksa içki içmek çagdas olmak midir? dileyen içer, istemeyen içmez ama bunu yapan veya yapmayan insanlar ’aha bu çagdas, bu gerikafali’ yakistirmalari yapmaya çalismak, aptalliktir. hayir, içki yeni bir sey bile degilki içmemek gerikafalilik olsun.

bugün chp tabani, ne yazik batililasma yanlisidir. bugün, köylü milletin efendisidir diyen atatürk’ün kurdugu parti kadar köylüden, çiftçiden uzak bir parti var midir acep? peki ya sebep? sebep ne biliyor musunuz...

bati, bati diyerek kendi milletinin, kendi efendisinin geleneklerini hor gören sözde aydinlar yüzünden. halkin her begenisine tu, kaka diyen aydinimsilar yüzünden. onlardan ricam sudur; lütfen sizler atatürkçüyüm diye ortalikta gezinmeyi birakin. lütfen birakin... atatürk’ü halkina, milletine geri verin. atatürk’ü kendinize kalkan olarak kullanmayin. atatürk’ü asil hak eden insanlar geri verin.

milli mücadele sirasinda sizin gibiler manda, manda diyordu... manda boku yeme heveslisydi. yoksul, fakir, köylüler canlarini sizler için verdi. efendiniz sizler için sehit oldu... siz bugün kalkmis efendinize nankörlük ediyorsunuz.

simdilerde, milliyetçi bu, yobaz bu diye küçümsediginiz insanlarin dedeleri, nineleri atatürk’ün yaninda, düsmanin karsisindaydi. içlerinde seyhi de vardi, mollasi da vardi... ama sizin atalariniz olan zengin ailelerin hiç birinin evladi yoktu... onlar ya ingilizleri, ya fransizlari ya da padisahi yalamakla mesguldu...

burjuva ve koca sehirlerde yasayan burjuva olma heveslisi guruh ellerini atatürk’ten çeksin. halki cahil diye nitelendirmesin. hep soygunculara oy veriyorlar diye veryansin etmesin. önce söyle bir kendilerine baksinlar. bu ülkenin içine sagcilar etse bile halk dönüp dolasip o hortumculara oylarini verecektir. sebebi ortada... hos chp sol degildir ve olmamalidir, ama ben bu haliyle bile chp’ye oy vermem. akp’ye de asla oy vermem. hatta hiç bir parti oyumu hak etmiyor...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol