bugun ba$bakan tarafindan aciklanan istanbul için düşünülen çılgın projenin yeni ismi. projeye gore karadeniz ile marmara arasina 50 kilometrelik bir kanal in$a edilecekmi$ ve boylelikle hem gemi trafigi daha hizlandirilacakmi$ hem de bogazdaki risk minimuma indirilecekmi$. ben ancak bu kadarini duyabildim. detaylar daha sonra.
kanal istanbul
detaylara gore istanbul icinden deniz gecen iki $ehir halini alacakmi$. marmaradan ba$layacak olan kanalin ba$langic noktasi silivri olacakmi$. projenin maliyeti 8 - 10 milyar dolar arasindaymi$.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17648284.asp?gid=381
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17648284.asp?gid=381
ne 8 ne 10 milyar dolar yeter bu projeye benim 50 milyar dolarlık bi tahminim var. tabi bu tahminimde vurgunların hesabı yok. bi de onları koyun artık siz. koyun evet.
anchormani tayyip erdoğan olan kanal.
yine çevresindeki mütahitlere para kazandırmak için yapılan bir projedir kanımca. ama herşeyi geçtim rte hukuki yönüyle ilgili birşey söylemedi. yani diyorum ki bu kanal açılırsa montro boğazlar sözleşmesi içerisine mi alınacak? yoksa bağımsız mı olacak? montroya alınırsa, montro der ki klavuz isteyen gemiler hariç kimseden para alamazsın. ee tamam para alcam boşver montroyu dersen, elini sallayan savaş gemisi girmek isterse ne bok yiycen? bence bu tarafından bakmak gerek. ha şunu da söyleyim, bu kanalı da içine alacak yeni bir antlaşma yapalım dersek, 1936 yılından beri diğer ülkelerin değiştirmek için bi yerlerinin yırttığı antlaşmayı kendi ellerimizle değiştiririz ve montroda elde ettiğimiz üstünlük heran elimizden gider. ne olabilir: mesela uluslararası bir komite boğazları yönetcek denilebilir ya da silahsızlaştırın.
kanal projesi gerçekten hiç tahmin etmediğimiz faydalar getirebilir; ama bunun bir de maliyeti bacağı var değil mi? gap projesi tahmin edilenden 8-9 kat daha maliyetli, 3-4 kat daha uzun sürerken, kağıt üstünde vaadettiği faydanın yarısını dahi getirmedi. bizler, kamu yararı adına 10 liralık şeyi 100 liraya yapanlar için "aman canım yesin de yapsın" diyenlerden değiliz.o yüzden kanal gerçekten faydalı olacaksa dahi, maliyet tarafını incelenmeden projeye atlayanları itidale davet, allaha da havale ediyorum.yani demem o ki:kanal istanbulun maliyetine bakmadan süper proje olarak nitelendirenler ya akpcidir ya da keynesçi ama kesin liberal değil.
muhtemelen silivri dolaylarından kuzey istikametine gidecek bu kanal, istanbulun nüfüsunu 15 milyondan 25 milyona çıkaracaktır 10 sene içerisinde. yapılaşmanın genelde otoyol güzergahının bulunduğu güney kısmında olduğu düşünüldüğünde, kanal sayesinde kuzeyde oluşacak yeni yerleşim yerleri avrupa yakasının doğusunda bulunan ormanlık alanları etkileyecektir bir süre sonra. ve yine muhtemelen, bizlerin çocukları, torunları o günlerde (nefes darlığı çeken bir istanbulda) yetişkinliklerini icra edecekler.
bana kalırsa istanbula daha fazla yüklenmenin hiçbir artısı olamaz. tarihi yarımada dışında kalan yerleşim yerlerindeki düzensiz ve aceleyle yapılan binalar -işgüzar belediyelerimiz sağolsun, türkiyenin %60i böyledir- ve beraberinde getirdiği altyapısızlığın üzerine tuz biber olacağını maalesef bekliyorum. ha, gün gelir, ibb tüm bu sıkıntıları halleder (minimum 50 sene sürer), o zaman çılgınlıklar dünyasına girmeye kimse karşı çıkmaz zaten.
bana kalırsa istanbula daha fazla yüklenmenin hiçbir artısı olamaz. tarihi yarımada dışında kalan yerleşim yerlerindeki düzensiz ve aceleyle yapılan binalar -işgüzar belediyelerimiz sağolsun, türkiyenin %60i böyledir- ve beraberinde getirdiği altyapısızlığın üzerine tuz biber olacağını maalesef bekliyorum. ha, gün gelir, ibb tüm bu sıkıntıları halleder (minimum 50 sene sürer), o zaman çılgınlıklar dünyasına girmeye kimse karşı çıkmaz zaten.
bu projenin sebebi ’ gemi trafiğinden bunalan boğazı rahatlatmak ’ olduğuna göre olayı bir de uluslararası denizcilik kuralları çerçevesinde değerlendirmek lazım.
---(bkz: esas konuya geçmeden önce bir kavram kargaşasına açıklık getirmek istiyorum)---
istanbul boğazı’ ndan gemiler transit geçiş yapmıyor. uluslararası denizcilik kuralları 3 çeşit geçiş vardır der; transit, serbest(uğraksız), zararsız. bu üçünün benzer tarafları olsa da çok kritik noktalarda birbirlerinden ayrılıyorlar. gerek görsel gerek yazılı basında boğaz geçişleri için sürekli ’transit’ kelimesi kullanılsa da o işin aslı, montrö’ yle birlikte hayatımıza giren serbest(uğraksız) geçiştir. transit geçiş kıyı devletinin yetkilerini minimuma indiren, elini kolunu bağlayan bir geçiş olduğunda türkiye bu geçişi kabul etmez. serbest(uğraksız) geçiş kıyı devletine daha fazla yetki verir. doğal olarak, bir kıyı devleti olan türkiye’ de kendi menfaatleri çerçevesinde bu geçişi tanır.
---(bkz: esas konuya geçmeden önce bir kavram kargaşasına açıklık getirdim)---
bu proje maddi olarak ne kadar mantıklı emin değilim doğrusu. türkiye boğaz geçişlerinden para kazanan bir ülke değil. geçiş yapan gemiler römorkör ya da kılavuz kaptan almak gibi hizmetlerden yararlanırlarsa onun parasını ödüyorlar sadece. ki bu paraların devede kulak kaldığına emin olabilirsiniz. ayrıca boğazdan geçen gemilerin bu hizmetleri kullanma zorunluluğu da yok. yalnızca boğaz sınırları içerisinde demir atacak gemiler kılavuz kaptan almak zorunda. yani eğer bir gemi duraksamadan boğazı geçecekse herhangi bir kıyı hizmetini kullanmak zorunda değil.
türkiye’ nin günde ortalama 150 geminin geçiş yaptığı boğazlardan, süveyş ve panama kanalı’ nın aksine, para kazanamadığı aşikar. fakat bu konuda çok suçlayıcı olmamak gerek. süveyş ve panama kanallarından geçiş yapan gemiler çok yüklü miktarlarda paraları kıyı devletine bırakıyor olsalar da istanbul boğazı’ nı direkt onlarla karşılaştırmak doğru olmaz. çünkü o kanallar bir nevi kestirme görevi gören, keyfi geçiş kanallarıdır. oysa istanbul boğazı akdenizi karadenize bağlayan tek yol. uluslararası kurallar gereği gemiler oradan geçmek zorunda. trajik de olsa gerçek bu.
peki yeni kanal açılınca türkiye bu geçişlerden para kazanabilecek mi?
gemileri boğazın o en kalabalık bölgesine sokmadan kestirmeden yukarı/aşağıya geçirmek kıyı devleti kadar gemilerin de işine gelir. boğaz geçişi sırasında vts komutlarına göre hareket eden gemiler, trafik sebebiyle hatırı sayılır zamanlar kaybediyorlar. bu kanal onlar için bir kazanç olabilir.
kanal tamamlandığında buradan geçiş yapacak gemilerin kılavuz kaptan alması zorunlu hale getirilecektir mutlaka. bu maddi açıdan türkiye’ ye destek sağlar. fakat biraz yukarılarda dediğim gibi bu hizmet bedelleri ancak devede kulak kalabilir. ekstra bir vergilendirme yolunda gidilirse de bu sefer gemiler maddi yükten kaçmak için tekrar boğaza girmeyi göze alabilirler. ücretlendirme bu projenin en kritik ayağı. gemilerin kazanacağı zaman karşılığında elde edecekleri maddi kar, kıyı devletine bırakacakları parayı geçmemeli.
işin diğer boyutu da çevre güzelliği tabi. tonlarca petrol türevi taşıyan tankerlerin her gün boğazdan geçiş yapması büyük risk. bu riski istanbul’ un kalbinden ne kadar uzaklaştırırsak o kadar iyidir.
---(bkz: esas konuya geçmeden önce bir kavram kargaşasına açıklık getirmek istiyorum)---
istanbul boğazı’ ndan gemiler transit geçiş yapmıyor. uluslararası denizcilik kuralları 3 çeşit geçiş vardır der; transit, serbest(uğraksız), zararsız. bu üçünün benzer tarafları olsa da çok kritik noktalarda birbirlerinden ayrılıyorlar. gerek görsel gerek yazılı basında boğaz geçişleri için sürekli ’transit’ kelimesi kullanılsa da o işin aslı, montrö’ yle birlikte hayatımıza giren serbest(uğraksız) geçiştir. transit geçiş kıyı devletinin yetkilerini minimuma indiren, elini kolunu bağlayan bir geçiş olduğunda türkiye bu geçişi kabul etmez. serbest(uğraksız) geçiş kıyı devletine daha fazla yetki verir. doğal olarak, bir kıyı devleti olan türkiye’ de kendi menfaatleri çerçevesinde bu geçişi tanır.
---(bkz: esas konuya geçmeden önce bir kavram kargaşasına açıklık getirdim)---
bu proje maddi olarak ne kadar mantıklı emin değilim doğrusu. türkiye boğaz geçişlerinden para kazanan bir ülke değil. geçiş yapan gemiler römorkör ya da kılavuz kaptan almak gibi hizmetlerden yararlanırlarsa onun parasını ödüyorlar sadece. ki bu paraların devede kulak kaldığına emin olabilirsiniz. ayrıca boğazdan geçen gemilerin bu hizmetleri kullanma zorunluluğu da yok. yalnızca boğaz sınırları içerisinde demir atacak gemiler kılavuz kaptan almak zorunda. yani eğer bir gemi duraksamadan boğazı geçecekse herhangi bir kıyı hizmetini kullanmak zorunda değil.
türkiye’ nin günde ortalama 150 geminin geçiş yaptığı boğazlardan, süveyş ve panama kanalı’ nın aksine, para kazanamadığı aşikar. fakat bu konuda çok suçlayıcı olmamak gerek. süveyş ve panama kanallarından geçiş yapan gemiler çok yüklü miktarlarda paraları kıyı devletine bırakıyor olsalar da istanbul boğazı’ nı direkt onlarla karşılaştırmak doğru olmaz. çünkü o kanallar bir nevi kestirme görevi gören, keyfi geçiş kanallarıdır. oysa istanbul boğazı akdenizi karadenize bağlayan tek yol. uluslararası kurallar gereği gemiler oradan geçmek zorunda. trajik de olsa gerçek bu.
peki yeni kanal açılınca türkiye bu geçişlerden para kazanabilecek mi?
gemileri boğazın o en kalabalık bölgesine sokmadan kestirmeden yukarı/aşağıya geçirmek kıyı devleti kadar gemilerin de işine gelir. boğaz geçişi sırasında vts komutlarına göre hareket eden gemiler, trafik sebebiyle hatırı sayılır zamanlar kaybediyorlar. bu kanal onlar için bir kazanç olabilir.
kanal tamamlandığında buradan geçiş yapacak gemilerin kılavuz kaptan alması zorunlu hale getirilecektir mutlaka. bu maddi açıdan türkiye’ ye destek sağlar. fakat biraz yukarılarda dediğim gibi bu hizmet bedelleri ancak devede kulak kalabilir. ekstra bir vergilendirme yolunda gidilirse de bu sefer gemiler maddi yükten kaçmak için tekrar boğaza girmeyi göze alabilirler. ücretlendirme bu projenin en kritik ayağı. gemilerin kazanacağı zaman karşılığında elde edecekleri maddi kar, kıyı devletine bırakacakları parayı geçmemeli.
işin diğer boyutu da çevre güzelliği tabi. tonlarca petrol türevi taşıyan tankerlerin her gün boğazdan geçiş yapması büyük risk. bu riski istanbul’ un kalbinden ne kadar uzaklaştırırsak o kadar iyidir.
boğazdaki gemi geçişlerinin yarattığı tehlikeyi önlemesi açısından çok güzel bir şey. bugüne kadar olmadı da düşünsenize bi dolmabahçeye bi geminin çarptığını... hadi geçtim dolmabahçeyi herhangi bir yalıya çarpsa kötü olmaz mı lan. olmaz mı ha söyle bana olmaz mı!
bundan esinlenilerek şöyle bir şey yapılmış:
http://i1104.hizliresim.com/2011/4/30/1901.jpg
çılgın ötesi bir şey. ankaraya dikkat...
http://i1104.hizliresim.com/2011/4/30/1901.jpg
çılgın ötesi bir şey. ankaraya dikkat...
projenin daha çılgın yanları da varmış:
http://www.milliyet.com.tr/erdogan-dan-cilgin-projeyi-elestirenlere-yanit/siyaset/sondakika/29.04.2011/1384005/default.htm
http://www.milliyet.com.tr/erdogan-dan-cilgin-projeyi-elestirenlere-yanit/siyaset/sondakika/29.04.2011/1384005/default.htm
gündem değiştirme amaçlı şişirilen bir balondan fazlası değildir. böyle bir projeyi hayata geçirmek sadece türkiye nin insiyatifinde değil çünkü.
boğaz geçişlerinde en büyük dayanağımız olan montrö boğazlar sözleşmesi ni bilmek, bu konu hakkında yorum yapabilmek için öncelikli şarttır. çünkü işin ekonomik, ticari ya da jeolojik kollarında türkiye istediğini yapabilir; fakat hukuki tarafı o kadar serbest değil.
peki sorun ne?
muhtemelen biliyorsunuzdur; boğazlardan savaş gemilerinin geçişine izin vermiyor türkiye. evet izni türkiye vermiyor fakat bu durumun koruyuculuğu türkiye nin elinde değil. montrö boğazlar sözleşmesi uluslararası bir sözleşme ve aksi hareketlerde verilecek tepkiler bütün ülkeleri bağlıyor. biraz daha açıyorum; şimdi almanya ve rusya arasında bir savaş çıksa ve almanya savaş gemilerini boğazdan karadenize çıkartmak istese bunun iznini türkiye den alamaz. türkiye buna istese de izin veremez. az önce anlatmaya çalıştığım gibi bu maddenin koruyuculuğu sadece türkiye tarafından yapılmıyor. bu ilk bakışta bizim için kötü gibi gözükse de aslında mükemmel bir durum.
kanalistanbul la alakalı sıkıntı şurada; proje tamamlandıktan sonra kanal geçişlerini düzenleyen kuralları, uluslararası deniz hukuku kurallarına ters düşmeyecek şekilde, türkiye belirleyecek. daha önemlisi; belirlenen kurallarının koruyuculuğunda türkiye esas sorumlu olacak. ne var ki bunda, daha iyi değil mi işte? diyorsunuz hemen biliyorum ama az önce verdiğim örneği bir de bu uygulama üzerinden tartışalım. almanya ve rusya arasında bir savaş çıksa ve almanya savaş gemilerini boğazlardan karadenize çıkartmak istese artık bunun iznini türkiye den alabilir. bu şu demek; almanya iznin çıkması için türkiye ye baskı yapabilir ve sonunda o izin çıkar. ekonomik alanda hemen her kolda dışa bağımlı olan türkiye ticari anlaşmalarının bozulmasını göze alamayacağı için o izni / izinleri vermek zorunda kalır. bu direkt olarak, türkiye istese de istemese de, olası bir savaş durumunda taraf olmaya neden olur.
boğazları korumak dışarıdan görüldüğü kadar kolay değildir. 7 yaşımızdan beri bize öğretildiği gibi türkiye coğrafi konumu itibariyle çok stratejik ve önemli bir ülkedir. bu önemi yaratan en önemli unsur da kuşkusuz boğazlardır.
boğazları koruyan montrö boğazlar sözleşmesi türk siyasi tarihindeki en başarılı sözleşmelerden biri. hatta biraz fazla başarılı. belki dikkatinizi çekmiştir, bu sözleşmeyle alakalı türkiye tarafı pek konuşmaz. çünkü masada kazanılan zafer gerçekten ezici boyuttadır. kanalistanbul u korumak için bu şekilde bir anlaşma yapmak, ya da montrö yü bu kanala da uygulamak gerekir. türkiye şu an dünyadaki politik gücüyle bunu yapabilir mi diye sormuyorum bile. komik olmaya gerek yok. geriye bir tek ihtimal kalıyor; siyasi açıdan sorumlulukları yerine getirmeden bu projeye girişmek. biraz aklı çalışan, çok değil bak birazcık bile aklı çalışan kimse böyle bir şeyi yapmaya kalkışmaz. yani bu ihtimal de imkan dahilinde değil.
gördüğünüz gibi karadenizde yarattığı egemenlik sorunları ve bunların yarattığı hukuki sorumluluklar nedeniyle kanalistanbul ütopya olmaktan öteye gidemiyor. biraz yukarılarda dediğim gibi işin ticari ya da diğer kısımları hiç önemli değil. türkiye bu projeden kar etmek zorunda falan de değil. ama egemenlik, hele ki başka ülkelerin egemenliği öyle kolay kolay masaya yatırıp tartışabileceğiniz bir konu değildir.
bu sadece benim farkında olduğum bir konu değil. bu projeyi yeni bir şey bulmuş gibi iştahla lanse eden politikacılar da durumun farkındaydı mutlaka. hani küçük çocukları aa bak şuradan kuş geçiyor diye kandırıp, çocuk tam kafasını diğer tarafa çevirdiğinde elindeki şekeri alan büyük kardeşler vardırya; işte durum tam olarak bu.
kanalistanbul un egemenlikle alakalı yaratacağı sorunların nasıl çözüleceği belirtilmeden işin diğer boyutlarını tartışmak vakit kaybından fazlası değildir. vaktinizi daha değerli şeyler yaparak harcayın.
p.s boğaz geçişlerinin hukuki boyutuyla alakalı soru işaretleriniz varsa buraya;
http://tinyurl.com/58vq3d
kanalistanbul la alakalı çok daha fazla bilgi sahibi olmak istiyorsanız buraya bakınız;
http://tinyurl.com/3pxk62e
boğaz geçişlerinde en büyük dayanağımız olan montrö boğazlar sözleşmesi ni bilmek, bu konu hakkında yorum yapabilmek için öncelikli şarttır. çünkü işin ekonomik, ticari ya da jeolojik kollarında türkiye istediğini yapabilir; fakat hukuki tarafı o kadar serbest değil.
peki sorun ne?
muhtemelen biliyorsunuzdur; boğazlardan savaş gemilerinin geçişine izin vermiyor türkiye. evet izni türkiye vermiyor fakat bu durumun koruyuculuğu türkiye nin elinde değil. montrö boğazlar sözleşmesi uluslararası bir sözleşme ve aksi hareketlerde verilecek tepkiler bütün ülkeleri bağlıyor. biraz daha açıyorum; şimdi almanya ve rusya arasında bir savaş çıksa ve almanya savaş gemilerini boğazdan karadenize çıkartmak istese bunun iznini türkiye den alamaz. türkiye buna istese de izin veremez. az önce anlatmaya çalıştığım gibi bu maddenin koruyuculuğu sadece türkiye tarafından yapılmıyor. bu ilk bakışta bizim için kötü gibi gözükse de aslında mükemmel bir durum.
kanalistanbul la alakalı sıkıntı şurada; proje tamamlandıktan sonra kanal geçişlerini düzenleyen kuralları, uluslararası deniz hukuku kurallarına ters düşmeyecek şekilde, türkiye belirleyecek. daha önemlisi; belirlenen kurallarının koruyuculuğunda türkiye esas sorumlu olacak. ne var ki bunda, daha iyi değil mi işte? diyorsunuz hemen biliyorum ama az önce verdiğim örneği bir de bu uygulama üzerinden tartışalım. almanya ve rusya arasında bir savaş çıksa ve almanya savaş gemilerini boğazlardan karadenize çıkartmak istese artık bunun iznini türkiye den alabilir. bu şu demek; almanya iznin çıkması için türkiye ye baskı yapabilir ve sonunda o izin çıkar. ekonomik alanda hemen her kolda dışa bağımlı olan türkiye ticari anlaşmalarının bozulmasını göze alamayacağı için o izni / izinleri vermek zorunda kalır. bu direkt olarak, türkiye istese de istemese de, olası bir savaş durumunda taraf olmaya neden olur.
boğazları korumak dışarıdan görüldüğü kadar kolay değildir. 7 yaşımızdan beri bize öğretildiği gibi türkiye coğrafi konumu itibariyle çok stratejik ve önemli bir ülkedir. bu önemi yaratan en önemli unsur da kuşkusuz boğazlardır.
boğazları koruyan montrö boğazlar sözleşmesi türk siyasi tarihindeki en başarılı sözleşmelerden biri. hatta biraz fazla başarılı. belki dikkatinizi çekmiştir, bu sözleşmeyle alakalı türkiye tarafı pek konuşmaz. çünkü masada kazanılan zafer gerçekten ezici boyuttadır. kanalistanbul u korumak için bu şekilde bir anlaşma yapmak, ya da montrö yü bu kanala da uygulamak gerekir. türkiye şu an dünyadaki politik gücüyle bunu yapabilir mi diye sormuyorum bile. komik olmaya gerek yok. geriye bir tek ihtimal kalıyor; siyasi açıdan sorumlulukları yerine getirmeden bu projeye girişmek. biraz aklı çalışan, çok değil bak birazcık bile aklı çalışan kimse böyle bir şeyi yapmaya kalkışmaz. yani bu ihtimal de imkan dahilinde değil.
gördüğünüz gibi karadenizde yarattığı egemenlik sorunları ve bunların yarattığı hukuki sorumluluklar nedeniyle kanalistanbul ütopya olmaktan öteye gidemiyor. biraz yukarılarda dediğim gibi işin ticari ya da diğer kısımları hiç önemli değil. türkiye bu projeden kar etmek zorunda falan de değil. ama egemenlik, hele ki başka ülkelerin egemenliği öyle kolay kolay masaya yatırıp tartışabileceğiniz bir konu değildir.
bu sadece benim farkında olduğum bir konu değil. bu projeyi yeni bir şey bulmuş gibi iştahla lanse eden politikacılar da durumun farkındaydı mutlaka. hani küçük çocukları aa bak şuradan kuş geçiyor diye kandırıp, çocuk tam kafasını diğer tarafa çevirdiğinde elindeki şekeri alan büyük kardeşler vardırya; işte durum tam olarak bu.
kanalistanbul un egemenlikle alakalı yaratacağı sorunların nasıl çözüleceği belirtilmeden işin diğer boyutlarını tartışmak vakit kaybından fazlası değildir. vaktinizi daha değerli şeyler yaparak harcayın.
p.s boğaz geçişlerinin hukuki boyutuyla alakalı soru işaretleriniz varsa buraya;
http://tinyurl.com/58vq3d
kanalistanbul la alakalı çok daha fazla bilgi sahibi olmak istiyorsanız buraya bakınız;
http://tinyurl.com/3pxk62e
#1006553
alakali entry okununca akla bir soru takiliyor, gitmiyor da namussuz.
peki kanalistanbul ne, kanalistanbulda ki asil amac ne?
haydi buyur buradan yak $imdi.
alakali entry okununca akla bir soru takiliyor, gitmiyor da namussuz.
peki kanalistanbul ne, kanalistanbulda ki asil amac ne?
haydi buyur buradan yak $imdi.
seçimlerin sona ermesiyle birlikte sönen bir balondur.
konuya hakim olmayan 3-5 bin iyi niyetli insanın ’ vaay be adamalara bak neler neler yapacaklarmış. ’ diye ağzını açıp, içlerinden oylarını alma konusunda çok başarılı olmuştur.
demiştik zamanında;
#1006553
konuya hakim olmayan 3-5 bin iyi niyetli insanın ’ vaay be adamalara bak neler neler yapacaklarmış. ’ diye ağzını açıp, içlerinden oylarını alma konusunda çok başarılı olmuştur.
demiştik zamanında;
#1006553
bu sene sonu yahut 2018 basinda temeli atilacakmis.
(bkz: kanalistanbul.gov.tr)
yeni projelerden biri
İbb tarafından hakkında hazırlanan İnternet sitesi için ;
(bkz: Kanal.İstanbul)
(bkz: Kanal.İstanbul)
robot süpürge
bebek maması
aptamil bebek maması
en ucuz klima fiyatları
klima fiyatları
dubai vize
sözlük scripti sütyenli atlet
şişli escort görükle escort türkçe seks hikayeleri izmir escort hatay escort izmir escort ankara escort
çankaya escort maltepe escort buca escort denizli escort denizli escort çiğli escort şirinevler escort çekmeköy escort
Anadolu Yakası Escort istanbul escort
şişli escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?