5 ocak 2011’de show tv de başlayacak olan tarihi dönem dizisi. kanuni sultan süleyman’ın hayatı, osmanlı devleti’nin kanuni dönemindeki olayları anlatılacak. yönetmenliğini yağmur-durul taylan biraderler yapıyor. senaryosunu meral okay yazıyor. oyuncular da: halit ergenç, nebahat çehre, meryem uzerli. ayrıca okan yalabık, ilker aksum, arif erkin, nur aysan, selma ergeç, filiz ahmet gibi oyuncular da var.
muhteşem yüzyıl
film yapıyor olsalar belki ama tv için olunca ön yargılı yaklaşmamak mümkün değil kendi açımdan. bekleyeceğiz ve koskoca bir osmanlı tarihini de yaprak dökümü gibi popolarına benzetecekler mi göreceğiz.
gerçekçi, akıcı, çarpıcı, kısa diyaloglu, kurgusu mükemmel yapamadıktan sonra hiç yapmasınlar daha iyi diyorum.
gerçekçi, akıcı, çarpıcı, kısa diyaloglu, kurgusu mükemmel yapamadıktan sonra hiç yapmasınlar daha iyi diyorum.
3,5 milyon liralik butcesi ile turk dizi tarihinin en pahalisi olacagi iddiasindalar.
edit: yarin show tvde ba$liyormu$.
edit: yarin show tvde ba$liyormu$.
meral okay’ın 2 senedir üzerinde çalıştığı projesi. senaryo olarak 9. bölüm önde gidiyor. bu sebeple sıkışmalar yaşanmayacak gibi duruyor. yani en azından senaryosu baştan sağma olmayacak.
çekimleri yaklaşık 5 dönümlük bir platoda gerçekleştiriliyor. bazı sahneleri topkapı sarayında çekiliyor.
çekimleri yaklaşık 5 dönümlük bir platoda gerçekleştiriliyor. bazı sahneleri topkapı sarayında çekiliyor.
kanuni sultan süleyman gibi heybetli bir padişahı baygın bakışlı, romantik görünümlü bir adamın, halit ergençin canlandırdığı dizi. yarın akşam hep birlikte izleyip göreceğiz harem hayatını. zira fragmanlardan anlaşıldığı üzere böylesine haşmetli bir padişahın savaşta kılıç kullanırken değil yalnız haremden hatun kaldırırken ne denli başarılı olduğunu izleyeceğiz. rastgele!...
kimi yerlerde hakkinda yazilanlari okudugum kadari ile pek ba$arili bir dizi olmami$ kanimca. gerci kendim izlemedim, safim, her yazilana inaniyorum.
başrollerde henüz yüzünden bir önceki sansasyonel dizisinin pudrası silinmemiş nebahat çehre ile, "the magnificient" lakabı almış koskoca bir osmanlı sultanı gibi değil de her an haremdeki kadınlardan birine aşık olması işten bile değilmiş gibi bakan halit ergenç in oynaması hatasıyla başlayan diziyi uğraşılarak dikildiği ve epey para harcandığı belli olan kostümleri de kurtaramayacak maalesef.
kocaman adamların tek bir cümle ile ne istediğini anlatması gereken yerde 21. yüzyılda yaşıyorlarmış gibi çabuk çabuk ne konuştukları anlaşılmadan bir ton laf etmeleri o ihtişamı vermek yerine, olayı, sarayda geçen bir ilkokul müsameresine çeviriyor.
diziyi seyrettikten hemen sonra ümit meriç in seyyahların aynasında şehirlerin sultanı istanbul kitabını karıştırırken kanuni zamanında elçilerin kabulü başlığı altında devlet-i osmaniye nin kendisine gönderilen elçilere nasıl saygıda ve hizmette kusur etmeyerek karşıladığını ve ne gibi hediyelerle bezeyerek gönderdiğini okumak gafletinde bulundum. dizinin senaristi meral okay hanım o bahsettiği:
http://www.haberler.com/muhtesem-yuzyil-i-yazarindan-dinleyin-2149009-haberi/
binlerce kağıt ve doküman arasında buna denk gelmemiş olmalı ki senaryoya bağlı kalarak çekilen venedik elçisi sahnesinde, padişahın adamları elçiyi bir dövmedikleri kaldı huzura çıkarırken.
sarayda harem bölümü ayrıntısı ile işlenir ve padişahın keyfine düşkünlüğü üstüne basıla basıla verilirken, cariyeler kadar selamlık bölümüne kıymet verip biraz daha figüran alsalardı diziye, padişah kararlarını okurken küçük bir kasaba ilkokulunda öğretmenler toplantısı tadında olmazdı koskoca süleyman’ın tarihe mal olacak olan hükümleri.
sakallarının yapıştırma olduğu her halinden belli olan bir kaç dedikoducu paşa, öbür dizilerdeki dede rollerini yarım bırakmış da gelmiş gibi iğreti duran vezir rolündeki oyuncu, dönmeliğini kendine yedirememiş ama konuştuğu zaman sultan süleyman dan daha dirayetli cümleler sarf eden ibrahim rolündeki okan yalabık la osmanlı nın en muhteşem yüzyılı değirmenini döndüremezsiniz beyler.
valide sultanlar dizideki gibi sultanın koynuna o akşam giremediği için sızlanıp duran erkek çocuk doğurmuş hasekiye öyle merhamet eder miydi acaba? onun asıl derdi padişahın gönlünün hoş tutulması mı yoksa saraydaki en idare edebileceği en sözünü dinletebileceği cariyeden olma erkek torunu başa geçirterek hükümranlığının sona ermemesini sağlamak mıydı?
hemen burda beyazıt akman ın diziyle ilgili tepkisine kulak veriyoruz:
"osmanlı mirasının çok daha doğru anlaşılmaya başlandığı bir dönemde dizinin hollywood’u gölgede bırakan harem fantezilerine yer vermesinin kasıtlı olduğunu, bunun, kendi tarihiyle barışan halka bir misilleme olduğunu söyledi.
kılıçla başlayan, hayvan muamelesi gören kölelerle devam eden, çıplak cariyelerle biten dizi, ’barbar türkler’ kavramının tüm klişelerine haiz. kasım kasım kasılarak her akşam farklı bir cariyeyi yatağında bekleyen, beylik laflarla ahkâm kesen, dedikodunun bin türlüsünde uzmanlaşmış vasıfsız vezirleriyle poz kesen bu dizinin süleyman’ının, tarihteki kanuni ile uzaktan yakından alakası yok. üstelik dizinin başındaki yarı türk yarı tatar bir kavmin hıristiyan bir köyü yakıp yıkması ve dizinin asıl kahramanı olan sözde hürrem’in dramını başlatması da ayrı bir çarpıklık."
"batı’nın harem fantezilerinin bizzat kendi insanımız tarafından tarihsel gerçeklik olarak alınmasına bir anlam veremediğini ifade etti. orta doğu imparatorluklarını ’egzotik, despot, barbar, buğulu bir seks cenneti’ gibi göstermenin 18 ve 19. yüzyıldaki ingiliz ve fransız sömürgeci devletlerinin başlattığı, gayet de etkili bir gelenek olduğunu ifade eden akman, bunun arkasındaki amacın, pozitivist, bilimsel ve insani bütün değerleri kendi ipoteği altına almaya çalışan kurgusal bir ’batı’ kavramının yaratılmasından ileri geldiğini belirtti. hollywood’un bu geleneği hem kendi kamuoyunda, hem de dünyada ’mistik, barbar doğu’ algısı olarak yıllarca pekiştirdiğini kaydeden akman, ’bu sinemalarda, kadın haklarını hiçe sayan barbar erkekler, ya da muhammed adını taşıyan teröristler olması da aynı geleneğin ürünleridir.’ dedi."
"durduk yerde bu geleneğin niçin tekrar hortlatıldığına bir anlam veremediğini ifade eden akman, ’cumhuriyet dönemi ile osmanlı tarihinin barışmaya başladığı, tarihimizin çok daha iyi anlaşıldığı bir dönemde, türkiye’nin osmanlı coğrafyasındaki etkisinin wikileaks’te bile görüldüğü bir süreçte bu oryantalist imgelerin kendi kendimize yeniden hortlatılmasının tek bir cevabı olabilir: seks ile osmanlı tarihi pazarlamak ve reyting yapmak. daha da acısı, burada, son yıllarda osmanlı tarihi üzerine oluşan sempatiyi kırma çabası da söz konusu olabilir.
ucuz yazarlık, araştırma ve derinlik olmadan işe koyulduğunda her zaman bel altına vurur. elbette doğu medeniyetleri kusursuzluktan münezzeh değildir. ancak 15-16. yüzyıl gibi islam medeniyeti’nin altın çağlarından olan bir dönemi, halil inalcık hocanın deyimiyle klasik osmanlı çağı’nı resmediyorsak insanın elini vicdanına koyması, kılı kırk yararak iş görmesi gerekir. asmalı konak’ın mutfak dedikodularıyla osmanlı sarayı senaryolaştırılamaz. demokratik bir ülkede elbette isteyen istediği diziyi yapar, burada meydanı boş bırakmamak, gerekli kişilerin inisiyatif alarak daha sağlam yapımlara imza atmaları önemlidir.’ diye konuştu."
"beş yıllık bir araştırmanın ardından istanbul’un fethini romanlaştırdığı ’dünyanın ilk günü: imparatorluk-1’ isimli kitabının dizi yapılması görüşmelerinin devam ettiğini belirten akman, ’yapım gerçekleştiğinde böyle fiyaskolar yaşanmasın diye çok uğraşıyoruz. bir de şu var: kasıntıyla edebiyat karakteri olmaz. sultanın lakabı ’muhteşem’ diye hikâye de kendiliğinden muhteşem oluvermez; hakkaniyetli bir fatih portresi için, hikâyenizin de gönülleri fethedecek kadar azimli ve derin olması gerekir. aşk elbette olacak, ama batı’nın harem fantezileri ile değil.’ diye konuştu."
"akman, muhteşem yüzyıl’ın senarist ve yapımcılarının büyük ihtimalle hbo’nun rome ve spartacus gibi pornografik ögeler içeren son dönem tarihi yapımlardan etkilendiklerini ama osmanlı tarihinin bu ucuz oyunlara kaçmadan çok daha iyi hikâyelendirilebileceğini vurguluyor: ’oryantalist klişelere başvurmadan, bilgi ve belgeye dayalı olarak tarihi hikâyelendirmek, sekse ve şehvete kaçmadan da reyting rekorları kıracak hikâyeler kurgulamak perspektif ve donanım işidir. bu yüzden spielberg bile abraham lincoln’un hayatını film yapacağı zaman, ki en son projesi bu şekilde basına yansıdı, önce bir roman ya da arkasında araştırma yatan bir kitabın haklarını satın alır. sit com yazar gibi tarihî dizi ya da sinema yazamazsınız! inşallah doğru insanlarla çalışarak fatih yapımını gerçekleştirmek nasip olur."
"akman muhteşem yüzyıl hakkındaki sözlerini şu şekilde bitirdi: ’kimse yanılmasın, bu, bir müslüman osmanlı sultanı süleyman’ın değil, hıristiyan bir köle kızın osmanlı’yı sözde dize getirmesinin gerçek-dışı hikâyesidir."
hocanın dedikleri üzerine daha fazla denecek bir şey yok. zaten izleyici olarak bunları okumadan önce de dizide yolunda gitmeyen süleyman ın muhteşemliğine yakışmayan bir şeyler olduğuna hepimiz kanaat getirmiştik ki en güzel tepki babamdan geldi:
"neden osmanlıca konuşmuyor bunlar?"
tabii demek istediği milyonların anlayamayacağı bir ağda ile şekillenmiş cümleler değil ama biraz daha tarihi geçmişe dayalı bir şeyler sahnelendiğini belirten ağırlıkta replikler yazılabilirdi karakterler için.
ne demişiz: #984065 / ..bekleyeceğiz ve koskoca bir osmanlı tarihini de yaprak dökümü gibi popolarına benzetecekler mi göreceğiz.
gerçekçi, akıcı, çarpıcı, kısa diyaloglu, kurgusu mükemmel yapamadıktan sonra hiç yapmasınlar daha iyi diyorum.
hala aynı fikirdeyim. acırım heder olan o 3,5 milyon liraya!
kocaman adamların tek bir cümle ile ne istediğini anlatması gereken yerde 21. yüzyılda yaşıyorlarmış gibi çabuk çabuk ne konuştukları anlaşılmadan bir ton laf etmeleri o ihtişamı vermek yerine, olayı, sarayda geçen bir ilkokul müsameresine çeviriyor.
diziyi seyrettikten hemen sonra ümit meriç in seyyahların aynasında şehirlerin sultanı istanbul kitabını karıştırırken kanuni zamanında elçilerin kabulü başlığı altında devlet-i osmaniye nin kendisine gönderilen elçilere nasıl saygıda ve hizmette kusur etmeyerek karşıladığını ve ne gibi hediyelerle bezeyerek gönderdiğini okumak gafletinde bulundum. dizinin senaristi meral okay hanım o bahsettiği:
http://www.haberler.com/muhtesem-yuzyil-i-yazarindan-dinleyin-2149009-haberi/
binlerce kağıt ve doküman arasında buna denk gelmemiş olmalı ki senaryoya bağlı kalarak çekilen venedik elçisi sahnesinde, padişahın adamları elçiyi bir dövmedikleri kaldı huzura çıkarırken.
sarayda harem bölümü ayrıntısı ile işlenir ve padişahın keyfine düşkünlüğü üstüne basıla basıla verilirken, cariyeler kadar selamlık bölümüne kıymet verip biraz daha figüran alsalardı diziye, padişah kararlarını okurken küçük bir kasaba ilkokulunda öğretmenler toplantısı tadında olmazdı koskoca süleyman’ın tarihe mal olacak olan hükümleri.
sakallarının yapıştırma olduğu her halinden belli olan bir kaç dedikoducu paşa, öbür dizilerdeki dede rollerini yarım bırakmış da gelmiş gibi iğreti duran vezir rolündeki oyuncu, dönmeliğini kendine yedirememiş ama konuştuğu zaman sultan süleyman dan daha dirayetli cümleler sarf eden ibrahim rolündeki okan yalabık la osmanlı nın en muhteşem yüzyılı değirmenini döndüremezsiniz beyler.
valide sultanlar dizideki gibi sultanın koynuna o akşam giremediği için sızlanıp duran erkek çocuk doğurmuş hasekiye öyle merhamet eder miydi acaba? onun asıl derdi padişahın gönlünün hoş tutulması mı yoksa saraydaki en idare edebileceği en sözünü dinletebileceği cariyeden olma erkek torunu başa geçirterek hükümranlığının sona ermemesini sağlamak mıydı?
hemen burda beyazıt akman ın diziyle ilgili tepkisine kulak veriyoruz:
"osmanlı mirasının çok daha doğru anlaşılmaya başlandığı bir dönemde dizinin hollywood’u gölgede bırakan harem fantezilerine yer vermesinin kasıtlı olduğunu, bunun, kendi tarihiyle barışan halka bir misilleme olduğunu söyledi.
kılıçla başlayan, hayvan muamelesi gören kölelerle devam eden, çıplak cariyelerle biten dizi, ’barbar türkler’ kavramının tüm klişelerine haiz. kasım kasım kasılarak her akşam farklı bir cariyeyi yatağında bekleyen, beylik laflarla ahkâm kesen, dedikodunun bin türlüsünde uzmanlaşmış vasıfsız vezirleriyle poz kesen bu dizinin süleyman’ının, tarihteki kanuni ile uzaktan yakından alakası yok. üstelik dizinin başındaki yarı türk yarı tatar bir kavmin hıristiyan bir köyü yakıp yıkması ve dizinin asıl kahramanı olan sözde hürrem’in dramını başlatması da ayrı bir çarpıklık."
"batı’nın harem fantezilerinin bizzat kendi insanımız tarafından tarihsel gerçeklik olarak alınmasına bir anlam veremediğini ifade etti. orta doğu imparatorluklarını ’egzotik, despot, barbar, buğulu bir seks cenneti’ gibi göstermenin 18 ve 19. yüzyıldaki ingiliz ve fransız sömürgeci devletlerinin başlattığı, gayet de etkili bir gelenek olduğunu ifade eden akman, bunun arkasındaki amacın, pozitivist, bilimsel ve insani bütün değerleri kendi ipoteği altına almaya çalışan kurgusal bir ’batı’ kavramının yaratılmasından ileri geldiğini belirtti. hollywood’un bu geleneği hem kendi kamuoyunda, hem de dünyada ’mistik, barbar doğu’ algısı olarak yıllarca pekiştirdiğini kaydeden akman, ’bu sinemalarda, kadın haklarını hiçe sayan barbar erkekler, ya da muhammed adını taşıyan teröristler olması da aynı geleneğin ürünleridir.’ dedi."
"durduk yerde bu geleneğin niçin tekrar hortlatıldığına bir anlam veremediğini ifade eden akman, ’cumhuriyet dönemi ile osmanlı tarihinin barışmaya başladığı, tarihimizin çok daha iyi anlaşıldığı bir dönemde, türkiye’nin osmanlı coğrafyasındaki etkisinin wikileaks’te bile görüldüğü bir süreçte bu oryantalist imgelerin kendi kendimize yeniden hortlatılmasının tek bir cevabı olabilir: seks ile osmanlı tarihi pazarlamak ve reyting yapmak. daha da acısı, burada, son yıllarda osmanlı tarihi üzerine oluşan sempatiyi kırma çabası da söz konusu olabilir.
ucuz yazarlık, araştırma ve derinlik olmadan işe koyulduğunda her zaman bel altına vurur. elbette doğu medeniyetleri kusursuzluktan münezzeh değildir. ancak 15-16. yüzyıl gibi islam medeniyeti’nin altın çağlarından olan bir dönemi, halil inalcık hocanın deyimiyle klasik osmanlı çağı’nı resmediyorsak insanın elini vicdanına koyması, kılı kırk yararak iş görmesi gerekir. asmalı konak’ın mutfak dedikodularıyla osmanlı sarayı senaryolaştırılamaz. demokratik bir ülkede elbette isteyen istediği diziyi yapar, burada meydanı boş bırakmamak, gerekli kişilerin inisiyatif alarak daha sağlam yapımlara imza atmaları önemlidir.’ diye konuştu."
"beş yıllık bir araştırmanın ardından istanbul’un fethini romanlaştırdığı ’dünyanın ilk günü: imparatorluk-1’ isimli kitabının dizi yapılması görüşmelerinin devam ettiğini belirten akman, ’yapım gerçekleştiğinde böyle fiyaskolar yaşanmasın diye çok uğraşıyoruz. bir de şu var: kasıntıyla edebiyat karakteri olmaz. sultanın lakabı ’muhteşem’ diye hikâye de kendiliğinden muhteşem oluvermez; hakkaniyetli bir fatih portresi için, hikâyenizin de gönülleri fethedecek kadar azimli ve derin olması gerekir. aşk elbette olacak, ama batı’nın harem fantezileri ile değil.’ diye konuştu."
"akman, muhteşem yüzyıl’ın senarist ve yapımcılarının büyük ihtimalle hbo’nun rome ve spartacus gibi pornografik ögeler içeren son dönem tarihi yapımlardan etkilendiklerini ama osmanlı tarihinin bu ucuz oyunlara kaçmadan çok daha iyi hikâyelendirilebileceğini vurguluyor: ’oryantalist klişelere başvurmadan, bilgi ve belgeye dayalı olarak tarihi hikâyelendirmek, sekse ve şehvete kaçmadan da reyting rekorları kıracak hikâyeler kurgulamak perspektif ve donanım işidir. bu yüzden spielberg bile abraham lincoln’un hayatını film yapacağı zaman, ki en son projesi bu şekilde basına yansıdı, önce bir roman ya da arkasında araştırma yatan bir kitabın haklarını satın alır. sit com yazar gibi tarihî dizi ya da sinema yazamazsınız! inşallah doğru insanlarla çalışarak fatih yapımını gerçekleştirmek nasip olur."
"akman muhteşem yüzyıl hakkındaki sözlerini şu şekilde bitirdi: ’kimse yanılmasın, bu, bir müslüman osmanlı sultanı süleyman’ın değil, hıristiyan bir köle kızın osmanlı’yı sözde dize getirmesinin gerçek-dışı hikâyesidir."
hocanın dedikleri üzerine daha fazla denecek bir şey yok. zaten izleyici olarak bunları okumadan önce de dizide yolunda gitmeyen süleyman ın muhteşemliğine yakışmayan bir şeyler olduğuna hepimiz kanaat getirmiştik ki en güzel tepki babamdan geldi:
"neden osmanlıca konuşmuyor bunlar?"
tabii demek istediği milyonların anlayamayacağı bir ağda ile şekillenmiş cümleler değil ama biraz daha tarihi geçmişe dayalı bir şeyler sahnelendiğini belirten ağırlıkta replikler yazılabilirdi karakterler için.
ne demişiz: #984065 / ..bekleyeceğiz ve koskoca bir osmanlı tarihini de yaprak dökümü gibi popolarına benzetecekler mi göreceğiz.
gerçekçi, akıcı, çarpıcı, kısa diyaloglu, kurgusu mükemmel yapamadıktan sonra hiç yapmasınlar daha iyi diyorum.
hala aynı fikirdeyim. acırım heder olan o 3,5 milyon liraya!
diziyi seyretmedim, muhtemelen de seyretmeyeceğim. fakat sebebi ne türk dizilerine olan uzaklığım, ne de insanların başlattığı boykot hareketleri. lakin söyleyecek sözlerim de var;
efendiler, bu kadar karalanıyor dizi, atalarımızı karalıyor diye. boykotlar, küçümsemeler ve dahi tehditler de alıyorlardır. ömrü çok sürmez. ama insanın bir durup düşünmesi gerekir. zira atalarımız karalanıyor deniyor. karalayan belli ki oyunculuk değil -ki olamaz da zaten-, sultanların cinsel hayatı.
öncelikle öğrenmek gereken bir kavram var: cariyelik. nedir cariyelik? kadının kölelik etmesidir. yani savaşta galip gelmişsen, diğer ülkeden ganimet olarak aldığın kadınlarla, hiç para vermeyeceğin kendi kişisel genelevini kurabilirsin, başkasına satabilirsin, onlardan çocuk yapabilirsin vs.
öğreneceğimiz diğer bir konu da padişahların kişilikleri;
mükemmel bir şekilde ordu yöneten, halkı idare edebilen insanların bize ters gelebilecek hareketleri olamaz mı? olur tabii ki. padişahların haremleri, cariyeleri vardır, o dönem neredeyse orta halli herkesin olduğu gibi. haremdeki kadınlar da onun gözdesi olup yatağına girebilmek için birbirlerini öldürebiliyor bile. düşün bir; o dönem kanuni kaç yaşında, yatağına aldıkları kaç yaşında? şimdi 50 yaşında biri 15 yaşında bir kızla cinsel ilişkiye girse, bunu bana hangi insan evladı savunabilir? e padişah bunu yaptı. hangi tarihi karalıyoruz efendiler?
tabii ki tarih incelenirken sadece dış kaynaklara bakmamak gerek. bunun yanında sadece iç kaynaklara da bakmak sakıncalıdır. bu sakıncayı anlayamayanlar, geçmişte türklerle alakalı işler yaptıkları zaman boykot eder, ayıplar ve dahi yoketmeye çalışır. bizim tüm kurduğumuz ülkeler(osmanlı da dahil) yağma ekonomisiyle yaşıyorlardı. ordu devlettiler. zira doğal sınırlarına ulaşan her türk devleti, sonuna da o kadar yaklaşmış oluyordu. barbar türkler lafı zorumuza mı gidiyor? gitmesin, uyanın efendiler. evet barbardık ama artık biz de çalıştık ve hakettiğimiz yere geldik diyebiliyor musunuz?
artık kabul etmemiz gerekir ki, kıçımızı kaldırıp iş yapmadıkça, kıçını kaldırıp iş yapan devletler ve milletlerce aşağılanacağız, sömürüleceğiz. millet bilinci, geçmişi yanlı olarak tutmak değildir efendiler!
efendiler, bu kadar karalanıyor dizi, atalarımızı karalıyor diye. boykotlar, küçümsemeler ve dahi tehditler de alıyorlardır. ömrü çok sürmez. ama insanın bir durup düşünmesi gerekir. zira atalarımız karalanıyor deniyor. karalayan belli ki oyunculuk değil -ki olamaz da zaten-, sultanların cinsel hayatı.
öncelikle öğrenmek gereken bir kavram var: cariyelik. nedir cariyelik? kadının kölelik etmesidir. yani savaşta galip gelmişsen, diğer ülkeden ganimet olarak aldığın kadınlarla, hiç para vermeyeceğin kendi kişisel genelevini kurabilirsin, başkasına satabilirsin, onlardan çocuk yapabilirsin vs.
öğreneceğimiz diğer bir konu da padişahların kişilikleri;
mükemmel bir şekilde ordu yöneten, halkı idare edebilen insanların bize ters gelebilecek hareketleri olamaz mı? olur tabii ki. padişahların haremleri, cariyeleri vardır, o dönem neredeyse orta halli herkesin olduğu gibi. haremdeki kadınlar da onun gözdesi olup yatağına girebilmek için birbirlerini öldürebiliyor bile. düşün bir; o dönem kanuni kaç yaşında, yatağına aldıkları kaç yaşında? şimdi 50 yaşında biri 15 yaşında bir kızla cinsel ilişkiye girse, bunu bana hangi insan evladı savunabilir? e padişah bunu yaptı. hangi tarihi karalıyoruz efendiler?
tabii ki tarih incelenirken sadece dış kaynaklara bakmamak gerek. bunun yanında sadece iç kaynaklara da bakmak sakıncalıdır. bu sakıncayı anlayamayanlar, geçmişte türklerle alakalı işler yaptıkları zaman boykot eder, ayıplar ve dahi yoketmeye çalışır. bizim tüm kurduğumuz ülkeler(osmanlı da dahil) yağma ekonomisiyle yaşıyorlardı. ordu devlettiler. zira doğal sınırlarına ulaşan her türk devleti, sonuna da o kadar yaklaşmış oluyordu. barbar türkler lafı zorumuza mı gidiyor? gitmesin, uyanın efendiler. evet barbardık ama artık biz de çalıştık ve hakettiğimiz yere geldik diyebiliyor musunuz?
artık kabul etmemiz gerekir ki, kıçımızı kaldırıp iş yapmadıkça, kıçını kaldırıp iş yapan devletler ve milletlerce aşağılanacağız, sömürüleceğiz. millet bilinci, geçmişi yanlı olarak tutmak değildir efendiler!
akpnin kürsüde artık dizi yorumu yapacağının bildirisi.
az once izledim bu cok ele$tirilen diziyi, acikcasi begendim zira osmanli tarihini hatmetmek icin degil, sadece bir dizi izlemi$ olmak icin izledim diziyi. derdim osmanli tarihi olsaydi acar tarih kitaplarini okurdum, oysa derdim dizi izlemekti, izledim bitti.
cok eksiklikler var dizide gercekten. 3,5 milyon lira harcayacaksin ama ne figurana ne de ne de mekanlara ozen gostermeyeceksin, cikamadim i$in icinden. bir pa$a idama gidiyor ama iki asker goturuyor ki$iyi idama, yuh. venedik elcisi geliyor, neredeyse padi$ahin huzurunda tecavuz edecekler adama. bir diger yandan ba$ka bir ulkeden dondurulerek getirilen birisi padi$ahin sag kolu oluyor ve padi$ahin buyrugu olmadan padi$ahin huzurnda $ak diye lafa atlayarak venedik elcisi ile resmen sohbet ediyor.
yava$.
sikerler adami.
dizi cok ele$tirildi. neymi$, osmanli padi$ahinin cinsel hayati bid bid bidi. harem olayini hepimiz biliriz, boyle bir gercek var. 4. murat’i da biliriz, zevklerini de biliriz keyiflerini de biliriz. dizi 4. murat uzerine olsaydi ayni tepkiler olacak miydi acaba?
olurdu muhakkak, kimse bi$i demese bülent arınç pa$a cikar dizinin yayindan kaldirilmasi gerekliligini dile getirirdi gene.
bu belki abartili belki degil, tarihe o denli hakim degilim ama abartili da olsa gercegi de yansitsa nihayetinde bir dizi ve ustelik ba$arili bir dizi pek cok eksigine nazaran. kadroda engin günaydın’i kisa bir sureligine de olsa gormek ayrica mutlu etti. hele hele meryem uzerli’nin guzelliginde kayboldugum bir esnada dizinin bir hayli bolumunu kacirmi$ olmaktan uzuntu duyup geri sarip yeniden izlemi$ olmam pek payla$ilacak bir durum olmasa gerek.
dizi guzel, dizi cici ama sadece bir dizi. mecliste konu$ulacak ve hatta ba$bakan yardimcisinin dile getirebilecegi kadar buyuk bir olay olmamaliydi. gerci konu bülent arınç ise o her $eyi konu$ur. yarin meclis onunde patlami$ misir satin, kalkar ertesi gun satilmasin diye meclise yasa tasarisi verir kedi canini sevdigim.
ulan mükemmel çift’de iki erkek birbirini sikiyordu bu kadar laf olmami$ti da kanuni sultan süleyman hareminden birilerini koynuna aldi diye meclis bile calkalandi.
e olm, o harem kirtasiye dukkani mi lan? ne icin var o harem orada?
cok eksiklikler var dizide gercekten. 3,5 milyon lira harcayacaksin ama ne figurana ne de ne de mekanlara ozen gostermeyeceksin, cikamadim i$in icinden. bir pa$a idama gidiyor ama iki asker goturuyor ki$iyi idama, yuh. venedik elcisi geliyor, neredeyse padi$ahin huzurunda tecavuz edecekler adama. bir diger yandan ba$ka bir ulkeden dondurulerek getirilen birisi padi$ahin sag kolu oluyor ve padi$ahin buyrugu olmadan padi$ahin huzurnda $ak diye lafa atlayarak venedik elcisi ile resmen sohbet ediyor.
yava$.
sikerler adami.
dizi cok ele$tirildi. neymi$, osmanli padi$ahinin cinsel hayati bid bid bidi. harem olayini hepimiz biliriz, boyle bir gercek var. 4. murat’i da biliriz, zevklerini de biliriz keyiflerini de biliriz. dizi 4. murat uzerine olsaydi ayni tepkiler olacak miydi acaba?
olurdu muhakkak, kimse bi$i demese bülent arınç pa$a cikar dizinin yayindan kaldirilmasi gerekliligini dile getirirdi gene.
bu belki abartili belki degil, tarihe o denli hakim degilim ama abartili da olsa gercegi de yansitsa nihayetinde bir dizi ve ustelik ba$arili bir dizi pek cok eksigine nazaran. kadroda engin günaydın’i kisa bir sureligine de olsa gormek ayrica mutlu etti. hele hele meryem uzerli’nin guzelliginde kayboldugum bir esnada dizinin bir hayli bolumunu kacirmi$ olmaktan uzuntu duyup geri sarip yeniden izlemi$ olmam pek payla$ilacak bir durum olmasa gerek.
dizi guzel, dizi cici ama sadece bir dizi. mecliste konu$ulacak ve hatta ba$bakan yardimcisinin dile getirebilecegi kadar buyuk bir olay olmamaliydi. gerci konu bülent arınç ise o her $eyi konu$ur. yarin meclis onunde patlami$ misir satin, kalkar ertesi gun satilmasin diye meclise yasa tasarisi verir kedi canini sevdigim.
ulan mükemmel çift’de iki erkek birbirini sikiyordu bu kadar laf olmami$ti da kanuni sultan süleyman hareminden birilerini koynuna aldi diye meclis bile calkalandi.
e olm, o harem kirtasiye dukkani mi lan? ne icin var o harem orada?
koskoca cihan padişahını <(bkz: sülüman)> yapan dizi.ben sultan olucam,kellesini vurdurur g..tüne sokarım.
daha yayınlanmadan şikayetler alan, ve ilk bölümünden sonra protesto yapılan dizi. arkadaş diziyi izlemişsinde dizi olduğunu farkedemedin mi? gerçek hayattan kurgulanmıştır...hey allahım.
gereğinden fazla eleştirildiğini düşündüğüm dizi. neymiş alkol, harem ve bilimum diğer safsatanın padişahın hayatında ne işi varmış. bilmeyenler için bir adres vereyim gidip olayı yerinde çözsünler-görsünler, topkapı diye bir saray var sarayburnu ile eminönü arasında, işte o heybetli binada harem dairesi diye bir yer var. burası padişahın hanımlarının, çoğunluğunu yabancı-devşirme kadınların oluşturduğu, çocuklarının analarının yaşadığı bir yer. padişah dediysem doğu roma imparatoru değil, hatırlarsanız o imparatorluğu 1453 yılında fatih yıkmıştı. o harem bildiğiniz osmanlı padişahına aittir.
daha sadece bir bölümü yayınlandı ve söylenene göre rtük e bir senede gelen dizilerle ilgili şikayetler kadar şikayet toplayan dizi.
nasıl iş bu anlamıyorum ya, üstelik izledim de, düşünüyorum şimdi ben mi bir şey kaçırdım diye, bir bölümde ne kadar malzeme vermiş olabilir ki hem.
dizi bu neticede belgesel değil ki, kurgu, farklı bir yorum, beğenene.
memleket meselesi haline geldi be.
helal olsun.
nasıl iş bu anlamıyorum ya, üstelik izledim de, düşünüyorum şimdi ben mi bir şey kaçırdım diye, bir bölümde ne kadar malzeme vermiş olabilir ki hem.
dizi bu neticede belgesel değil ki, kurgu, farklı bir yorum, beğenene.
memleket meselesi haline geldi be.
helal olsun.
muhtemelen harem odalarini ibadethane, harem agalarini da imam zannedenlerin izledigi dizi. yikildilar gercekle kar$ila$inca tabi. du$unsene ya adamin halini, bunca zamandir oralari ibadet yapilan yerler bellemi$ garibim. eh hayaller yikilinca da $ikayetler uzuntuler diz boyu tabi.
iv murat yüzyılı içinde çekilmesi halinde serisini tanımlayacağını düşündüğüm dizi.
toplumun tabulaştırdığı konuyu yıkmaya yönelik bir çalışma. takdir edilesidir.
şimdiye dek türk toplumunun 2 büyük tabusu oldu tarihiyle ilgili:
1- osmanlı devleti
2- atatürkün bizatihi kendisi.
can dündar atatürk hakkında bir belgesel yapıp bunu sinemalarda oynattığında; ve insanların atatürkün aslında kısa boylu olduğunu, sol gözünün hafif şaşı olduğunu öğrendiklerindeki şaşkınlığın aynısı bu dizi filmde de yaşanmakta.
o kadar tabulaştırmışız ki bazı olguları; onlara dokunmak günah hale gelmiş. tarihimizi ha bire tarih kitaplarındaki "kahramanlık" anılarından öğrenmekteyiz. osmanlı döneminde; lale devrinde içip içip azıtan; devletin tonla borcu olduğu halde (dışarıdan borç alarak)zevk için kıçını parayla silen padişahlarımızdan; kurmuş oldukları haremden yaptıkları çocuklarından; tahtını daha güçlü olana devretmek için zayıf olanı boğduran zat-ı şahanelerden, fetret devri döneminde yıllar yılı kanla sulanarak kazanılmış toprakları 2 kağıt parçası üzerinde 1 saatte kaybeden sultanlarımızdan bahseden olmamıştır. ilkokuldayken bu bölümleri nedense çok hızlı geçerdik.
şimdi bir şeyler anlatılmaya "cürret" edilmiş, evet. arkasındayım, alkışlıyorum.
şimdiye dek türk toplumunun 2 büyük tabusu oldu tarihiyle ilgili:
1- osmanlı devleti
2- atatürkün bizatihi kendisi.
can dündar atatürk hakkında bir belgesel yapıp bunu sinemalarda oynattığında; ve insanların atatürkün aslında kısa boylu olduğunu, sol gözünün hafif şaşı olduğunu öğrendiklerindeki şaşkınlığın aynısı bu dizi filmde de yaşanmakta.
o kadar tabulaştırmışız ki bazı olguları; onlara dokunmak günah hale gelmiş. tarihimizi ha bire tarih kitaplarındaki "kahramanlık" anılarından öğrenmekteyiz. osmanlı döneminde; lale devrinde içip içip azıtan; devletin tonla borcu olduğu halde (dışarıdan borç alarak)zevk için kıçını parayla silen padişahlarımızdan; kurmuş oldukları haremden yaptıkları çocuklarından; tahtını daha güçlü olana devretmek için zayıf olanı boğduran zat-ı şahanelerden, fetret devri döneminde yıllar yılı kanla sulanarak kazanılmış toprakları 2 kağıt parçası üzerinde 1 saatte kaybeden sultanlarımızdan bahseden olmamıştır. ilkokuldayken bu bölümleri nedense çok hızlı geçerdik.
şimdi bir şeyler anlatılmaya "cürret" edilmiş, evet. arkasındayım, alkışlıyorum.
bence güzel olmuş dizi. o kadar emek harcanmış daha ne istiyorlar acaba.
rtük tarafindan bu diziyi yayinlayan kanalin genel yayin saatinde izleyenlerden ozur dilemesi istenmi$. sebepler falan aha $urda;
http://www.hurriyet.com.tr/magazin/televizyon/16744569.asp?gid=373
nelerle ugra$ir olduk ya.
http://www.hurriyet.com.tr/magazin/televizyon/16744569.asp?gid=373
nelerle ugra$ir olduk ya.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?