kinaye

benaykan
gerzek kitapların çoğu bu kinayeyi şu şekilde tanımlarken:
"bir sözün hem temel hem mecaz anlama gelecek şekilde kullanılmasıdır."

şöyle tanımlamak daha makbuldür:
"mecaz anlamı düşünülsün diye sarf edilen sözcük ya da sözcük grubundan, kastedilen mecaz dışında gerçek(temel) anlamın da çıkarılabiliyor olmasıdır."

şimdi, aradaki fark şu ki: zat-ı muhterem oturup da "ulan öyle bir kelam edeyim ki bu kelam hem gerçek anlama hem de mecaz anlama gelsin" diye bir şey düşünmez. adam lafı söyler, bu esnada mecazı kasteder. sonra başka bir zat-ı muhterem bakar ve görür ki kelimeden gerçek anlam da çıkıyor. böylece kinaye oluşur. yukarıdaki gerzek tanıma inandırıcılık kazandırmak için arkasından genelde şöyle denir: "her ne kadar iki anlam da çıkıyorsa ağırlıklı olan mecaz anlamdır." kardeşim, hedeflenen şey mecaz zaten. elbette ağırlıkta olacak.

kinaye edebi sanatlardan "mecazlar"a dahil olmakla birlikte günümüzde birçok atasözü ve deyimde mevcuttur. ayrıca kinayeyi tevriyeyle karıştırmamak için bir de onun örneklerine bakmakta fayda vardır.

misal:
hamama giren terler
kimse ilk etapta "harbi lan, hamam çok sıcaktır. giren de terler." diye düşünmez elbette. burdan çıkan anlam, "bir işe koyulan insanın o işle ilgili müşkülat çekeceği"dir. ama diğer taraftan, gerçekten de hamama giren terler. kinayenin esprisi şu ki: genelde bu temel anlam, lüzumsuzdur.

elime biraz para geçince yüzüm güldü
elbette kastedilen şey "mutlu olmak"tır; yani mecazdır. ama bu mutluluk esnasında "tebessüm etmiş olmak" da muhtemeldir.

not: üst kattaki muhteremlerden bazılarının anlattığı şey(alay etme) "tariz"dir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol