1980
cok ama cok guzel bir ezginin günlüğü calismasi..
sigaramin dumanina sarsam, saklasam seni
gitme gitme gittigin yollardan donulmez geri
gitme gitme el olursun sevdigim, incitir beni
yoklugun ah yol yol olsa uzasa, unutmam seni
gitme gitme gittigin yollardan donulmez geri
gitme gitme el olursun sevdigim, incitir beni
aksam vakti, sardi yine huzunler
kalbim yangin yeri, gel kurtar beni senden
aksam vakti, dolastim sokaklarda
yirtik bir afis, seni gordum duvarda
sigaramin dumanina sarsam, saklasam seni
yoklugun ah yol yol olsa uzasa, unutmam seni
gitme gitme gittigin yollardan donulmez geri
gitme gitme el olursun sevdigim, incitir beni
gitme gitme gittigin yollardan donulmez geri
gitme gitme el olursun sevdigim, incitir beni
sigaramin dumanina sarsam, saklasam seni
gitme gitme gittigin yollardan donulmez geri
gitme gitme el olursun sevdigim, incitir beni
yoklugun ah yol yol olsa uzasa, unutmam seni
gitme gitme gittigin yollardan donulmez geri
gitme gitme el olursun sevdigim, incitir beni
aksam vakti, sardi yine huzunler
kalbim yangin yeri, gel kurtar beni senden
aksam vakti, dolastim sokaklarda
yirtik bir afis, seni gordum duvarda
sigaramin dumanina sarsam, saklasam seni
yoklugun ah yol yol olsa uzasa, unutmam seni
gitme gitme gittigin yollardan donulmez geri
gitme gitme el olursun sevdigim, incitir beni
gitme gitme gittigin yollardan donulmez geri
gitme gitme el olursun sevdigim, incitir beni
ozdemir asafin o isimli siirini agustosun 23unde yazdigi yil.
türkiye cumhuriyeti için milat
(bkz: 1980 darbesi)
sigaramın dumanı diye geçen şarkıdır ayrıca.
ezginin günlüğünün 1980 madurlarına itaf ettiği, bende bambaşka hisler uyandıran, ne tür müzik zevkiniz olursa olsun herkesin sevebileceği enfes şarkı.
anüslerine "evren" giresice "kenan"ların "türk gençlerini" astığı lanet dönem.
ezginin günlüğünün en güzel şarkısı.içmeden sarhoş eder alır götürür uzaklara.
sezen aksu bu sarkiyi bir soylemis, sandim ki ben yazdim ve besteledim seslendirmesi icin de sezen hanima verdim.
siyasetin sokağın karma karışık olduğu bir yıl.
(bkz: 1984)
sezen aksunun soylemesi nedeniyle uzaklastigim sarki. herhalde ancak bu kadar kotu soylenebilirdi...
cnn yayina basladi.
corum olaylarinin oldugu yildir.
80 li yılların başlangıcı olup herşeyin yavaş yavaş yozlaşması ile birlikte türkiye nin kabuk değişmesini ve bir çok acılarıda beraberinde getiren yıl..
(bkz: 80lerde cocuk olmak)
bogazlarda bir bogumluk gözya$ı bırakan tarihtir.
ne gözya$ınızı silebildiginiz ne de içinize akıtabildiginiz. toplumsal yara. ba$ka türlü tarifi yok.
ne gözya$ınızı silebildiginiz ne de içinize akıtabildiginiz. toplumsal yara. ba$ka türlü tarifi yok.
sevgili küllük!
*
üzerine sigaramın bir külünü daha bıraktığım şu an mertebesinde, aklıma gelen 1980 yılı üzerine seninle paylaşmak istediğim bir husus var.
hani seni kullanmadığım; sigarayı, elimi bile sürmeye nefret edecek kadar sevmediğim günler vardı içinde 1980 in. sen bilmezsin elbet.. daha bir kola şişesiydin ve kırılmayı bekliyordun o yıl; bir solcu genç tarafından, karşısındaki o na silah doğrultmuş bir diğer gence sokulmak üzere.
ben; ya ben ne yapıyordum dersin!? fenerbahçe lisesi ne başlamıştım bile. 1 nci sınıf h grubu öğrenci müsvettesi olarak. kapıda 4 askerin çapraz tutuş bekleyip, diğer 2 sinin kimlik kontrolü yaptığı nizamiyeyi aşarak girebildiğimiz fenerbahçe lisesi ne! öğretmenlerinin bile 1 günde değişiverdiği, öğrencilerini soruşturmaya gönderdiği o liseye.
*
içeridekiler ne yapıyordu peki sevgili küllük? sen çoktan yola çıkmıştın kırılmak için tabii. elini kaldırmıştı genç, bir duvar kıyısına vuracaktın birazdan; bilmezsin tabii..
1 gün içerisinde sağcı/solcu diye ayrım gözetilmeksizin toplanılan onca çocuk ne yapıyordu peki? öldürülmeyi bekliyorlardı küllük! sorgusuz sualsiz öldürülmeyi.
çook seneler sonra;
"bir an için bile astığım o gençlere pişmanlık duymuyorum" diyecek olan, kör cahil bir general tarafından öldürülmeyi. hatta; bu konuşmayı yaptığının hemen arkasından, karşısındaki üniversite gençleri tarafından çılgınca alkışlanacak olan o bunak tarafından katledilmeyi.
*
dışarıdakiler de çok çekti bu senede küllük. sen de kırılmıştın duvarda artık! hatırladın mı? üzerine gidiyordun bir el içinde, karşınızdaki silahlı üniformalı gencin..
banka önüne park eden bir adamın; eline silah tutuşturulmuş, daha 4 aylık askerce, hemen oracıkta öldürülmesi..
sokaklarda sebepsiz ölümler..
iadesiz hapse tıkılmalar..
kitap aramalar/yakmalar..
yurt dışına kaçanlar..
vatandaşlıktan çıkarılanlar..
silaha onca para akıtılırken, yoksulluktan ölenler..
işkenceler.. ve daha neleeer neler…
bu ülkede, evet, soykırım yapıldı küllük!
kendi halkına, kendi askerlerinin generalleri tarafından yapıldı küllük!
sayısız genci, hücrelerde işkenceyle öldürerek yapıldı küllük!
sokaklarda masum olan kendi vatandaşlarını düşman görüp, öldürerek yapıldı küllük!
bu ülkede, evet, soykırım; darbeciler tarafından yapıldı küllük!!!
*
işte o günlerden bir gün sevgili küllük;
tam üniformalının kalbine girecekken sen, daha bir küllük olmamışken yani, kırık bir kola şişesiyken;
bir diğer üniformalı gelip vurmuştu seni tutan elin sahibini..
ben tam da beyazıt’ tan gecerken.
kalbine gireceğin askerin silahı tutukluk yapmış, ölümü bekler..
öldürülmemek için başka çaresi kalmamış bir diğeri,
istemeden öldürmek ister..
can yoldaşı, askerlikteki biricik arkadaşı öldürülecek diye;
bir diğer genci silahıyla öldürmek zorunda kalan başka bir değer.
*
sonra topladılar seni yerden küllük.
bekledin yıllarca bir köşede kanıtsın diye.
geçti seneler, gittin bir cam fabrikasına, karşıma geldin işte;
küllük diye!
ben sigarasız yapamıyorum artık. gençler 13 yaşında uyuşturucuya başlıyorlar. devlet; sigara yasağı altında, sigara firmalarına peşkeş çekerken ovayı, bayırı; karşımdasın işte küllük. değiştim, değiştirildim, artık bir hıyarım ben sevgili küllük!
not:
tarafımdan başka bir sözlükte de yazılmıştır.
*
üzerine sigaramın bir külünü daha bıraktığım şu an mertebesinde, aklıma gelen 1980 yılı üzerine seninle paylaşmak istediğim bir husus var.
hani seni kullanmadığım; sigarayı, elimi bile sürmeye nefret edecek kadar sevmediğim günler vardı içinde 1980 in. sen bilmezsin elbet.. daha bir kola şişesiydin ve kırılmayı bekliyordun o yıl; bir solcu genç tarafından, karşısındaki o na silah doğrultmuş bir diğer gence sokulmak üzere.
ben; ya ben ne yapıyordum dersin!? fenerbahçe lisesi ne başlamıştım bile. 1 nci sınıf h grubu öğrenci müsvettesi olarak. kapıda 4 askerin çapraz tutuş bekleyip, diğer 2 sinin kimlik kontrolü yaptığı nizamiyeyi aşarak girebildiğimiz fenerbahçe lisesi ne! öğretmenlerinin bile 1 günde değişiverdiği, öğrencilerini soruşturmaya gönderdiği o liseye.
*
içeridekiler ne yapıyordu peki sevgili küllük? sen çoktan yola çıkmıştın kırılmak için tabii. elini kaldırmıştı genç, bir duvar kıyısına vuracaktın birazdan; bilmezsin tabii..
1 gün içerisinde sağcı/solcu diye ayrım gözetilmeksizin toplanılan onca çocuk ne yapıyordu peki? öldürülmeyi bekliyorlardı küllük! sorgusuz sualsiz öldürülmeyi.
çook seneler sonra;
"bir an için bile astığım o gençlere pişmanlık duymuyorum" diyecek olan, kör cahil bir general tarafından öldürülmeyi. hatta; bu konuşmayı yaptığının hemen arkasından, karşısındaki üniversite gençleri tarafından çılgınca alkışlanacak olan o bunak tarafından katledilmeyi.
*
dışarıdakiler de çok çekti bu senede küllük. sen de kırılmıştın duvarda artık! hatırladın mı? üzerine gidiyordun bir el içinde, karşınızdaki silahlı üniformalı gencin..
banka önüne park eden bir adamın; eline silah tutuşturulmuş, daha 4 aylık askerce, hemen oracıkta öldürülmesi..
sokaklarda sebepsiz ölümler..
iadesiz hapse tıkılmalar..
kitap aramalar/yakmalar..
yurt dışına kaçanlar..
vatandaşlıktan çıkarılanlar..
silaha onca para akıtılırken, yoksulluktan ölenler..
işkenceler.. ve daha neleeer neler…
bu ülkede, evet, soykırım yapıldı küllük!
kendi halkına, kendi askerlerinin generalleri tarafından yapıldı küllük!
sayısız genci, hücrelerde işkenceyle öldürerek yapıldı küllük!
sokaklarda masum olan kendi vatandaşlarını düşman görüp, öldürerek yapıldı küllük!
bu ülkede, evet, soykırım; darbeciler tarafından yapıldı küllük!!!
*
işte o günlerden bir gün sevgili küllük;
tam üniformalının kalbine girecekken sen, daha bir küllük olmamışken yani, kırık bir kola şişesiyken;
bir diğer üniformalı gelip vurmuştu seni tutan elin sahibini..
ben tam da beyazıt’ tan gecerken.
kalbine gireceğin askerin silahı tutukluk yapmış, ölümü bekler..
öldürülmemek için başka çaresi kalmamış bir diğeri,
istemeden öldürmek ister..
can yoldaşı, askerlikteki biricik arkadaşı öldürülecek diye;
bir diğer genci silahıyla öldürmek zorunda kalan başka bir değer.
*
sonra topladılar seni yerden küllük.
bekledin yıllarca bir köşede kanıtsın diye.
geçti seneler, gittin bir cam fabrikasına, karşıma geldin işte;
küllük diye!
ben sigarasız yapamıyorum artık. gençler 13 yaşında uyuşturucuya başlıyorlar. devlet; sigara yasağı altında, sigara firmalarına peşkeş çekerken ovayı, bayırı; karşımdasın işte küllük. değiştim, değiştirildim, artık bir hıyarım ben sevgili küllük!
not:
tarafımdan başka bir sözlükte de yazılmıştır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?