annenin ölmesi

2 /
sheepmip
merhaba anne,

yine ben geldim.

merak etme okuldan çıktımda geldim.
annelerde babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
ali ’okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder’ demişti de
onun için söylüyorum.
geçen hafta öğretmen,
sağ elimde sarımsak, sol elimde soğan dedirte dedirte
öğretti sağımı solumu.
ben biliyorum artık anne sağım neresi, solum neresi.
ağrıyan yanımın neresi olduğunu şimdi iyi biliyorum anne.
hani geçen geldiğimde “şuram acıyor işte şuram” demiştim de
bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne
bak şimdi söylüyorum
şuram işte,

sol yanım çok acıyor anne.
hem de her gün acıyor anne her gün.
dün sabah annesi ayşe’nin saçlarını örmüştü.
elinden tutup okula getirdi.
yakası da danteldi.
zil çalınca öptü, “hadi yavrum sınıfa” dedi.
bende ağladım,

ağladım hiç de utanmadım.
öğretmen ne oldu dedi.
“düştüm dizim çok acıyor” dedim. yalan söyledim anne.
dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne.
bugün bende saçım örülsün istedim.
babam ördü ama onunki gibi olmadı.
dantel yaka istedim.
babam ’ben bilmem ki kızım’ dedi.
“bari okula sen götür” dedim.
’kızım, iş’ dedi.

bende “banane dedim, ağladım.
’kızım, ekmek’ dedi babam.
sustum ama okula giderken yine ağladım anne.
ha bide sol yanım yine çok acıdı anne.
herkesin çorapları bembeyaz, benimkiler gri gibi.
zeynep ’annem beyazlara renkli çamaşır katmadan
yıkıyormuş’ dedi.

babam hepsini birlikte yıkıyor.
babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
uff babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme.
üzülmesin diye söylemiyorum ama
arkadaşlarım her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor.
biliyorum babam pasta yapmasını bilmez anne.
hava kararıyor, ben gideyim anne.
babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
kim bozuyor toprağını,
çiçeklerini kim koparıyor.
izin verme anne ne olur toprağına el sürdürme.
eve gidince aklıma geliyor bide bunun için ağlıyorum anne.
bak kavanoz yanımda, toprağından bir avuç daha alayım.
biliyor musun anne her gelişimde aldığım topraklarını şu kavanozda biriktirdim.
üzerine de resmini yapıştırıp başucuma koydum.
her sabah onu öpüyor kokluyorum.
kimseye söyleme ama anne.
bazen de konuşuyorum onunla.
ne yapayım seni çok özlüyorum anne.
ha unutmadan,

öğretmen yarın anneyi anlatan bir yazı yazacaksınız dedi.
ben babama yazdıracağım.
öğretmen anlarsa çok kızar ama banane kızarsa kızsın.
ben seni hiç görmedim ki neyi, nasıl anlatacağım anne.
senin adın geçince sol yanım acıyor anne.
hiç bir şey yutamıyorum.
bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
kağıda da böyle yazamam ya anne.
ben gidiyorum anne,
toprağını öpeyim, sende rüyama gel beni öp.
mutlaka gel anne,

sen rüyama gelmeyince sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne.

sol yanım acıyor anne.
işte tam şurası,

sol yanım çok acıyor anne.
seni çok özledim,

anne çook.
nightbreeze
altına birçok güzel şey yazılmış olsada açıklanamayacak bir başlıktır bu.annenin ölmesi ile evde ya büyük bir sessizlik ya da duydukça insanın içini acıtan çığlıklar baş gösterir.annenin ölmesiyle duyulan üzüntü anlatılamaz,kelimelere dökülemez.önce kalır insan öyle olduğu yerde sonra da annesiyle ilgili bütün konuşmaları,kavgaları,sevinçleri,hüzünleri kısacası tüm anları inatmış gibi geçer insanın aklından.ya onu üzdüğünüz için pişmanlık duyarsınız o an ya da onunla beraber ölmediğiniz için.aklınıza bir sürü intihar yöntemi gelir,bazen onu düşünürken kendinizi öldürmeyi unutursunuz bazen de o güçlü olmamı isterdi diyerek vazgeçersiniz.ama bilmezsiniz ki siz zaten her dakika her saniye binlerce kez ölmektesiniz.o an algılayamadığınız bütün teselli edici sözler size sadece karşıdakini dinlediğinizi ona düşündürmek için kafanızı sallatacak kadar etki etmektedir.aslında aklınız hep ondadır,hep yalnız kalmak istersiniz ama o boş kalabalık sizi bir türlü kendi kendinize bırakmaz.sonuç olarak katlanmak zorunda olduğunuzu farkedersizin ve ölmeden önce görünen o film şeridini bir an önce görmek için dua edersiniz.

(bkz: buralardan gitme)

elbereth
11 yaşındaki kızımın gayet soğuk kanlılıkla karşılayacağını bana şimdiden bildirdiği olaydır.

sohbet sırasında geçen konuşmaya göre;

"sen benim annemsin, dünyadaki en kıymetlimsin ama bir gün öldüğünde arkandan ancak bir süre ağlayabilirim, sonuçta benim de bir hayatım var, belki o zaman kendi çocuklarım olacak, yasını tutarak yaşayamam, hayata devam edeceğim ama sen hep kalbimde yaşayacaksın..."

nasıl büyüttüm ben bu çocuğu ya rabbim, benim gibi realist bir bünye oldu çıktı...
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol