ata demirerin deyimi ile;
kendini bozmuş karınca,"çal"diyor ağustos böceğine..
kış gelsin ben bakıcam sana..
ağustos böceği ve karınca
ağustos böceği: fabrikator çocuğu, piç zibidinin teki.
karınca: fakir ama gururlu, ekmeğini taştan çıkaran masum genç.
karınca: fakir ama gururlu, ekmeğini taştan çıkaran masum genç.
hikaye soyle devam eder.agustos bocegi bir mekanda saz calmaya baslar ardindan bir de album cikarir cok zengin olur.paraya para degil de artik baska isimler takar.karinca kit kanaat evi gecindirir.yazi zor getirir.cocuklarindan biri agustos bocegine ozenir.baba der ben de onun gibi artist olucam.sadece yazlari calisarak nereye kadar.karisi evi terkedip annesine tasinir.kizi da o guzellik ajansi senin bu mankenlik yarismasi benim dolasmaya baslar.anlayacaginiz bizim karinca yaprak dokumu yasar.
agustos bocegi de richie rich tarzi hayata merhaba der.
agustos bocegi de richie rich tarzi hayata merhaba der.
ilkokulu okuyan herkesin bildiği bir hikaye vardır. ağustos böceği ve karınca.öğrencilere çalışkanlığın erdemini, faydalarını anlatmak için hep bu hikaye anlatılır.bu hikayeyi dinledikten sonra karıncanın ne kadar çalışkan olduğunu, ne kadar,azimli olduğunu ve bu azminin karşılığını er ya da geç aldığını görürüz. buraya kadar her şey normal gözüküyor.
ama ya ağustos böceği... tembel, işe yaramaz, beş para etmez böceğin teki. karıncaya olan sevgimizi ağustos böceğini ötekileştirerek kazandık. oysa ağustos böcekleri kadar işini ciddiyetle yapan hiçbir varlık yoktur. nedir bu mahlukun görevi? ötmek. yazın kırlara, parklara, ormanlara , korulara çıktığınız da ağaçların dibinde çatlamış böcekler görürsünüz, ağustos böcekleri... çatlayana kadar öterler.şimdi söyleyin başka hangi varlıkta var bu iş ahlakı? ağustos böceklerinden `la fonten ` adına özür diliyorum.
asıl değinmek istediğim nokta ilkokul sıralarından beri beyinlerimize kazınan bu ötekileştirme kültürü. iliklerimize kadar sinmiş farklı olanı olduğu gibi kabul etmeme, dışlama alışkanlığı. bunun getirdiği bölük börçük bir toplumsal yapı. bu ülkede solcular nazım hikmet ’i sevdi, necip fazıl’a küfretti. neden, çünkü gericiydi, dinciydi. sağcılar da necip fazıl’a toz kondurmadı, nazım hikmetin ne allahsızlığı kaldı ne moskofluğu.
halbuki birlik olmaya çalışırken birey olmayı beceremeyen insanlar bilime, sanata, edebiyata ideolojik yaklaşmanın akıldışı olduğunu göremediler. ne nazım hikmet şiirlerini sadece solcular için yadı, ne de necip fazıl sadece sağcılar için yazdı.bir insanın düşüncesini beğenmeyebilirsiniz. ben necip fazıl’la aynı görüşleri paylaşmam. ama bir şair allah’ı, ölümü, bu kadar mı güzel işler şiirlerinde. keza nazım hikmet... yaşama sevinci nedir, memleket sevgisi nedir,insana değer vermek nedir ben nazım hikmet’ten öğrendim.
nesnel yaklaşımları, eleştirel bakış açısının ne olduğunu daha sağlam bir zemine oturtmamız lazım.ideolojik yaklaşımlar edebiyatın, estetiğin canına okuyor. "çocuklar ölmesin, şeker deyiyebilsin." bu kelama hangi sağcı,hangi insan katılmaz. maalesef söylenenden çok söyleyeni tartıştık. kısır çekişmelerle birbirimizi yedik yıllarca.şüphesiz her insanın yakın olduğu bir felsefe, ideoloji, dünya görüşü olacaktır. ama bakış açımız "göte göt" diyebilen can yücel kadar objektif olmalıdır...
ama ya ağustos böceği... tembel, işe yaramaz, beş para etmez böceğin teki. karıncaya olan sevgimizi ağustos böceğini ötekileştirerek kazandık. oysa ağustos böcekleri kadar işini ciddiyetle yapan hiçbir varlık yoktur. nedir bu mahlukun görevi? ötmek. yazın kırlara, parklara, ormanlara , korulara çıktığınız da ağaçların dibinde çatlamış böcekler görürsünüz, ağustos böcekleri... çatlayana kadar öterler.şimdi söyleyin başka hangi varlıkta var bu iş ahlakı? ağustos böceklerinden `la fonten ` adına özür diliyorum.
asıl değinmek istediğim nokta ilkokul sıralarından beri beyinlerimize kazınan bu ötekileştirme kültürü. iliklerimize kadar sinmiş farklı olanı olduğu gibi kabul etmeme, dışlama alışkanlığı. bunun getirdiği bölük börçük bir toplumsal yapı. bu ülkede solcular nazım hikmet ’i sevdi, necip fazıl’a küfretti. neden, çünkü gericiydi, dinciydi. sağcılar da necip fazıl’a toz kondurmadı, nazım hikmetin ne allahsızlığı kaldı ne moskofluğu.
halbuki birlik olmaya çalışırken birey olmayı beceremeyen insanlar bilime, sanata, edebiyata ideolojik yaklaşmanın akıldışı olduğunu göremediler. ne nazım hikmet şiirlerini sadece solcular için yadı, ne de necip fazıl sadece sağcılar için yazdı.bir insanın düşüncesini beğenmeyebilirsiniz. ben necip fazıl’la aynı görüşleri paylaşmam. ama bir şair allah’ı, ölümü, bu kadar mı güzel işler şiirlerinde. keza nazım hikmet... yaşama sevinci nedir, memleket sevgisi nedir,insana değer vermek nedir ben nazım hikmet’ten öğrendim.
nesnel yaklaşımları, eleştirel bakış açısının ne olduğunu daha sağlam bir zemine oturtmamız lazım.ideolojik yaklaşımlar edebiyatın, estetiğin canına okuyor. "çocuklar ölmesin, şeker deyiyebilsin." bu kelama hangi sağcı,hangi insan katılmaz. maalesef söylenenden çok söyleyeni tartıştık. kısır çekişmelerle birbirimizi yedik yıllarca.şüphesiz her insanın yakın olduğu bir felsefe, ideoloji, dünya görüşü olacaktır. ama bakış açımız "göte göt" diyebilen can yücel kadar objektif olmalıdır...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?