yaran fıkralar

19 /
arh negatif
las-vegas’ta harika otellerden birinin gece kulübünde sihirbaz nefis bir
gösteri yapmis.. arka sirada oturan bir bey bagirarak sihirbaza
o numarayi nasil yaptigini sormus..
"söyleyemem!" demis sihirbaz,
"ögrenirseniz sizi öldürmek zorunda kalirim!.. kisa bir duraklamadan sonra
"tamam.." demis adam,
"o zaman karima söyleyin!"
idiamin
dindar bir adam ölmüş ve tanrının huzuruna cıkmış.

tanrı sormuş:

- hayatını nasıl gecirdin?
+ vallahi sen ne emrettiysen onu yaptım. namazımı kıldım, orucumu tuttum, hırsızlık yapmadım, kimsenin hakkını yemedim...

tanrı bir daha sormuş:

-peki hiç bi kadınla birlikte de mi olmadın?

adam cevap vermiş:

+vallahi hiç yapmadım

tanrı meleklere seslenmiş:

-getirin ordan iki kanat...

adam sevinçle:

+ahh tanrım, melek mi oldum?

-hayır, kaz oldun...
enharista
adamın biri işyerindeki kantinde arkadaşıyla yemek yerken "kolumun
ağrısından ölüyorum" diye arkadaşına dert yanmış,
"doktora gitsem iyi olacak".
arkadaşı da "yahu ne lüzum var" demiş, "ilerde köşedeki marketin çıkışında
yeni bir bilgisayarlı cihaz koydular. üç dolara bir jeton alıyorsun
kasadan, atıyorsun, yanında getirdiğin idrar örneğini açılan kapaktan
içeri veriyorsun, on saniye sonra neticeyi ve tedavi için yapman
gerekenleri öğreniyorsun",
"gördüğün gibi ucuz ve çabuk" diye eklemiş.
adam hemen bir kaba idrarını doldurup arkadaşının dediğini yapmış ve
bilgisayar 10 saniye sonra yazılı olarak cevap vermiş:
"kolunuzda bir cins eklem ağrısı olan teniselbo oluşmuş… sıcak suya koyun,
ağır işlerden kaçının, iki hafta sonra düzelecektir"
memnun biçimde eve dönen adam, bir yandan bilgisayarın dediğini uygularken
bir yandan da muzurca fikirlere kapılıp bu akıllı cihazın nasıl
aldatılabileceğini düşünmeye başlamış.
ertesi gün olunca bir miktar çeşme suyuna köpeğinden alınmış bir idrarı
koymuş, üstüne bir şekilde elde ettiği karısının ve kızının idrar
örneklerini eklemiş. tüm bu karışımın üzerine bir de mastürbasyon yapıp
doğru cihazın yanına varmış.
jetonu atıp kabı makineye vermiş, on saniye sonra cihazdan yazılı yanıt
gelmiş.
1. çeşme suyunuz çok kireçli. bir filtre cihazı almayı düşünün
2. köpeğinizde kene var. eczaneden özel bir şampuan alıp köpeğinizi
yıkayın.
3. kızınız kokain bağımlısı. bir psikiyatri kliniğine yatırın.
4. karınız hamile. ikizler. sizden değil. iyi bir avukat bulun.
5. kendinizi bu yolla tatmin etmeyi bırakmazsanız kolunuz iyileşmez...

newsted35
amerika’da yasayan bir cocuk 100 dolara sahip olabilmek icin gunlerce, gecelerce dua eder.
sonunda paraya ulasamayinca tanri’ya mektup yazmaya karar verir.

amerikan posta idaresi, ustünde yazili adres olarak sadece
’tanri, abd’ olan mektubu amerika baskanina vermeye karar verir.

baskan bush mektubu alinca cok hoslanir, cok duygulanir fakat 100
dolar yerine 5 dolar koyar. 5 dolarin kucuk bir cocuk icin yeterli olacagini dusunur.

cocuk gercekten de 5 dolara sahip olmakla tatmin olur ve
tanri’ya tesekkur mektubu yazmaya koyulur:

sevgili tanrim, parayi yolladigin icin tesekkurler.
ama mektubu beyaz saray uzerinden yollamissin
ve tabii her zamanki gibi oradaki ibne de 95 dolarini kesip silah almis olmali, bana 5 dolar ulasti.
yine de tesekkurler...
enharista
adam aşırı kiloluymuş. sağlığı tehlikeye düşünce doktoru en kısa zamanda
otuz kilo zayıflamasını söylemiş. nasıl yapayım diye kara kara düşünürken
gazetede ’garantili zayıflatma’ diye bir ilan görmüş ve hemen başvurmuş,
’3 günde 5 kilo’ programına yazılmış.

ertesi günü sabah kapısı çalmış, açınca bir de ne
görsün ! karşısında 19 yaşlarında dünya güzeli, sportmen ve üzerinde
giysi olarak bir çift nike ayakkabı bulunan bir kadın!!!
kadın kendini tanıtmış, zayıflama şirketinden geldiğini söylemiş, sırtını
dönüp koşmaya başlamış,sırtında bir etiket varmış, ’yakalarsan seninim’.
adam kızın arkasından koşmaya başlamış, kilometrelerce koşmuş,kan ter
içinde kalmış ama kızı ormanda yakalamış ve beraber olmuş.

programın dördüncü günü adam gerçekten de 5 kilo zayıfladığını görmüş.
şirketin zayıflatma metodunu çok beğendiğinden ikinci bir
programa kaydolmuş, ’5 günde 10 kilo’. ertesi günü yine kapısı çalınmış,
karşısında daha da güzel genç bir kadın, üstelik üzerinde bir çift reebok
ayakkabıdan başka bir şey yok ve sırtında yine bir etiket, ’yakalarsan seninim’.
adam yine canını dişine takıp kadının arkasından koşmuş ve kilometreler
sonra yakalamış. programı tamamlamış ve altıncı gün hakikaten 10 kilo daha verdiğini sevinçle görmüş.

bu defa, şirketin ’10 günde 20 kilo’ programına kaydolmak istemiş ama
şirket yetkilisi uyarmış, ’emin misiniz, bu program gerçekten çok zor bir
etaptır’. adam ısrar etmiş, bütün zorluklara katlanacağını söylemiş.

ertesi gün kapısı çalmış,
heyecanla koşup açınca karşısında iri yarı sportmen genç bir adam görmüş. üstelik adamın üzerinde sadece koşu ayakkabıları varmış, önünde de da bir etiket;
’yakalarsam benimsin’
arh negatif
polis:
-iyigünler beyefendi yolda radar uygulamamiz vardı. hız sınırını aştınız.
adam:
-aşmadım birader der.
polis:
beyefendi radar kayıtlarını gösterebiliriz.
adam:
-ben mustafa’nin arkadaşıyım, uğraşmayın benimle .
polis bi afallar.
-mustafa mı o da kim...?
adam:
-"sen mustafa’yı tanımıyor musun" der..?
polis:
- eeee şey hatırlayamadım!!
adam:
-"dur yanımda resmi var sana göstereyim" der,cebinden bir 20 ytl çıkartır ve üzerindeki atatürk resmini gösterir.
polis:
-haaaaaa, pardon şimdi hatırladım, tamam der .
adam:
-"gidebilir miyim"der?
polis:
-pardon, bu mustafa’nin başka resmi var mı yanınızda?
adami:
-eeeh be... arkadaş dediysek bütün albümü yanımızda taşımıyoruzki kardeşim!
arh negatif
temel bir kenarda kendi kendine konuşmaktadir:
- ya rabbim her şeyin doğrusunu bilirsin, ama 3 şeye aklim ermiy.
1- neden bu kadar çeşitli içki yarattın bizi kararsız birakaysun?
2- neden kadını ay gibi yaratmadun, gece gelecek gündüz kaybolacaktu?
3- en önemlisi bütün vucudumuzda 200 küsur kemik koydunda neden en lüzümlü yere bir tane bile koymadin?
cevizlisucuk
bir temel, bir amerikalı ve bir alman birlikte saunaya gitmişler. bellerinde birer havlu saunada oturmuşlar ter atarlarken, bip, bip, bip diye ses duyulmuş. amerikalı, sağ eliyle
sol koluna dokunup, "çağrı cihazım çaldı. derimin altında elektronik devre var da..." demiş.
aradan biraz zaman geçmiş, bu sefer bir cep telefonu çalmaya başlamış. bunun üzerine alman, sol avuç içini kulağına götürmüş ve konuşmaya başlamış. görüşmesi
bitince, temel`e ve amerikalıya donup, "avucumun içinde cep telefonu devresi var da..." demiş
teknolojik olarak geri kalmayı gururuna yediremeyen temel,
bana bir dakika izin verin" demiş ve dışarı
cıkmış.
birkaç dakika sonra döndüğünde poposunun arasana sikismis
tuvalet kağıdı sarkıyormuş. amerikalı ve alman ın
kendisine garip, garip baktığını görünce, cevabi
patlatmış... faks geliyoda...
newsted35
günün ,birinde ,üç ,erkek ,ormanda ,yürürlerken ,karşılarına ,büyük ve ,
vahşi bir nehir çıktı. ama erkeklerin, nehrin karşı kıyısına mutlaka geçmeleri gerekiyordu.peki bunu nasıl başaracaklardı.birinci erkek dizlerinin üstüne çöktü ve tanrıya dua etti;
tanrım, lütfen nehrin karşı kıyısına geçebilmem için bana güç ver.tanrı ona uzun kollar ve güçlü bacaklar verdi.
böylece nehrin karşı kıyısına geçebildi ancak bunun için 2 saat
boyunca dalgalarla boğuştu ve neredeyse 3-4 kez boğulma tehlikesi geçirdi.
ama,başarmıştı !bunu gören ikinci erkek de tanrıya dua etti;
tanrım lütfen nehrin karşı kıyısına geçebilmem için bana güç ve
gerekli aracı ver.tanrı ona bir tekne verdi ve o da nehrin karşı kıyısına geçmeyi başardı,ancak birkaç kez teknenin alabora olma tehlikesiyle
karşılaştı...tüm bu olan bitenleri izleyen üçüncü erkek de dizlerinin üstüne çöktü ve tanrıya yalvardı tanrım lütfen nehrin karşı kıyısına geçebilmem için
bana güç, araç ve zekayı ver tanrı erkeği bir kadına dönüştürdü.

kadın haritaya baktı....

nehrin biraz yukarısına doğru yürüdü ve köprüden karşıya geçti...
janisbaby
adamın biri, yeni açılan lüks büyük mağazaya gitmiş, satıcı kıza yaklaşmış:
-bir kravat almak istiyorum, demiş.
-satıcı kız: beyefendi, bizde müşteriyi memnun etmek esastır. kravat ipekli mi olacak yünlü mü?
-ipekli.
-o zaman lütfen birkaç yukarı buyurun, ipekli kravatlar bir kat yukarıda.
adam bir kat yukarı cıkmış, başka bir satıcı kız kıza:
-ben ipekli bir kravat almak istiyorum.
-beyefendi, kravat düz mü olacak, desenli mi?
-desenli.
-bizde müşteriyi memnun etmek esastır, desenli kravatlar bir kat yukarıda, lütfen üst kata buyurun.
adam bir kat daha cıkmış. yeni bir satıcı kıza:
-ben ipekli ve desenli bir kravat almak istiyorum.
-desenler çizgili mi, çiçekli mi olacak?
-çizgili.
-bizde müşteriyi memnun etmek esastır, çizgili kravatlar bir kat yukarıda, lütfen bir kat yukarı buyurun.
adam bir kat daha cıkmış.çizgiler kalın mı, ince mi, bir kat yukarı. zemin açık mı, koyu mu, bir kat yukarı derken 35. kata gelmiş. öfke ile satıcı kızın yakasına yapışmış:
-ben ipekli, ince çizgili, zemini koyu, uç kısmı geniş, etiketi de ipek bir kravat istiyorum.
-kravatı bu elbiseyle mi kullanacaksınız?
-hayır, evdeki elbisemle.
-beyefendi, bizde müşteriyi memnun etmek esastır, bir uyumsuzluk olursa firmamızın prensiplerine ters düşer, lütfen evden öbür elbisenizi alır gelir misiniz?
adam büyük bir öfkeyle asansöre yönelmiş. o sırada asansörün kapısı açılmış, içinden gene çok sinirli bir adam çıkmış. bir elinde bir klozet kapağı bağırmış: “işte evdeki tuvaletin klozet kapağı. verecekseniz verin artik su tuvalet kâğıdını!”
janisbaby
modern bir hastanede cok sikisan bir adam defalarca denemesine karsin devamli mesgul olan erkekler tuvaletine giremez. adamin zor durumunu goren bir hemsire adamin haline acir ve
- bayim, duvardaki tuslarin hic birine dokunmayacaginiza soz verirseniz bizim "cok ozel" bayan tuvaletini kullanabilirsiniz.’ diyerek yardimci olur.


adam tesekkur eder, ihtiyacini giderdikten sonra gozleri karsisindaki duvarda bulunan ve ustunde is, ih, tp ve otc yazan rengarenk tuslara takilir.
biraz tereddut eder, soz vermistir. ancak merakini yenemeyerek is yazan birinci tusa dokunur. altindan fiskiran ilik su aninda adamin altini yikar.

erkekler tuvaletinde boyle bir luksu hic yasamamis adam, daha buyuk bir haz beklentisi icinde ih tusuna basar.

sonuc, bekledigi uzere olaganustudur. bu kez ilik su yerine pufur pufur bahar cicegi kokulu ilik hava, nazik yerlerini kurulamaktadir...

hanimlar tuvaletinin tuvalet otesi bir sey olduguna inanan adam tereddutsuz tp tusuna uzanir.

bu kez de talk pudrasinin oksayici etkisiyle kendinden gecer.

son tusun daha gorkemli bir etkisi olacagina kuskusu olmayan adam hemen ona da basar.

gozlerini acip hatirladigi ilk sey, hastanede uzandigi yatakta kendisine dogru egilmis endiseli hemsirenin yuzudur.

- ne oldu bana?’ diye sorar aci icinde, - son hatirladigim sey, hemsirelerin ozel tuvaletinde uzerinde otc isaretli bir tusa basmak.’
- biliyorum der hemsire; otc "otomatik tampon cikarici" demektir... penisiniz yastiginizin altinda...



ylmzcrk
maymun ormanda içip içip sapıtmaya başlar.

yanından geçen tavşan der ki; maymun kardeş ne yapıyorsun ?

- ne yapayım, muzumu yiyorum , rakımı içiyorum, biraz sonrada gidip aslanı s.kicem.

az sonra yanından geçen kaplumbağa der ki; maymun kardeş ne yapıyorsun ?

- ne yapayım, muzumu yiyorum , rakımı içiyorum, biraz sonrada gidip aslanı s.kicem.

daha sonra yanından geçen tilki aynı soruyu sorar. maymun kardeş ne yapıyorsun ?

- ne yapayım, muzumu yiyorum , rakımı içiyorum, biraz sonrada gidip aslanı s.kicem.

tilki aslana yaranabilmek için hemen haberi ulaştırır.

eyyy ormanların kralı maymun senin hakkında herkese atıp tutuyor. ben de yemedim içmedim yetiştireyim dedim.

aslan usul usul maymuna doğru giderrrrr.

+ maymun kardeşşşş maymun kardeşşşş. de bakalım ne yapıyorsun?

ne yapayım kralım ; muzumu yiyorum, rakımı içiyorum a.cık a.cık konuşuyorum işte.
chatter
henüz ellilerinde olan yaşlı çift evlerinin balkonunda sohbete başlarlar.o esnada dişçi sam karısına sorar:
s:karıcım sana bir sorum olacak ama kesinlikle dürüstce cevap vermeni istiyorum?
k:evet hayatım sor
s:şu güne gelene kadar beni kaç defa aldattın?
k:aslında bende bu konuyu konuşmak istiyordum.seni aldattım sam hemde 3 sefer.
s:neee??
k:evet öyle ama hepside sana olan sevgimdendi.anlatmama izin ver lütfen.
s:anlat öyleyse.
k:hani ilk zamanlarda muayenehane kurmak için paraya ihtiyacın vardı ya,ve o akşam eve banka müdürü gelmişti.
s:evet??
k:hah işte o müdürden sen parayı nasıl aldın sanıyorsun?
s:olamaz karolina.. fedakar karım benim.ikincisi neydi peki?
k:hani sen hastalara özen göstermediginden dolayı genel kurul tarafından ceza almıştın ve muayenehanen kapanacaktı ya.
s:evet?
k:işte o gün muayenehanen nasıl kapanmadı sanıyorsun?
s:kaaarolinaaa... fedakar sevgilim. peki ya sonuncusu?
k:hani o olaydan sonra sen hırs yapıp genel kurula başkan adayı olmuştun ya.
s:evet?
k:oylamada başkan olabilmen için 247 oyu nasıl aldın sanıyorsun?
s:?!?!??!

benduruyorumsebagitti
hitler üç esir yakalamış.ingiliz, fransız ve bir yahudi.

- "size soru soracağım, bilirseniz sizi bırakacağım" demiş.

ingiliz’e sormuş:

- "titanik kaç yılında battı?"

ingiliz hemen cevap vermiş:

- "1912" diye.

hitler göndermiş ingiliz’i. fransız’a sormuş bu kez:

- "titanik’te kaç kişi öldü?"

fransız cevap vermiş

- "1050".

- "tamam, sen de gidebilirsin" diye özgür bırakmış.

ve yahudi’ye dönmüş;

- "say lan isimlerini...

benduruyorumsebagitti
adamın biri ölmüş.
melekler günah-sevap hesabını çıkarıyorlar. bir bakıyorlar ki adamın bir tek sevabı bile yok.
adam:
-ya iyi bakın. ben şu tarihte bir fakire bir lira vermiştim, diyor.

melekler tekrar bakıyorlar. gerçekten de, dediği tarihte bir fakire bir lira vermiş. eee ne yapacağız diye düşünmeye başlıyorlar. bir tarafta bir sürü günah, diğer tarafta sadece bir sevap.
işin içinden çıkamayınca baş meleğe gidip, böyle böyle diyorlar.

-hımmm
diyor baş melek. biraz düşündükten sonra:
-verin bir lirasını atın cehenneme!


arh negatif
adam trafikte ’alçaktan uçarak’ giderken polise yakalanır... kenara çeker arabadan iner:
- buyrun memur bey!
- beyefendi aşırı hız yaptığınız için sizi durdurmak zorundayım, ehliyetiniz lütfen?
- ehliyetim yok, son yaptığım kazada ehliyetime el koydular memur bey.
- peki aracınızın ruhsatını görebilir miyim?
- araba benim diil memur bey çaldım ben bu arabayı.
- anlamadım nasıl yani, siz bu arabayı çaldınız, öyle mi???
- evet memur bey, aa durun bi dakka torpido gözünde ruhsat olucaktı, silahımı oraya koyarken ruhsat gibi bişi gördüm galiba...
polis iyice şaşırır:
- torpido gözünde silah mı var?
- evet memur bey, bu arabanın sahibi kadını vurduktan sonra cesedi bagaja koydum silahı da torpido gözüne koydum...
- bi de bagajda ceset mi var?
- evet memur bey...
trafik polisi bunu duyar duymaz amirini arar, arabanın etrafı bir anda polislerle dolar ve adamı sorguya alırlar.... ekipler amiri adamın ehliyetini ister, adam ehliyetini çıkarır ki ehliyet geçerli temiz hiçbir anormallik yok. bunun üzerine adamın ruhsatını ister, adam çıkartır ruhsatı da verir, ekipler amiri yine bakar ki araba adama ait.derken adamdan torpido gözünü açmasını ister, adam açınca ortaya çıkar ki orada da silah falan yok... ekipler amiri bir de bagaja bakmak ister adam bagajı açar orada da ne ceset ne bişi yok. bunun üzerine ekipler amiri ’çok garip’ der...
’sizi durduran memurun anlattığına göre bu arabanın bi kadına ait olduğunu söylemişsiniz, kadını öldürüp cesedi bagaja, silahı da torpido gözüne koymuşsunuz...’
adam güler:
’inanamıyorum... o şimdi benim için ’aşırı hızlı gidiyordu’ da demiştir.





boranepy
iki evli kadın dışarı çıkarlar, içerler, çok eğlenirler...

tam eve dönecekken (eşşeğin kulağına su kaçırmadan dönülmez ya eve) bir bar tabelasında "tequila 3 ytl" görür, girer, kulağa su kaçana kadar içerler.

yeniden evlerine dönme girişimindeyken, yolda kaka (a.k.a bok, büyük abdest) neyse, kakalarının geldiğini fark ederler ve zıçacak bi yer bulamazlar...

yol karşısındaki mezarlığa zıçabiliriz derler, nasolsa kimse görmez orda. giderler zıçarlar. ama tualet kağıdı yoktur (haliyle) , biri donunu çıkartıp münasip yerini siler, donu atar.

öbürü kıyamaz donuna (victorias secret falan heralde, fıkra işte ) , ordaki çelenk çülünk bişeyden bi kağıt koparır, siler münasip yerini.

sabah olur, işbu karıların kocaları telefonlaşır...

koca 1 : olm benim karı çok fena aldatmış beni, eve bi geldim, sızmış kanepede, altında donu yok , deliricem , napıcam bilmiyorum...

koca 2 : lan salak, üzüldüğün şeye bak, benim karıya gerekeni yapmışlar bi de kıçına " seni asla unutmayacağiz " diye bi kağıt yapıştırmışlar
elma sekeriiii
örnegin;

tip fakultesinde ilk kez kadavra basina toplanan
ogrenciler, bayagi bir merak ve ilgiyle kadavrayi incelemektedirler.
profesor dersine baslar; ’tipta iki sey doktorlar icin cok onemlidir.
ilki insan vucudu ile ilgili hicbir sey sizin icin igrenc
olmamalidir.
ornegin, der ve parmagini cesedin poposuna sokup cikartip
agzina goturur.
’hadi bakalim simdi sizler de ayni seyi yapiniz !’
ogrenciler sok icinde, hepsi duraksarlar ama bakarlar ki profesor cok
ciddi, istemeye istemeye hepsi sirayla kadavranin poposunu parmaklayip
sonra da emerler.
ogrencilerin hepsi bu isin tadina bakip berbat bir
hale gelmisken, profesor konusmasini surdurur; ’bir tip doktoru icin
ikinci en onemli nokta gozlemdir’ der ve devam eder;’ben kadavranin
kicina orta parmagimi soktum ama kendi agzima isaretparmagimi
goturdum..simdi bir doktor icin, dikkat etmenin ne kadar onemli
oldugunu da ogrenmis bulunuyorsunuz....!


agresifmis
> erbakan ölmüş ve cennete gitmiş..
> meleklerin karşısında cennetin kapsında dururken arkasında

> saatlerle dolu çok büyük bir kapı görmüş ve sormuş:

> -’bu saatler ne böyle?’

> melekler cevap vermiş:

> -’bunlar yalan saatleri. dünyadaki herkesin bir yalan saati vardır.

> her yalan söyleyişinde saatteki ibre hareket eder.’

> erbakan

> -’ooo, peki bu kimin saati?’

> -’bu atatürk ün saati.. ibre hiç bir zaman oynamadı, yani hiç

> yalan söylememiş.

> -’inanılmaz’ demiş erbakan.

> -’peki bu kimin saati?’

> melekler cevap vermiş:

> -’bu ismet inönü’nün saati. ibre iki kez hareket etti, yani inönü

> tüm yaşamında sadece iki kez yalan söyledi...’

> en sonunda erbakan dayanamamış ve sormuş:

> -’peki tayyibin saati nerede??’

> -’tayyibin saati hz.muhammedin ofisinde, hz.muhammed onu vantilatör olarak kullanıyor..’
nickten yana sansim yok
kadının biri bir hayvan dükkanınıa girmiş.papağanlardan birini çok beğenmiş ve tezgahtara fiyatını sormuş.adamda "10 milyon ama size o hayvanı önermem çünkü bize de genelevden geldi.ağzı çok bozuktur." demiş.kadın boşver deyip papağanı satın almış,eve getirmiş.papağan başlamış "oooo..yeni ev,yeni mama.." kadın bozuntuya vermemiş.sonra evin kızları gelmiş.papağan "ooo..yeni ev..yeni mama..yeni sermaye.." demiş.kadın biraz bozulmuş.sonra kadının erkek çocukları gelmiş.papağan "ooo..yeni ev..yeni mama..yeni sermaye..yeni müşteriler" demiş.kadın bu sefer bayağı bozulmuş.sonra kadının kocası gelmiş.papağan yine başlamış"ooo..yeni ev..yeni mama..yeni sermaye..yeni müşteriler..vee..ooo..mehmet abi hoşgeldin!!"
19 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol