yaran fıkralar

20 /
nickten yana sansim yok
çocuk akşam eve gelmiş ve babasına ; "baba hayat bilgisi dersinde yonetimleri işliyoruz, bana demokrasiyi anlatır mısın? " demiş. babası; "anlatmasına anlatırım yavrum, ama senin bazı tanımları bilmen gerekiyor." demiş. "bak şimdi benim fabrikam var ve eve para getiriyorum, ben kapitalistim. paranın nasıl harcanacağına annen karar verir, o hükümet. hepimiz senin için yaşıyoruz, sen halksın. beşikteki kardeşin, gelecek. hizmetçimiz ise işçi sınıfı. sen bunları öğren. ben sabah sana demokrasiyi anlatırım" demiş. gece çocuk uyanmış bir bakmış ki küçük kardeşi altını pisletmiş ve durmadan ağlıyor. hemen anne ve babasının odasına gitmis. annesi horul horul uyuyor. uyandırmaya çalışmış ama başaramamış. babası yatakta değil, geçerken hizmetçinin odasına bir bakmış ki hizmetçiyle babası sevişiyor. çaresiz dönüp yatmış. ertesi sabah babası "gel oğlum sana demokrasiyi anlatayım." demiş. çocuk: "gerek yok baba, ben artık biliyorum" yanıtını vermiş ve anlatmış; "kapitalistler işçi sınıfını! becerirken hükümet uyuyor, halk endişeli, gelecek ise bok içinde."
imphotep
kaderde sözlüğe fıkra yazmak da varmış ;

ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere
bakıyormuş.’evrim ne güzellikler yaratıyor’ diye düşünüp mest oluyormuş.
birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve adamı kovalamaya başlamış.
adam bütün gücüyle kaçıyormuş ama arkasına her bakışta ayının daha fazla
yaklaşmış olduğunu fark ediyormuş.
dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki dala
takılmış,ayı adamın üzerine atlamış,pençelerini kaldırmış.
tam vurmaya hazırlanırken adam ’allah’ım’ diye bağırmış.
bir anda zaman durmuş,ayı donmuş,ormandaki nehir bile akmaz olmuş.
bir anda orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık huzmesi adamın üzerine
parlamış.
çok derinden gelen ilahi bir ses adama ‘yıllarca bana inanmadın,yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın,sana bu durumda yardım
etmemi mi istiyorsun?seni sevgili bir kulum mu saymalıyım’
demiş.
adam utanç içinde,’biliyorum bunca yıldan sonra dindar olmayı istemem
haksızlık,ama belki ayıyı dindar yapabilirsiniz’ demiş
ses ‘peki’ demiş ve ışık kaybolmuş.
nehir tekrar akmaya başlamış,her şey aksine dönmüş.
ayı pençesini indirmiş, iki pençesini de göğe doğru çevirmiş ve konuşmaya
başlamış ‘allah’ım, senin rızkınla orucumu açıyorum,hamdolsun verdiğin nimetlere’
dum spiro spero
> uyanik bir köy çocuğu şehrin en büyük marketinde işe başvurur.
> dünyanın bu
> en büyük alışveriş merkezinde herşey ama herşey satılmaktadır.
> patron sorar:
> * daha önce hiç satıcılık yaptın mı?
> * evet köyümde bu işi yaptım.
> * patronun gözü cocugu tutar:
> * iyi, yarın başlıyorsun. ertesi gün akşam olur ve patron çocuğu
> karşısına
> alır;
> * evet, bugün kaç satış yaptın??
> * bir!
> * ne bir mi? ötekiler 20-30 satış yaptılar, nasıl bir? kaç dolar tuttu
> peki?
> * 320.334 usd doları.
> * patron şaşırır ve sorar:
> * nasıl becerdin bunu?
> * adama küçük boy bir olta, sonra orta boy ve sonra da büyük boy bir
> olta sattım.
> * adama nerede balık tutucağını sordum. kıyıda diyince bir tekneye
> gereksinimi olduğunu söyledim. tekne bölümüne indik ve çift motorlu,
> yelkenli, lüks bir yat sattım. vosvosuyla bunu çekemeyeceğini
> söyleyince
> son model 4x4 bir jeep sattım. patron kendinden geçer:
> * ne diyorsun, tüm bunları bir küçük olta almaya gelen adama mı
> sattın?
> * genç çocuk yanıt verir:
> * yoo aslında karısı için bir tane orkid istemişti... ben de ona şöyle
> dedim:
> ’haftasonun mahvolmuş, sen en iyisi balığa git...’
aytunc
12 yaşinda bir çocuk bir kadina tecavüz etmekten yargilaniyormuş. üstelik çocuğun avukati da bayanmış. mehkemede bayan avukat, çocuğun pipisini dışari çikarip eline almış ve sallayarak:

- hakim bey, bu çocuk bu ufacık pipisiyle bu kadina nasıl tecavüz edebilir ?

tam bu sirada çocuk avukatin kulağina eğilerek fisildamış:

- avukat hanim biraz daha sallarsaniz davayi kaybedicez.
arh negatif
temel akşam eve gelmiş fadime boynuna sarılarak karşılamış onu.
-"temel’um harika bir haberim var. bir ay geciktim. herhalde bir bebeğimiz
olacak, doktor bu sabah test yaptı. sonucunu alana kadar lütfen kimseye
söylemeyelim!" demiş heyecanla.
ertesi sabah elektrik idaresinden bir görevli son faturayı ödemedikleri için
kapıyı çalmış
-"siz fadime misiniz? biliyor musunuz bir aylık gecikmeniz var."
-"bir aylık gecikmem olduğunu siz nereden biliyorsunuz?" demiş fadime
hayretle.
-"bu dosyalarımızda açıkça görünüyor."
-"ne? dosyalarınızda mı?"
-"kesinlikle!"
-"beyefendi, lütfen bu gece eşimle görüşmeliyim!" demiş fadime korkuyla olanı biteni temel’e anlatmış temel ertesi sabah kızgın bir boğa gibi elektrikidaresine dalmış
-"neler oluyor burada? karim bir dosyadan bahsetti. aylık gecikmesi ile ilgili!" diye bağırmış temel.
-"sakin olun. ciddi birşey değil!" demiş memur.
-"bu gecikme için bize borçlusunuz!"
-"size mi borçluyum? ya ödemezsem?"
-"o zaman sizinkini kesmek zorunda kalacağız!"
-"ama o zaman karim ne yapacak?"
-"bilmiyorum!" demiş memur. "hanımefendi artik mumla falan idare eder! "
serpens
uluslararası cerrahlar konferansi bittikten sonra bir amerikali, bir ingiliz bir de türk cerrah beraber bir seyler icmeye giderler.

ingiliz baslar anlatmaya:- "gecen gün bir is kazasi gecirmis birini getirdiler.adam presin içine sikismis. sadece sol kücük parmagi vardi. bizim elemanlarimiz öyle iyi calistilar ki, önce parmaga bir el, sonra kol, sonra da vücut yaptilar. adam taburcu olunca o kadar verimli bir isci oldu ki onun yüzünden 5 isci issiz kaldi"

amerikali söz alir:-"bana ise gecen gün bir sac getirdiler. adam nükleer reaktörün icinde kalmis. sadece saci vardi. oldukca iyi bir calisma ile önce saca bir bas, sonra vücut vs. yaptik. adam taburcu oldugunda o kadar verimli oldu ki onun yüzünden 20 kisi issiz kaldi"

türk söz alir:-"yillar once, bir gun yolda gidiyordum. bir osuruk kokusu aldim. hemen osurugu bir cantaya doldurdum. laboratuara gidip o osuruga uygun bir döt deligi yaptik. sonra delige uygun bir döt yaptik. en sonunda döte uygun bir vücud yaptik. ortaya bir adam cikti. adamin adi tayyip’ti. o kadar verimli oldu ki bütün ülke simdi onun yüzünden issiz !"
benduruyorumsebagitti
öğrenci arkadaş o ay evden iki defa para istemiş ve hepsini de bitirmiştir. mecburen aramış gene, utanıyo para istemeye.
-baba telefon hangi elinde, demiş.
+sağ elimde.
-sol eline alsana onu.
+aldım.
-şimdi sağ elinin baş parmağıyla işaret parmağını birleştirip birbirine sürt.
+
+telefon hangi elinde oğlum.
-?
-sağ elimde baba.
+sol eline al şimdi onu.
-aldım.
+elinin parmaklarını birleştirip, avuç içini yüzüne doğru tut.
-tamamdır.
+yala evladım yala.



benduruyorumsebagitti
sütunlara dikkat!

amerika’da ölen bir kadın için kilisede cenaze töreni düzenlenmiş. tören sonunda cenaze görevlileri tabutu taşırken, tabutun ön bölümünü yanlışlıkla kilisedeki sütunlardan birine çarpmışlar. bu olaydan sonra tabuttan bir inilti sesi duyulmuş. tabut açılmış ve öldüğü sanılan kadının yaşadığı anlaşılmış. bir süre hastanede tedavi edilen kadın iyileşmiş ve bir 10 yıl daha yaşamış.

10 yıl sonra öldüğünde ise cenaze töreni yine aynı kilisede yapılmış. tören sonrası görevliler tabutu taşırken kilisedeki aynı sütunun önüne geldiklerinde, ölen kadının kocası bağırmış: “lütfen sütunlara dikkat edelim!”

*can ataklı’nın bugünkü köşesinden
benduruyorumsebagitti
olay bir belediye otobüsünde geçiyor...

yaşlı bir amca elinde bastonuyla kalabalık bir otobüse biniyor. oturacak yer yok.
bastonuna tutunarak ayakta durmaya çalışıyor. otobüsün her fren yapışında, hareket edişinde sarsılıyor...

amcanın yanındaki koltukta oturan genç:
- amca,su bastonunun altına lastik taksaydın kaymazdı.
yaşlı adam:
— evlat o lastiği 17–18 sene önce baban taksaydı, şimdi o yerde ben oturuyor olurdum!


king of swords
avrupada bir ülkenin bir şehrindeki bir mahallede yaşayan iki kardeş çocuk varmış. mahallede ne olsa bu iki çocuktan biliniyormuş, cam kırıldığında birşey kaybolduğunda hep bu çocuklardan hesap soruyorlarmış.
bir gün annesi gelen şikayetlere dayanamıyp 2 oğlunu rahibe götürmüş. ilk önce büyük oğlanı almış rahip, "evladım" demiş, "tanrı nerde?" çocuk cvp vermemiş. 2 defa daha sormuş çocuktan tık yok. en sonda sinir olup bağırarak " tanrı nerde laaan!" diye bağırınca çocuk arkasını döndüğü gibi kardeşinin kolundan tutup kaçmaya başlamış. kardeşi, "abi noluyo?" deyince abisi, "koş koş bu sefer mesele ciddi, tanrı kaybolmuş bizden biliyorlar", demiş.
king of swords
hergün camda bekleyen kız yoldan geçen bir delikanlıya aşık olur. delikanlı da aşkına karşılık verince kız camdan aşağıda ağzıyla mendil atar, çünkü kızın elleri yoktur. bu iki aşık evlenirler, hikaye bu ya kızın elleri çıkar.. ve o güzel şarkı çıkar meydana: "seni ben ellerin olsun diye mi sevdim"
arh negatif
bir escinsel spor arabasiyla yolda giderken kavsaga gelir.
karsi yoldan hizla gelmekte olan bir kamyon
arabasina carpar, carpmakla da
kalmaz arabanin on kismini tamamen parcalar.
escinsel arabadan iner ve sinirli bir bicimde,
eli belinde kamyon soforune cikisir:
-ayol ne yapiyon sen.arabami mahvettin
farkinda misin, senin sucoon.
bunu odeyeceksin!
kamyon soforu umursamaz bicimde yanit verir:
-s...rim seni de arabani da!
escinsel yanitlar:
-hayirrrrrrrr, boyle tatli sozlerle beni
kandiramazsinnn. ben arabamin
tamir parasini istiyorum...
igor
nereyi aradın


adamın biri evine gelir ve posta kutusunda telefon faturasını görür. bir bakar ki 3 milyar küsür lira fatura. beyninden vurulmuşa döner. hemen ayrıntılı fatura ister. fatura gelir. aranan bütün numaralar adamın arkadaşlarına ve dostlarına aittir.

adam :

-"bu nasıl olur? ödeyeceğiz mecburen" der.

o sırada gözü papağanına takılır. bir an tereddüt eder.

-"yok canım hayvancağızın günahını alıyorum" der içinden ama şüphe de devam etmektedir.

-"ya yapmışsa", "yok, yok yapmamıştır...."

gece papağanı gözlemeye karar verir. papağan kafesinden çıkar ve telefonun başına gidip rehberi açar, adamın kız arkadaşlarını tek tek arayıp saatlerce konuşur. adam sinirden çıldırmış bir şekilde papağanı yakalar ve kanatlarından duvara çiviler. papağan çarmıha gerilmiş bir vaziyette duvarda asılı kalmıştır. adam sinirle papağanı azarlar;

"bir hafta burada asılı kal da aklın başına gelsin. çek bakalım cezanı !"

adam gider. papağan bir bakar karşı duvarda çarmıha gerilmiş isa durmakta.

hemen muhabbete koyulur;

- "birader sen ne kadardır buradasın?"

- "2000 yıldır buradayım" der isa.

papağan hayretler içinde kalmıştır;

- "ohaaaa!.. nereyi aradın lan öyle?"
arh negatif
iki rahibe varmis biri matematikçi biri mantikli.bunlar bir aksam
karanlikta kiliseye dönerlerken matematikçi rahibe mantikliya dönerek:
-"yaklasik 20 dakikadir bir adam bizi takip ediyor ve gittikçe yaklasiyor su anda aradaki mesafe 50 metre" der.bunun üzerine mantikli rahibe bunun tek mantikli açiklamasi olabilecegini ve adamin kendilerine tecavüz edecegini ve daha hizli yürümeleri gerektigini belirtir.rahibeler daha hizli yürümeye baslarlar.2 dakika sonra matematikçi rahibe:
-"adam da hizlandi ve aradaki mesafeyi kapatiyor, su anda 30 metre arkamizda... o zaman mantik olarak kosmamiz gerekir." rahibeler kosmaya baslar ve 3 dakika sonra matematikçi rahibe:
-"o da kosuyor ve arayi kapatiyor su anda mesafe 10 metre.o zaman mantik olarak bizi yakalayacak birimiz saga digerimiz sola saparak kiliseye ulasmaya çalisalim en az birimiz kurtulur.".ve matematikçi saga dogru kosmaya mantikli sola dogru kosmaya baslar.matematikçi 20 dakika sonra kiliseye ulasir ve telas içinde beklemeye baslar. aradan 40 dakika geçtikten sonra mantikli rahibe gelir.matematikçi sorar;
-"ne oldu ne yaptin ?"
-"adam beni takip etti artik mesafe üç-bes adima kadar azalmisti, mantik olarak daha fazla kosmanin anlami yoktu...
-"eeee..."
-"mantik olarak ben durdum adamda durdu."
-"sonra..."
-"mantik olarak ben etegimi kaldirdim oda pantolonunu indirdi."
-"peki daha sonra...."
-"daha sonra ne olacak etegini kaldirmis bir rahibe pantolonunu indirmis bir adamdan daha hizli kosar..."
arh negatif
doktor uzun sure çalıştığı koyden tayin istemiş ve çıkmış.bunu duyan koylülerden birisi harekete geçmiş. çünkü doktor çok çapkın ve istediği herkesle beraber oluyor.koylu bunu fırsat bilerek doktora gider ve doktorum bunun sırrını bana versene der. doktorda eğer eğilen bi kadın görürsen git ona arkadan sarıl .hiç bi kadın buna hayır diyemez.sonrada işini görursün. taktiği alan koylu koyde dolaşmaya başlar ama eğilmiş kadın bulamaz. evinin yolunu tutar.evin bahçesine geldiğinde karısının bahçede eğilip çalıştığını görür vede aklına taktik gelir. usulca eşinin kalçalarına yapışır. eşi arkasına bakmadan :
-doktor beyy sen daha gitmedin mi!
insan lekesi
ali üçüncü sınıfa giden zeki bir çocuktur.öğretmeni aliye siyaset nedir diye sorar.ali düşünür cevap veremez.ali babasına sorar.babası bu eve parayı kim getiriyor diye sorar ali sen getiriyorsun baba der.baba ben kapitalist sistemim der.babası evin ihtiyaçlarını kim alıyor diye sorar ali annem der.babası annen hükümet der.baba kardeşine kim bakıyor diye sorar oda dadım der.dadın işçi kardeşin gelecek sende halksın der.ali anlar olayı.bir gece ali ağlayan kardeşinin sesine uyanır kardeşi altına pislemiştir.annesini uyandırmaya çalışır uyanmaz ali dadıyı uyandırmaya giderken babasıyla uygunsuz vaziyette görür dadıyı ali düşünür ve kapitalist sistem işçiyi sömürüyor hükümet uyuyor gelecek bok içinde halk ne yapsın der.
arh negatif
ateşli bir köy çocuğu şehrin en büyük marketinde işe başvurur. dünyanın bu en büyük alışveriş merkezinde her şey ama her şey satılmaktadır.

patron sorar:
- daha önce hiç satıcılık yaptın mı?
- evet köyümde bu işi yaptım. patronun gözü çocuğu tutar:
- iyi, yarın başlıyorsun.

ertesi gün akşam olur ve patron çocuğu karşısına alır;
- evet, bugün kaç satış yaptın?
- bir!
- ne bir mi? diğerleri 20-30 satış yaptlar, nasıl bir? kaç dolar tuttu peki?
- 320.334 usd doları. patron şaşırır ve sorar:
- nasıl becerdin bunu?

- adama başta küçük boy bir olta, sonra orta boy ve sonra da büyük boy bir olta sattım.adama nerede balık tutacağını sordum.
kıyıda diyince bir tekneye ihtiyacı olduğunu söyledim. tekne bölümüne indik ve çift motorlu, yelkenli, lüks bir yat sattım.
vosvosuyla bunu çekemeyeceğini söyleyince son model 4x4 bir jeep sattım.

patron kendinden geçer:
- ne diyorsun, bütün bunları bir küçük olta almaya gelen adama mı sattın? genç çocuk cevap verir :
- yoo aslında karısı için bir tane orkid istemişti... ben de ona şöyle dedim:
" hafta sonun mahvolmuş, sen en iyisi balığa git..."

....

uko netsret
nâmik kemâl askerde komutanindan izin ister.komutan:"3 soru soracam bilirsen izin alirsin." der.nâmik kemâl kabûl eder.ilk soru:"karada gider nedir?"
"araba" der nâmik kemâl.komutan:"araba oldugunu bildin;ama otomobil oldugunu bilemedin."demis.ikinci soru:"denizde gider nedir?" "gemi" der nâmik kemâl.komutan:"gemi oldugunu bildin;ama yolcu gemisi oldugunu bilemedin." der.
bunun uzerine nâmik kemâl komutana "ben size bir soru soracam.bilirseniz burada kalacam,bilemezseniz izni alirim." der. komutan kabûl eder.nâmik kemâl "kadinlarin iki bacaginin arasinda ne var?" diye sorar.komutan "am var." diyince nâmik kemâl "am oldugunu bildin;ama ananin ami oldugunu bilemedin."der
20 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol