yaran fıkralar

10 /
rdm
kari koca bir barda oturuyorlar onlerindeki ickileri
yudumlarken bardan
iceri ho$ bir hatun girer.
bizimkilerin yanina yakla$ip adama sarilarak
yanagindan
oper. yanındaki karisina aldirmadan:
- nasilsin hayatim, epey oldu goru$emedik... diyerek
ileride bir masaya gidip oturur. adamin karisi
$a$kindir,
dayanamayarak kocasina sorar.
- kim bu kadin?
adam sakin bir sesle yanitlar:
- metresim!
kadin yaniti duyunca cildirir:
- ne! derhal bo$aniyoruz! sen ne $erefsiz adammi$sin.
bir de utanmadan metresim diyorsun.
her $ey bitti hemen bo$aniyoruz!
adam gayet sakin siralamaya ba$lar:
ne yani sevgilim etiler’deki dubleksi, akmerkez’deki
daireyi, bodrum’daki tripleksi, 24 metre yati,
altindaki son model
jeeple spor arabayi, butun bunlari birakip benden
ayrilmak mi istiyorsun?
kadin sakinle$ir ve cevresine bakmaya ba$lar. biraz
ileride bir cift dikkatini ceker, kocasina sorar:
- surada oturan bizim suat degil mi?
kocasi yanitlar:
- evet
- peki yanindaki kim?
kocasi gayet sogukkanli:
- metresi...
kadin bir duralar hemen arkasindan yapi$tirir:
- aaaa! bizimkisi daha guzel valla!
myname

üç adam ölür ve cennete giderler. sorgu meleği birincisine sorar: - "seni cennete yollamadan önce sana bir sorum var: karına karşı sadık oldun mu?" adam yanıtlar: - "evet, asla bir başka kadına bakmadım." sorgu meleği: - "şuradaki rolls-royce’u görüyor musun ? o senindir. cennetteyken kullanabilirsin." sorgu meleği ikinci adama da aynı soruyu sorar ve şu cevabı alır: - "bir kez karımı aldattım ama bunu ona itiraf ettim. beni bağışladı ve mutlu yuvamızı kurtardık." bunun üzerine sorgu meleği: - "şuradaki mercedes’i görüyor musun? cennetteyken onu kullanacaksın." der ve üçüncü adama da sorar: - "karını hiç aldattın mı ?" adam yutkunur ve şöyle der: - "itiraf edeyim ki; bulduğum her kıza asıldım ve her fırsatta onlarla yattım, birçoğu ile beraber oldum. üzgünüm." sorgu meleği, "ehh" der, "ama temelde iyi bir adamsın. şuradaki eski vosvos’u görüyor musun? cennette onu kullanacaksın." bunun üzerine üç adam vedalaşır arabalarına atlar ve kendi yollarına giderler. birkaç hafta sonra ikinci ve üçüncü adam birlikte gezerlerken barın önünde birinci adamın rolls-royce’unu görürler. bara girdiklerinde adamın perişan bir halde, etrafındaki boş şişelerin arasında salya sümük oturduğunu görürler ve şaşırırlar: - "heyy! ne oldu sana?" der ikinci adam, "cennettesin, altında bir rolls-royce var, her şey mükemmel ama sen niye bu haldesin?" - "bugün karımı gördüm!" der birinci adam. diğerleri, "aaaa! ne kadar güzel! peki derdin nedir?" diye sorarlar.. adam içini çekerek konuşur, "kaykay’la dolaşıyordu!"
capt it all
cidden alakasız bir zamanda yarmıştır;

bir gs’lı, bir fener´li ve bjk´li arabistan’da yasak olmasına
rağmen bir
otelde içki içerken yakalanırlar...

mahkemeye çıkarılırlar... karar idam...

itiraz ederler ve karar ömür boyu hapis cezasina çevrilir. ama o
gün,
bayrama denk geldigi icin prens hazretleri cezayı kaldırıp
hepsine 20
kırbaç

ceza verir. bizimkileri sempatik bulduğu için de bir kıyak daha
yapıp
herkese cezasını hafifletmek için bir istek hakkı tanır.

bjkli: "sırtıma bir yastık bağlayın" der. 10 kırbaçtan sonra
yastık
paramparça olur ve pek fayda etmez.uyanık galatasaray´lı bunu
görünce:
"sırtıma iki yastık bağlayın" der. ama iki yastık bile 10 kırbaca
dayanmaz.sıra fenerbahçe’liye gelince prens hazretleri: "bak
fenerbahçe’li
sana acıdım. avrupa’ya gidemediniz. türkiye kupasını 18 senedir
kazanamadınız, teknik direktörlerden çektiniz vs.vs... bu yüzden
sana iki
istek hakkı veriyorum" der...

peki der fenerbahçe’li: "o zaman bana 40 kırbaç vurulsun".
herkes şaşkına
döner. prens hazretleri: "peki ikinci isteğin nedir?" diye
sorar...

fenerbahçe’li pis pis sırıtarak: "galatasaray´lıyı sırtıma
bağlayın"
denemeler
temel bir dükkana girip don istediğini söylemiş.
tezgahtar kız sormuş:
- slip mi giyersiniz?
temel cevap vermiş:
- valla belli olmaz, bazen silip giyerim bazen silmem!..
ankakusu
"ikinci dünya savasi siralarinda karadeniz de bir kasabada belediye baskani olan zat, yokluk zamani oldugundan dolayi erzak dagitma isini deruhte etmistir. özellikle yag konusunda sıkıntı yasanmaktadır. belediye baskani ahaliye pek az yag dagitirken damadina teneke teneke yag göndermektedir. bunu farkeden temel kilikli bir vatandas belediye baskanina

-ayıp olmuyor mu sayın baskan, bize bir sey verdigin yok, damadina teneke teneke yag veriyorsun der.

belediye baskani ise piskin bir sekilde

-o benim damadim cevabini verir

vatandas ise nolmus damadinsa, onun özelligini nedir der.

belediye baskani da

-o benim kizimi memnun ediyor diyerek vatandasin suratina hafif siritarak bakar.

vatandas cevabi yapistirir

-sen o yaglari bana ver, ben sülaleni memnun ederim.

alinti...
ebruli
temel şimdiye kadar hiç g.tünü görmemiş.arkadaşlarıyla futbol oynarlarken cemal topa bir vuruyor temelin g.tünde patlıyor.
temel koşarak soyunma odasına gidip açıp aynada bakıyor. cemal:
-amma da nazli çiktun ula.cören de bişey var sanacak
temel:
-ula daha nolsun. ikiye yarmişsun
cocabora
köyü basan bir gurup terörist bütün köy halkını sıraya dizer... grubun başı köy halkına derki...
- hayatta kalabilmeniz için bir şansınız var. köyün erkekleri tek sıra dizilecekler. hepiniz mallarınızı çıkartacaksınız. karıların gözünü bağlayacağım. gözü bağlı olarak kadınlar hepsine elleyecek. kim kocasınınkini elleyerek tanırsa o karı kocanın hayatını bağışlayacağım... derken kadınlar birer birer gözleri bağlanıp getirilir.
- birinci kadın başlar. “ bu değil, bu değil, bu değil bu!! “ kocasını ve kendini ölümden kurtarır.
- ikinci kadın gelir. “bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu!”.. onlarda kurtulurlar. üçüncü kadınıda getirdiklerinde terörist dayanamayıp adamların arasına geçer. kadın başlar kocasını aramak için ellemeye.
- bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu bizim köyden değil, bu değil, bu değil, bu....
king of swords
129. ayet

bir rahip arabada tek basina seyir halindeyken,yol kenarinda bekleyen bir rahibeye rastlar, arabasini durdurur ve rahibeyi istedigi yere goturmeyi teklif eder, rahibe de kabul eder. rahibe arabaya biner, bacak bacak ustune atarak elbisesinin açilmasini saglar ve ortaya sahane bacaklar çikar. rahip bacaklara goz atarken, nerdeyse bir kaza geçirecektir. arabayi kontrol altina aldiktan sonra, çevik bir hareketle elini rahibenin bacaklarina goturur. rahibe ona dogru bakar ve "129. ayeti hatirlayin peder" diye soyler. peder sinirlenir ve ozur diler. elini geri çekmek için adeta kendini zorlar. bu arada,gozlerini bir turlu bacaklardan ayiramaz. vites degistirirken yine elini bacaklara dogru kaydiriverir. rahibe bir kere daha "129. ayeti hatirlayin peder" diye soyler.
peder, bir kere daha ozur diler. "bu zayifligim için ozur dilerim". manastira varinca rahibe arabadan iner,pedere dogru anlamli bir goz kirpar ve yoluna devam eder.
kiliseye varinca rahip hemen bir incil aramaya gider ve 129. ayete bakar. ayette "ileri gidin ve arastirin, sonunda zafere ulasacaksiniz" der.
hikayeden çikarilacak ders: isinizle ilgili daima bilgi sahibi olun, yoksa çok buyuk firsatlar kaçirabilirsiniz.
king of swords
adam doktora gidiyor. -dr. bey karnim atiyor. nasil yani diyor dr. -hani diyor adam kalbim nasıl atiyorsa karnim da iste öyle atiyor. dr. iyice sasiriyor. -allah allahi atmamasi! lazim. sagolun diyor ve gidiyor adam. 2 hafta sonra tekrar geliyor. -tesekkür ederim dr. bey diyor.tavsiyeniz üzetine at mamasi aldim yedim.iyi geldi bütün sikayetlerim bitti.dr. iyice sasiriyor: -allah allah, bitmemesi! lazim

king of swords
elektrik supurgesi saticisi, bir apartman dairesininkapisini calmis, kapiyi acan bayana:
- "hanimefendi, bu elimde gormus oldugunuz kovanin icinde at pisligi var!" demis ve bu bir kova pisligi evin icine dogru savurarak dokuvermis. sonra da:
- "hanimefendi, elimdeki elektrik supurgesi ile 10 dakika icinde bunu temizleyemezsem, bu boku yiyecegim..! kadin saticiya soyle bir bakmis
- "beyefendi, ustune domates sosu da istermisiniz? elektrikler kesik de..
king of swords
bu yarar işte.

öğretmen öğrencilere soru soruyor: - "ağaçta 7 kuş var. avcı ateş ediyor, 3 tanesini vuruyor. ağaçta kaç kuş kaldı?" biri cevap veriyor: - "4 kuş kalır." başka bir çocuk da hemen atılır: - "hayır öğretmenim ateş edince bütün kuşlar uçar, ağaçta hiç kuş kalmaz..." öğretmen bunun üzerine: - "cevap yanlış ama stilini sevdim", der. çocuk buna karşılık verir: - "öğretmenim, ben de bir soru sormak istiyorum... karşıdan 3 bayan geliyor, ellerinde dondurma var. biri yalayarak yiyor, biri emerek, biri de ısırarak... bu bayanlardan hangisi evlidir?" öğretmen düşünüyor, düşünüyor... - "emerek yiyen evlidir", diyor... çocuk cevap veriyor: - "hayır öğretmenim, parmağında alyansı olan... ama ben de sizin stilinizi sevdim.
pandulayak
temel hayatında ilk defa ava gider ve acemiliğinden dolayı yanına sadece bir ondörtlü alır ve dağa doğru yol alır dağa çıktığı zaman karşısına bir ayı çıkar

temel: dur kıpırdama vuracam seni

ayı:temel vurdun vurdun vuramadın zükecem seni der

temel de pat pat pat pat....pat bütün mermileri boşaltır ayı ölmez temel döner arkasını ve ayı bunu bi güzel becerir....

bu duruma çok alınmış olan temel ertesi gün otomatik tüfek alıp gider gene aynı ayıyı bulur ve gene aynı diyalog geçer aralarında

temel: dur kıpırdama bu sefer vuracam seni

ayı:temel vurdun vurdun vuramadın zükecem seni der

temel gene vuramaz ve arkasını döner ayı bunu bir güzel becerir

ertesi gün temel yanına tüfek ve el bombası alır ayıyı bulur gene aynı diyalog

temel: dur kıpırdama bu sefer bombamda var vuracam seni

ayı:temel yeter bıktım seni becermekten vurdun vurdun vuramadın zükecem seni der

temel önce tüfeğindeki bütün mermileri boşaltır sonra bombalarını patlatır ama ayıda gene tık yok
temel döner arkasını ve ayı temeli gene bi güzel becerir

artık sabır taşı çatlayan temel ertesi gün dağa tanklar la tüfeklerle dinamitlerle gider

temel: bu sefer sülaleni öldürürüm ayı mümkün değil kaçamazsın gebereceksin

ayı: temelcim zükümde mayasır çıktı artık vur da kurtulayım bıktım a.q.

temel önce tüfeklerini boşaltır sonra bombalar dinamitler derken dağ yerinden inler ve ayı toz duman arasından silkelenerek kalkar ve

ulen ibne midir nedir godumun evladı yaaaaaa

der
diho
3 kaplumbağa pikniğe gitmeye karar verirler.30 yıl kadar yol aldıktan sonra sofrayı kurarlar ancak tuzluk yoktur.aralarında anlaşırlar ve biri gider.gidecek olan ötekilerine
-ben gelmeden sakın başlamayın der ve gider.
aradan 10 yıl geçer 20 yıl geçer 30 yıl geçer biri diğerine ben daha fazla dayanamıycam başlıyorum der ve yemeye başlar.tuzluk almaya giden kaplumbağa ağacın arkasından çıkar ve;

-hani ben gelmeden başlamiyacaktınız...
instrument
yer yuzundeki hayatini, butun kurallara uygun yasayip tamamliyan
temel,yukarida 1.sinif torenle karsilanmis.
refakatci melek "efendim siz direk cennete alinacaksiniz.
arzu ederseniz islemleriniz tamamlanincaya kadar bir tanitma gezisi yapalim" demis,
melek onde temel arkada cennet hazirlik bolumune girmisler. ilk
kapinin arkasindan canhiras feryatlar gelmekteimis.
kapiyi acip iceri girdiklerinde iki melegin aralarinda
tuttuklari
adamin sirtinda matkapla delik açtıklarını görmüş..
temel "uyyy...bu nedur ?"
melek "efendim,burasi kanat takma bolumu. cennete katilan sizin
gibi
aziz mertebesindekilere kanat takiyoruz, bunun icin delik
deliyorlar " demis.
ikinci kapiya geldiklerinde gene kapinin arkasinda canhiras
feryatlar;
kapiyi acip iceri girmisler. iki melek aralarindaki adamin kafasinda matkapla delik
aciyorlarmis.
temel "uyyy...bu nedur?
"melek "efendim burasi halka takma bolumu. sizin gibi aziz
mertebesindekilerin baslarinin uzerindeki kutsal halkayi takmak
icin
delikdeliyorlar" deyince temel "uyyyy....ben cehenneme
gidiyorum"melek
"aman efendim.
ne yapiyorsunuz orada insanlari kaziga oturturlar "temel
olsun.hic olmazsa delugum hazirdir daa!.."


floydian
amerika’da zencinin biri pasaportunu kaybetmis. tam da turkiye’ye tatile gidecegi gun. aksilik bu ya...
uçagi kaciracak, kara kara düsünürken yolda bir pasaport bulmasin mi ?!..
hemen almis yerden, bir bakmis ki leanardo di caprio’nun pasaportu.. "ne olursa olsun" demis ve sansini denemeye karar vermis.
çikarmis leonardo’nun fotografini, kendi fotografini yapistirmis.. uçmus türkiye’ye.
atatürk hava limaninda görevli gümrük memurunun karsisina geçmis.. kim olabilir memur.. tabi ki temel... :
almis pasaportu eline temel adamin ismine bakmis :
’’leonardo di caprio", fotografa bakmis, bir zenci.
adama bakmis ayni zenci... bir kaç saskin bakistan sonra
temel obur masaya seslenmis,
ula cemal, bu titanik batmis miydi, yanmis miydi?"
roker phy
iki ibne metro terminalinde konuşurken canları sevişmek istemiş ama bir türlü tenha bir yer bulamamışlar.ibnelerden biri
-gel burda ulu orta yapalım.
-ya olur mu sey?burda kurallar var.
-ya ne kuralı bak burda ’sigara içmek yasaktır’tabelası var sigara içeceğim ve hiçişey olmayacak.
ve sigarayı içer nitekim bişey olmadığını görünce orda sevişirler ilginç bakışların altında.bu olaya temel de şahit olmuştur.
2 gün sonra arkadaşı ile terminale gelen temel’e arkadaşı sigara uzatır.temel
-ula ggörmeyimisun sigara içmek yasaktur yazayi orda.arkadaşı
-yaw bişey olmaz kurallar uygulanmaz ki bu ülkede.
-hee sen oyle saann.geçen biri içti burda sigara ayakta ziktiler oni valla gözum ile gordumm.
nick nicki nickince
temel dursun’un evine yatıya gider. ancak dursun’un üç karısı olduğu için temel’e anca mutfağın kapısı önünde yatabileceği bir kanepe kalmıştır. temel şikayet etmez, gece eğlendikten sonra dursun yatağına, kadınlar odalarına, temel de kanepesine çekilir.

aradan on dakika geçer geçmez, dursun’un karılarından biri gelir dursun’un odasına... "dursuncum ben azdım, ne yapacan ne edecen beni bu gece sikecen" der. dursun şok olmuştur, karısı ilk defa böyle söylemektedir. bir yandan böyle bir teklifin cazibesi, diğer yandan içeride uyuyan temel...

dursun uzun uzun düşünür ancak bir çözüm bulamaz.
"olmaz!" der, "temel benim çocukluk arkadaşım."
ancak karısı saatlerce ısrar eder. bu gecenin nasıl geçeceğini de hayal eden dursun en sonunda karar verir.
"mutfağa git, buzdolabının kapağını aç. sen kapağı açınca buzdolabının ışığı yanar. ordan bakarsın temel’e uyuyor mu diye. uyuyorsa gel" der.
kadın dursun’un söylediğini harfiyen yapar ve temel’in uyuduğunu görünce dursun’un yanına döner. sonra bunlar sevişirler.

aradan yirmi dakika geçer geçmez, dursun’un ikinci karısı yanına gelir. "dursun’cum ben azdım. ne yapacan ne edecen beni bu gece sikicen" der. dursun’un ilk karısıyla olan ilişkisinin tadı damağında kalmıştır ancak temel duyarsa diye de pimpiriklenmektedir. karısının uzun ısrarlarına dayanamayan dursun, ona da mutfağa gitmesini ve buzdolabının ışığından temel’e bakmasını söyler. o da gider, bakar, temel’in uyuduğunu görünce tekrar dursun’un yanına döner. onlar da sevişirler.

fıkra bu ya, on dakika sonra dursun’un üçüncü karısı gelir. "dursun’cum ben azdım..."
"tamam tamam, git buzdolabının ışığından temel’e bak" der dursun. kadın gider, bakar, temel uyumaktadır, döner, bunlar da sevişirler.
dursun bir gecede üç birlikteliğin verdiği yorgunlukla hemen sızar kalır.

ertesi sabah kahvaltıda dursun tedirgindir, "ya duymuşsa" diye. bu nedenle temel’e sorar.
"yerin rahat mıydı temel? rahat uyuyabildin mi?"
"valla dursuncuğum, yerim rahattı ama gece hava çok sıcaktı, susuzluktan dilim damağım kurudu."
temel’in hiç bir şey duymadığını anlayan dursun rahatlar ve "ula temel o nasıl söz? mutfak burda ya! bi suyu senden mi esirgiyoruz?" der.

temel dursun’un suratına bakar, sonra şunları söyler:
"ula nasıl su içeyim? buzdolabının kapağını açanı sikiyorsun!"
chillekli pasta
adamın biri bankta otururken yanına renkli saçlı bi çocuk yanaşır.adam sürekli çocuğa bakmaktadır ve çocuk dayanamaz
-ne var moruk sen hiç hayatında bi çılgınlık yapmadın mı?
+gençken bi papağanı becermiştim de sen benim oğlum musun diye bakıyorum.
10 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol