zerzevat

is yerinde yeni tanisilir ve olur olmaz muhabbetlerle ortam kurulmaya calisilirken;

- annemin adini nufus memuru yanlis yazmis, adi nurten ama numan yazmislar.
+ hadi ya inanamiyorum, eeee peki sen ne diyosun?
- anne diyorum.
+ ...

delikanli : bak askim hediyeni elimle yaptim
genc kiz : kucuk bir hediye de olsa beni dusunmus olman cok tatli

madem boku cikti akabinde o parmak yalanir herhalde.

derslerine calissin diye yokuz taklidi yaptigimiz yazar.

- seckin piriler`in kardesinin adini biliyor musun?
+ yooo neymis ?
- igrenc es piriler

yarım yarım yaran ve bir arkadaşımın da başrollerini oynadığı diyaloğu aktarmaya çalışacağım. olay kadiköy beşiktaş vapurunda geçer, bir erkek ve kız arasındaki konuşma şöyledir:

genç kızımız: yahu bu vapur isimlerini nasıl koyuyolar? yani ne alaka?
yavşak erkeğimiz: o isimler vapurdan düşüp hayatını kaybeden insanların isimleri.
gk: hadi yaaaaaa bilmiyodum bak.
ye: yaaa..
aradan yıllar geçer ve görüşmemişlerdir, yolda karşılaşırlar.
gk: aaaaa naber.
ye: iyi falan filan.
gk: biliyo musun ben sana kırgınım.
ye: sebep?
gk: kandırmışsın sen beni, hani o isimler vardı ya, vapur hani.
ye: hehe nerden anladın.
gk: bi gün barış manço vapuru denk geldi.
ye: ...

bugun dolu dolu yasadigim duygu, meger bir an degil bir surecmis ki hala daha yasamaktayim, sanki zaman yavaslamis akmakta zorlaniyor, bu arada gozumden envai cesit kare geciyor. ve fonda calan muzigi sakin sorma!! yerdeyim sozluk, hakem sayiyor ben de duyuyorum ama s.ksen kalkamam..

dogal afetlerden birisi olmasi yaninda gece gece killandiran basliktir.

etinden, sutunden ve gotunden faydalanilan bu hayvanin gotunden mecaz anlam disinda nasil yararlanildigi dinledigim bir ani uzerinden soyle aktarilabilir.
efendim, uzun yillar once bir koy yerinde arkadasimizin el basparmagindan akrep sokar, malum koy yerinde imkanlar kisitli oldugundan ilk mudahale tavuk gotu ile yapilir. tavuk gotunun dogasindan kaynaklanan acilip kapanma vantuz etkisi yapmakta oldugundan, sahsin basparmagi tavugun gotune sokulmak sureti ile zehir emdirilir. daha sonra hastaneye kaldirilian arkadas serumlar ile kurtulur ancak kahraman tavuk ise hayata gozlerini yumar.

- bu kadar ayakkabiyi nereme sokim simdi ?

scent of a woman al pacino` dan geliyor
- soyle burayi john daniels ile donatsinlar.
+ sanirim jack demek istedin ?
- evlat, eger sen de benim kadar uzun suredir tanisaydin ona john diyebilirdin.

herkes cok iciyosun diyo ama kimse niye iciyosun demiyo di mi lindsay?

açıklama yapılmayacak kadar açık bir cümle. kızılderili ismi kadar net, bir boğa otururyorsa oturuyordur değil mi? işte aynen bu şekilde, doğru yerde isen doğru yerdesindir bir de doğru zamanda isen tadından yenmez. bu olayın sonucu olarak mutlaka bir başarı hikayesi doğar ya da tatlı bir tesadüf sonucu oluşmuş bir aşk hikayesi. her zaman imrenmişimdir bunu başarabilenlere. bazıları ise asla birleştiremez bu x ve y ekseni gibi olan iki durumu. ama aslında gerçek şudur ki sen ne kadar doğru zamanda ve doğru yerde olursan ol bu sana yetmeyecektir. çünkü iki ekseni birleştirsen bile gerçekte ulaşacağın nokta sıfırdır. üzerine birşeyler koymalısın, bir birikimin bir isteğin olmalı yoksa babayı alırsın her durumda. fazla uzun sürmez senin şansın. misal newton doğru zamanda doğru yerdeydi belki ama ya sen orda olsaydın o elmayla ne yapardın?? neticede anın değerini bilmek bulunduğun mekanın tadını çıkartmak ve gözü açık olmak lazım.

arabada sex yaparken emniyet kemerini takmayi unutmamak gibi bisey olabilir.

(bkz: pamuk prenses ve kirk haramiler)

zaman zaman got olunabilecek durum. ilginc bir ornek vermek gerekirse.

hamile bir bayana laf atilir:

+ ooo yenge ari mi soktu??
- hayir kocam soktu.
+...

sevmediginiz birine eziyet etmek icin karsisina baglayabileceginiz program. ayrica kulturumuze de zarar verdigini dusunuyorum, ben misafirlikte tas yesem elinize saglik der kalkarim, tanidigim herkes de boyle yapar. puansa puan, yarismaysa yarisma; tadina bak, adam gibi puanini ver git kardesim.

efendim;
yuksek musadenizle..
hayatimda hic okumadigim, okusamda anlamadigim siirler paylasiyorum romantik oldugum sanilsin, hic dinlemedigim muzikler paylasiyorum muzik zevkim var sanilsin, kirk yilda bir yaptigim aktivitelerden surekli bahsediyorum ki sosyalim sanilsin. insanlarin paylasilarini begeniorum; aktifim ben bu isten anliyorum sanilsin, yalak yalak yorumlar yaziyorum ortam cocugu izlenimi yaratayim, boyumdan buyuk laflar ediyorum tepkili ve duyarli oldugum sanilsin, sonunda ne mi yapiyorum duyarsizlastiriyorum. ben kim miyim??

yeni yarisma programimizmis, 4 cift var sanirim, sakaciktan evliler. bakicaklar uyarsa harbiden nikah. kendi isminde bir enteresan ablamiz var cok acaip ama sakaciktan kocasi olan eleman on numara bir adam, yaklasik 5 saniyede belli oluyor. belli eden diyalog net olmasa da su tattaydi;

kendi: sence bizimkisi ask evliligi mi mantik evliligi mi?
yigit: valla mantikla olacak gibi degil.

ihtiyactir ancak cesitli enstantanelerle - dergi okumak, tetris oynamak hatta gunumuzde psp vb.- hobiye donusturulebilecek eylemdir. sicmakla ilgili en ilginc duyumumu su sekilde aktarmak isterim..
efendim, zamaninda universitedeyken bir seminerden ciktik ve arkadaslarla laflarken kocaeli universitesinden bir ogretim uyesi yanimiza geldi ve sohbete basladik, kendisi bilgili oldugu kadar geyik bir insandi ve bize japonya` da insanlarin sicarken kullandigi ``nezaket sifonu`` ndan bahsetti.
soyle ki; yabanci bir yerde sicmak durumunda kaldigimizda cikabilecek olasi sesleri kamufle etmek icin once bir kere sifon cekeriz sonra bir de isimiz bitince cekeriz . iste, japonlar yine yapmis dedirtecek sekilde bu arkadaslar ikinci bir sifon daha koymuslar adina da ``nezaket sifonu`` demisler. hatta gel zaman git zaman bakmislar ki bu olay bosa su sarfiyatina neden oluyor, sadece sifon sesi cikartan elektronik bir aparat koyarak bu konunun da ustesinden gelmisler..
tabii bunlar benim hatirimda kalanlar ne kadar dogrudur japonlara sormak gerekir.
dipnot: yeni bir yazar olarak en uzun entrymin boyle boktan bir konu ile ilgili olmasi dilerim yonetimimizi basiretim konusunda kaygilandirmaz.