başında şöyle geçer dialog:
-ekşiya ne?
-yol kesen haraç alan!
-sen ekşiya tanır mısın?
-birini bilirim adı barandı.
yeşil mercimek,soğan,çok az salça,kırmızı biber,ceviz,domates,maydanoz,su,tuz katılarak yapılan bitmiş halinin taze üzüm yaprağıyla yendiği tokat yemeği.
hayatın boyunca değişip dönüşen değiştikçe yaralayan herşey gibi fena değişmiştir.birbirini senede bir gören insanların tavşanlar gibi seviştiği mekana dönüşmüştür.aynı bu insanlar gibi soğuduğum akdeniz de bir diyardır.
"bi cahilliktir yaptık kudret sendedir" der herhal.
tatil yerleri içinde ilk kirlenen belde.
bu lezzet bu fiyata harika! denilen taksim klasiği.
osmanlı mutfağından günümüze transfer olmuş bir tatlıdır,muhallebi desen değil,aşure desen hiç değildir,en belirgin özelliği yoğun safran tadı ve mis gibi zerdeçal kokusudur.görünüşü çok cazibeli olmasa da tadı iyidir,iyi gibidir daha doğrusu.
çok uzunca bir koyu olmamasına rağmen kordon boyunca denize neredeyse sıfır oldukça sade pansiyonlarla devam eden aslında sıranın,pansiyon,pansiyona ait üç beş masalı birnevi açıkhava restoranı ve deniz üçlemesiyle gittiği,içerilere gezinti yaparken balları yerlere akan incirleri ve nal gibi bademleri sınırsız yiyebileceğin,bakkalından sigara almak istiyorsan sabah dokuzda yola koyulduğun,şener şen,şevket altuğ gibi on numara oyuncuların evlerininde yer aldığı enfes bük.
datça merkeze 15-20 dk uzaklıkta can yücelin mabedi olarak bilinen her sokağın her yokuşun alabildiğine çiçeklerle bezeli olduğu,eski rum evleriyle bize ait taş evlerin bir arada acayip bir atmosfer yarattığı köy kahvesinde içtiğin çayın tadını ölene kadar unutamayacağın,tatilcilerinin,bodrum ve civarı yerlere gidenlerden bıçak gibi ayrılan özellikleri olan enfes bir yerdir.datçanın ilk önce burada kurulup denize çok uzak olmasından ötürü şimdiki yerine nakil edildiği söylenmiştir.
eğer bir kimse bir yerde gitmediği görmediği halde "avrupada böyle olmuyor bu işler mirim"diyorsa doğala özdeş türktür.
yönetmen alexandre ajanın 2003 yılında çektiği korku-gerilim filmi,konu itibariyle çok enstantene taşımasa da şiddeti filmin sonuna kadar tavan yaptığından bir daha böyle filmler izlersem dedirten cisten.özellikle insan boyu otların içinde zifiri karanlıkta bir kovalamaca sahnesi var ki hakkatten sabahlamak için yeterli.
oscar ve altın küre de en iyi yabancı film,avrupa film ödülleri ve alman film ödüllerinde en iyi yönetmen,erkek oyuncu,senaryo,film ödülleri almış florian heckel von donnersmarck filminde martina gedeck,ulrich mühe ve sebastian koch baş rollerde bulunuyor,film başından bitimine kadar izleyeni koltuğa çivilerken özellikle finali başına balyoz kalbine inme indiriyor.
edit:herkezi kendin gibi bilip yazmıyormusun bayılıyorum.
edit:herkezi kendin gibi bilip yazmıyormusun bayılıyorum.
ne yaparsan yap içindeki o geçtiği yeri harlayarak geçen şiddetli sızı dinmez gece gündüz.aklımı başıma devşirmeliyim unutmalıyım yada hoş görmeliyim diye kendini sözde eğitmeye çalışsanda o sızı ağzına kadar gelir konuşturmaz bi zaman sonra.
bir türlü ısınamadığım, iticiliği yüzünden filmlerini hep eğreti oturarak izlediğim aktör.(face off dışında ki orda da nicolas cage sağolsun)
profosyonelliğinden sual olunmaz başarılı oyuncu,filmlerinin tamamına oyunculuğu kadar kefil olamasamda yeteneği göz doldurur.
hayat memat meselesi olmadıkça gidilmesinde yarar gördüğüm organizasyondur.ben de geliyorum.gelenlerle cumartesi görüşmek üzere.
zike sürülecek akıl olmayan kimsenin dahiyane fantazi dünyasından bi kuble.
bir alttaki entrye geçtikçe ürpermekten endirek soğumaya geçtiğin,tanımadığın etmediğin sanallara "sen gerçekten malsın"demekten kendini alıkoyamadığın,yaşla başla mı ilgili yoksa gerçekten "mal her yaşta mal" mı bir türlü bu ikirciklikten çıkamadığın,belki ilgisini çeker meramıyla güzel şeyler paylaşmak için zaman ayırdığın-sinema gibi,gezi-görüş gibi-halde bırak kendi öngörülerini yazıya dökmeyi belaltı vurmanında bir dozu olduğunu utanmadan inkar eden,belkide oksijensizlikten hale-i ruhiye buna dönüşmüştür diye savuşturma semptomları vardır sözlüğün çivisinin çıkması durumunun.
edit:hemen entryleri altalta okursan yazının anlamı kalmaz,bu yazı sıcak hava dalgası gibi gelen boğan sonra şükür ki dağılan anlar için yazılmıştır.
edit:hemen entryleri altalta okursan yazının anlamı kalmaz,bu yazı sıcak hava dalgası gibi gelen boğan sonra şükür ki dağılan anlar için yazılmıştır.
filmlerin kategorize edilmesinin yanlışlığına inanan kimselerin düşmeyeceği vasat durum.
dertaçanı,kendi üstesinden gelemeyince yaradana sığınarak belasını bulmasını sipariş etme işi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?